3 soruda Seldem Oskay ve kimliklerden sıyrılmış resimleri

Ressam Seldem Oskay işlerinde, çocukken kız kardeşiyle oynadığı bir oyundan yola çıkarak, içindeki sen ve ben kavramlarını, varoluşun tekil ve çoğul hâllerini inceliyor. Resimlerinde yer verdiği “suda boğulmayan, havada ciğeri yanmayan, her koşulda ayakta kalabilen” karakterler, sahip olunan bedene ve ruha güvenin, kendine yetebilmenin birer temsili. Sanatçının ilk kişisel sergisi Sensin Bensin, 3 Aralık’a kadar C.A.M. Galeri’de izlenebilir.

Seldem Oskay, işlerinin ardındakilere dair 3 soruluk anketimizi yanıtladı.

Bu sergiden önce bilmediğin bir bilgi?

Zaman yaratabilmenin bir süper güç olmadığı. İstediğinde genişleyebilen, hatta yok olabilen bir algı sadece. Zaman bizi sınırlayan bir olgu, onu yok etmeye bakmak gerek. Çünkü herkesin oluşu farklı, kimi 50 yaşında kimi 17 yaşında… Kaç yaşındasın diye sorma mesela, ne seviyorsun diye sor, neyi sevmiyorsun ya da? Zaman nerede duruyor senin için? Kendini bulduğun, zamanı unuttuğun ânı buldun mu? 

İnsanların senin ve / veya işlerin hakkında bilmesini istediğin bir şey? 

İçimde bir kitap varmış ve bu saçma hikâyenin resimlerini çiz demişler gibi. Düşünmeden çizdiğim, yaşadığım her duyguyu aktardığım bir günce gibi işlerim. Taslak yapmadan, boşluk üzerine kurulmayı bekleyen imgeler dolaşıyor kafamda. Bana da onları yansıtmak düşüyor. Kaygıdan uzak, içsel bir dürtü benim için resim yapmak. 

Bu sergiye hazırlanırken kafayı taktığın bir şey, aklında en çok dönen sorular? 

Sen ve ben olabilme kavramı aklımı sürekli kurcalayan bir konu. Sergimin başlığı ve ana teması, küçüklüğümde kurduğum bir oyun: “Sensin Bensin”. Senin içindeki beni ve benim içimdeki onlarca seni bulabilmek adına bir arayış hâli. Tanıdık gelen veya yabancı bulduğumuz, fakat içimizde onaylanmayı bekleyen her bir karakterin dışa vurumunu anlatıyor. Olmayı istediğim, olmamayı seçtiğim ya da olamadığım her bir karakter, kollarımdan tutmuş beni teselli ediyor. Ve ben günün sonunda hangisine daha çok yakınım? Peki sen?