Karate, Clothing ve bu hafta başka ne dinlesek?
Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, Şevval Öztemur, Utkan Çınar, Zeynep Naz Günsal
Karate 20 yılın ardından ilk seslerle geri döndü. Dawn of Midi’den Aakaash Israni ve Cookies’den tanındığımız Ben Sterling’in duosu Clothing, 10 yılda pişen ilk albümünü yayımladı. Haftanın heyecan yaratan bir başka yeni duosu Portekizli prodüktör Nídia ve Vanishing Twin davulcusu Valentina Magaletti’den hipnotik bir şarkınız var.
Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.
TEKLİ: Karate – Defendants / Silence, Sound
(Numero Group)
90’lar sonları, 2000’ler başları alternatif müzik âleminin en kendine özgü, en özel gruplarından biriydi Karate. Davul-gitar-bas üçlüsü olarak kurguladıkları janrlar ötesi külliyatla 20 yıldır demir atmış konumdaydı Boston çıkışlı grup. Ne mutlu ki “bugün oldukları yeri belgeleyecek” bir albümle hikâyelerini devam ettiriyorlar. 18 Ekim’de buluşacağımız yeni Karate albümünü haberleyen ilk kayıtlar “Defendants” ve “Silence, Sound”, üçlünün formundan hiçbir şey kaybetmediğini kanıtlıyor.
TEKLİ: Geneva Jacuzzi – Scene Ballerina
(Dais Records)
23 Ağustos’a tarihlenen Triple Fire albümünden üçüncü tekliyle listemizi kutsayan Geneva Garvin her yönüyle şaşalı parçasında alametifarikası synth melodilerini davul makinesinin çeşit çeşit vuruşuyla döşemiş bu sefer. Parçanın prodüksiyon tarafında Andrew Briggs ve Roderick Edens’dan destek alan Geneva eğlenceli ve hicivli parçada Los Angeles’ın şöhret ortamını topa tutuyor. Sunset Blvd. göndermeli, kriz içindeki şımarık ünlü personasıyla etrafındaki herkesi bunaltıp konuklarına ikinci el utanç yaşattığı klibi ise havuzlu mavuzlu ortamıyla burada.

ALBÜM: Crack Cloud – Red Mile
(Jagjaguwar)
Vancouver çıkışlı müzik ve multimedya kolektifinin üçüncü resmî stüdyo albümü, önceki iki yayınları Pain Olympics (2020) ve Tough Baby’den (2022) daha ulaşılabilir. Tabii bu yorum Red Mile’da yaptıklarının bunlardan daha basit ya da jenerik olduğu anlamına gelmemeli; sadece sesleri daha yüksek, tınıları daha cilalı, mesajları ise hepten kişisel bu sefer. Bir büyük rock operası gibi akan albümle “İyileş(tir)me mekanizması” şeklinde tanımladıkları misyonda yürümeye devam eden topluluk 45 dakikalık albümde lo-fi art punk çizgilerine olabildiğince sadık. İşin enstrümantasyon ve aranjman tarafı ise çok daha çeşitleniyor. Genelindeki Bowie-esk kalite söz konusu operatikliği vurgularken tüm bu işin destansı bir yolculuk olduğu vurgusunu da ekliyor ve ekliyor. Dürüst olabilmek ve yüzleşmenin akabinde gelen huzur ve kabulü aşılıyor. Albümün final parçası “Lost on The Red Mile”in fonda çaldığı video işleri Punk In Freefall (2024) bizce koleksiyonun esansını doğrudan aktarıyor.
TEKLİ: Thurston Moore – New in Town
(Daydream Library)
Thurston Moore 66. yaşını 20 Eylül’de yayımlanacak yeni solosu Flow Critical Lucidity’den bir tekli ile kutladı. Albümden paylaşılan dördüncü tekli, daha deneysel tatlarda. Biraz ninni, biraz tekerleme-vari sözler, 80’lerin hardcore ve punk sahnesini anmakta. Doğaçlama tadı veren ritmik groove ise anca Moore’un tecrübesinde bir müzisyenin altından kalkacağı şekilde şarkıyı bir arada tutabiliyor. Son yıllarını oldukça verimli geçiren Moore’un her müzikseverin ilgisini çekecek bir yanı oldu her zaman. Yeni albüm de bunu pekiştirecek gibi.
ALBÜM: Blur – Live At Wembley Stadium
(Parlophone Records)
Geçtiğimiz sene tekrar bir araya gelip beklemediğimiz bir anda yeni albümleri The Ballad of Darren’ı açıklayan Blur tabii ki dünyanın her tarafındaki hayranlarını bu haberle heyecanlandırmıştı. Albüme günler kala Londra’daki Wembley Stadium’da tarihlerindeki en büyük konserle seneler içinde biriken “Song 2”, “ Girl & Boys”, “Parklife”, “Beetlebum” gibi bütün hitlerini ve çok daha fazlasını on binlerce hayranla beraber söyleyip aslında hem seyirci hem kendileri için duyguların havada uçuştuğu iki geceye imza atmıştı. Şimdi de evlerimizden bu ikonik konserin tadını verebilelim diye hem bir konser filmi hem de canlı albüm bizlerle. Konser filminden ilk görüntüleri buraya bıraktık.

ALBÜM: Terror Pigeon – Bat Out of Heaven
(Bağımsız)
Yeni Terror Pigeon albümü en ince detayına kadar tam bir DIY projesi. Besteci, aranjör ve solist koltuklarında projeyi hayata geçiren Neil Fridd oturuyor ve plağın arka kapağından da anlaşıldığı gibi projeye dair her şey onun ağzından ve dolayısıyla oldukça samimi. Bat Out Of Heaven aşina olduğumuz dünyadan çok daha renkli, daha dağınık, daha gürültülü bir dünyanın ürünü âdeta. Fridd ve müzisyen dostlarının demek istedikleri her şeyi kulağımıza bağırdıkları projede fazla olmaktan ve sesi açmaktan korkmuyoruz.
TEKLİ: Naima Bock – Gentle
(Sub Pop)
Hâlâ Naima Bock’un ilk solo albümünü büyüsünün etkisinde olanlardansanız müjdemizi isteriz: Müzisyenin ikinci albümü 27 Eylül’e tarihlendi. Paylaşılan yeni tekli “Gentle”ın her kısmı Bock’un hayatının farklı dönemlerine ithafen yazılmış. Bu kolaj hissi parçanın harikulade orkestrasyonunda da dinleyiciye geçiyor. Müzisyenin çoğu işinde olduğu gibi kulaklarımızın pasını silen ve kanımıza yavaş yavaş karışan bir üflemeli aranjmanı bizi bekliyor. Parçayla tanışmanızın video klibi eşliğinde olmasını şiddetle öneriyoruz; buraya bıraktık.
TEKLİ: Alison Goldfrapp – I Wanna Be Loved (Just A Little Better)
(A.G Records)
Kurduğu A.G Records ile solo yolculuğuna yeni kapılar aralıyor Alison Goldfrapp. Bu macerasının ilk heyecanı da “I Wanne Be Loved” adlı bu tekli. Prodüktör Richard X iş birliğiyle üretilen “eğlenceli, köpüklü, biraz melankolik ve biraz retro” parça, –söylemeye gerek bile yok ama– yine sizi elinizden tutup dans pistinin ortasına çekiyor. Bu esnada hep bir ağızdan “tüm hayatımı sadece hayal kurarak geçiremem, sadece sevilmek istiyorum!” diye bağırıyoruz.

ALBÜM: Louie Zong – AQUARIUM CITY
(Fuji Apple Records)
Los Angeles’ta yaşayan illüstratör ve müzisyen Louie Zong’un bu yıl servis ettiği üçüncü albüm olan AQUARIUM CITY, bir zaman makinesi işlevi görüyor. Rotamız 70’lerin Yokohama geceleri; sekiz parçalık bir city pop rüyasına dalıyoruz. Fiyakalı prodüksiyon numaraları, kasları esneten groove’ları ve harika bas partisyonlarıyla favori günbatımı albümünüz olmaya aday.
TEKLİ: My Brightest Diamond – Have You Ever Seen An Angel
(Western Vinyl)
Yoldaki My Brightest Diamond albümünden paylaşılan ilk parça “Have You Ever Seen An Angel”, müzisyenin kırılgan ve tesirli barok pop atmosferini özleyenler için fazlasıyla çekici bir iştah açıcı. Shara Nova, hayatındaki bazı kayıpların, diplerin ve belirleyici anların bir yansıması olduğunu söylüyor bu kayıt için. Yönetmenliğini Andrew Ondrejcak’ın üstlendiği klibi eşliğinde hemen burada.
TEKLİ: Jazzbois & Dom Beats – CHROME
(Bağımsız)
Bencze Molnár (tuşlular), Viktor Sági (bas) ve Tamás Czirják’tan (davul) oluşan Budapeşteli caz üçlüsü Jazzbois, keskin canlı performans enerjisini kayıtlarına da aktramayı başaran gruplardan. Şehrin en hareketli kulüplerinden birinin üstünde konumlanan yeni stüdyolarında kaydettikleri ilk mahsül olacak Still Blunted albümü için ısınma turlarını kışkırtıcı bir Dom Beats düetiyle devam ettiriyor üçlü. Her enstrümana ayrı ayrı odaklandığınız turlar yapmak için birkaç kez döndürmeniz tavsiyemiz.

ALBÜM: Clothing – From Memory
(WATER LEVEL)
Dawn of Midi’den Aakaash Israni ve Cookies ya da çoktan dağılmış olan Mobius Band’den tanındığımız Ben Sterling’in Clothing adlı yeni duosunun ilk albümü. From Memory esasında neredeyse 10 yıldır yapım sürecindeymiş. Bundan çok uzun zaman önce bir ev partisinde tanışıp hemen sıkı fıkı olan, birbirinden apayrı müzikal geçmişlere sahip ikili gezegenin ve zamanın sonuna, evhamlara, savaşa, teknolojiye olan takıntımıza, bunları aşıp aşamamaya dair stilize ama samimi bir iş çıkarmış. 29 dakikalık süresi başta şaşırtan, “Bunlar 10 yıl n’apmış olabilir ki?” dedirten, sonrasında buna pek utandıran From Memory derinlemesine detaylar barındıran, sofistike ama samimi, avangart ama groove’lu bir koleksiyon. Electro-pop, funk, hip hop’tan ayrı ayrı nemalanan parçalarda drama var ama katarsisi olumlu. Sakin bir hikâyesi, sürükleyiciliği var. Biri New York, diğeri Californialı ikili; Dirty Projectors’ın diğer yarısı Amber Coffmann, eski vokalist üçlü Thirdstory’den Elliott Skinner, deneysel besteci ve şarkıcı L’Rain ve To Pimp A Butterfly’a katkılarından tanıdığımız Anna Wise’ı da katmış aralarına. Senkoplu, sanki tökezlemeli ritimler, alengirli elektronik düzenlemelerle ilerleyen stilize baslar da güzel ama en güzeli ezgiler.
TEKLİ: Jane’s Addiction – Imminent Redemption
(Bağımsız)
Bu aralar ortalıkta bahsi çok geçen isimlerden Perry Farrell, eski grubu Porno for Pyros’u tekrar canlandırdıktan sonra onu asıl şöhrete kavuşturan Jane’s Addiction’ı, orijinal kadrosuyla, 34 yıl aradan sonra bir araya getirdi. Gruptan bu kadar yıldan sonra duyduğumuz ilk şarkıda sürpriz yok. Eric Avery’nin keyifli basları ve Dave Navarro’nun kendine özgü distortion’ıyla hemen bir havalara giriyoruz. Farrell’ın vokali de hâlâ güçlü. Evet bir hit şarkı değil belki ama insana da bu kadar yıldır neden bir araya gelmediklerini de sorgulatıyor. Gerisi de gelecektir.
ALBÜM: Wand – Vertigo
(Drag City)
10 yıl önce başladıkları kariyerlerine beş yılda beş albüm gibi bir hızla giriş yaptıktan sonra beş yıldır sesi soluğu çıkmayan Californialı dörtlü Wand, Vertigo ile geri döndü. Garage ve post rock hassasiyetlerine sahip grubun yeni işi biraz dağınık. Gitarlar tepkimeye girdiğinde heyecan verici anlar buluyoruz özellikle albümün onlarına doğru ancak özellikle ritimlerin düşük kaydedilmiş olması ve vokalin de yeterince sivri ve köşeli olmaması albümün eksileri. Yoksa beraber iyi çalan bir grup olduklarını biliyoruz. Daha fazla oyunbazlık beklerdik.

TEKLİ: Tim Reaper & Kloke – Alienation
(Hyperdub)
20 Eylül’de yayımlanacak ortak albümleri In Full Effect’ten ilk tekliyi buyuran Londralı ve Avustralyalı prodüktör ikilisi incelikli, alengirli jungle parçalarında amen molalarına ve breakbeatlere doyuruyor kesinlikle. Beat’ini ısrarla götürürken, bunu bir yandan da ince hareketlerle her sekiz barda bir değiştiren tekli, korku / bilim kurgu armosferiyle bas hattı bombardımanına tutuyor dinleyeni.
TEKLİ: Evdeki Saat – Tavan
(Clockwork)
Evdeki Saat verdiği kısa molanın ardından yeni albüme doğru iyice tempo tutmuş şekilde kulaç çırpıyor. Hazirandan bu yana yayımladığı üçüncü teklisi “Tavan”, gece uyku tutmayıp boşluğa baktığınız o anların şarkısı. Beste, aranjman ve mikste Eren Alıcı, mastering işlemlerinde ise Emre Malikler imzası var. Baran Keskin yönetmenliğinde çekilen eşlikçi video klibi de işte burada.
ALBÜM: Sinai Vessel – I SING
(Keeled Scales)
Dört yıl aradan sonra gelen Sinai Vessel albümü hayal kırıklıklarını, ikili ilişkileri, varoluşsal düşünceleri ve modern dünyanın verdiği rahatsızlıkları dile getiren lirikleriyle yumuşakça, hayalci ve minimalist enstrümanlarıyla kuşatıyor. Müzisyen, “iç dünyamı ve tüm karmaşık iğrençliğini ve tüm içten güzelliğini ve sevdiğim tüm şeyleri tek bir pakete koyup birine verebilirim.” demiş. Hâliyle müziğin tüm güzellikleriyle; 13 parça, 43 dakikalık kargosu ile içindekileri, kendisini, huzurunu kaçıranları salıvermiş.

ALBÜM: Pictured Resort – Overdreamt
(Sailyard)
Osaka çıkışlı indie pop oluşumu Pictured Resort yazın sonuna doğru tam ihtiyacımız olan, derdi tasayı unutturacak -veya en azından 12 parça boyunca rafa kaldıracak- dördüncü stüdyo albümünü paylaştı. Albümün genelinde dinlemesi kolay, aşırı groovy gitar yürüyüşlerinin yine aynı rahatlıklataki synthlerle buluşuyor, yer yer akla Parcels’in işlerini getiriyor. Kento IIDA’nın elinden çıkma harika kapaklı albümü birkaç tur döndürüp evde küçük bir dans molası vermeyi es geçmeyin, bizden söylemesi. Meraklısına, sanatçıyla sohbetimiz de burada.
TEKLİ: Blitz Vega – Lost Myself
(Futuresonic Records)
Bir grup için The Smiths ve Happy Mondays referansları vermek insanı heyecanlandırır aslında. Geçtiğimiz yıl 59 yaşında kansere kaybettiğimiz The Smiths’ten basçı Andy Rourke ve geç dönem Happy Mondays gitaristi Kav Sandhu’dan oluşan Blitz Vega’nın yeni teklisini dinlerken maalesef bu heves kursağımızda kalıyor. Özellikle 90’lı yıllar Madchester ve brit pop soundlarına göz kırpan müzikleri tatlı bir nostalji yaratsa da prodüksiyonun, özellikle vokallerin zayıflığı ve çok genel geçer nakaratlar şarkıyı çabuk unutulur kılıyor. Yine de 27 Eyllül’de gelecek albüm Northern Gentlemen’a Rourke’un anısına bir bakmalı.
TEKLİ: Nídia & Valentina – Mata
(Latency)
Uzun zamandır bu kadar heyecanlandığımız bir ortaklık haberi almamıştık. Tomaga, Vanishing Twin, Moin gibi harika grupların harika davulcusu Valentina Magaletti ve kuduro, kizomba gibi geleneksel dans müziklerini elektronik unsurlarla buluşturan Portekizli prodüktör Nídia’dan bir albüm yaklaşıyor. İlk tekli “Mata”, kelimenin tam anlamıyla “hipnotik”. 13 Eylül’de kavuşacağımız Estradas, senkop ritimler aracılığıyla evrensel bir müzik dili hayal etme pratiği olarak hayat bulmuş.

TEKLİ: Tess Parks – Koalas
(Fuzz Club)
Parks, “Koalas”ın eskizlerini ilk dinlediğinde hayatı boyunca en sevdiği şarkılarından biri olacağını biliyormuş. Besteci, müzisyen ve prodüktör Ruari Meehan’ın elinden çıkan parçaya söz yazması aslında Tess Parks’ı yeni bir albüm üzerinde çalışmaya teşvik eden hamle olmuş. Gitar katmanlarının klavyeyle çok yumuşakça buluştuğu aranjmanın, bir yanıyla romantik bir yanıyla düşünceli bir manzara yarattığı şarkıyı benzerlerinden ayıran detay ise Molly Lewis’in yer yer duyulan ıslığı.
TEKLİ: Gökçe Coşkun – Yarın Nerede?
(Vana Papa Records)
İkinci albüm için geri sayımı “Sabahın 5’i” adlı parçasıyla nisan ayında başlatmıştı Gökçe Coşkun. Yoğun arpejleriyle beyin masajı etkisine sahip yeni teklisinin nasıl ortaya çıktığını da bizzat o anlatsın: “Birkaç hafta önce şarkı ortaya çıktığında çok dürtüsel bir yerden ‘her şeyini kendim yapmak istiyorum’ dedim. Yazdım, düzenledim, çaldım, söyledim. Bu şarkıyı böyle bir anda, hesapsız kitapsız paylaşmak istedim. Kalbimden, ruhumdan parçaları önünüze döke saça.” Miks, mastering ve ses tasarımı da Ercan Bektaş Ülger’den.
TEKLİ: Terry Gross – Sheepskin City
(Thrill Jockey Records)
Trans Am üyesi Phil Manley ve stüdyo ortakları olduğu kadim dostları Donny Newenhouse ve Phil Becker’ın uzun soluklu doğaçlama kayıtlarının zirve anlarını kolajlayarak inşa ettiği Terry Gross, ikinci albümü için işaret fişeğini yaktı. Ama ne yakmak! “Sheepskin City”, Manley’nin elinde alev alan gitarı ile yedi dakikalık bir serüven. Motorik ritimler, tansiyonun inip çıktığı patikalar, kirli mi kirli bas tonları, stoner rock tadı veren vokal partisyonları… Sanki stüdyolarında bir köşeye oturmuş dinliyormuşsunuz gibi tınlayan prodüksiyonu da cabası!

ALBÜM: Cults – To The Ghosts
(IMPERIAL)
Varsayalım ki uzun bir gün sonu içinizdeki boşluk büyümüş de büyümüş, kocaman olmuş… Sığamamışsınız odaya yolda bulmuşsunuz kendinizi. Bu koleksiyon işte tam olarak tozlar altında kalmış anıların iziyle başlayan ve ışıldar hâlde ileriye doğru akan türden. Genişleyen shoegaze tınıları, önünüzü aydınlatan synth adımları, buruk lirikleri tarafından unutulana, umuda, büyümeye dair pek bir karanlık, pek bir aydınlık düşsel yolculuk.
TEKLİ: Pixies – Chicken
(BMG)
Haziran ayında (maalesef pek güldürmeyen) bir “Que Sera Sera” cover’ı ile paylaşılan ilk tekli “You’re So Impatient”ın ardından yeni Pixies albümü duyurusu “Chicken” adlı parçayla birlikte geldi. Bir blues baladı tadı veren şarkının sözlerini; kendini yeri geliyor bir tavuk, yeri geliyor bir zombi filmi aktörü gibi hisseden birinin ağzından yazmış Black Francis.
TEKLİ: Hinds – Superstar
(Lucy Number Music)
6 Eylül’de yayımlanacak VIVA HINDS albümünden bugüne dek yayımlanan üç teklinin ardından buram buram 90’lar havası yayan bir parça daha dinlemeye açıldı. Bu şarkıyı yazmak, grup üyeleri için de bir tür tedavi sürecini, sancılı bir dönemin bitişini temsil ediyormuş. Nitekim çok sevdiğin birinin hayatından herhangi bir açıklama yapmadan çıkmasının yarattığı hayal kırıklığını yansıtan bir şarkı yazma motivasyonuyla hayat bulmuş “Superstar”; iyileştirici de olmuş.