Gramafonia’nın biriktirdikleri: “Global Bando”

İlgi çekici prodüksiyon denemeleri ve kendine has flow’uyla uzun yıllardır hip hop sahnesindeki kolaboratif üretimlerini takip ettiğimiz Gramafonia’nın solo albümü Global Bando, bir direniş hikâyesine ses veriyor. Kısa soluklu, old school hip hop hissiyatlı ve daha fazlası için ağız sulandıran şarkılardan oluşan albüm Tamar Records etiketiyle yayımlandı. 

Albüme ve yoldaki iş birliklerine dair merak ettiklerimizi Gramafonia’ya sorduk.

“İnsanların müziğe karşı olan sabrının ve duyum eşiğinin azaldığını düşünerek albümü parça parça yayımlayıp ruhunu kaybetmesi yerine, bütünlüğü bozmadan dinlenebilir bir formata bürümeyi tercih ettim.”

Prodüksiyon ve şarkı yazımındaki değişiklikler Global Bando’da kendini fazlasıyla belli ediyor. Peki ya kişisel motivasyonunda bu albüme gelen süreçte nasıl dönüşümler oldu?

Sizin de takip ettiğiniz süreç içinde birçok farklı sound ve janrda projeler gerçekleştirdim ama bunlar benim için riskli deneylerdi. Bunu görmüş oldum ve bu albümde hem ruh hâlim neticesinde hem de vokalimin ön planda olmasını istediğim için daha basic, müzikal açıdan daha genele hitap eden bir kompozisyon oluşturmak istedim. Daha lo-fi, chill, smooth soundları kendi lirikal tabanımı ön plana çıkararak sentezlemek istedim. Yani içinde bulunduğumuz distopik durumdan kaynaklı önceki röportajlarımda da belirttiğim gibi bir detoks etkisi yaratmak istedim. Zaten hip hopun temelinde bu tarz soundları görmemiz mümkün. Benim de müzikal serüvenimde beslendiğim ve aşina olduğum temalar. Bu süreçte kolaylıkla frekansı yakaladım.

Hem işitsel nüansları hem lirikleriyle tematik bir bütünlüğü var albümün. Yazım sürecine önce genel çerçeveyi çıkararak mı başladın? Yoksa zaman içinde eskizler parçalar birbirine eklemlenmeye mi başladı? 

Genel çerçeve ve kompozisyon önceden de üzerinde düşündüğüm ve çalışmaya başladığım bir formattı. Fakat zamanla albüm ilerledikçe kafamdaki konsepti daha çok geliştirerek ve referans aldığım soundları sentezleyerek hem bir hikâyesi olan hem de bütünlüğe sahip bir proje şekillenmiş oldu. Kafamdaki bu tasarım üzerine çalışırken ilerleyen süreçte farklı parçaların eklenmesiyle de kolaj niteliğinde fakat bütünsel bir tema içinde, zengin bir kompozisyon ve içerik ortaya çıktı.

Basın bülteninde parçaların kısa olmasının sebebi “hızlı tüketime alışmış dejenere topluma bir tepki” olarak geçiyor. Bu meydan okumanın seni yaratıcı anlamda yeni bir doğrultuda ittiğini düşünüyor musun?

Gözlemlediğim kadarıyla tamamen içgüdüsel olarak böyle bir strateji gerçekleştirdim. Günümüz global dünyasında her şeyin çabuk tüketildiğinin ve içinin boşaltıldığının şüphe götürmez bir gerçek olduğunun farkındayım. İnsanların müziğe karşı olan sabrının ve duyum eşiğinin azaldığını düşünerek albümü parça parça yayımlayıp ruhunu kaybetmesi yerine, bütünlüğü bozmadan dinlenebilir bir formata bürümeyi tercih ettim. Bundan sonra yapacağım çalışmalarda yine bu stratejiye bağlı kalarak ve bunu geliştirerek ilerlemeyi hedefliyorum.

Tek başınalık geçtiğimiz bir buçuk sene boyunca alışmak zorunda kaldığımız bir durum oldu. Sen de gerek önceki iş birliklerin gerek de Robonima çatısı altında yaptıklarınla kolektif üretim anlayışını benimsemiş bir müzisyensin. Global Bando’yu büyük oranda tek başına yapmanın ardında neler yatıyor?

Bu zor süreçte yalnızlık içgüdüsünden ziyade, albümün kişiselleştirdiğim içsel bir yolculuk olduğu kanaatindeyim. Bu sebepten dolayı sadece müziğin bana eşlik etmesini istedim. Solo bir projeydi çünkü ruhani açıdan bu yolculuğa tek başıma çıkmak istedim. Aslında yine kolektivizmden beslendim. Moris Lanka bildiğiniz üzere Robonima çatısı altında keşfettiğim bir prodüktördü ve her ne kadar Robonima şu anda aktif olmasa da o kolektifin ruhunu taşıyan müzisyen ve prodüktörle çalışmalarım devam edecek.

Bu sessiz geçirdiğin dönemde elinde çok fazla materyal birikmiş olsa gerek. Albümün ardından “Alışamadım” düeti çıkageldi mesela. Yakın gelecek için ne gibi planların ya da hayallerin olduğundan bahseder misin?

Evet, tahmin ettiğiniz üzere elimde çok fazla solo ve collab proje birikti. İlkini Bursa’dan, başarılı bulduğum prodüktör ve MC arkadaşım Koleksiyoner ile hayata geçirdik. Gelecek olan projeler arasında, yakın tarihte Yalnayak ve Netam projelerinden tanıdığınız Damla Temel ile neo-soul tınılarında, içerisinde canlı enstrümanların bulunduğu, Dj Bela (Mert Akgül) prodüktörlüğünde “Dönüş Seferi” adlı parça gelecek. Aynı zamanda Türkiye ve yurt dışı hip hop sahnelerinden tanıdığınız Baykan Barlas ile ortak bir albüm projesi içerisindeyiz. Müzik serüvenimde, geçmiş projelerimden de bildiğiniz üzere birçok illüstratörle çalıştım. Çalışmalarını severek takip ettiğim Beril İrman ile de müzik ve görseli sentezlediğimiz sürpriz projeler ve etkinlikler gelecek. Yani üretime hız kesmeden devam ediyorum. Gerek solo, gerek alternatif sahneden, gerekse başarılı bulduğum MC’lerle birçok çalışmam olacak. Üretim olarak çok hareketli geçen bir yıl benim için. Bunu elimden geldiğince konserler ve projelerle beslemeye devam edeceğim. 

Röportaj: Cem Kayıran