Merak ettiğimiz 2023 belgeselleri

Yazı: Burcu Teker - Kolaj: Nilsu Çeboğlu

İncelikle anlatılmış deneyimler, yenilikçi teknik ve ifade biçimleri, mistik ve tedirgin edici gerçek hikâyeler… Bu yıl uluslararası festivalleri gezmiş, henüz izleme şansı bulamadığımız ama bir an önce başına oturmak için sabırsızlandığımız belgeseller. Müzik anlatılarının bolluğu da gözden kaçmasın! 


Even Hell has its Heroes

Nedir: Konumuz, grunge akımının kasıp kavurduğu 90’lar Seattle’ında post-rock ve drone üretimleriyle bir yol göstericiye dönüşen Earth’ün serüveni. Grubun lideri Dylan Carlson’ın eroin bağımlılığı ve en yakın arkadaşı Kurt Cobain’in trajik ölümü üzerine verdiği mücadele ekseninde dönen belgeselin yönetmeni Clyde Petersen; beş yıl boyunca grubun turne menajerliğini üstleniyor, Earth ile yola çıkıp yaptığı röportajları Super 8 ile filme alıyor.

Kimler var: 2000’lerin başından bu yana Earth’ün yanı sıra Kayo Dot, Sunn O))), Marissa Nadler, John Zorn gibi isimlerin albümlerinde prodüktör olarak görev alan çok yönlü müzik insanı Randall Dunn ve Dylan Carlson’ın kimi dostları bize eşlik ediyor.

İlginizi çektiyse: Torrey Pines (2016) isimli, içinde neredeyse hiç diyalog geçmeyen, yönetmenin kendi ergenliğine giden yolda punk şarkılarının eşlik ettiği otobiyografik stop-motion animasyonu tavsiye ederiz.


The Disappearance of Shere Hite

Nedir: 1976’da yayımlanan The Hite Report isimli cinsellik araştırmaları kitabıyla, kadınların uğradığı baskıya başkaldırarak feminist tarihte bir mihenk taşına dönüşen seksolog, araştırmacı ve kültür tarihçisi Shere Hite’ın hayatına odaklanan belgesel, prömiyerini geçtiğimiz ocak ayında Sundance Film Festivali’nde yaptı.

Kimler var: Yapımcılarından Dakota Johnson’ı aynı zamanda Shere Hite’ın sesi olarak dinliyoruz. Yönetmen koltuğunda ise En İyi Belgesel Film dalında Oscar adayı Crip Camp (2020) ile tanınan Nicole Newnham var.

İlginizi çektiyse: Kapsamlı ve yalın dilli cinsel sağlık bilgiseli için Türkiyeli seksolog Rayka Kumru’nun YouTube kanalı, konuyla ilgili zengin bir kaynak.


In Restless Dreams: The Music of Paul Simon 

Nedir: Paul Simon’ın yeni albümü Seven Psalms’ın hazırlık sürecini takip etse de müzisyenin 60 yılı aşan serüvenine sıkı bir bakış atan bir belgesel. Graceland ve “The Sounds of Silence” gibi kariyerinin zirvelerinin yanı sıra Simon & Garfunkel’ın hâlâ tartışmalara konu olan ayrılığına dair de birinci ağızdan bilgiler barındırıyor. Dev bir arşiv taraması sunan belgesel tam 209 dakika uzunluğunda.

Kimler var: Yönetmen Alex Gibney’i ses getiren Enron: The Smartest Guys in the Room (2005) ve Mr. Dynamite: The Rise of James Brown (2014) gibi belgeselleri ile tanıyoruz. Paul Simon’ın bu belgeseli çekmesi için Gibney’nin kapısını çalmasının ardında da yönetmenin HBO için hazırladığı iki bölümlük Sinatra: All or Nothing at All belgeseli varmış.

İlginizi çektiyse: Ünlü müzik yazarı Robert Hilburn’ün kapsamlı biyografisi Paul Simon: The Life’a bir göz atmak isteyebilirsiniz. 


Karen Carpenter: Starving for Perfection 

Nedir: Ardında koca bir miras bırakarak, 32 yaşında, kariyerinin zirvesindeyken trajik bir biçimde hayatını kaybeden müzisyenin ölümünün ardında yatan asıl sebepleri gün yüzüne çıkaran belgesel. Carpenter’ın genç bir kadın olarak maruz kaldığı büyük baskıları, ışıltılı sahne hayatının ardındaki derin mutsuzluğunu, problemli anne-kız ilişkisini ve yeme bozukluğunun onu sürüklediği trajik sonu ilk ağızdan anlatıyor. Carpenter’ın hızlı yükselişi ve sonrasında zamansız ölümüne yol açan kişisel mücadelesini, ilk kez onu en iyi tanıyanlardan, daha önce yayımlanmamış arşiv kayıtlarıyla duyuyoruz.

Kimler var: Yönetmen Randy Martin, yaptığı içten röportajlarda ünlü skalasını oldukça geniş tutmuş. Kadro, Karen’ın makyaj sanatçısından müzisyen dostlardan çok satan yazarlardan yapımcılara; onu yakından tanıyanlardan oluşuyor.

İlginizi çektiyse: Belgeselin yapımcı ve yazarı Randy Schmidt’in Little Girl Blue: The Life of Karen Carpenter kitabını inceleyebilir; Karen’ın kardeşi Richard Carpenter’ın, The Taking of Pelham One Two Threeden (1974) tanıdığımız Joseph Sargent ile kardeşinin anısına yönetmen koltuğuna oturduğu The Karen Carpenter Storyyi izlemek isteyebilirsiniz.


The Devil on Trial 

Nedir: ABD tarihinde bir cinayet davasında ilk kez resmî bir savunma olarak kabul edilmiş “şeytan tarafından ele geçirilme” iddiasının etrafında dönen suç belgeselini ekimde Netflix’te izleyeceğiz. Arne Cheyenne Johnson’ın, bilinmeyene duyulan korkuyla yarattığı manipülasyon dolu “Bana bunu şeytan yaptırdı” davasını konu eden belgesel, belli ki true crime meraklılarının gündem maddesi olacak.

Kimler var: Yönetmen, 3 kez BAFTA’ya aday gösterilmiş; BBC, Showtime, Vice gibi mecralarla çalışmış Peabody ödüllü İngiliz belgeselci Chris Holt.

İlginizi çektiyse: Türün meraklıları, olayın film uyarlaması The Conjuring: The Devil Made Me Do Iti (2021) de listesine ekleyebilir.


Milli Vanilli 

Nedir: Tribeca Film Festivali’nde prömiyerini yapan belgeselde, piyasayı kasıp kavurdukları sırada 1990 yılında kazandıkları Grammy ödülü sonrası, dudaklarının senkronize hareket etmeyişiyle patlak veren “konserlerinde playback yapmaları” ve sonrasında itiraf ettikleri “albüm kayıtlarında şarkılarını başkalarının söylemesi” skandallarıyla kapanmaz yara alan R&B yıldızlarının, bir anda tersine esmeye başlayan rüzgârla sonlanan kariyerleri odakta.

Kimler var: Tüm bu olaylar yaşanırken henüz yedi-sekiz yaşlarında olan yönetmen Luke Korem ve yapımcı Bradley Jackson’ın 24 Ekim’de yayımlanacak belgeselinin tam merkezinde, konuşulmayan gerçekleri konuşmak üzere Fabrice Morvan’ın bizzat kendisi, yaşadığı hüsranın altında ezilip girdiği bunalım sonucu Frankfurt’ta bir otel odasında alkol komasından ölü bulunan Robert Pilatus’ın arşiv görüntüleri ve Diane Warren’dan Timbaland’e birçok tanıdık sima var.

İlginizi çektiyse: Belgeseli izlemeden önce fikir sahibi olmak isteyenler için, “Çok genç ve tecrübesizdik” diyen Morvan’ın 30 yıllık aranın ardından 2019 yılında verdiği; yanlış anlaşılmalarla dolu hikâyesinin günah çıkarması niteliğindeki Yahoo! röportajı da burada.


CARLOS: The Santana Journey 

Nedir: Ülkesi Meksika’da beş yaşında keman, sekiz yaşında gitar çalarak başladığı müzik yolculuğu; 14 yaşında adım attığı sokak müzisyenliği ve onu henüz 22 yaşında 1969 Woodstock’unun en büyük keşiflerinden birine dönüştüren dehasıyla Santana hakkında bilinmeyenleri vadediyor. 23 Eylül’de kimi ülkelerde vizyona giren belgeselin fragmanından bir Carlos Santana alıntısı bırakalım buraya: “Sende bir şeyleri kutlama isteği uyandıran müzikler vardır. Ve ne zaman bir şeyleri kutlarsan, tüm korkular uzaklara gider.”

Kimler var: 10 Grammy ödüllü virtüözün hayatı, daha önce hiç paylaşılmamış arşiv görüntüleri, kamera arkası kayıtları ve aile üyeleriyle yapılmış yepyeni röportajlar eşliğinde anlatılıyor. HBO belgeseli The Sentence (2018), Reopening Night (2021) gibi belgesellerden tanıdığımız Rudy Valdez yönetmen koltuğunda.

İlginizi çektiyse: 1969, 1994 ve 1999’da gerçekleşen üç Woodstock festivalini, müzisyenler ve katılımcılarla yapılmış röportajlar ile konser görüntüleriyle karşılaştıran Barbara Kopple’ın 2000 yapımı belgeseli My Generation (2000) sizi bekliyor.


The Making of Karateka

Nedir: Oldukça ilginç bir deneyim için radarımızı henüz ağustos sonunda prömiyer yapmış The Making of Karateka’ya çeviriyoruz. Atari 50 koleksiyonunun arkasındaki ekip Digital Eclipse, 80’lerin kült dövüş oyunu Karateka’yı oynanabilir bir belgesele dönüştürmüş. Oyun konsolları ve bilgisayarlar için geliştirilmiş bu yeni sürümde kullanıcılar etkileşimli bir zaman çizelgesinde gezinebiliyor. Stüdyo ayrıca bunun, “Gold Master Series” adını verdiği yeni bir serinin ilk oyun olduğunu söylüyor. Yani bir dizi çok sevilen oyunun daha Atari 50’leştirilmiş versiyonları yolda.

Kimler var: Bu interaktif belgesel projesinin ardındaki isimlerin en dikkat çekicilerinden biri, Power-Up: How Japanese Video Games Gave the World an Extra Life (2005), Retro Gaming Hacks (2005), Final Fantasy V (2017) gibi kitaplar kaleme alan video oyun yazarı, editör Chris Kohler.

İlginizi çektiyse: Kohler’in, arkadaşları Karen Chu, Colin Felton ve Dana Nelson ile birlikte yürüttüğü Good Job, Brain! isimli bir trivia podcast’i var.


Maestra

Nedir: Çocukluk hayali orkestra şefi olmak olan Maggie Contreras için kişisel bir hikâye sayılabilecek Maestra, kendisinin ilk uzun metrajlı yönetmenlik denemesi. Tribeca’da prömiyerini yapan belgesel, her sektörde olduğu gibi müzik alanında da alıp başını yürümüş cinsiyetçilik üzerine bir eleştiri. Belgesel kendi özelinde orkestra şefi kadınlara odaklanırken, geniş açıda bakıldığında “erkek egemen dünyada cinsiyet eşitliği” gibi daha büyük bir konuya değiniyor.

Kimler var: Ayrımcılığın ve cinsiyete yönelik beklentilerin nasıl ters yüz edilebileceğinin kanıtı niteliğindeki Maestra’da kadroyu, yalnızca kadınlara yönelik düzenlenen ilk uluslararası şeflik yarışması La Maestra’yı kazanma hayalleri kuran seçkin kadın şefler oluşturuyor.

İlginizi çektiyse: Başrolünde Cate Blanchett’in devleştiği Todd Field’ın TÁR filmini izleyebilir; nispeten aynı yollardan geçmiş ve rüştünü ispatlayarak ABD’de Bruch Oda Orkestrası ve Richmond Oratoryo Topluluğu’nun müzik direktörlüğüne yükselmiş kadın kondüktör Nisan Ak’ın arpist Beste Toparlak’la ortak röportajını okuyabilirsiniz.


The Gullspång Miracle

Nedir: Bir aile gizemiyle başlayıp hayalet öyküsü elementleriyle derinlere indikçe daha da rahatsız edici hâle geldiği söylenen İsveç yapımı belgesel, temelinde dürüstlük-riya ikilemi, aile kavramının ne olduğu sorusunun üstüne gidiyor. Hikâyenin baş kahramanları kız kardeşler Kari Klo ve May-Elin Storsletten ile 30 yıl önce hayatına son veren kardeşleri olduğunu düşündükleri Olaug Bakkevoll’un bizzat kendisini izliyoruz. Bu 109 dakikalık, kafalarda onlarca teori ürettiren olağanüstü gerçek yaşam anlatısının Tribeca Film Festivali’nde En İyi Belgesel Film ve En İyi Kurgu olmak üzere iki adaylığı bulunurken, yapım haziran ayında Biografilm Festivali’nde Genç Eleştirmenler Ödülü’nü kazandı.  

Kimler var: Senarist ve yönetmen Maria Fredriksson’ın, akılda bıraktığı soru işaretlerinin neredeyse hiçbirini tam olarak yanıtlamayarak merakı sürekli taze tuttuğuna dair yorumlar var. Belli ki sorgulatmayı ve açık uçları çok seviyor.

İlginizi çektiyse: Nordik belgesel tarzından hoşlananları, bu sene Sheffield Doc Fest’te seyirciyle buluşan Lin Alluna’nın Twice Colonized’ına, Christian Einshøj harikası The Mountains’a ve Christer Wahlberg’ün kısası George – Peterlande doğru alalım.


AUM: The Cult at the End of the World 

Nedir: Japonya’nın 80’ler sonunda yaşadığı Balon Ekonomi dönemi ardından oluşan belirsizlik atmosferinde beklediği parlak geleceği bulamayıp derin buhran yaşayan bir grup genç, aradığı manevi rehberliği, eski bir yoga öğretmeni olan Shoko Asahara’da buluyor. Belgeselde, Aum Shinrikyo ismini verdiği tarikatıyla Tokyo metrosuna sarin gazı salarak 14 kişinin ölümü ve binlerce kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olaya ve Japonlar için yarattığı tahribatın yalnızca bununla kalmayışına tanıklık ediyoruz.

Kimler var: Yönetmen koltuğunda Words Can’t Go There (2019) , Punch 9 for Harold Washington (2021) gibi belgesellerin ardındaki Chiaki Yanagimoto ve Ben Braun var.

İlginizi çektiyse: Tarikatlar ve yarattıkları korkunç tahribat…  Manson Family adını verdiği tarikatıyla ırklar arası savaş başlatmak için içlerinde o sırada 8,5 aylık hamile olan ABD’li oyuncu Sharon Tate de olmak üzere yedi kişinin öldürülmesi emrini veren Charles Manson davası üzerine 1973 yapımı Manson akla ilk gelen örneklerden.


Bike Vessel

Nedir: Chicago’nun batı mahallelerinde, Siyah işçi sınıfı bir ailede alkolün, sigaranın, ve sağlıksız beslenmenin göbeğinde büyüyerek 50’sinden önce açık kalp ameliyatı olup emekliliğe zorlanan bir kişinin talihsiz öyküsü, bisiklete olan tutkusunu keşfetmesiyle ilham verici bir hâl alıyor. Donnie Seals Sr. iyileşiyor, ilaçlarını bırakıyor ve oğluyla birlikte, 70 yaşında, günde yaklaşık 50 kilometre bisiklet sürmeye başlıyor. Belgesel, Siyahların maruz kaldığı sağlık eşitsizliklerine de parmak basan bir sistem eleştirisi.

Kimler var: Projenin yönetmeni, tüm bu ilham verici öykünün kahramanı Donnie Seals Sr.’ın oğlu Eric D. Seals. 

İlginizi çektiyse: Bundan sekiz yıl önce depresyonla mücadele ederken kendini alkole verdiği noktada, uzun süredir birlikte olduğu kız arkadaşından da ayrılarak kırılma noktası yaşayan ve hayatına son verme girişiminde bulunan Josh Quigley için dönüm noktası da Olimpiyat ve dünya şampiyonu bisikletçi Sir Chris Hoy olmuş. Kendini çocukluğundan beri sürmediği bisiklete adayarak yepyeni bir hayat inşa etmiş Quigley. BBC’nin belgeselleştirdiği hikâyesi Cycling Saved My Life, geçtiğimiz temmuzda yayımlandı. Ha, bir de… Talking Heads’in karizmatik solisti ve aynı zamanda sıkı bir bisikletçi de olan David Byrne, New York’ta sürekli kullandığı bisikletini dünya seyahatlerinde de yanında taşımaya başlayarak İstanbul, Berlin, Buenos Aires, Sydney gibi bir çok şehir ve ülke gezip notlar tutmuş; bunları günlük rutininden, gözlemlerinden, düşüncelerinden bahsettiği Bicycle Diaries isimli bir kitaba dönüştürmüştü. 


Joan Baez I Am A Noise 

Nedir: 60 yıllık kariyerini solandırırken Joan Baez’in günlük sayfalarını okuyor; terapi kasetlerini, ses kayıtlarını dinliyoruz. Çizdiği portrelere, resimlere bakarak kişisel mücadelelerinin derinine iniyoruz. Bu bir nevi veda niteliğindeki belgeselde çok açık ki Baez; bir müzisyen ya da aktivistten daha çok bir “insan” olarak anılmak istemiş.

Kimler var: Patti Smith’in prodüktörlüğünü üstlendiği; Karen O’Connor, Miri Navasky, and Maeve O’Boyle’ın yönettiği belgeselde kimler yok ki! Kamera karşısına geçen Bill ve Hillary Clinton’dan Martin Luther King, David Harris, kız kardeşi Mimi Fariña ve kırgınlıklarla dolu efsane aşkı Bob Dylan gibi isimlerin arşiv görüntülerine; pek çok önemli isim bu anlatının eşlikçisi.

İlginizi çektiyse: 68 kuşağı efsanesi hakkında okuma yapmak isterseniz 1987 yılında Baez’in kaleme aldığı And A Voice to Sing With: A Memoir isimli otobiyografik kitaba bir göz atabilirsiniz. Bu yıl yayımlanan Am I Pretty When I Fly?: An Album of Upside Down Drawings ise ilham verici düşüncelerinin ve kendi çizimlerinin yer aldığı bir başka seçenek.


Robbie Williams

Nedir: Netflix’in dört bölümlük yeni projesinde Williams, özünde onu mahvetmesi gereken kötü alışkanlıklar ve tecrübelerin aynı zamanda ona getirdiği başarının itirafında bulunuyor. Take That’ten solo kariyerine uzanan 30 yılı aşan inişli çıkışlı yolda yakasına yapışan seks, madde bağımlılığı ve ruhsal çatışmalarla savaşını içtenlikle paylaşan bir pop yıldızı var karşımızda.

Kimler var: Yapımcılığını Amy (2015), Diego Maradona (2019) gibi işleriyle tanıdığımız Oscar, BAFTA ve Grammy ödüllü İngiliz yönetmen Asif Kapadia ve Dominic Crossley-Holland üstlenirken; serinin yönetmen koltuğunda After the Screaming Stops (2018) ile hatırladığımız Joe Pearlman var.

İlginizi çektiyse: Ocak ayının başında müzisyenin, iki hayranının açtığı Robbie Williams Rewind isimli podcast kanalına konuk olarak verdiği 1 saat 52 dakikalık içten röportajı dinlemelisiniz. Yayınlarını aynı zamanda video formatında da kaydeden ikili, YouTube kanallarında röportajın tam versiyonunu da paylaşmış.


Bunlar da var:

Boom! Boom!: The World vs. Boris Becker 

The Elephant 6 Recording Co. 

Love to Love You, Donna Summer 

Nam June Paik: Moon is the Oldest TV

Rock Hudson: All That Heaven Allowed 

Little Richard: I Am Everything