Loraine James, Ben Shemie ve bu hafta başka ne dinlesek?

Loraine James, Julius Eastman’a saygı albümü haberiyle yine kalbimizi çaldı. SUUNS solisti Ben Shemie solo kariyerinin en derinlikli işiyle karşımızda. Savai & Farazi hem tınılar hem de konuklar açısından son derece zengin bir koleksiyonla sahalara döndü.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.

TEKLİ: Loraine James – Maybe If I (Stay On It)
(Phantom Limb)

Geçtiğimiz yıl Bant Mag.’ın da favorilerinden biri olan Reflection’ı yayımlayan, 2022’de ise Whatever The Wheather mahlasıyla kontrolü bilinçaltına bıraktığı doğaçlamalarını bir koleksiyonda toplayan Londralı prodüktör Loraine James, bu kez de bohçasından bir saygı albümü çıkarıyor. James’in, müzik tarihinin ilham veren karakterlerinden, minimalist besteci Julius Eastman’ın parçalarını yorumlayacağı Building Something Beautiful For Me adlı uzunçalarla tanıştıran ilk tekli hafifletici giriş melodisi, kas gevşetici vokalleri ve Loraine James’in imza ritimleriyle ruhunuza temiz hava üflüyor sanki; iç ferahlatan bir kayıt.

TEKLİ: Jessie Ware – Free Yourself
(Universal Music)

Jessie Ware, “yeni bir döneme” start verdiğini söylüyor. Prodüktör koltuğuna yaşayan bir efsaneye; Madonna’dan Missy Elliot’a, Pet Shop Boys’tan New Order’a ikonik isimlerle çalışmış Stuart Price’a yerleştirmiş. Ortak üretimlerinin ilk meyvesi “Free Yourself”ten anladığımız, söz konusu yeni dönemin 70’lerin sonlarına denk geldiği. Play’e basın, gözlerinizi kapayıp omuzları sallandırın. Kendinizi Studio54’da bulacaksınız.

ALBÜM: Interpol – The Other Side Of Make-Believe 
(Matador Records)

20 yıldır üreten bir grup Interpol. Bu sürecin son 15 yıllık diliminde ne yaptılarsa, birer klasiğe dönüşen ilk işleri Turn on the Bright Lights (2002) ve Antics (2004) ile kıyaslandı. Ses paletini de şarkı yazımını da yeniden var etmeye ya da yeni maceralara atılmaya hevesli bir grup olmadıkları da malumunuz. Bir Mark Lanegan bestesi gibi tınlayan “Big Shot City”yi bir kenara bırakacak olursak, yeni albümde “yeni” diyebileceğimiz hiiiçbir şey yok. Hemen her parçada ilgi çekici unsurlar olsa da albümün bir kısmını dinledikten sonra kendinizi “Bir ‘Leif Erikson’ açayım, efendime söyleyeyim bir ‘Stella’ ile kederleneyim, yok ‘Slow Hands’te Paul Banks’e eşlik edeyim” derken bulmanız olası. Evet, ilk iki albümün hayaleti yine takipte.

ALBÜM: Ben Shemie – Desiderata
(Joyful Noise Recordings)

Desiderata için SUUNS solisti Ben Shemie’nin solo kariyerinin en derinlikli işi demek abartılı olmaz. Yaylı dörtlüsü Molinari Quartet eşliğinde avangart ve sinematik bir iş çıkarmış ortaya. Efektlere boğulmuş vokalleri ve ağır ağır pişerken her dönemecinde şaşırtan unsurlara çarptığınız nitelikli ses işçiliğiyle, Shemie’nin önceki tüm üretimlerinden sıyrılıyor.

TEKLİ: Lucrecia Dalt – Atemporal 
(RVNG Intl.)

Yılın ikinci yarısına dair heyecan beslemek için bir sebep: Kolombiya kökenli, Berlin’de yerleşik sonik laborant Lucrecia Dalt, 14 Ekim’de ¡Ay! adlı bir uzunçalar yayımlayacak. Nefis klibiyle gelen ilk tekli “No Tiempo”, bolero ve bilim kurguyu harmanlayan bir tür meditasyon seansıydı. “Atemporal” ise zaman kavramını kurcalıyor. Bir mağarayı mesken tutan yeni klip, bir öncekinin devamı niteliğinde ve yine harika!

ALBÜM: Jasmine Myra – Horizons 
(Gondwanna Records)

İnsanları iyi hissettirecek, enerji verecek müzikler yapmak istediğini söylüyor Leeds’te yaşayan saksafoncu ve besteci Jasmine Myra. Pandemi şartlarının basık atmosferinde hayat bulan ilk albümü Horizons, kişisel bir çıkış yolu bulma çabasından filizlenip içinden melodiler fışkıran bir pozitif enerji sandığına dönüşmüş. Kendisine eşlik eden orkestra Leeds’in yeni nesil caz sahnesinden yetenekleri buluşturuyor. Kimi parçalar Kenny Wheeler’dan, kimisi de Shabaka and the Ancestors’tan ilhamla yazılmış. En ufak bir tümseğe çarpmadan, su gibi akıp giden bir kayıt.

ALBÜM: Arp – New Pleasures
(Mexican Summer)

Arp’ın arkasındaki prodüktör ve besteci Alexis Georgopoulos’un 2018 tarihli ZEBRA albümüyle başlayan aynı isimli trilojisinin ikinci bölümü. Endüstriyel, deneysel ve dub müziğin oldukça boyutlu, soyut ve limitsiz hissettiren bir kokteylini yakalayan müzisyen, kayıtlarında bu tarifi zor ses dünyasını yaratmak için sayısız drum machine, eski synthesizer, canlı perküsyon, perdesiz bas gitar ve daha nicelerini kullanmış. Georgopoulos, benzerine çok sık rastlayamacağınız fütüristik yeni işi New Pleasures’ın üretim sürecindeki felsefesiyle ilgili “bazen en yabancı şey, değerini hafife aldıklarımızı biraz farklı bir açıdan görmektir” diyor.

TEKLİ: SOHN – Segre
(4AD)

SOHN’un bol konuklu yeni albümünden paylaşılan ikinci tadımlık. Kırılgan vokal melodilerini sürükleyici akorlar ve çarpıcı beatlerle buluşturan parça, müzisyenin bir süredir yaşadığı İspanya’nın Katalonya bölgesinden ilhamla yazılmış. Göz kamaştıran bir klibi de var. Carla Cervantes Caro ve Sandra Egido Ibañez ikilisinden oluşan LOOKATHINGSDIFFERENT tarafından hem yönetilen, hem koreografisi yapılan hem de performe edilen video, buradan izlenebilir.

TEKLİ: Pantha Du Prince – Golden Galactic
(Modern Recordings) 

Alman prodüktör Hendrik Weber, namıdiğer Pantha du Prince, ağustos sonuna tarih verdiği yeni albümünü hipnotize eden bir tekliyle duyurdu. Yavaş yavaş üstüne katarak genişleyen şarkı süresince devam eden synth yürüyüşüne katılan yaylıları dinliyoruz. Sadeliğine rağmen oldukça boyutlu hissettiren şarkının adının da ipucu verdiği üzere sanki kendimizi çok aydınlık bir yerde bulmuşuz, altın parlayan güneş ışığı gözlerimizi kısmaya zorluyor gibi bir his var. 

TEKLİ: Panda Bear & Sonic Boom – Go On
(Domino Recording Co)

Saatlerdir trafikte misiniz? İşler bir türlü yetişmiyor mu? O tatile bir türlü çıkamadınız mı? Geleceğe dair endişelerin bir dağa dönüştüğünü mü hissediyorsunuz? Reçetenize bir adet şarkı koyuyoruz. Animal Collective’in Panda Bear’i ve Spacemen3’nin Sonic Boom’u, düşsel ses öbekleriyle hayatın yükünü ağırlaştığı günlerde bir mantra gibi kendinize hatırlatacağınız melodiler şakıyor. İkilinin ortak albümü Resist, 12 Ağustos’ta yayında.

ALBÜM: Working Men’s Club – Fear Fear
(Heavenly Recordings)

Yüksek frekanslı dans parçaları bulabileceğiniz albüm, tematik olarak önceki WMC kayıtlarından daha karanlık. Grubun henüz 20 yaşındaki solisti Sad Minsky-Sargeant albümün adının bir süredir etraflarını saran ruh hâlini anlattığını söylüyor: “Perişan hâlde süren bir savaş var. İnsanlar COVID haricindeki şeylerden de korkuyor. Albüm kapanmalar sırasındaki zamanı belgeliyor, ama sadece bununla ilgili değil. İlk albüm şarkı sözleri olarak daha kişisel meselelerle ilgiliydi; bu ise olup bitenle ilgili birinci ve üçüncü kişi perspektifi arasında bulanık bir yerde.” 

TEKLİ: Mykki Blanco & Kelsey Lu – French Lessons
(Transgressive Records)

Michael Stipe, MNEK, Saul Williams gibi konuklarla dolu yeni bir Mykki Blanco albümünün yaklaşıyor olması bir heyecan dalgası yarattı tabii. Üçüncü tekli “French Lessons” bir Kelsey Lu düeti. Blanco, parçanın “gerçek aşk olasılığının, Hollywood filmlerinde gördüğümüz şeyleri sahiden deneyimleyebileceğimiz fikrinin bir yansıması” olduğunu düşünüyor. Tatlı bir bilgi daha: “French Lessons”, Lou Reed’e bir atıf aynı zamanda. Felix Kalmenson’ın yönettiği klibi de tek kelimeyle muazzam.

ALBÜM: Lizzo – Special
(Atlantic Records) 

Bir önceki albümü Cuz I Love You’yla kendimizi sevmekle ilgili öğütlerini ezberlediğimizden emin olan Lizzo dördüncü stüdyo albümüyle karşımızda. Special’da da spot ışığında yine öz sevgi, kendine iyi davranmak, kendi vücudunda iyi hissetmek, cinsellik, beden olumlama, hayal kırıklıkları ve melankoli gibi konular var. Disko türünde 2022’de hâlâ taze hissettirebilecek parçalar yapmanın mümkün olduğunu kanıtlayan Lizzo, yeni uzunçalarında hip-hop, sound, R&B sularında da kendini ne kadar iyi ifade edebildiğini gösteriyor âdeta. İlhamlarını kendi işlerine yerleştirmekten asla çekinmeyen müzisyen, kapanış parçası “Coldplay”de grubun bilindik parçalarından “Yellow”daki vokalleri hızlandırmış, “Grrrls”de ise Beastie Boys’un “Girls” şarkısından bir sample almış. Nefret yorumlarının, kendini beğenmemenin, sadece tek tip bir görünüşün yüceltildiği bu zamanlarda; aksini öğütlemekten yorulmayan Lizzo, bize “özel” olduğumuzu hatırlatıyor.

TEKLİ: Hav Hav! – Sanırım Anksiyete
(KARE Müzikevi)

Mert Tugen, Ozan Uzunsoy ve Emir Aktunç’un lo-fi rock’n’roll güzelliği Hav Hav!, şu sıralar Taner Yücel prodüktörlüğünde ilk albümü için çalışmalarına devam ediyor. Grubun dinlemeye açtığı üçüncü şarkı, her nerede olursanız olun hafif hafif sallanmadan, kendi kendinize tepinmeden dinlemenin kolay olmadığı bir kayıt. Tennx imzalı, eğlenceli mi eğlenceli bir görsel eşlikçisi var, hemen burada.

ALBÜM: Savai & Farazi – Red Wine Killaz: Trakya Manevraları
(Deadly Habits Music / Below System Records)

90BPM üyelerinden Savai ve eski grup arkadaşı Farazi’nin güç birliğinden çıkma, 14 şarkılık taptaze bir uzunçalar. Kıvrak ritimler, yer yer nostaljik melodiler, oyuncaklı bas yürüyüşleri ve çok daha fazlasıyla inşa edilmiş, türler arasında serbestçe gezinen, yaratıcı düzenlemelerle dolu bir albüm kulağınızdaki; dikkatle dinlemelisiniz. Kurduğu içten anlatılar ve akılda kalıcı flowlar da cabası. Üstelik Kamufle, Da Poet, Negatif, Sorgu gibilerini buluşturan geniş bir konuk seçkisi de var.

ALBÜM: black midi – Hellfire
(Rough Trade Records)

2020’lerde yaşıyor olmanın nadir güzelliklerinden biri Londra’da yerleşik üç müzisyen ve dostlarının müzikal ifade biçiminin filizlenişine tanıklık etmek. Her albümle kalp çarpıntılarını bir ralli misali hızlandıran ekip, üçüncü albümüyle de şaşırtmadı. Şaşırtmaması, çokça şaşırtmasında saklı. Nitekim hangi köşeden nasıl vuracağını tahmin etmenin güç olduğu bir ses patikası, fikir cümbüşü Hellfire. İcrası da enstrümantasyonu da kusursuz. Nefes nefese bıraktığı kadar soluklanma aralıklarının da hakkını veriyor.

TEKLİ: Slipknot – The Dying Song (Time to Sing)
(Roadrunner Records)

Corey Taylor’ın çıplak vokaliyle açılan “The Dying Song (Time to Sing)”, grupla özdeşleşmiş hemen her unsuru barındıran çarpıcı bir şarkı. “Ruh vazgeçtiği zaman kalp de acı çekmeye başlar” gibi damar sözlere sahip parça ile yıllar geçse de dinamizminden pek bir şey kaybetmemiş olduğunu gözler önüne seriyor Iowa çıkışlı ekip. Yedinci albüm The End, So Far 30 Eylül’de yayında.

TEKLİ: SRSQ – Abyss
(Dais)

Dallas çıkışlı müzisyen Kennedy Ashlyn, SRSQ projesinin janrını “griefwave” (Keder dalgası olarak Türkçeleştirsek olur mu acaba?) olarak etiketliyor. Ağır ağır etrafınızı saran, yoğun ve bastırılmış duyguları su yüzüne çıkaran yeni teklisi “Abyss”, önümüzdeki ay yayımlanacak yeni albümü Ever Crashing’e geri sayımda üçüncü durak. “Acı çekme hatıralarının arasında buluyorum kendimi” diyen şarkının, evdeki imkânlarla su altında çekilen klibi de burada.

TEKLİ: Rinxlaya & Wodashin & Yabancı – GESTALT
(Bağımsız)

Demonation Festivali No:11’de Babylon sahnesinde duyduğumuz günden beri yolunu gözlediğimiz kayıt artık aramızda! Rinxlaya ve Frozen Clouds’tan Yabancı, zihinlerinin çöplüğüne davet ediyor yeni düetlerinde. Gizemli tınılarla örülmüş, melodik bir beat eşliğinde bir bilincin dibine, karanlıklara iniyoruz. Düşüncelerin oluşturduğu bir fırtınanın içinden, “Kafamın içinden çıkıp sokağa biraz dolancam” sözünü yakalasak da buradan çıkış pek mümkün değil gibi, anlıyoruz. Şarkının prodüktör koltuğunda ise Rinxlaya’yla başka birçok ortaklığı da bulunan görsel – işitsel sanatçı, M4NM üyesi Wodashin oturuyor.

TEKLİ: The Beths – Expert In A Dying Field
(Carpark Records)

Caz eğitimi aldıkları dönemde tanışan müzisyenlerden oluşan indie rock grubu The Beths, yeni şarkılarında profesyonelliklerinin ötesinde ne kadar akıllıca ve eğlenceli sözler yazabildikleriyle de kendilerine hayran bırakıyor. Teması açısından aslında çok duygusal ve acıklı olan şarkı, çok sevdiğiniz birinin artık hayatınızdan çıkma vaktinin geldiğini bildiğiniz o dönemi konu etse de hafif, keyifli ve tatlı bir yerden ele almayı başarıyor. Solist Elizabeth Strokes şarkının ismini (“Ölmekte olan bir alanda uzman”) ise şöyle açıklıyor: “Sevginin zaman içinde öğrenildiğine gerçekten inanıyorum. Bir insanı tanıma sürecinde onun hakkında çok fazla bilgi topluyorsunuz: En sevdiği filmler, çayını nasıl içtiği, onu nasıl güldürebileceğiniz, bunun sizi nasıl hissettirdiği. Ama ilişkiler değiştiğinde veya bittiğinde, bütün bu bilginiz yok olmuyor.” 

EP: RUBY – Günah
(M.O.B Entertainment)

RUBY, 2018’de yayımladığı “Çekmeceden Yıldızlara” ve “Rubycon” teklileriyle yerli hip hop sahnesine düşürdüğü alev topunu dört şarkılık yeni EP’siyle büyütüyor, büyütüyor; dinleyeni, etrafını saran bir yangının ortasında bırakıyor. Henüz yörüngesine girmemişlere güçlü duruşunu detaylıca tanıma fırsatı veren “Rubyboi” ve Hazel ortaklığıyla kaydettiği açılış parçası “Günah”ın bir lunaparkın gecesinden gündüzüne uzanan bir videosu da var. Sahne olduğu çocukluk hesaplaşmasıyla drama dozu yüksek bir klip bu ancak götürdüğü renkli dünyanın eğlencesi de bir o kadar bol.

ALBÜM: Steve Lacy – Gemini Rights
(RCA Records)

Syd ve Matt Martians’la birlikte Odd Future kolektifi bünyesinde hayata geçirdiği R&B grubu The Internet’le tanıdığımız gitarist Steve Lacy’nin ikinci solo albümü. Tüm sesler bizzat Steve Lacy tarafından yazılmış, çalınmış ve kaydedilmiş. Prodüktör koltuğunda da kendisi oturuyor. Groove banyosuna salaş gitarlar, ferah düzenlemeler ve sıcak melodiler serilmiş. Ah, ne yazık ki o klişe geliyor, hazır olun: Tam bir yaz albümü!

TEKLİ: Tegan and Sara – Yellow
(Mom+Pop)

Çok yönlü müzik insanları, söz yazarlığından prodüktörlüğe kadar üretimlerin her aşamasını kucaklayan ikiz kardeşler duosu Tegan and Sara, Crybaby adını taşıyacak yeni bir uzunçaların yolda olduğunu duyurdu; bir de tadımlık fırlattı. “Yellow”, bir özfarkındalık şarkısı. Ergenlik ve erken yetişkinlik döneminden beri her ikisinin de yaralarını iyileştirmek için adımlar atmaya başladıktan sonra şarkıyı yazdıklarını söylüyorlar. 

TEKLİ: Kum – Barda
(Universal Music Türkiye)

Eczanede aranan serotonin, hiç doğmuyor gibi gelen günler, akıldakinin yerine koyulan başka bedenler… Eğlenceli bir akustik gitar yürüyüşü eşliğinde, fazla kaçırılmış bar gecelerinin ardından yaşanan gündelik pişmanlıklar bir bir sıralanıyor parça boyunca. Finale doğru güçlenen ritimler ve vokal armonileriyle enerji tavana vuruyor. Sözleri Kum’a ait; müziği ise Frozen Clouds üyesi Luca Fritz ortaklığıyla yazılmış. 

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, İlayda Güler