Hiçbir şey eskisi gibi değil: Saddo

Romanyalı ressam, illüstratör ve sokak sanatçısı Saddo’nun yaratıcı yaşantısının farklı evrelerinin onu nerelere getirdiğini öğreniyoruz. 

Röp: Leyla Aksu

Romanya’nın ilk sokak sanatı kolektiflerinden The Playground’un kurucusu olan Saddo’nun kariyeri ve işleri zaman içinde merak edilesi pek çok farklı evreden geçmiş. Saddo, bunları derinlemesine paylaşmaktan zevk alıyor ve anlattığı şeyler hayatta heyecanı sürdürmeye yönelik pek çok tüyo veriyor…

Seni resimle, çizimle ilk buluşturan şeyleri biraz anlatabilir misin? Küçükken çok fazla bilimkurgu ve çizgi film izlerdim; Ninja Kaplumbağalar, Master of the Universe, Star Trek, Captain Power… İlk çizim yapmaya da o dönem başladım. Gördüklerime özeniyordum ve kendi karakterlerimi, canavarlarımı, kahramanlarımı, gemilerimi yaratmaya çalışıyordum. Bayağı eğlenceliydi! Sonra sanat okuluna girmemle işler biraz daha ciddiye bindi ve pek eğlence kalmadı. Ne yapacağımı bilemediğim, bir daha çizip çizmeyeceğimden emin olamadığım oldukça uzun bir duraklama geçirdim. 

Romanya’daki ilk sokak sanatçıları kolektiflerinden biri olan The Playground’un kurucularındansın. O zamanlardan, ortamdan ve nasıl bir araya geldiğinizden biraz bahsedebilir misin? Mezun olduktan sonraki dönemdi ve kafam bir hayli karışıktı. Küçük bir stüdyodaki tasarımcı olarak geçinmeye çalışıyordum. Ardından Amerika’da bir süreliğine çalıştım ve orada grafiti, duvar resimleri ve sokak sanatlarını keşfettim. Romanya’ya geri döndüğümde ben ve birkaç arkadaşım utana sıkıla kendi sokak sanatımızı geliştirmeye başladık. Beş kişiydik ve çok çalışıyorduk. Sanatla arama giren soğuma geçmiş, eğlence geri gelmişti. Genel sanat ortamlarının nasıl olduğu konusunda pek bir fikrimiz yoktu ama bunu umursamıyorduk. Ve bence bu bizim için bir avantaj oldu. Kendi bildiğimizi yapıyor, nerede nasıl konumlanacağını umursamıyorduk. Zamanla birbirimizden koptuk ve herkes kendi yoluna gitti. Ama birçoğumuz için harika bir başlangıç oldu. Bakış açılarımızı ve kabiliyetlerimizi geliştirdik, yeni insanlarla, sanatçılarla tanıştık, galeri ve ajanslarla ortak işler yaptık. Yavaş yavaş büyümek adına harikaydı. 8_14 2015, “Osiris”, A Stranger In The Garden serisinden

En son hazırladığın seri, A Stranger in the Garden (Bahçedeki Yabancı) ölüm üzerine hazırladığın bir dizi işten meydana geliyor. Böyle bir kavramın amorf doğasını görsel olarak yakalamaya nasıl yaklaşıyorsun? Sen kendin Yabancı’ya nasıl bakıyorsun? Benim bakış açım oldukça donuk ve sıkıcı. Bana göre bu sadece bir durum ya da bir yerde bir zamandır bekleyen bir şey. Zaten bu nedenle diğer insanların onu nasıl gördüğüne, diğer kültürlerin onu nasıl algıladığına bakmaya çalıştım. Sonunda onu daha iyi ve daha derinden tanımayı becerebildim mi bilmiyorum ama şimdilik ölüme dair kendi saplantılı düşüncelerimi susturmuşa benziyorum. 

3_28

2015, “Anubis”, A Stranger In The Garden serisinden  

Başkalarıyla ortak çalıştığın sergileri hazırlama sürecini biraz anlatabilir misin? Aitch’le çalışmak nasıl bir şey? Bizim için bunun solo sergi hazırlamaktan pek de farkı yok. Şimdiye kadar birçok ortak sergi yaptık. Birlikte bir tema ya da duyguda anlaştık ve ardından ikimiz de sessizce köşelerimize çekilerek kendi işlerimiz üzerinde çalıştık. Sık sık birbirimizin fikrini aldık ve işlerin bir araya gelince nasıl durduğuna baktık. 

Birlikte hazırladığınız “Memory Game” (Hafıza Oyunu) fikri nasıl ortaya çıktı? Ortaya çıkan işle ilgili nasıl hissediyorsun? Aslında ikimiz de hafıza oyunları konusunda pek fikir sahibi değildik. Bu senenin başlarında benim sergim için Berlin’e gittiğimizde kaldığımız evde bir oyun bulduk. Çok sıkılmıştık, oyunu oynamaya başladık ve bayağı eğlendik. Sadece eğlenceli değil, aynı zamanda üzerinde harika illüstrasyonlar vardı. Biz de kendi versiyonumuzu hazırlamaya ve üzerinde çiçekler, hayvanlar, kuşlar ve desenler gibi sevdiğimiz şeylere yer vermeye karar verdik. İllüstrasyonları hazırladık ve internet üzerinden kitle fonlamasına açtık. İlk olarak oyunun 35 kopyasını hazırlamaya yetecek kadar, onlar satıldığındaysa yenileri için para toplamayı başardık. Oyun Etsy’den edinilebiliyor.  

Röportajın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:42’ye ulaşabilirsiniz.