“İnsanı kaybolmuş gibi hissettiren bir yoğunluk”: dok ve ilk EP’si BENG

Röportaj: Cem Kayıran

Yıllardır farklı disiplinlerde üreten pek çok grup ve müzisyenle çalışan ses mühendisi Berkant ‘dok’ Kılıçkap, yılın ilk günlerinde kendi prodüksiyonlarından oluşan bir EP için geri sayımı başlatmıştı. 24 Ocak’ta Ses Deposu aracılığıyla yayımladığı dört parçalık BENG, kaotik bir şehrin sokakların yankılayan kıvrımlarla örülmüş, girift bir kurguya sahip. Elektronik müzikte nüanslı ifadelerden, yoğun ve katmanlı kompozisyonlardan hoşlananlar için yeni bir heyecan yaratacağına şüphe yok. 

Bu heyecan dolu ilk adımın ardından; üretim metotları, yaşadığı yerle ilişkileri ve parçalarının görsel eşlikçilerine dair sorularımızla dok’un kapısını çaldık. Görsel eşlikçiler demişken, BENG EP’deki parçalar için hazırlanan klip ve videolara müzisyenin YouTube sayfasında ulaşabileceğinizi de hatırlatalım.


“‘Ay, Güneş’ten daha güzel.’ diyen biriyim. Gündüz duyduklarımı ve biriktirdiklerimi gece sessizliğinde üretmek her zaman bana iyi gelmiştir.” 

İlk olarak nihayet bir dok koleksiyonu yayımlamış olmak nasıl bir his diye sormak isterim. BENG ne kadardır seninleydi? Yeni yılı bu seslerle açmaya ne zaman karar verdin?

Genel olarak heyecanlıyım galiba. Hem EP’nin yayımlanmış olması hem de gelecekte yapacaklarım ve yeni parçalarda başka müzisyenlerle müzik yapma fikri beni oldukça heyecanlandırıyor. 

BENG’in serüveni şöyle başladı: 2023’te bu EP’yi yapmaya karar verdim ve harddisklerimde duran 40-50 taslak parçamsı (proje dosyası) arasından kendimce beğendiğim 6-7 tanesini seçtim. Firuzağa’daki Çıplak Ayaklar Stüdyosu’nun içinde benim de bir stüdyom var. EP’nin tüm prodüksiyonunu ve yaratım sürecini, yaklaşık bir buçuk yıl boyunca diğer müzik işlerimden zaman buldukça ve müziğe aç olduğum anlarda burada tamamladım. Müzikle ilgilenenler bilir ki üzerinde çalıştığın parçaya bir yayın tarihi koymazsan onu asla tamamlayamazsın. Nihayet 2025’in başında yayımlamaya karar verdim ve şimdi karşınızda!

Oldukça yoğun ve katmanlı bir kurguya sahip bestelerden oluşuyor bu EP. Elektronik müziğin çok çeşitli ekollerinden etkileşimler duymak mümkün. Sen kompozisyonlarının temel yakıtının ne olduğunu düşünüyorsun? Ekipmanın başına somut fikirlerle mi geçiyorsun yoksa çıktığın yolculukların seni savurduğu köşelerde gezinmekten mi hoşlanıyorsun?

Müzik dinlemeyi seven biriyim. Müzikle ilgili yeni ve ya eski, ilgimi çeken her şeyi takip ediyor ve araştırıyorum. Yıllarca hem alternatif hem de anaakımda, çok farklı janrlardan müzisyenlerle çalıştım. Sanırım bunların hepsi bende küçük küçük izler bıraktı. Tüm bu birikimi içselleştirerek kendi yolumu bulmaya çalışıyorum. Aslında bu EP’deki parçaların üretim süreci, boş vakitlerimde yaptığım doğaçlama seanslarından doğdu. Daha sonra onlara kendimce bir hikâye yaratıyorum ya da parçalar zaten bir hikâyeyle geliyor. Bundan sonra yapmam gereken tek şey, müziğe hizmet etmek oluyor. Eğer üretimin başlarındaysam, genellikle seslerin ve müziğin beni sürüklediği yerlere gidiyorum. Süreç ilerledikçe daha net kararlar alarak parçayı şekillendiriyorum. Önce yaratıcılık, sonra işçilik.

Basın bülteninde kaotik bir şehrin atmosferini betimlediğine dikkat çekiliyor. Büyük oranda tek başına üreten bir müzik insanı olarak yaşadığın yerle kurduğun bağlar ya da onu algılayış biçimin bu EP’nin yazım sürecinde ne gibi değişimlere uğradı?

Açıkçası, bu EP’yi yazarken yaşadığım şehirle kurduğum bağ sürekli değişti. İstanbul bazen kaotik ve yorucu ama aynı zamanda ilham verici bir yer. Ancak en çok şehirlerin geceleri hoşuma gitmiştir. “Ay, Güneş’ten daha güzel.” diyen biriyim. Gündüz duyduklarımı ve biriktirdiklerimi gece sessizliğinde üretmek her zaman bana iyi gelmiştir. 

BENG’in parçalarını üretirken de şehrin gece atmosferlerini; sokaklardan ve binalardan yükselen sesleri, içinde barındırdığı duygusal anları enstrümantal olarak yansıtmaya çalıştım. Şehirdeki hareketlilik, izole anlar, gürültü ve sessizlik arasındaki geçişler müziğimin dinamiklerini belirlemede rol oynadı diyebilirim. Kullandığım birçok sample, gezdiğim şehirlerde kayıt cihazım ya da telefonum ile kaydettiğim seslerden oluşuyor. Bu yüzden EP’nin tınılarında hem bir keşif hissi var hem de zaman zaman insanı kaybolmuş gibi hissettiren bir yoğunluk var. Ayrıca üretim sürecinde yalnız olmak, müziği tamamen kendimle ve şehirle kurduğum ilişki üzerinden şekillendirmemi sağladı. Genelde parçalar üzerine çalışırken gördüğüm ve duyduğum şehrin atmosferiydi. Her parçada, şehirdeki insanların hikâyesi gibi farklı hikâyeler saklı. Sadece İstanbul’da yaşayanlar için değil; dünyanın tüm büyük şehirlerinde yaşayan insanlar için de düşünüyorum. Bu yüzden dil olarak gibberish’i tercih ettim.

EP’deki parçalar için Özgür Doğan ve Ali Farkhonde imzalı birer klip de hazırlandı. İkisi de farklı estetiklerle şekillenmiş işler. Senin için parçalarını başka bir disiplinle buluşturmayı çekici kılan unsur nedir? Söz konusu kliplere senin yaratıcı anlamda dahiliyetin oldu mu?

İkisi de çok sevdiğim arkadaşlarım ve bu süreçte bana çok yardımcı oldular. Ali ile “SUMyRA’s” için bir şeyler yapma fikri, EP’yi çıkarmaya ilk karar verdiğim zamanlara dayanıyor. Her şeyi ona bıraktım ve videonun parçaya çok yakıştığını düşünüyorum. Tabii ki Gülnara Golovina’nın müthiş performansını da es geçemem. Ona da buradan tekrar teşekkürler. 

Geri kalan üç parça için görsel bir şeyler yapmak istiyordum, ancak bağımsız bir sanatçı olarak böyle şeyleri hâlletmek maddi olarak her zaman kolay olmuyor. Ben de arkadaşlık hakkımı kullanarak Özgür’e fikirlerimle gittim. Süreç boyunca çok iyi bir uyum yakaladık ve birlikte iyi ilerledik.

BENG parçalarının canlı performansları için bir planın var mı? EP sonrasına dair ne gibi hayaller kurduğuna dair bazı ipuçları da almak isteriz tabii.

Şu anda, ürettiğim seslerden ve BENG parçalarından oluşan 35-40 dakikalık bir set hazırlıyorum. Bunu ilerleyen süreçte bir performans videosuyla yayımlama hayalim var. Ayrıca ufukta yeni bir tekli de görünüyor. EP’yi yayımladıktan sonra yavaş yavaş onunla ilgilenmeye başladım. Canlı performanslar da planlarım arasında. Hayalim, farklı müzisyenlerle doğaçlamalarında içinde yer aldığı ve bol görsel dünyalarla sarılmış dj set gibi  konserler verebilmek. Bakalım, kısmet.

Bir de ek olarak:

Farklı disiplinlerden yaratıcı insanlarla veya müzisyenlerle ortak üretim yapmayı çok isterim. Eğer EP’yi  dinleyip aklına bir şeyler gelen olursa, lütfen sosyal medya hesaplarımdan yazsın.