3 soruda Po Yan Leung ve büyülü anların geçici doğası

Hong Kong kökenli, Los Angeles’ta yerleşik sanatçı Po Yan Leung, küçüklüğünden bu yana zihninde yarattığı fantastik varlıklarla sihirli maceralar icat eden bir hayalperest. Çoğunlukla hayvanlar ve bitkiler âlemini başrole koyduğu siyah – beyaz – turuncu kompozisyonları ilhamını; çocukların hikâye anlatıcılığındaki tuhaflıktan, ninilerden ve simya temalı illüstrasyonlardan alıyor.

Bu dünyanın büyüsünü hissettirmek için üreten Po Yan Leung, işlerine dair 3 soruluk anketimizi yanıtladı.

Under the Stars

Biri çizimlerindeki mekânlarda gezinecek olsa nasıl sesler duyardı? Burada biriyle karşılaşsa, bu nasıl biri / kim olurdu? Ne söylerdi?

Hayal edin; sessiz bir gecede tek başınıza, parlayan ayın altında, ferahlatıcı bir havada yürüyorsunuz. Önünüzdeki yol ay ışığı ile aydınlanmış; çakıl taşları her adımınızda ayağınızın altında çıtırdıyor. Etrafınızdaki huzurun tadını rüzgârın fısıltısı, yaprakların hışırtısı ve kuşların cıvıltısıyla ile çıkarıyorsunuz. Tanrısal varlıklar üstünüzde usulca süzülerek sizi sakinleştirici güçleriyle rahatlatıyor; size yolunuzda rehberlik etmeyi teklif ediyorlar. Uzaktaki fenerlerin yumuşak ışığını takip ederek yolunuza devam ediyorsunuz ve kendinizi büyülü bir köyün karşısında buluyorsunuz. Hayvanlar dans ediyor ve müzik asla durmuyor. Onların davetine karşı koyamıyorsunuz ve kendinizi müziğin ritmini iliklerinize kadar hissederek hayvanlarla dans ederken buluyorsunuz. Gün doğmaya başlayınca hayvanlar size, tekrar gece olduğunda müziğin yeniden başlayacağının sözünü vererek veda ediyor. Kendinizi yenilenmiş ve canlanmış hissederek, gecenin anıları sonsuza kadar aklınıza kazınmış bir şekilde uzaklaşıyorsunuz.

İşlerin üzerinde çalışırken odaklanmana ya da ilham almana destek olan ritüel, rutin ya da metotların var mı? 

Bir sanatçı olarak, çalışmalarımı yaratırken odaklı ve ilham içinde kalabilmek için bazı numaralar keşfettim. Çevremizin ruh hâlimizi etkileyebildiğine inanıyorum; o yüzden etrafımı, bana işlerimle iletmek istediğim büyülü hissi anımsatan pırıl pırıl değerli eşyalar ve biblolarla dolduruyorum. 

Genellikle çocuksu, garip bir hayretle çalışıyorum; bu sebeple tek başıma doğada kamp yapmayı çok ilham verici buluyorum. Kendi hayal gücümün içine girmeme, içimdeki çocuğu kucaklamama yardımcı oluyor ve çalışmalarıma taze bir bakış açısıyla yaklaşmamı sağlıyor. 

Üretirken, çıtırdayan odun veya bir mağaraya damlayan su gibi doğa sesleri dinlemeyi seviyorum. Odaklanmış kalmama ve dikkatimi dağıtabilecek faktörleri bloke etmeme yardımcı oluyor; böylece saatlerce çalışmaya devam edebiliyorum.  

İşlerinde dokunmayı sevdiğin duygular, fikirler ya da araştırıp derinleştirmeyi arzu ettiğin bazı sorular neler?

Keşfetmek istediğim duyguları daha fazla betimlemek benim için zorlu bir iş çünkü bunları kelimelere dökmeye nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Şu anda bunu bir nostalji hissiyatı olarak anlatabilirim fakat kişisel anılardan ziyade aidiyet hissinden gelen bir nostalji. Acı-tatlı bir duygu: Bazı kıvılcımların ve anların geçici doğasına, sadece bir kez yaşanabilirliğine ve asla yeniden ziyaret edilemeyeceğine dair bir farkındalık. Bu anlar o kadar kısa ama o kadar güzeller ki, insan sonsuza kadar onların içinde kalmak istiyor.

Çeviri: Deniz Tümer
Giriş görseli: Apprentices

The Gathering
Bedtime Story
Little Heart Beat
The Year of Ox
Midnight Melody
Year of Rats
Tarots
The Calm Before