2019: En İyi 10 komedi dizisi
2019’un en iyi 10 komedi dizisi, Bant Mag. jürisinin oylarıyla seçildi. (Yalnızca prömiyerini 2019’da yapmış diziler değerlendirmeye girmiştir.)
Değerlendirme: Aylin Güngör, Cem Kayıran, Deniz Bankal, Ekin Sanaç, Ekrem Buğra Büte, Hande Sönmez, İlayda Tenim, James Hakan Dedeoğlu, Melikşah Altuntaş, Mine Metin, Sadi Güran
Yazı: İlayda Tenim, Melikşah Altuntaş, Mine Metin

10. Mrs. Fletcher
Tom Perrotta’nın aynı adlı romanından uyarlanan bu mini HBO serisi, Fleabag’in açtığı yoldan ilerleyen bir komedi. Kathryn Hahn’ın seriye ismini veren 40’lı yaşlarındaki Eve Fletcher’ı canlandırdığı dizi, eşinden boşandıktan sonra hayatının merkezine koyduğu oğlunu üniversiteye gönderince varoluşsal bir boşluğa düşen ve tekrar kendini keşfetmeye çalışan bir kadının ikinci büyüme hikâyesi diyebiliriz. İ.T.

9. Special
Her biri 15’er dakika uzunluğunda sekiz bölümden oluşan ve hap gibi yutulan ilk sezonuyla, eğlenceli ve duygu yüklü bir dizi arayanlara ilaç gibi geldi Special. Cerebral palsy adı verilen bir rahatsızlıkla doğmuş ancak bu fiziksel engelin, dünyasını altüst etmemesine gayret göstermiş, zeki, yetenekli ve bakir bir gey erkeğin iş dünyasıyla tanışma serüveni, ilerleyen bölümlerde bir kendini bulma ve kendi kendine yetebilme öyküsüne dönüşüyor. Esprili ve eğlenceli diliyle, umut ve bolca neşe vaat eden bu seyir zevki yüksek dramedi, Netflix’in uzun süredir ürettiği en orijinal işlerden biri. M.A.

8. Pen15
Aynı zamanda dizinin yaratıcıları olan komedyenler Maya Erskine ve Anna Konkle, Eight Grade’in 2000’ler nostaljisinden bolca nasibini almış versiyonunu andıran yapımın başrollerinde kendi 13 yaşındaki hallerini canlandırıyorlar. Elimizi sallasak büyüme hikâyesine çarptığımız bu çağda Pen15’ı özgün kılan; gerçek hayatta da en iyi arkadaş olan ikilinin, genelde merkezine erkek çocukları koyan büyüme keşifleri ve sancılarını pek de büyüyememiş yetişkinlerin gözünden, büyümekte olan genç kızlar için filtresiz bir biçimde ekrana yansıtmaları. İ.T.

7. State of the Union
Son zamanlarda sayıları gittikçe artan kısa dizilere (bölüm süreleri 15 dakika ve altındaki dramediler) bir yenisi daha eklendi: State of the Union… Sundance Tv’nin bu sevimli kısa dizisi, usta edebiyatçı Nick Hornby’nin imzasını taşıyor. Dizinin yaratıcısı olan Hornby, aynı zamanda İngiliz sinema ve televizyonunun duayen yönetmenlerinden Stephen Frears’la birlikte, dizinin yapımcılığını da üstleniyor. Chris O’Dowd ile Rosemund Pike’ın nefis performanslar sergilediği dizi, evliliklerini kurtarmak üzere ilişki terapistine giden bir çiftin terapi öncesindeki 10 dakikalık cafe buluşmalarında geçiyor. M.A.

6. Living with Yourself
The Daily Show’un yapımcılarından Timothy Greenberg’in yaratıcısı olduğu dizide Ant-Man’den hatırlayacağımız ve bir şekilde izleyicide asla kredisi bitmeyen Paul Rudd, deneysel bir tedavi programında çıkan aksiliğin ardından kendisinin daha iyi bir versiyonu ile karşı karşıya gelen Miles’a hayat veriyor. Bir insanın kopyalanması her ne kadar edebiyat başta olmak üzere sanatın birçok alanından aşina olduğumuz bir fikir olsa da; Rudd ve ona eşlik eden komedyen Aisling Bea, nasıl da aslında önümüzdeki engelin herkesten çok kendimiz olduğunu bir kez daha bize hatırlatarak diziyi izlenesi kılıyor. İ.T.

5. The Boys
Garth Ennis’in aynı isimli çizgi romanından uyarlanan dizi, alışık olduğumuz süper kahraman hikâyelerine bambaşka bir soluk getiriyor. Tek boyutlu ve kendini insanlığa adamış kahramanlar yerine karmaşık karakterlere odaklanan dizi, kontrolden çıkmış bu süper kahramanları yakalamak için CIA tarafından kurulan The Boys ekibinin maceralarını konu ediyor. Macera, kız arkadaşı bir süper kahraman tarafından öldürülen Hughie Campbell’ın ekibe katılmasıyla başlıyor. M.M.

4. What We Do in the Shadows
Taika Waititi ve Jemaine Clement’in yönettiği 2014 yapımı aynı isimli filmden televizyona uyarlanan dizi, mockumentary formatında bir grup vampirin modern dünyada tutunma çabası ve günlük (daha doğrusu gecelik) hayatlarına odaklanıyor. Matt Berry, Kayvan Novak, Natasia Demetriou ve Mark Proksch’un favori vampirlerimize dönüştüğü yapım, bir modern zaman klasiği haline geldi bile. Star Wars evreninin Luke Skywalker’ı Mark Hamill’in konuk olacağı ve bu sene çıkacak ikinci sezon için gün sayıyoruz. İ.T.

3. The Politician
Payton, bir gün ABD başkanı olacağından emin ve buna giden yolculuğunun okulunda başkan seçilerek başlayacağını düşünüyor. Ryan Murphy’nin yaratıcısı olduğu Netflix dizisi, Payton’ın başkanlık seçimlerinde karşısına çıkan karizmatik adayı yenmek uğruna yapabileceklerinin dozunu kaçırdığı bir mücadeleye odaklanıyor. Bu hırslı mücadelede, Payton’ın değişimleri ve başından geçenler hicivli bir üslupla anlatılıyor. Bir çırpıda izlemek isteyeceğiniz bu kara komediyle henüz buluşmayanlar, vakit kaybetmeyin. M.M.

2. After Life
Yaşadığımız dünyanın en iyi komedyenlerinden Ricky Gervais, kariyerinin belki de en içe dokunan işi ile karşımızda. İkinci sezonun yolunu gözlediğimiz Netflix dizisi After Life, çok sevdiği karısını kanserden kaybettikten sonra hayatla bağları kopma noktasına gelen Tony’nin hikâyesini konu alıyor. Gervais’in muazzam diyaloglarla bezediği ve hem ağlatan, hem de güldüren onlarca diyaloğu çerçeveletip duvarlara asılmaya layık metniyle kalbe dokunan bu diziden, ona üç saatlik bir film muamelesi yaparak da büyük zevk alınabilir. M.A.

1. Tuca & Bertie
Şu günlerde veda etmekte oldukça zorlandığımız BoJack Horseman ekran süresini doldururken, dizinin yaratıcıları, geçtiğimiz sezon yepyeni bir dizi ile karşımıza çıkmıştı: Tuca & Bertie. BoJack’ten alışık olduğumuz şekilde hayvanlar, insanlar ve tam olarak tanımlanmamış bazı canlılardan oluşan karakterleri ve kendine has dünyasına başta alışmakta güçlük çekilebilse de içine girer girmez sizleri zekice mizahı ve özgün diliyle karşılayan bu kahkaha dolu feminist komedi, ne yazık ki Netflix’in ani kararıyla ilk sezonunda noktalandı. İlk sezonunda geride bırakılmayacak kadar nefis bulduğumuz dizi, bize göre yılın en iyi yeni komedi dizisiydi. Hasret ve özlemle hatırlayacağız. M.A.