Esra Kaya seçti: 2020’nin en iyi 5 caz albümü

Esra Kaya; yalnızlaştırılan, kendini sorgulamak zorunda kalan, ilişkisi tarafından ele geçirildiğini hisseden, hayal kırıklığı yaşamış bir kadının ağzından metaforik bir hikâye anlattığı taptaze teklisi “Mavi”yle cazın geniş kapsamını rock ve reggae tınılarıyla harmanladı. Eylül Biçer, Çağrı Sertel, Ediz Hafızoğlu ve Orhan Deniz gibi isimler eşliğinde kaydedilen parça, uzun yıllardır kendi bestelerini yapan ve çeşitli grupların vokalistliğini üstlenen Esra Kaya’nın müzik evreniyle heyecan verici bir tanışma.

“Mavi”yi takip edecek Esra Kaya parçaları için ağzımız sulanarak beklemeye koyulmuşken, müzisyenden Bant Mag. için 2020’de yayımlanmış caz albümleri arasından favori beşlisini sıralamasını istedik. Söz Esra’da…

“Bant Mag. ailesi için 2020 yılında çıkan caz albümlerinden keyifle seçim yaptım. Zaten hâlihazırda dinleme listemde olan albümleri bir tur daha dinleyerek onlar hakkında yorum yazmak çok eğlenceli oldu kendi adıma. Biraz da kendi müzikal beğenimi deşmiş oldum neden sevdiğimi doğru bir şekilde anlatabilmek için. Ve çok eğlendim. Sizlere cazın kendi içinde alt türleri olmasından ötürü mümkün olduğunca renkli bir liste yapmaya çalıştım. Harika bir kadın vokal ile başlıyor seçki. Sonuna da yine ucundan kıyısından caza dokunan ama daha çok pop/soul atmosferik bir tarzı olan harika bir grup ekledim. Keyifli dinlemeler!”

Somi – Holy Room: Live at Alte Oper With Frankfurt Radio Big Band

“Bu yıl çıkan caz albümlerinden, ilk olarak Grammy ödüllü, Uganda doğumlu bir Amerikalı olan Somi ile başlamak istiyorum. Sesini yeri geldiğinde puslu, yeri geldiğinde parlak kullanıyor. Efektif oynamaları da harika. Bu albüm Frankfurt’ta gerçekleşen bir konser kaydı. Konser siyah müziğini ve kültürünü desteklemek amaçlı gerçekleştirilmiş, tam da #blacklivesmatter kapsamına uygun olarak. Belli bir etnik kültürün caz müziğine entegre edilmesini çoğunlukla seviyorum. Somi gibi Afro-Amerikalı müzisyenlerin caz müziğinde ki varlıklarıyla ortaya çıkan etki, cazın menşeini düşündüğümüzde tam da yerini bulmuş gibi geliyor bana.” 

Chassole – Ludi

“Chassole, Fransa’dan çok yönlü bir müzisyen. Müziğinde daha çok elektronik sesler ve sokak sesleri kullanıyor, ki bu oldukça modern bir hava katıyor müziğine. Caz müziği içerisinde bu gibi deneysel-çağdaş tınıları seviyorum. Ludi albümünü kaydederken en sevdiğim yazar olan Hermann Hesse’in Boncuk Oyunu kitabından esinlenmiş.”

Tigran Hamasyan – Levitation 21

“Tigran Hamasyan, Lars Danielsson’un Liberetta ve Liberetta II albümlerinde de yer alan harika bir Ermeni caz piyanisti. Yayımladığı bireysel caz albümlerinde Ermenistan geleneksel folk müziğini etkin bir şekilde kullanıyor. Bu yıl yayımladığı iki teklisinden biri olan ‘New Maps’ yine güçlü melodilere sahip. Özellikle müziğin tansiyonunun yükseldiği yerlerden sonra aralarda gelen yumuşak piyano tınıları harika bir etki yaratmış. Levitation 21′da ise yine yükselen aksak motifler arasında dingin ve hafif etnik tınılı vokaller duyuyoruz.”

Kat Edmonson – Dreamers Do

“Kat Edmonson, Amerikalı bir besteci ve söz yazarı. Öncelikle şunu söylemek isterim: Stacey Kent ve Lisa Ekdahl’ın yumuşak-masalsı sesini sevenler Kat Edmonson’u da sevecekelerdir. Ama bu albümde yeri geliyor müzikal şarkıcısı oluyor, yeri geliyor 1930’ların vibratosu ile bize o klasik havayı yaşatıyor. Hatta çok diplerde Billie Holiday tınısı duyuyorum. Albümde genel bir rüya ve hayal teması var. Arada standart caz balladları, arada hafif modern yapıda swingler duyuyoruz. 1930’ları günümüze taşımış gibi. Take to the Sky albümündeki ‘Summertime’ şarkısı favorim olmakla birlikte bu albümünü de çok beğendim.”

Feng Suave – Warping Youth

“Feng Suave, pop/soul tarzında müzik yapan Amsterdamlı iki kişiden oluşan bir grup. Tam caz janrı altında olmasa da çok sevdiğim için paylaşmak istedim. Zira soul müziği de caza ait bir tür olarak düşünebiliriz. 60’lar ve 70’lerin müziğini masalsı efektlerle günümüze taşıyorlar. Ritmik bas riffleri ve yumuşak soul tınılı vokaliyle Feng Suave, albümünü dört gözle beklediğim bir gruptu. Anlamını zamanında araştırmıştım. Feng, Çince ‘rüzgâr’, suave de İspanyolca ‘tatlı’ demek. Tam da adı gibi bir sound çıkarıyorlar. Elektronik efektler, tatlı synthler duruma psikedelik bir hava katıyor. Nacizane…”