Whitney Houston: I Wanna Dance with Somebody üzerine

Beyazperdenin pek sevdiği “biopic” janrının yeni Hollywood çıkarması Whitney Houston: I Wanna Dance with Somebody’nin çekileceği ta 2020’nin başlarında duyurulmuştu. O zamandan beri bir ödül sezonu yarışçısı olabileceği konuşulan yapım vizyondaki yerini sonunda aldı. Yönetmenliğini Kasi Lemmons’ın, senaristliğini ise Anthony McCarten’ın yaptığı filmin kadrosunda Naomi Ackie, Stanley Tucci ve Ashton Sanders gibi oyuncular var. Ayrıca yapımcılar arasında Whitney’i keşfetmiş prodüktör Clive Davis ve menajerliğini yapmış Patricia Houston’ı görmek mümkün.

Zaman dilimi ve mekân

Houston’ın 70’lerin sonundaki ilk gençliğinden, 2012’deki ölümüne kadarki zaman diliminde; kimi minik turne sahneleri dışında çoğunlukla ABD sınırlarındayız.

İzlemeden önce bilmeniz gerekenler

*Filmin tanıtım kampanyasında da içeriğinde de epey ön planda olan Clive Davis, verdiği röportajlardan birinde şimdiye dek Whitney’i anlatan yapımları “zayıf” bulduğundan bahsetmiş; Whitney Houston: I Wanna Dance with Somebody‘nin müzisyenin hem uyuşturucu geçmişiyle hem de hayatı boyunca elde ettiği başarılarla ilgili “gerçeği” ortaya seren bir yapım olacağını savunarak iddialı konuşmuştu. Röportajda lafı geçen işlerden biri, Pat Houston’ın yine yapımcılarından olduğu Whitney (2018) belgeseliydi. Hmmm…

*Sıkı Whitney Houston hayranlarına filmi sinemada izlemelerini öneririm; zira merhumun filmde tasvir edilen canlı performanslarına dair kayıtlar, salonda epey iyi tınlıyor. 

İlk intiba?

Senaryoda Houston’ın kişisel hayatında ve kariyerinde mihenk taşı olmuş olaylar üzerinden ilerleyen Anthony McCarten’ın yeni müzisyen biyografisi, karakterlere odaklanmaktan ya da yaratıcı dokunuşlar yapmaktan ziyade aktardığı kronolojiyle ve zihinlerde yer edinmiş kimi ikonik anlarla ilgileniyor. Her ne kadar müzik biyografilerinde sık rastlanan bir tercih olsa da bu durum, Whitney Houston: I Wanna Dance with Somebody’nin bütününde hissediliyor.

Yine McCarten’ın elinden çıkma Bohemian Rhapsody (2018)ye benzer şekilde, filmin mutfağında yer alan gerçek kişilere (Clive Davis) -alışık olduğumuzdan- bir tık daha fazla yer verilmiş. İki film arasında gözden kaçması zor, böyle bir paralellik söz konusu. Yine de yaşamı süresince onunla çok yakın ilişkisi olmuş bu müzik insanının Houston’ın öyküsündeki önemi tartışılmaz.

Bu vesileyle lafı kendisine getirecek olursak, Naomi Ackie’nin gayet iyi bir performans sergilediğini düşünüyorum. Whitney’in jest, mimik ve üslubunu yorumlamakta gayet iyi bir iş çıkarmış. “Şarkı söylediği” sahnelerde hissedilebilen eğretilik ise Ackie’nin kabiliyetiyle değil, “lip sync” yapmak zorunda kalışıyla kaynaklanıyor. Canlandırdığı kişinin mirası ve yeteneği düşünüldüğünde bu karar anlaşılır olsa da oyuncuyu zor durumda bıraktığı hissediliyor.

Öte yandan Whitney’in iç dünyasında deneyimlediklerine dair ek bir bilgimiz olmuyor gibi geldi. Filmin ona bakışı doğrudan kariyerinin “best of”ları ve hâlihazırda bilinen yönlerine dönük çünkü. Bir olaydan diğerine çabucak atladığımız, aralarda da ilişki dinamiklerindeki gelişmelere kısa kısa şahit olduğumuz bir anlatı var burada. Kasıtlı mı yoksa bir eksiklik mi olduğunu anlayamadığım apar topar geçişlere rağmen uzun süresini hissettiren, ağır akabilen bir film Whitney Houston: I Wanna Dance with Somebody.

Karakterlere dair

Oyuncu kadrosu çok iyi. Fakat herhangi bir karakterin, özellikle Whitney’in seçimleri ardındaki sebeplere dair pek bir içgörüye sahip olamıyoruz gibi. Oyuncular belli boşlukları doldurmak için ellerinden geleni yapsalar da metnin yüzeyselliği nedeniyle karakterleri merak ettiren bir durumda kalındığını söyleyebilirim.

Kimler sever

Bohemian Rhapsody’nin yanı sıra Blonde (2022) ve Elvis (2022) usulünde daha genel yaklaşımla ikon gözlemleyen ve aktaran yapımlar da sevenler.

Bunları seven şunları da sever

The Runaways (2010), Get on Up (2014), The United States vs. Billie Holiday (2021).

Bunu seven asıl şunları sever

What’s Love Got to Do with It? (1993), Ray (2004), Walk The Line (2005). Hepsi bir yana, müzisyen biyografilerine mahsus klişeleri tek tek, ustalıkla tiye alan komedi Walk Hard: The Dewey Cox Story’i (2007) söylemek daha kıyak olur gibi geliyor.

Formu dolduran: Zeynep Naz Günsal