2019’un şimdiye kadar yayınlanmış en iyi 20 yabancı albümü

2019 yeni albümler açısından o kadar bereketli bir yıl oluyor ki albüm listesi yapmak için yıl sonuna kadar sabredemedik. Yılın ilk sekiz ayından tekrar tekrar dinlemeye doyamadığımız, kimiyle düşüncelere dalıp kimiyle sonik dehlizlerde kaybolduğumuz 20 yabancı albümü derledik.

Listeye eşlik etmesi için hazırladığımız 40 şarkılık Spotify listemizde her albümden iki şarkı sizi bekliyor.

Little Simz – GREY Area
(Age 101 Records)

Little Simz kızgın. Little Simz dolup taşıyor. GREY Area, yalnızca Little Simz diskografisinde değil, toplumsal konuları ve dünyanın dönüştüğü hali dert edinen albümler arasında da şimdiden özel bir yer edindi. “Offence” ve “Boss” gibi iki güçlü şarkıyla açılan albümde kimi anlarda tempo düşüyor ve duygu yoğunluğu ağır basıyor. Üçüncü Little Simz albümü, 2019’un en vurucu kayıtlarından biri.

The Chemical Brothers – No Geography
(Virgin)

No Geography, 2019 boyunca en fazla zaman geçirdiğimiz albümlerin başında geliyor. Elektronik müziğin birçok farklı dönemine referanslarda bulunan albüm, özgürlüğe dair güçlü mesajlarla bezeli. Albümü dinledikten sonra Diane De Prima’nın 1969’dan “Revolutionary Letter #49” kaydının kapanışı kulaklarda çınlamaya devam ediyor: “Free yourself, free them, help, free yourself, help to free me, free us, dance!” (Kendini özgür bırak, onları özgür bırak, yardım et, kendini özgür bırak, beni özgürleştirmeye yardım et, bizi özgür bırak, dans et!)

Solange – When I Get Home
(Columbia)

Solange, doğduğu şehir Houston’a adanmış bir albümle köklerini keşfe çıkıyor. Caza göz kırpan altyapılar eşliğinde inşa edilmiş olan When I Get Home, yeni nesil psikedelik soul akımının en nitelikli albümlerinden biri. Solange’ın konsept yaratma ve işleyiş biçimi asla yanıltmıyor.

Vanishing Twin – The Age of Immunology
(Fire Records)

Haziran çıkışlı The Age of Immunologynin, 2019 yazını hatırlatacak albümlerden biri olacağı aşikâr. Müzikal olarak herhangi bir kategoriye sokmanın pek mümkün olmadığı albüm, çizgi film efektlerinden yöresel enstrümanlara, benzersiz bir ses skalasına sahip. Albüme dair grupla yaptığımız röportajı buradan okuyabilirsiniz.

Bassekou Kouyate & Ngoni Ba – Miri
(Out Here Records)

Mali çıkışlı ngoni virtüözü Bassekou Kouyate’nin grubu Ngoni Ba’yla kaydettiği beşinci uzunçaları Miri, müzisyenin kendi müzikal köklerinin izini sürdüğübir çalışma. Önceki albümlerine göre efekt pedalları geri plana geçtiği kayıtta ngoni tınısı çoğunlukla orijinaline yakın duyuluyor. Snarky Puppy’den Michael League, Amerikalı country müzisyeni Dom Flemons ve  Ali Farka Touré’nin ASCO grubunun da bir üyesi olan Malili gitarist Afel Bocoum gibi prestijli konuklar da albümde karşımıza çıkıyor.

Karen O & Danger Mouse – LuxPrima
(BMG)

Daha önce sayısız müzisyenle yollarını kesiştirmiş ve her birinde özgün işler yaratmayı başarmış iki müzisyen, müzikal karakterlerinden ödün vermeden güçlerini birleştiriyor. Lux Prima, hem Karen O’nun hem de Danger Mouse’un müzikal birikimlerini gözüpek bir şekilde üst üste diziyor. Tutkuyla dolup taşan, dinledikçe dinamizmi ve coşkusu daha da körüklenen nadir albümlerden biri.

Eric Copeland – Trogg Modal, Vol. 2
(DFA Records)

Black Dice üyesi Eric Copeland’ın ses paletini sınırlandırarak, tekrarı merkezine alan sonik deneyler yaptığı Trogg Modal serisinin ikinci albümü yine DFA Records aracılığıyla yayınlandı. Analog synthesizerlara, ritim makinelerine ve uzun süre beyninizin içinde yankılanacak looplara meraklı olanlar, bu albümü ıskalamasın!

Snapped Ankles – Stunning Luxury
(The Leaf Label)

İngiliz grup Snapped Ankles, gerek sahne kostümleriyle gerek krautrock tarihinden efsanelerin parçalarına yaptığı yorumlarla uzun zamandır gündemimizdeydi. Stunning Luxury’de aradığı tınıyı artık bulmuş, ne yaptığını bilen bir grup bizi karşılıyor. Alman grup Can’in “Millionenspiel”daki teması üzerine kurulu “Tailpipe” ve psikedelik rock severlerin yeni marşı olabilecek “Letter From Hampi Mountain” parçaları, albümün öne çıkanları arasında.

Rustin Man – Drift Code
(Domino)

Talk Talk basçısı Paul Webb’in solo projesi Rustin Man, 2002 çıkışlı ve Beth Gibbons eşlikli ilk albümünden 17 yıl sonra Drift Code ile geri döndü. Ağırbaşlı ve bir o kadar da doğrudan şarkılarla dolu albüm, yaşlanma ve bunun farkında olma deneyimlerine ışık tutuyor. Drift Code, hem gerilimi hem de rahatlamayı aynı kutuya sığdırmayı başarıyor.

Panda Bear – Buoys
(Domino)

Animal Collective üyesi Noah Lennox’ın solo projesi Panda Bear, beklenmedik yerden vurma geleneğini Buoys’la sürdürüyor. Albüm, baştan sona yumuşacık, etrafınızı pamukların sardığı bir atmosferde akıyor ve yarım saatlik akışı sonlandığında, hikâye başladığı yere dönüyor. Sizi kısa bir süreliğine ödünç alıp sonra yerinize geri bırakırken de sonik dehlizlerin içinde salaş akustik gitar tınılarını başrole yerleştiriyor.

Malibu Ken – Malibu Ken
(Rhymesayers Entertainment)

2019, hip hop albümleri için epey bereketli bir yıl oluyor. Yılın ilk günlerinde gelen bu sürpriz iş birliği, Tobacco’nun beyin sulandıran synth’leriyle Aesop Rock’ın akıcı hip hop’ını harmanlıyor. Daha önce de çeşitli düetler ve remikslerle bir araya gelen ikilinin planları arasında başka Malibu Ken albümleri kaydetmek de olduğunu umuyoruz.

The Comet Is Coming – Trust in the Lifeforce of the Deep Mystery
(Impulse! Records)

Shabaka Hutchings, yeni nesil caz sahnesinin kilit figürlerinden biri olduğunu defalarca ispat etti. Efsanevi etiket Impulse!’tan çıkan yeni The Comet Is Coming albümü de Hutchings ve Soccer96 ikilisinin sonik güç birliğini yeni ufuklara taşıyor. Adeta farklı evrenlerin çakışmasına tanıklık ettiğiniz, çarpıcı bir albüm Trust in the Lifeforce of the Deep Mystery ve Kate Tempest’ın üçlüye eşlik ettiği “Blood of the Past”, kesinlikle bu yılın en görkemli şarkılarından biri. Üçlünün sonbaharda bir kez daha Babylon sahnesinde olacağını hatırlatalım!

black midi – schlagenheim
(Rough Trade Records)

Kesinlikle yılın en “büyük” albümlerinden biri. schlagenheim’ın kapsama alanına aldığı uçlar arasında o kadar geniş mesafeler var ki, 2019’da bunu başarabilmiş bir grubun müziğinidinlemek başlı başına büyük bir ödül halini alıyor. Gürültüyü işleyiş biçiminden, parçalar içindeki beklenmedik kırılmalara ve yükselen gerilimlerine; albüm yüzünüze sert bir tokat yemiş hissi yaratıyor.. Ama diğer yanağınızı hızla ve seve seve çevireceğinizi garanti ediyoruz.

Scott Gilmore – Two Roomed Motel
(Crammed Discs)

Scott Gilmore’un synthesizer’ıyla yarattığı büyülü deneysel popunu henüz dinlemediyseniz Two Roomed Motel’e adım atmak için çabuk davranın! Bu kez bir vocoder’la kendi sesini de ön plana taşıyan Gilmore, kırılgan tınlayan minik ses evrenlerinde çok derinlere dalmadan bir yolculuğa çıkarıyor. Two Roomed Motel yer yer Cluster, Tangerine Dream gibi sonik krautrock gruplarına, yer yer de R. Stevie Moore ve Haunted Graffiti gibi isimlerin salaşlığına yaklaşıyor.

Lizzo – Cuz I Love You
(Atlantic)

Cuz I Love You’daki parçaların hepsi aynı yaz yaşanmış olaylardan yola çıkarak yazılmış. Minnesota çıkışlı rap müzisyeni Lizzo, verdiği röportajlarda kendini sevmeyi öğrenmenin solo müzik yapabilmek açısından önemli bir özgürleşme süreci olduğunu söylüyor. Bunu albümün genelinde hissedilen kutlama haliyle işitmek de mümkün. Missy Elliot ve Gucci Mane’nin birer şarkıya konuk olduğu Cuz I Love You, “pop” tanımına yeni açılımlar getirirken keyif aldığınızdan ve “sevdiğinizden” emin olmak istiyor.

Flying Lotus – Flamagra
(Warp)

Arayı beş yıl açan Flying Lotus, tabiri caizse başlı başına bir müzik festivali tadındaki yeni albümüyle geri döndü. Flamagra tam 27 şarkıdan oluşuyor ve FlyLo’nun konuklarından “bazıları” şöyle: Shabazz Palaces, Tierra Whack, Denzel Curry, George Clinton, Solange… Fazlasıyla detaylı ve zihin açıcı prodüksiyonlarla bezeli Flamagra, tematik akışıyla da benzersiz bir deneyim.

Cate Le Bon – Reward
(Mexican Summer)

Yeni Deerhunter albümünün de prodüktörü olan Galli müzisyen Cate Le Bon, beşinci albümü Reward’la çağının özel şarkı yazarlarından biri olduğunu ispatlıyor. Katmanlar çoğalsa, şarkı formları daha kompleks hale gelse de Vashti Bunyan ya da Sibylle Baier gibilerinin kırılganlığını üzerinde taşıyor Cate Le Bon şarkıları. Reward, hem hüzünden hem neşeden besleniyor ve üzerinizde sağlam bir etki bırakıyor.

Tyler, The Creator – IGOR
(Columbia)

Tyler, The Creator’ın yıllardır müziğini gölgede bırakan vukuatlarına, özel dondurma aromasına ya da bilinçli bir şekilde çizdiği ‘şımarık çocuk’ imajına tahammül etmek kimi zaman zorlayıcı olabiliyor. IGOR, Odd Future oluşumunun ilk yıllarından bu yana bizde heyecan yaratmayı başaran ilk Tyler, The Creator albümü oldu. Tamamen yeni ve ihtişamlı bir prodüksiyon anlayışı benimseyen Tyler, The Creator, bu albümde bir rapçiden ziyade bir şarkıcı olarak karşımızda.

Stephen Malkmus – Groove Denied
(Matador)

Bu yıl Pavement’ın özel konserler için geri döneceğini duyuran Stephen Malkmus, 18 yıllık bir aradansonra ilk solo albümünü de yayınladı. Kendi başına kaydettiği ve prodüksiyonunu da üstlendiği Groove Denied, aslında 12 yıllık bir maziye sahip. Ses paleti ve tavır değişmiş olabilir ama Groove Denied, bir Stephen Malkmus albümünden beklediğiniz hikâyeciliği eksiksiz bir şekilde sunuyor.

Kelsey Lu – Blood
(Columbia)

Blood Orange ve Lady Gaga gibi isimlerle yaptığı iş birlikleri ile tanınan Amerikalı besteci ve çellist Kelsey Lu, ilk solo albümü Blood’da kelimelere dökmesi zor,  bir tür “avangart R&B” hissi yaratıyor. Albümdeki ucu açık şarkı formları nedeniyle kimi zaman Lu’nun çok fazla arayış içinde olduğu intibasına kapılmak mümkün, ancak Blood bir ilk albüm olmasına rağmen merak unsurunu tamamına yaymak konusunda bir ustalık gösteriyor.