Yeni bir yön, yeni bir bölüm: Son Lux
Son Lux, Amerikalı müzisyen Ryan Lott’un projesi olarak başlıyor ve daha sonra ona gitarist Rafiq Bhatia ve davulcu Ian Chang katılıyor. Toplamda dört albüm ve iki EP’si bulunan Son Lux’un son albümü Bones bu sene çıkan dinlemeye değer albümlerden. Paris’te 28-30 Ağustos’ta gerçekleşen Rock En Seine müzik festivalinde sahne almadan önce grup üyeleriyle sohbet ettik. Yeni albüm, geçmiş-gelecek müzik projeleri ve belki de en ilginci de Türk Sanat Müziği hakkında konuştuk.
Röp: Aycan Taşyürek, Foto: Nicolas Joubard
Son albümünüz Bones’u haziranda çıkardınız ve bir süredir turnedesiniz. Konserlerdeki etkileşime bakınca şu âna kadar dinleyicinin albüme tepkisi nasıl?
Ryan: Bizim için eğlenceli bir an çünkü insanlar yeni yeni müziği keşfediyor. Son Lux benim uzun süreli bir projemdi ve birçok açıdan Bones yeni bir yön ve yeni bir bölümü temsil ediyor. Ama aynı zamanda daha uzun bir hikâyenin devamı. Her bir bölüm farklı ve her albüme gelen tepki de farklı. Yeni albüm materyalini çalmak ilk başlarda her zaman çok heyecanlı çünkü insanların henüz haşir neşir olmadıkları materyallere olan tepkisini deneyimleme fırsatını sunuyor. Ayrıca canlı çalmak heyecan verici çünkü bu yeni materyali tanıyan ve ayrıca eski materyalin farkında olan insanların bir karışımı. Hem yeni müziğin henüz tanıdık olmadığını hem de eskinin henüz eskimemiş olduğunu deneyimlediğin nadir ve kendine özgü bir an.
Ne kadardır Ryan’la çalıyorsunuz? Yalnızca son albümden beri, haklı mıyım?
Rafiq: Son albüm üçümüzün bir grup olarak yaptığı ilk albüm.
Kayıt süreci nasıl geçti? Çünkü Ryan bu projeyi 2008’den beri yapıyor ve daha sonra siz katılıyorsunuz. Müzikal anlamda projeyle bağdaşmak sizin için zor oldu mu?
Rafiq: Oldukça doğal oldu açıkçası.
Ian: Birbirimizi tanıma, birbirimize karşı güven ve saygı kazanma süreci oldu. Uzun bir süre birlikte turneye çıktık. Geçen sene Lanterns albümü için birlikte turne yaptık, Rafiq orada kayıt da yaptı. Ben daha sona katıldım. İnsanlarla turneye çıktığınızda onları normal şartlarda tanıyacağınızdan daha iyi tanıma şansını ediniyorsunuz.
Rafiq: İlk başta birbirimizi çok iyi tanımayarak başladık sonra 10 haftalık bir turneye çıkmadan önce birkaç kısa prova yaptık. Birlikte çok fazla geçirmeye başladık. Sonra da müzik organik bir şekilde oluşmaya başladı.
Ryan sen uzun bir süre reklam müzikleri yaptın. Ticari işler yapmaya devam ediyor musun?
Ryan: Evet, yapabilirsem veya yapmaya ihtiyacım varsa.
Finansal bir ihtiyaçtan mı bahsediyoruz?
Ryan: Evet. Biliyorsun; eğer besteciysen, elektronik müzik uyarlıyorsan ve bilgisayarlarla müzik yapıyorsan yaşamını idame ettirmenin yollarından biri. Benim açımdan bakarsak, bunu tam zamanlı bir iş olarak yıllarca yaptım ve bu yüzden de oldukça deneyimim olduğu için ona güvenebilirim. Bu endüstride birçok mevcut ilişkim var. Amacım tabii ki bunu daha az, Son Lux’u daha çok yapmak. Şu an, çok özel ve çok yaratıcı bir coşkunluk barındıran bir proje olmadığı taktirde çok nadiren reklam projeleri yaptığım bir noktadayım. İlgimi çekmeyen şeyler yapmak zorunda değilim.
Reklam projeleri yapmak müzikle olan ilişkini bir şekilde değiştiriyor ya da etkiliyor mu? Müziğe uzaklaştığını hissediyor musun?
Ryan: İlginç bir soru. Başka bir kanala hizmet etmesi için müzik yapacaksan en nihayetinde egonu bir kenara bırakmak zorundasın. Egonu saklamak zorundasın. Aynı anda da yaratıcı bütünlüğüne tutunmak zorundasın. Birini bırakıp diğerine tutunmadan olmaz. Bu da belirli bir uzaklık gerektiriyor. Yaptığın farklı müzik tipleri için farklı amaçlar olduğunun farkında olmalısın. Bunları uzlaştırabilirsen, uzlaştırabilecek bir insansan (herkes yapamaz, herkes yapmamalı) müziğin iki farklı fonksiyonunu bağdaştırmak sağlıklıdır. İşte o zaman ikisi de ödüllendirici olur.
Yazının tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:43’e ulaşabilirsiniz.