Lido Pimienta, The Lemonheads ve bu hafta başka ne dinlesek?
Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, Şevval Öztemur, Tuana Özcan, Tuğçe Hitay, Utkan Çınar, Zeynep Naz Günsal
Yeni Lido Pimienta albümü La Belleza, dokuz parçalık kurgusuyla hepten sarıp sarmalıyor dinleyicisini. The Lemonheads, eski dostları Juliana Hatfield ve J Mascis’i yanına alıp 90’lara bağlanıyor. Sofia Kourtesis ise yaz aylarında yayımlanacak EP’si için ısınma turlarını Dan Snaith eşlikli bir şarkıyla başlatıyor.
Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor.

ALBÜM: Lido Pimienta – La Belleza
(Anti)
“Yarattığım her şey merakımın ve inatçılığımın doğal bir evrimi” diyen Kolombiyalı müzisyen Lide Pimienta, 2020 çıkışlı Miss Colombia’nın ardından La Belleza ile bir ritüel başlatıyor. Kişisel geçmişine, kadın olma deneyimlerine değinen bir ritüel. Senfonik bir atmosfer inşa eden uzunçaların her bir şarkısı, barındırdığı ruhsal ağırlıklarla çemberler yaratıyor. Yaylılar, vurmalılar, ritmik yapılar, deneysel elektronik dokular içerisinde Pimienta’nın yükselen vokalleri ile de hepten sarıyor etrafımızı bu çemberler. Dokuz parçalık, acımasız, cüretkâr ve büyüleyici bir güzellik La Belleza. Yılın ilk yarısının en iyi işlerinden biri.
TEKLİ: Yeule – Dudu
(Ninja Tune / GRGDN Müzik)
Yeni albüme günler kala bir teki daha geldi yeule’den. Singapur asıllı Nat Ćmiel’in projesi özellikle 2023’teki softscars’ta 90’larla günümüzün soundlarını başarıyla harmanlamasıyla dikkatimizi çekmişti. Yeni albümün teklileri de umut vermeye devam ediyor ancak bu sonuncusu pop damarına fazla yaslanan, iyi prodüksiyona sahip ama biraz sıradan bir çalışma. yeule kitlesini genişletmeye çalışıyor olabilir ama yine de parladığı işler “Dudu”dan daha fazlasını vadediyor diye düşünüyoruz. Şarkının ayrıca bir akustik versiyonu da var.

ALBÜM: Billy Nomates – Metalhorse
(Invade Records)
İngiliz müzisyen Victoria “Tor” Ann Maries’in üçüncü albümünün odağında güvensizlikler, esansında ise kayıp var. Tek konuğu, listenin en tekinsiz tınısı “Dark Horse Friend”deki eski Strangler üyesi Hugh Cornwell olan koleksiyon, müzisyenin yakın bir zamanda vefat etmiş babası Peter’a adanıyor.Metalhorse kapağıyla, ismiyle, rengiyle, metniyle yarattığı “terk edilmiş lunapark” mitiyle atmosferini tek bir ruh hâlinde çok uzun süre kalmadan, ama sürekli temaya dönerek pekiştirme hâlinde. Nick Cave & Warren Ellis, The KVB ve RVC gibi isimlerle çalışmış, Bristol sahnesinin gediklilerinden ses mühendisi ve prodüktör James Trevascus eşliğinde bir yarısı dingin, diğeri motorik; genelinde yüksek tempo ama daima melankolik bir uzunçalar yapmış Billy Nomates. Synth-pop ve post-punk köklerine sadık kalırken karamsar bir Fleetwood Mac esintisi ile gelen hafif bir klasik rock tınısı da yok değil. Toplamında zevkli, metaforu deşilesi bir dinleme.
TEKLİ: Blonde Redhead – Before (Choir Version)
(section1)
Blonde Redhead ve dokuz senelik bir aradan sonra yayınladığı 2023’ün Sit Down for Dinner’ı bir nevi yeniden geri dönüyor diyebiliriz. Bu sefer The Shadow of the Guest olarak. Açılışı yapan ve Brooklyn Youth Chorus’un eşlik ettiği “Before (Choir Version)”, yine dream pop açıklarında dolanırken ambient ASMR düzenlemeleri daha derin, canlı, taze bir yapı sağlamış tekliye. Bu hâliyle, ışıltılar içerisinde süzüldüğümüz tanıdık hislere çıkarıyor yolları.

ALBÜM: Thor & Friends – Heathen Spirituals
(Joyful Noise)
Swans’ın perküsyonisti; Shearwater, Bill Callahan gibi isimlerle çalışmış Texaslı müzisyen Thor Harris’in yine Austin yerlisi müzisyenlerle kaydettiği deneysel, Amerikan minimalizmine selam çakan müzikler bu iki sene bizlere iki albüm olarak geri dönecek. Bunlardan ilki olan Heathen Spritiuals uzunca üç şarkıdan oluşuyor. Yaylılar ve ksilofonun ön planda olduğu şarkılar gayet ustaca ambiyanslar yaratıyor dinleyiciye. Özellikle Steve Reich sevenlerin pas geçmemesi gereken, heyecan verici bir albüm.
EP: Can Kazaz – Yalnızlık Bakanlığı
(Universal Music Türkiye)
“Gölgenizle kabulleşmek kolaylaşsın.” Caz Kazaz, yeni kısa albümü Yalnızlık Bakanlığı’nı bu sözlerle paylaştı. Koleksiyon, bir başınalık ile yalnızlık arasındaki o ince çizgi üzerinde hassas bir şekilde yürüyor. Şarkılar kalabalık içinde kaybolanları görünür kılıyor, bireysel hatıraları kolektif bir zemine taşıyor. Yalnızlık Bakanlığı, öyle hissedenlere “yalnız değilsiniz” çağrısından öte herkesin bir noktada yalnız olduğunun altını çiziyor. Anlam arayışımıza eşlik edecek yeni seslerimiz var artık.

TEKLİ: The Lemonheads – Deep End ft J Mascis & Juliana Hatfield
(Fire Records)
90’lar alternatif rock sahnesinin kemik gruplarından The Lemonheads, dile kolay 19 yılın ardından yeni bir albüm haberi ile çıkageldi. Sonbaharda kavuşacağmız Love Chant’ten ilk tadımlık “Deep End” için grubun beyni Evan Dando, eski dostları Juliana Hatfield ve J Mascis’i yanına alarak 90’lara tekrar bağlanmış. Yepyeni bir şey vadetmese de J Mascis’in imza gitar tonları, Evan Dando’nun kırılgan vokali ve Juliana Hatfield’la vokal paslaşması bir araya gelince hayır diyemeyeceğimiz bir karşılaşma yaratıyor. Akılda kalıcı bir riff ve sade dokunuşlarla bezenmiş parça, hem 90’lardan ödünç alınmış hem de bugüne ait hissettiren bir üç dakika çıkarıyor. Ayrıca parçaya eşlik eden, Luigi Parisi ile Carlão Busato’nun ellerinden çıkma nefis klip de buradan izlenebilir.
TEKLİ: Wolf Alice – Bloom Baby Bloom
(Columbia Records)
Dinamik ve kabuğundan çıkmış bir Wolf Alice ile karşı karşıyayız. “Bloom Baby Bloom”da grup yepyeni bir ses evreni ve duygu durumuna adım atıyor; muzip bir piyano yürüyüşüyle başlayan tekli hem parçanın kalanı hem de grubun geleceği için tonu belirliyor âdeta. Parçada solist Ellie Rowsell’in söylediği “Bak nasıl da sert biriymişim gibi davranıyordum / Sert takılmaktan artık bıktım“ cümlesini sonuna kadar hissettiren parça, sıfırdan yüze bir özgürleşme marşı gibi. Sesini bir rock şarkısında enstrüman gibi kullanmak istediğini söyleyen Rowsell’in bunu en iyi şekilde yaptığına şüphe yok.

ALBÜM: The Callous Daoboys – I Don’t Want to See You in Heaven
(MNRK Records LP)
The Callous Daoboys’un üçüncü albümü I Don’t Want to See You in Heaven, grubun kaotik mathcore köklerini korurken pop melodileri ve deneysel dokularla zenginleşen bir ses manzarası sunuyor. Albüm, distopik bir konsept çerçevesinde vokalist Carson Pace’in kişisel kaygılarını ve içsel çatışmalarını yansıtıyor. “Two-Headed Trout” ve “Full Moon Guidance” grubun saç döktüren agresif enerjisine aşina olanların hemen kendini teslim edeceği duraklar. İlk dinlemelerdeki favorimiz “Tears on Lambo Leather” ise Orthodox’tan Adam Easterling’in katkısıyla çok boyutlu bir kıvama bürünüyor.
TEKLİ: Melted – Dés Vu
(Tamar Records)
Yunus Ceyhun Yücel, Mustafa Şardan, Cansu Turgut ve Can Ege Tülek’ten oluşan Ankaralı grup Melted, 2025’te yayımladığı ikinci tekli ile diskografisinin ikinci uzunçaları için geri sayımı sürdürüyor. Kir ve pas içinde bir sürüş vadeden “Dés Vu”, aslında her birimizin hayatının farklı aşamalarında yaşadığı geçiciliği kabulleniş hâlini kurcalıyor. İşitsel dünyanın tasvirini grup üyelerine bırakalım: “Müzikal açıdan, math rock’ın yaratıcı yapısını, post-hardcore’un melankolisini ve noise rock’ın gürültülü atmosferini bir araya getirir. Bulutlu bir havada ansızın başlayan ve sonra birdenbire kesilen sağanak yağmur hissiyatı gibi, kompozisyonu boyunca form değiştirir.”

ALBÜM: Hissikablelvuku – Cereyan
(Bağımsız)
Berkan Tilavel, Okan Kaya ve Volkan İncüvez’den oluşan Hissikablelvuku, önceliği bir arada çaldıklarında “vuku bulan ânı” önceliklendiren bir grup. Son yıllarda çeşitli konser salonları ve mekânlarda dinleyicileri ortak ettikleri “cereyan”larını nihayet bir albümle tarihe not düştüler. Grubun var oluş biçimi gereği tamamı canlı ve doğaçlama kayıtlardan oluşan Cereyan, en kısası beş dakika olan beş parçadan oluşuyor. Anadolu’ya özgü motifler, keskin kırılmalar, cezbedici inişler ve çıkışlarla örülü albüm, köşeleri döndükçe damakta bıraktığı tadı da yoğunlaştırıyor. Üçlüyle yaptığımız röportaja buradan ulaşabilirsiniz.
TEKLİ: Jehnny Beth – Broken Rib
(Fiction Records)
Savages’ın ön saflarından tanıdığımız Jehnny Beth’in beş yıl önce yayımladığı solo albümü To Love Is to Live’in ardından bir sonraki albüm için gözlerimiz yollardaydı. 29 Ağustos’ta yayımlanacak You Heartbreaker, You albümünün habercisi “Broken Rib” ile nihayet dönen Jehnny Beth yeni tekli için “Eğer şarkı söylemeye geri döneceksem, bir çığlıkla dönmem gerektiğini biliyordum.” demiş. Gerçekten de “Broken Rib”, bir çığlığın vücut bulmuş hâli gibi tınılıyor. Sadece öfke değil, bastırılmış her türlü duyguyla yankılanan parçanın sert riffleri, gürül gürül davullarıyla çiğ, sarsıcı ve gürültülü bir geri dönüş.

ALBÜM: Tune-Yards – Better Dreaming
(4AD / GRGDN Müzik)
Merrill Garbus ve Nate Brenner, Tune-Yards’ın altıncı albümü Better Dreaming ile yıllardır inşa ettikleri avangart-pop evrenine yeni bir parça ekliyor. Albüm, alışıldık Tune-Yards kaosunun içinde bir düzen kuruyor. Garbus’un vokalinin her tonu ve rengiyle serildiği, temponun bir oyuncağa dönüştüğü bu albümde; hareketi çağıran melodiler, deneysel ses kullanımıyla zenginleşen bir sound çıkıyor ortaya. Maksimalist yaklaşımlarıyla ikili, kakafoni ile zenginlik arasındaki ince çizgiyi ustalıkla çizerken albümdeki -görece- yavaş parçalar bile yerinde durmuyor; içsel bir tansiyonla giderek büyüyor. Her duruma uyum sağlayan Garbus’un vokalleri ise bazen fısıltı gibi içe dönük, bazen günlük bir sohbetten fırlamış gibi direkt tınlarken bazen de haykırışa varan büyüleyici bir vokal performansa dönüşmüş oluyor. Birbirine yapboz gibi geçiş yapan parçalardan oluşan yaklaşık 40 dakikalık akışıyla albümün içine girip akışında kaybolabileceğiniz bir ses kaleydoskopuna dönüşüyor.
TEKLİ: The Black Keys – No Rain, No Flowers
(Easy Eye Sound)
The Black Keys çalışkan grup. Geçen sene turneleri iptal olunca, boş durmayalım diyerek yeni bir albüm kaydettiler ve bu çalışma 8 Ağustos’ta No Rain, No Flowers adıyla yayımlanacak. İlk iki teklinin ipucunu verdiği gibi klasik blues dominant The Black Keys soundundan daha farklı bir iş bekliyor bizi ki albümle aynı adı taşıyan yeni tekli neredeyse disco kıvamında. Daha önce Madonna, Dua Lipa, Lana Del Rey vb. pop dünyasından isimlerle çalışan Rick Nowels’ın yeni tınıya katkısı direkt fark ediliyor. Prodüksiyon konusunda her zaman kaliteyi yukarda tutan bir grup olan The Black Keys’in farklı şeyler denemeye hakkı var. Bizim de merak etmeye.

ALBÜM: V.A. – Eccentric Modern Soul
(Numero Group)
Numero Group’un Eccentric Soul serisinin en yeni halkası 11 parçalık seçkisiyle, klasik soul’un sıcaklığını modern dokunuşlarla harmanlıyor. 60’lar ve 70’lerin az bilinen soul kayıtlarını gün yüzüne çıkararak, bu eserleri sadece tarihsel belgeler olmaktan çıkarıp günümüz dinleyicisiyle buluşturuyor. Mind & Matter’ın “I’m Under Your Spell” şarkısı, albümün kapısını epey davetkâr bir şekilde açıyor. Derlemenin zirve kayıtlarından biri diyebileceğimiz Universal Togetherness Band’in “Dreamality”si ise disco ve soul’un kesişim noktasından zamanlar ötesi bir güzellik. 94 East’in “If You See Me” şarkısında genç Prince’in gitar katkısının albüme ayrı bir değer kattığını da söylemeli.
TEKLİ: Little Simz – Young
(AWAL Recordings Ltd)
Skeç tipi tonda bir parçada rap camiasını bir şekilde etkisi altına almış maske – makyaj furyasından eksik kalmayarak Güney Londra’yı yerle bir etmeye ant içti Little Simz. Lotus’tan gelen yeni tadımlıkta sadece söz yazınındaki kıvraklığını değil; dolgun bir bas hattını taşırkenki rahatlığının gösterişini yaparak Amy Winehouse ve Goodie Mob gibilerine de selam çakıyor. Boynuna asılı kalın telli hususundaki hünerlerini ilk kez BBC Radio One Live’da “Feel Good Inc.” coverladığında sunmuştu, hatırlarsanız. Peki bu kendisinin artık enstrümanı imajına ekseriyetle entegre ettiğinin bir resmi midir? Umarız ki öyledir: O hem hayatından duyduğu memnuniyeti dillendirip hem de kimi espriler yapsın, biz de keyfine diyecek yok bir Simbi’nin huzurunda olmaya doyalım.

ALBÜM: spill tab – ANGIE
(Because Music)
Claire Chicha, namıdiğer spill tab’in çıkış albümünü tek bir kalıba sıkıştırmak imkânsız. ANGIE şarkıdan şarkıya şekil değiştiren; müzisyenin vokallerinin esnekliğinden, bestelerinin çeşitliliğine, hatta Ingilizce ve Fransızca arasında pürüzsüzce geçişlere ev sahipliği yapan kocaman bir ses dünyası. Bir ânı bile boş geçmeyen uzunçalarda spill tab akustik sesleri new wave parçalarla, pop melodilerini grunge ses dünyalarıyla bir araya koymuş ve yaratıcılığının uçsuz bucaksız olduğunu her şarkıda yeniden kanıtlıyor. Siz sormadan biz söyleyelim, albümün göz alıcı kapak görseli Grizky Bear’in elinden çıkma.
TEKLİ: Aga B – HADİ
(GTR Müzik)
Aga B, henüz bir hafta önce serbest bıraktığı EP’si Gani’den sonra, Debboy kalesinden yükselen bir çağrıyla, “Hadi” ile karşımızda. Bu şarkı güçlü, net, keskin bir mesaj gönderiyor sisteme. Âdeta sokaktan yükselen bir davet. Aga B, cesurca “Sağır sultan bile uyandı artık” diyor kraldan çok kralcılara. Bir anlamda uyanış şarkısı olan “Hadi”nin dikkat çekici prodüksiyonu Fatbeat’e ait.

TEKLİ: Sofia Kourtesis – Unidos (with Daphni)
(Ninja Tune / GRGDN Müzik)
2023’teki ilk albümü Madres o yılın en iyi işlerinden birine imza atarken dans müziğine de güzel bir yeni soluk getirmişti Sofia Kourtesis. Arayı fazla soğutmadan 1 Ağustos’ta da Volver adlı yeni EP ile geliyor. Oradan duyduğumuz ilk şarkıya DAPHNI namıdiğer Dan Snaith de konuk olmuş. Bu iki yetenekli isim de bir araya gelince biraz temkinli ama yine de keyifli, dansa davet eden bir şarkı çıkmış ortaya. Kourtesis hakkıyla çok revaçta bir isim, dans etmeyi sevenler bu trene binmeli.
TEKLİ: Wavves – Spun
(Ghost Ramp)
Los Angeles’ta yaşayan müzisyen Nathan Williams yepyeni bir enerjiyle dört sene sonra geri dönüyor. Yoldaki Wavves albümüne adını veren tekli, kafa sallatma garantili, biraz nostaljik bir pop-punk numarası. Bir ayrılık, daha doğrusu birine hiç sahip olamadığını idrak etme parçası “Spun” ve vokal melodisinin ilk dinlemeden sonra aklınıza takılma ihtimali epey yüksek.