The Cure, Anadol & Marie Klock ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, İlayda Güler, Öykü Naz Gümüş, Şevval Öztemur, Tuvana Özcan, Utkan Çınar

The Cure, 16 yıllık aranın ardından yeni bir albümle hatırlatıyor: Kaybolsak bile ayakta kalmak mümkün. Anadol & Marie Klock, her parçası yeni kapılar açan bir ortaklıkla aramızda. Phil Elverum’un 82 dakikalık yeni şiirsel masalı, bir Mount Eerie albümü olarak yayında.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor!


ALBÜM: The Cure – Songs Of A Lost World
(Polydor Records)

The Cure, gizemli yeni albüm duyurusuyla heyecan yarattıktan sonra nihayet Songs of a Lost World ile karşımızda. Tam 16 yıl aradan sonra, sanki geçmişte kaybolmuş bir anıyı gün yüzüne çıkarıyor gibiler. Songs of a Lost World, dinleyeni melankolinin derinliklerine çeken, senfonik dokularla örülmüş bir masal gibi. Albüm, baştan sona soğuk bir hava estiriyor ama arada bir Robert Smith’in sakinleştirici sesiyle aynı anda karanlık ve huzurlu olabilen bir keşfe kapı aralıyor. Smith, “Alone”da “Bu söylediğimiz her şarkının sonu” diyerek daha ilk parçadan içimizde bir şeyleri harekete geçiriyor. Finalde ise on dakikadan uzun süren “Endsong” var; post-rock ve shoegaze gitarlarıyla oluşturduğu belirgin hayalperest atmosferle albüme uygun bir kapanış sunmuş. Albümde ölümlülük ve kayıp temaları ön planda; mesela Smith’in kaybettiği abisi Richard için yazdığı “I Can Never Say Goodbye” ve iç burkan “Nothing Is Forever” gibi hikâyelerle derinleşmiş. “All I Ever Am” parçasında Smith, “Olduğum her şey, bir şekilde hiçbir zaman tam olarak olduğum gibi değil” diyerek kendini arayışını ve The Cure ile özdeşleşen gotik, melankolik ruhun hâlâ ayakta olduğunu hatırlatıyor. Reeves Gabrels’in karakteristik gitarı ve Jason Cooper’ın vurucu davullarıyla uyumlu klavyeler ve yaylılar, The Cure’un köklerine bağlı kalırken gruba taze bir derinlik kazandırmış. Kim bilir, belki de The Cure, ruhumuzu bir kez daha sarmalarken bize şu mesajı veriyor: Kaybolsak bile ayakta kalmak mümkün.

TEKLİ: Cleo Sol – Fear When You Fly
(Forever Living Originals)

Cleo Sol’ü bu sayfalarda sıkça “peri sesli” diye andık zira bazı insanların kendine özgü bir efsunu oluyor; onunki, fiziksel bedeni nerede olursa olsun dinleyicisinin elini tutabilmesi belki de. Bu kez yüksekten uçarken hissettiğimiz korkular ve bırakmayı öğrenmekten bahsediyor müzisyen. Açılışı soul geleneğinden bir sürü başka tınıyı çağrıştıran “Fear When You Fly”, saniyeler ilerledikçe Cleo’nun ılık groove’unda yerini buluyor. Bazen düşmekse düşmek, tamam ama bunu yerçekiminin dehşetine kapılmadan, çakılmadan; tüy gibi salına salına yapmak da mümkün olabilir diyor. Bir zamanlar geçtiğiniz karanlık yol gülüşünüzü değiştirdiyse, bu şarkıyı dinleyip aynaya tekrar bakmaya ne dersiniz?

TEKLİ: Dilan Balkay – Ekim Düşü
(SMF)

“Büyük laflar edesim geliyor yine. Geçiyor saatler aklıma teğet. Dilimde vaatler ve tasavvuru güzelliğin.” Haberler iyi: Dilan Balkay, 2021’e tarihlenen KUYU’yu takip edecek ikinci albümü için işaret fişeğini yaktı. “Ekim Düşü”,adım adım genişleyen ses havuzuyla kana karışıyor; içinizde büyümeye devam ediyor. Pürüzsüz bir akış, Balkay’ın dudaklarından süzülen her cümlenin altını çizen bir düzenleme söz konusu. Söz, müzik, düzenleme Dilan Balkay’a ait; Piyanoda Burak Erensoy, miks – mastering ve prodüksiyonda Ufuk Kevser kendisine eşlikçi. 

ALBÜM: Anadol & Marie Klock – La grande accumulation
(Pingipung)

Bir süredir sabırsızca beklediğimiz albüm nihayet yayında. Anadol ve Marie Klock, başlangıç ve sonların silikleştiği, puslu ama ferahlatıcı bir girdap yaratmış La grande accumulation ile. Anadol’un vintage synth numaraları ve Fransız müzisyenin masal anlatır gibi icrasıyla her parçada yeni kapılardan yeni manzaralara açılıyoruz. Yeri geldiğinde “Bir Twin Peaks sahnesinde miyiz?” ya da “Onlarca yıl kimsenin elini sürmediği bir müzik kutusunu mu açtık az önce?” gibi sorular sordurabilir, yeri geldiğinde karşı koyması güç bir ıslık çalma isteği uyandırabilir; hepsinden öte size bir gündüş deneyimi yaratabilir. Son parça “La reine des bordels” bittiğinde nefes nefese kalacağınızı da garanti ediyoruz.

ALBÜM: Trust Fund – Has it Been a While?
(Tapete Records)

Bir gruptan Ellis Jones’un solo projesine dönüşen Trust Fund; bu versiyonuyla ilk ürününü verdi. Yaylılar ve akustik gitarın hüküm sürdüğü albüm için müzikal anlamda Nick Drake ve vokal olarak da Arthur Russell referanslarını vermekten kaçmak zor. Bilmeseniz, bu iki ismin ortak yayınladığı bir iş diye düşünebilirsiniz. Ancak bu benzerlik bir “taklit” etkisini beraberinde getirmiyor. Jones’un şarkıları folk stilinin zaman dışılığının güzel bir kanıtı. Gitar partisyonları da gayet güzel çalınmış akılda kalıcı rifflerle dolu. Solo macerasını merakla takip edeceğiz.

EP: Kokoroko – Get the Message
(Brownswood Recordings)

Londra merkezli caz kolektifi Kokoroko, yeni EP’si Get the Message ile türler arası bir müzik yolculuğuna davet ediyor. Önümüzdeki yıl yayımlanacak ikinci stüdyo albümlerinin heyecan verici bir fragmanı olan EP’de caz, Afrobeat, soul ve funk gibi türlerin dönüştürücü enerjisinden ilham alan birbirinden farklı tarzda dört parça var. Daha önceki coşkulu tınılarını bir kenara bırakan grup, bu defa sakin ama düşünsel bir yaklaşım benimsemiş. Basın bülteni açıklamasına göre Get the Message‘ın özünde, topluluk, bağ kurma ve her türden ilişki ihtiyacı yatıyor. EP’nin açılışını yapan “Higher” için grubun trompetçisi ve kurucu üyesi Sheila Maurice-Grey, “Bu şarkı bir mantra. Tekrar eden sözlerle, EP’nin amacını ve tonunu belirledik: Dünyanın pek de birlik çağrısı yapmadığı şu dönemde, biraz umut ve teselli sunmak” diyor.

TEKLİ: Tunde Adebimpe – Magnetic
(Sub Pop)

Zamanının en özel gruplarından biri olan TV On The Radio, 10 yıldır yeni müzikler üretmiyor. Geçtiğimiz aylarda bir geri sayım başlatarak beklenti yaratmış olsalar da dönüşün stüdyoya değil bir ABD turnesi ile sahnelere olduğunu öğrenmiştik. Bu sefer haberler, grubun on parmağında on marifet solisti Tunde Adebimpe’den. Son dönemde Twisters, Strange Planet ve Pantheon gibi sinema ve TV işleriyle adından söz ettiren Tunde Adebimpe, kariyerinin ilk solo albümü için Sub Pop ile anlaşmış. Köklü etiket, yaptığı açıklamada “20 yılı aşkın süredir Tunde Adebimpe’nin plak şirketi olmak için bekliyorduk” diyerek heyecanını ifade etmiş. Albüme dair detaylar henüz paylaşılmış değil ama ilk tekli “Magnetic”, şimdiden Bant Mag. listelerinde loop’ta dönüyor. Parçanın enerjisine uyumlu klibi de Tunde Adebimpe yönetmenliğinde çekilmiş.

ALBÜM: Richard Swift –  4 Hits & a Miss – The Essential Richard Swift
(Secretly Canadian)

Richard Swift 2018’de henüz 41 yaşında aramızdan ayrıldığında, ABD merkezli indie ve lo-fi camiası da büyük bir yeteneğini de kaybetmiş oldu. Oregonlu müzisyen aslen Damien Jurado, Kevin Morby, The Shins gibilere yaptığı prodüksiyonlarla tanınsa da kendi solo kariyeri de dikkat çekiciydi. Elimizdeki toplama Swift’in solo işlerinden şarkılar barındırırken bir tane de hiç yayımlanmamış şarkı içeriyor. Yeni tanışanlar için çok faydalı olacağına eminiz. Swift, Daniel Johnston ve Mark Linkous gibi indie efsanelerinin yanına ismini yazdırmakta zorluk çekmeyecek bir büyüye sahip. 

TEKLİ: Kassie Krut – Racing Man
(Fire Talk Records)

2023’te dağılan math-rock grubu Palm’dan tanıdığımız yetenekli ikili Kasra Krut ve Eve Alpert, prodüktör Matt Anderegg ile birlikte elektronik projesi Kassie Krut’u hayata geçirmişti. 6 Aralık’ta yayımlanacak EP’lerinin ilk teklisi “Racing Man”; bağımsız müzik kültürünü, kaotik ama disiplinli ritimleri ve deneysel kompozisyonları enerjik bir şekilde harmanlamış. Parça, günlük hayatın gürültülü seslerini müzikal bir ritme dönüştürerek akustik ve elektronik unsurları bir arada sunuyor. Güçlü bir altyapı ve wobble bas ile giriş yaparken, Alpert’in şarkıya tezat oluşturan yumuşak vokali dinleyeni zıt bir duygu dünyasına sürüklüyor. 1997 Tour de France yarışından sahnelerle 90’lar sonu estetiğinde renk kazanan video klip ise keyifli bir görsel dokunuş eklemiş.

TEKLİ: Second – Zombiler
(Dammit Records)

Second’dan; vize alamayan, aile kuramayan, çabuk ölmeye çalışan, zaten yaşama hakkı da korunmayan bir zombi toplumunun gerçekliğinde, umudu yorulmuşlardan hâlâ yorulmamışlara yönelik bir silkeleme girişimi. Süreğen bir hayal kırıklığının, kaldıkça cehennemi yaşamaktan sebep gitmek zorunda kalmanın, göz göre göre finale yaklaşmanın büyük öfkesinden kalan yükü ska’nın neşeli, yüksek enerjisinde hafifletirken; kafalara “Örgütlü olmak nedir? Arkadaşlık nedir? Tükettikçe mutluluğa alıştırılmış olmak nedir?” gibi yerinde soruları sokuyor. Gıcır gıcır kapak görseli Can Dağlı’dan. Müziğin güçlerini hatırlayın; bu şarkıyı döndüre döndüre dinlemek konusunda elinizi korkak alıştırmayın deriz naçizane.

TEKLİ: King Gizzard and the Lizard Wizard – Phantom Island
(p(doom) records)

Tam içinden çıkılması zor yerlere götürecekmiş gibi hissettirip parıldayan ve çılgın yerlere ilerleyen yapısıyla “Phantom Island”, Avustralyalı grubun yeni yolculuğunun da habercisi. Müzik direktörü Sarah Hicks eşliğinde, tekliyle aynı ismi taşıyan ve 2025’te başlayacak turne, King Gizzard and the Lizard Wizard ile ABD’deki senfoni orkestralarını aynı sahnede birleştirecek. Birbirine karışan psikedelik melodiler, hipnotik yaylıları, baş döndüren gitar riffleriyle parçadan aldığımız enerji, bu birlikteliğin sınır tanımayan yapısına dair ipucu gibi. 

TEKLİ: Selüt & 3pillie – Acid Sea
(DB Music)

Önceden de sahne ve stüdyoda çeşitli ortaklıklara imza atan ikili, sıkışmışlık hâlinden ve bir gün bu histen kurtulacaklarına olan inançtan yola çıkarak hayat vermiş bu şarkıya. Şarkı söyleyiş ve besteciliklerini türler arası mekik dokuyarak zengin bir paletle sunmayı alışkanlık edinen Selût ve 3pillie arasında cezbedici bir uyum söz konusu. “Acid Sea”de ortak bir duyguya iki farklı açıdan yaklaşan müzisyenler, simgesel bir anlatım benimsemiş. Midede uçan kelebeklere selam ederek açılan parça, bir gün kanatlanıp uçma hayaliyle son buluyor. 

EP: Yüceboi – SAUDADE
(bağımsız)

“Tek beat, 4 farklı sanatçı, 4 farklı track!” ve bambaşka hikâyeler. Prodüksiyonunda Yüceboi’un, vokal ve sözlerinde Seda Erciyes, Duhan Demirci, Dilan Balkay ve Zeki Alper’in olduğu SAUDADE, her şeyin hep yerli yerinde olduğu bir ortamda bir masa etrafını çevrelemiş insanların farklı anlatılarıyla kendini yaratmış. Pek güzel kapak tasarımı da Erdem Yıldız’a ait. 

TEKLİ: Dana Gavanski – Business of the Attitude
(Full Time Hobby)

Dana Gavanski, geçtiğimiz nisanda paylaştığı LATE SLAP albümünün turnesi sonrası piyano başında tek başına zaman geçirme isteği duymuş ve sonuç olarak”Business of the Attitude” ortaya çıkmış. “Bir şeyleri çözmeye ya da onları ortadan kaldırmaya çalışmanın beyhudeliği hakkında” diye tanımladığı parça, Gavanski’nin geniş vokal yelpazesinde, piyano akorları eşliğinde minimal bir düzenlemeye sahip bir art pop yaklaşımı. 

ALBÜM: Beatrice Dillon & Explore Ensemble – Seven Reorganisations
(HI)

Elektronik dans müziğine akademik bir açıdan yaklaşan Londralı müzisyen Beatrice Dillon, yeni plak şirketi HI ile ilk yayınında özel bir iş birliğini belgeliyor. Seven Reorganisations, 2022’de Sheffield’daki No Bounds Festivali’nde modern klasik altılı Explore Ensemble tarafından canlandırılan besteyle başlamış; ardından hem stüdyo hem canlı kayıtlarıyla bu albüme evrilmiş. Dillon proje hakkında “Bu benim için büyük bir yön değişikliği, altılının yavaşça değişen akustik kalıplarını ve farklı enstrümanları keşfetmeye dalıyorum” diyor; anlayacağınız önceki işlerine kıyasla daha dingin bir ifade arayışıyla karşımıza çıkıyor. Yaratıcı fikrin ilham kaynaklarından biri ise W.R. Bion’un “Boş alanı tolere edememek, mevcut alan miktarını sınırlar” felsefesiymiş.

ALBÜM: Mount Eerie – Night Palace
(P.W. Elverum & Sun)

Phil Elverum, The Microphones’tan sonra Mount Eerie ismiyle devam ettiği kariyerinde, Night Palace ile ambiyans odaklı soyut bir ses evreni yaratıyor. Koleksiyon, hem meditatif hem de melankolik hisler uyandıran yapısında kısa ses kolajlarından 12 dakikayı aşan devasa şiirsel parçalara kadar uzanıyor, aralarda indie-rock tınıları da yer alıyor. İsmini 2017’de kaybettiği eşinin yasını işlediği A Crow Looked at Me albümünün kapağındaki şiirden alan koleksiyon, biraz daha aydınlık yüzü görüyor, yas temasından uzaklaşıyor ve hayatın daha olumlu yönlerini fark eden bir bakış açısı ediniyor kendine. Elverum, kişisel hikâyelerini daha geniş varoluşsal temalarla, şiirsel bir dile dönüştürerek 82 dakikalık, içinde kaybolmalık bir masal anlatıyor.

TEKLİ: Jon Hopkins & Òlafur Arnalds – Forever Held
(Domino / GRGDN Müzik)

Dünya tarafından “tutulmak” nasıl bir his? Jon Hopkins’in NASA’nın Space for Earth isimli enstalasyonu için bestelediği ve bir diğer yetenekli isim Òlafur Arnalds’ın da orkestrasyonunu yaptığı “Forever Held” isimli, oldukça soundtrackimsi şarkının fikir süreci ilhamını bu sorudan almış. Bu yıl yakın zamanda yeni albümü Ritual’ı da paylaşan Hopkins dans temelli müzikten giderek uzaklaşıp işlerini daha ambient bir düzleme oturtmuştu. Bu şarkı da o albümde de sırıtmayacak bir iş. Ayrıca şarkı, Lunar Codex isimli bir kapsülle, binlerce başka sanat yapıtıyla beraber aya gönderilecek. 

TEKLİ: Falle Nioke – LDN Girl
(Eat Your Own Ears Recordings)

Yeni Falle Nioke teklisi, müzisyenin doğum yeri olan Gine’nin geleneksel seslerinin harmanlandığı elektronik unsurlarla şık ve enerjik bir tavra sahip. Ayrıca “LDN Girl” ismini ve ilhamını Nioke’nin kendini Londra Kızı olarak tanımlayan eşinden alıyormuş. Müzisyenin anadilinde söylediği lirikler arasında gezinen parça canlı, ritmik ve çekici.

EP: The Ringo Jets – 87
(FERMENT RECORDS)

Üç haftada peş peşe yayımlanan üç şarkıdan oluşan bu mini koleksiyon için bir sesli zaman makinesi yakıştırması yapabiliriz. İkisi Türkçe, biri İngilizce üç kayıt, sanki radyonuzun ayarlarıyla oynayıp da frekansı 1987 yılına çekmeyi başarmışsınız tadı veriyor. Boogie, disco, glam rock ışıltısı, doğrusu The Ringo Jets’e çok yakışıyor. EP’nin prodüksiyonunu üçlüyle birlikte Ozan Çanak üstlenmiş. Bu şarkıları canlı canlı dinlemek isteyenler,  14 Aralık günü Zorlu PSM %100 Studio’ya bekleniyor.

ALBÜM: Sarah Blasko – I Just Need to Conquer This Mountain
(MVKA)

20 yıllık kariyerindeki yedinci solo albümüyle karşımıza gelen Avustralyalı müzisyen ve besteci Sarah Blasko, piyano ve minimal bir davulun desteğiyle o güzel sesiyle yine “güzel” şarkılar söylüyor. Albümün “yas ve veda” temalı olduğunu söylese de aslında ferahlatıcı bir etkiye sahip. Daha 90’lardan, Beth Orton, Tori Amos gibilerden donelerini aldığını düşünüyoruz, hatta yeni dönemden Mitski’yi de hatırlatıyor biraz. Şarkılar biraz anaakım melodilerle fazla dans ediyor belki ama Blasko’nun vokalinin gücünü yadsımak zor. 

TEKLİ: Mogwai – Lion Rumpus
(Rock Action)

Önümüzdeki yıl, kuruluşunun 30. yılını kutlamaya hazırlanan Mogwai, 2025’i yeni bir albümle açacağını duyurdu. The Bad Fire, İskoç grubun köklü diskografisinin 11. stüdyo albümü olacak.  Dinlemeye açılan ikinci tekli, grupla özdeşleşen vocoder numaraları ve coşkulu davul ataklarıyla sarıp sarmalıyor. Mogwai üyelerinin Glasgow’dan arkadaşı olan ve bir süre önce New York’a taşınıp köpek bakıcısı olan Lawrence (Larry) Wilson’a eşlik ettiğimiz klibi de burada.

EP: The Cosmic Tones Research Trio – All Is Sound
(Time Longer Than Rope / Mississippi Records)

Portlandlı müzisyenler Roman Norfleet (alto saksafon), Harlan Silverman (çello ve çeşitli enstrümanlar) ve Kennedy Verrett (piyano ve çeşitli enstrümanlar), şifalı müzikler üretme motivasyonuyla The Cosmic Tones Research Trio adı altında üretimlerini sürdürüyor. Sun Ra, Alice Coltrane ve Pharoah Sanders gibilerinin izinden ilerleyen üçlü, ilk albümü All Is Sound ile meditatif bir bütünlük yakalıyor. Modern spiritüel caz meraklılarının ısklamaması gereken kayıtlardan.

TEKLİ: Chastity Belt – That Guy
(Suicide Squeeze Records)

Mart ayında yayımlanan Live Laugh Love’dan arta kalan şarkılardan biri olan “That Guy”, grubun alışıldık, dingin ama bir o kadar parlak gitar tınılarını taşıyan bir soft-rock parçası. Julia Shapiro, şarkıyı yoğun bir turne dönemi sonrası normal hayata dönüşün zorluğuyla yazdığını belirtmiş. Bu geçiş sürecindeki hayal kırıklığı ve “yeniden hayata karışma” hâline, özgürce yayılan gitar solosu ekleniyor. “Bir şarkıyı döne döne dinleyerek tüm duygusunu tüketmek”, “kafan yanana kadar telefona bakmak” gibi tanıdık tükenmişlik duygularından bahsederken, sakin yapısıyla kafa dağıtmaya davet ediyor.

TEKLİ: Champion, Four Tet, Skrillex & Naisha – Talk To Me
(Disorder/UMG Recordings)

Four Tet ve Skrillex, “Talk to Me” için vokalist Naisha ve DJ Champion ile yeniden güçlerini birleştirdi. Skrillex’in kendine özgü bas house tınıları hipnotik Latin ritimlerle birleşirken, Four Tet’in yaratıcı dokunuşlarıyla parça tam anlamıyla yüksek tempolu bir enerji yayıyor. Naisha’nın şarkı adını tekrarlayan vokali, dinleyiciyi ânında yakalayan güçlü bir çekim alanı yaratmayı başarmış.