2024 yıl ortası raporu: Tatile götürmelik 10 kitap
Yazı: Asya Yigit, Deniz Dursun, Esin Çalışkan, Eylül Ege, Korcan Derinsu
Tatilde şunları düşünebiliriz: Neden böyle çok çalışıyoruz? Geldiğimiz yazlık sitenin ekosistemine, orada huzuru bulacak kadar hakim miyiz? Az sonra gireceğimiz denizin içinde gerçekleşmekte olan mucizeleri öğrenmeye ne deriz? Peki şezlongda uzanırken meşhur müzeleri turlamak ister miyiz? Aşk, arkadaşlık, macera; unutulmaz yazımız sorulsa, hangisini söyleriz?
Valize atmaya pişman etmeyecek, tatili eğlenmeli ve öğrenmeli geçirtecek 10 kitap. Sıralama alfabetik.

Arşivden Lezzetler: Yemek ve Kültür Yazıları
Gökhan Akçura (Oğlak Kitap)
“Sıvıyağla pişmiş pilavın sağlıklı cılızlığını koyalım şöyle bir kenara, pilav denince tereyağlı, pirinçlerin tane tane düştüğü hâli gelmiyor mu gözünüzün önüne? Patlıcanlısı denince ağzınız sulanmıyor mu? Eh boşuna dememişler, can boğazdan gelir diye…” Gökhan Akçura, her çağın, her kültürün kendi olanaklarıyla biçimlenen şenlikli birlikteliklerinin temeli olagelmiş yeme içme başlığının izinde; sarayları, köşkleri, meyhaneleriyle kocaman bir mutfağa dönüşen payitahtın tarihindeki lezzetleri inceliyor.

Büyümek: Çocukluğun Evrimi
Brenna Hassett (Liberus)
Büyümek dediğimiz süreç nasıl evrimleşti? Büyümenin fiziksel değişimin yanında sosyolojik ve tarihsel gelişimle kurduğu mutualist ilişki çözümlenebilir mi? Büyü(me)mek mümkün mü? Brenna Hasset, insanların diğer hayvanlara, özellikle memelilere kıyasla neden uzun bir çocukluk dönemi geçirdiğini anlamaya çalışırken, hem yalın diliyle ilgiyi canlı tutuyor hem de antik dönemlerden başlattığı tarih dersinde, yeryüzündeki mutlak kaosun başladığı o yere götürüyor: Doğum.

Cennetteki İlk Günüm Bir Tık Daha İyi Olabilirdi
Sezen Ünlüönen (İletişim)
“Cennette işler akıl alır gibi değildir. Kimsenin sırrına eremediği ama herkesin farkında olduğu adaletsiz bir durum vardır ortada…” Sezen Ünlüönen’in o tatlı, kendini hemen belli eden, zekâyla yoğrulmuş dilinin oldukça keyifli bir örneği olan Cennetteki İlk Günüm Bir Tık Daha İyi Olabilirdi, yazarın hayali bir cennette kurduğu absürt, komik hikâyeyle günümüz Türkiyesi’ndeki orta sınıfın hâline mercek tutuyor. Zamanın ruhunu alegorik bir anlatıyla taşlıyor. Akla düşürdükleri ve incelikli tespitleriyle ağızda, en yakın arkadaşla yenen çok lezzetli bir yemeğin tadını bırakıyor.

Deniz Rüzgarı Altında
Rachel Carson (Livera)
Doğa yazınında bir dönüm noktası olarak kabul edilen bu kitap, Rachel Carson’ın bilim ve edebiyatın kesişiminde ördüğü şiirsel diliyle okuyucuyu suyun derinliklerine davet ederek; deniz canlılarının yaşam döngülerini, mücadelelerini ve ekosistem içindeki etkileşimlerini ayrıntıyla aktarıyor. İlk kez yayımlandığı 20. yüzyılın ortalarında çevre koruma hareketini önemli ölçüde etkileyen Deniz Rüzgarı Altında, doğayla kurduğumuz ilişkiyi ve çevresel sorumluluklarımızı gözden geçirmek için biçilmiş kaftan anlayacağınız.

Fran Lebowitz Kitabı
Fran Lebowitz (Düşbaz)
New Yorklu hiciv ustası Fran Lebowitz’in ironik ve küstah dilinden çıkan metinlerinden kimileri bu derlemede buluşuyor. Okuru kıvrak zekâsıyla çarparken bol bol güldüren yazıların başlıkları, kitabın tonuna dair yeterince ipucu veriyor. İşte birkaçı: “Hayata Hırsla Bağlananlar İçin Meslek Rehberi”, “Kentsel Alanlarda Yaşayanlar Arasındaki Heteroseksüelliğin Temel Sebebi: Buyurun Size Çılgınca Bir Teori Daha”, “Güzel Hava ve Zengin Mahallelere Daha Sık Uğrama Eğilimi”, “Yazarlık: Müebbet Cezası”.

Kazkafanın Kitabı
Yiyun Li (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)
2023’te PEN/Faulker ödülüne uzanan Yiyun Li romanı Kazkafanın Kitabı, 1950’lerde bir Fransız taşrasında yaşayan 12-13 yaşlarındaki iki arkadaşın; dağlarda çobanlık yapan, uyumsuz Fabienne ve tüm uysallığıyla okuluna devam eden Agnès’in dünyasına mercek tutuyor. Birbirine bu denli zıt olsalar da sadece kendilerinin bildiği oyunlarla, hayallerle dolu bir dünyaları var onların. Hayat olağan akışında devam ederken, Fabienne bir gün bir karar alıyor; ikili, birlikte bir kitap yazacak ve bunu Agnès’in adıyla yayımlatacak. Kitabın çıkışı, ikisi için de büyük bir dönüm noktası oluyor.

Mona’nın Gözleri
Thomas Schlesser (Timaş Yayınları)
Görme yetisini kaybetme riskiyle yüzleşen 10 yaşındaki Mona, dedesi Henry Vuillemin’in sıra dışı çözüm önerisini kabul ediyor. Buna göre ikili her çarşamba, Paris’in meşhur müzelerini keşfetmek için bir araya gelerek, gördükleri eserleri anlamak için tarihsel, duygusal ve felsefi yolculuklara çıkıyorlar. Hayal kırıklığı, sevinç, aşk, özgürlük ve bireysellik gibi konular hakkında sohbet ederken, Dégas’dan Van Gogh’a, Goya’dan Marina Abramovic’e uzanarak, sanatın dönüştürücü gücünden paylarına düşeni de alıyorlar.

Neden Çalışalım ki?
Kolektif (Tellekt)
İnsanı daimi bir çalışma gerekliliğine sürükleyen iş kültürüne karşı bir hiciv niteliğinde olan Neden Çalışalım ki?, temelinde “Alternatif bir toplum ne derece mümkündür?” sorusuna yanıtlar ararken, modern dünyanın vadettiği çalışma standartları ve ücretli çalışma matematiğinin ahlaki değerini sorguluyor.

Olağanüstü, Sıradışı ve Mükemmel
J. Hakan Dedeoğlu (April)
Bant Mag.’ın kurucularından biri ve TSU! müzikal personasının sahibi J. Hakan Dedeoğlu, Bunu Biz İstedik İstanbul ve Tırnova 1883: Rumeli Kabusu’nu takip eden üçüncü kitabında muzip diliyle, insanlıktan çıkmamak için köşe bucak kaçanların, korktuklarının başlarına gelişini anlatıyor. Olağanüstü, Sıradışı ve Mükemmel, kariyerinin tekdüzeliğinden sıkılıp hayatının filmini çekmek adına herkesten kaçan ünlü bir yönetmeni izliyor. Kendini Akdeniz kıyısında, üzerine yazlık site inşa edilmiş bir antik kentte bulan Mert, yavaş yavaş tanıştığı ahalinin yıllanmış sırlarını karşı konulmaz bir merakla açığa çıkarmanın peşine düştükçe, doğanın akıl almaz mucizeleri eşliğinde kendinden bile sakladıklarıyla yüzleşiyor.

Paniğe Mahal Yok
Kevin Wilson (Domingo)
Frankie 16 yaşında, yazar olmak isteyen, yaşadığı kasabayla uyumsuz, yalnız bir kız. Yaz tatili başladığında, büyükannesinin evine kiracı olarak taşınan ve en az kendisi kadar yalnız olan Zeke ile tanışıyor. Kısa süre içinde duygusal olarak yakınlaşan ikili kasabayı birlikte yarattıkları afişlerle, şifreli metinlerle donatınca olanlar oluyor. 1996 yazı hem Coalfield sakinleri hem de Frankie ve Zeke için hiçbir zaman unutulmuyor. Amerikan edebiyatında sık görülen bol diyaloglu kitaplardan Paniğe Mahal Yok; dili ve anlatımı ise bir o kadar sade. Yani kolay okunuyor; aynı anda ciddi ve eğlenceli olabilen tonuyla alıp götürüyor.