6284: Nedir? Nasıl korur?

Kadınlara yönelik toplumsal ve sistematik şiddeti, ayrımcılığı yok etme amacındaki İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılmaya çalışıldığı, her sabah yeni bir kadın cinayeti haberiyle uyandığımız bugünlerde; etkili ve tutarlı politikalara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var şüphesiz. Cesaret alanlardan da biliyoruz ki, kadın cinayetleri politiktir ve artık tek bir kadının daha öldürülmesine, şiddet görmesine kimsenin tahammülü yok. Son olarak Pınar Gültekin’in Cemal Metin Avcı isimli erkek tarafından canice katledilmesi, vicdan sahibi tüm bünyeleri sarstı.

Geçtiğimiz senenin resmî kayıtlarına göre, 2012’den bu yana Türkiye’de kadına şiddet davaları yüzde 366, cinsel taciz davaları yüzde 449, kadın cinayetleri yüzde 566 arttı. 2020’nin ilk yedi ayında 172 kadın cinayeti, 94 de şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Bahsi geçen sayılar istatistiki veriler değil, yitirilen yaşamlar. Yasaların yetersiz kaldığı bu şartlarda bile, sözleşmenin “aile kurumuna karşı tehlike taşıdığını” iddia eden yetkililerse, iç hukukta karşılığı olan 6284 sayılı kanunu kaldırma derdinde…

Kadınlar bu süreçte örgütlü mücadelelerini sürdürüyor; dayanışma ruhuyla, farkındalık yaratmaya devam ediyorlar. Sosyal medyada haklı olarak yükselen sesler, #istanbulsözleşmesiyaşatır diyor. Peki İstanbul Sözleşmesi nedir, uzantısı 6284 sayılı kanun neleri kapsar; hep birlikte bakalım.

NEDİR?

-Resmî adıyla “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılmış olması nedeniyle, kısaca “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinmekte. 

-Avrupa Konseyi tarafından desteklenen sözleşmenin ilk imzacısı ise Türkiye… 

-6284 sayılı kanun, 2012’nin kasım ayında Parlamento’dan geçirilerek yasalaştırıldı. Halihazırda 46 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanmış, imzacı ülkelerin 32’sinde onaylanmış.

-Kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan, bağlayıcı nitelikte ilk uluslararası düzenleme olan sözleşme, mücadelenin mühim bir kazanımı olarak kabul ediliyor. Çünkü şiddet gören, takip edilen, taciz edilen, katledilen, eşitsizliğe maruz kalan, zorla evlendirilen, geleceği ellerinden alınan tüm kadınlar için anayasal bir güvence adeta. Cinsiyet temelli ayrımcılığın yanında, cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliğiyle ilgili de önemli yaptırımlar içeriyor.

NASIL KORUR?

-İstanbul Sözleşmesi temel olarak, erkek şiddetine maruz kalan kadınlar ve LGBTİ+ bireylerin yalnız ve çaresiz kalmaması için hukukî koruma niteliği taşıyor. Şiddetin önlenmesi, mağdur olanların korunması ve şiddeti uygulayanların yargıya teslim edilmesi, sözleşmenin temel ilkelerini oluşturmakta… 

-Herkesin, özellikle de kadınların, gerek kamu gerekse özel alanda rahatça yaşama hakkını yaygınlaştırmak (ve korumak) için gerekli olan yasal tedbirler, 6284 sayılı kanunla teminat altına alınıyor.

-İmzalayan taraf ülkeler; ulusal insan hakları kuruluşları, eşit haklar kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve özellikle de kadın örgütleriyle iş birliği de dâhil olmak üzere, farkındalık arttırıcı kampanya ve programları yaygınlaştırıp uygulayacaklarını taahhüt ediyorlar. 

-Mağdur kadınlar için koruma tedbirleri alınması, hukuki yardımlarda bulunulması, mağdurların ekonomik bağımsızlığını kazanması, sözde “namus” adı altında işlenen suçların engellenmesi, eğitimde yasal düzenlemelere gidilmesi, özel sektör ve medyanın bilinçlendirilmesi, cinsel şiddetin ağır yaptırımlara maruz kalması gibi birçok konuda güvence sağlanıyor.

Yazı: Merdan Çaba Geçer