Arşivden: Boards of Canada, sonu gelmeyen teoriler ve “The Campfire Headphase”

“The Campfire Headphase”, Ekim 2020 itibariyle 25 yaşını doldurdu. Bant arşivinden albüm yayımlandığında paylaştığımız yazıyı çıkardık. 

Yazı: Selçuk Çullu – İllüstrasyon: Bora Başkan

Bant No: 14 / Ekim 2005

İskoçya’nın Edinburgh şehrinin yakınlarında yaşayan Marcus Eoin ve Michael Sandison 80’lerin başında daha 10 yaşlarında iki küçük çocukken günümüzde miadını çoktan doldurmuş kasetlerle ve kayıtlarla ortaya çıkan tozlu, buğulu, ilkel seslerin büyüsüne kapılıp televizyondaki belgesellerin müziklerinden etkileniyorlardı. Zaten gruba adını veren de Kanada’nın tanıtımı için çekilen belgeselleri hazırlayan “National Film Board of Canada” isimli bir prodüksüyon şirketiydi. Marcus ve Michael bu belgesellerdeki naif animasyonlardan ve müzikten o kadar etkilenmişlerdi ki bir dönemin alaşağı eden müziklerinde hep belgesellerin etkisi vardı. 

Boards of Canada’nın ilk kayıtlarını yayınlayan “music70” isimli ve kendilerine ait olan plak şirketi tarafından 1995 yılında sadece kaset ve plak formatında yalnızca 100 adet basılan “Twoism” albümü grubun ilk resmi çalışması olarak gösteriliyor. Bir yanı hep karanlık ve gizemli kalmış sample’lar, boğuk melodiler ve minimal ama sert beat’lerin olduğu elektronik altyapıyla düzenlenmiş gibi etkili parçaları barındıran albüm, grubun sonraki başarılarıyla ve albümün hak ettiği değerin sonradan farkedilmesiyle 2002 yılında Warp Records tarafından tekrar yayımlandı. Bu sırada gönderdikleri bir demoyla Autechre’den Sean Booth’un da dikkatini çeken grup yine Sean Booth’un sahibi olduğu Skam Records’dan 1996 yılında “Hi Scores” isimli LP’yi çıkarttı. Eşsiz bestesi, melodileri ve barındırdığı duygu yüklü atmosferiyle albümün final parçası “Everything You Do Is A Balooon” grubu bambaşka bir yere taşıyordu; adeta sonraki mucize albümün alametlerinin habercisiydi. Nitekim aynı “Twoism”de olduğu gibi bu albüm de 1998 ve 2000 yıllarında tekrar yayımlanarak sadece sayılı şanslı koleksiyoncunun elinde olmaktan kurtuldu.

EFSANE ALBÜM: “MUSIC HAS THE RIGHT TO CHILDREN”

Fakat Boards of Canada’nın en ses getiren albümü şüphesiz 1998 yılında çıkan ve ortalığı alt üst eden “Music Has The Right To Children” oldu. Grup üyeleri stüdyolarında son teknoloji ekipmanlardan yararlandıkları gibi piyano, flüt, gitar, eski kasetler ve plaklar, televizyon şovlarından alınan ve vokalleri oluşturan deforme edilmiş ses parçalarından da faydalanmışlardı. Elektronik katmanlar organik bir yorumla ve nostaljik, duygusal bir bakış açısıyla beslenen sample’larla mükemmel bir uyumu yakalarken bir yandan çocukluğa ait düşleri uyandırıp, aynı anda grubun doğaya olan tutkusunu da dile getirmekteydi. Birçok otorite tarafından eşi görülmemiş bir albüm olarak değerlendirilen ve türünün meraklılarından tam not alan “Music Has The Right To Children” grubun daha geniş kitlelerce tanınmasında en önemli etkenlerden biri oldu. Bir başka etkili faktörse albümün bu sefer hem Skam hem de Warp Records tarafından ortaklaşa çıkarılmasıydı. 18 parçalık çalışma kısa sürede klasikler arasına girerken birçok müzisyenin de ilham kaynağı oldu. 2000 ise yılında artık tek anlaşmalı plak şirketleri olan Warp’tan “In A Beautiful Place Out in the Country” isimli dört parçalık bir ‘ep’ yayınladılar.

Dört yıl gibi uzun ve habersiz bir aradan sonra Hexagon Sun isimli stüdyolarında inzivaya çekilmiş ikili 2002 yılında “Geogaddi” albümlerini çıkardılar. Artık hatırı sayılır bir dinleyici kitlesine ulaşmış olan Boards of Canada hayranlarını yine şaşırtmadı. Görünen oydu ki grup tarzında değişikliğe gitmeye yanaşmıyordu. Kimileri bunu sıradanlık sayarken kimileriyse grubun zaten hiç girilmemiş sularda, duyulmamış seslerle yüzdüklerini söyleyip tutarlılığını savundular. Kim ne derse desin yeni albümün öncekilere göre daha karanlık ve gizemli bir yapıda olduğu ve önceki albümün pastoral izlerini taşımadığı aşikardı. “Geogaddi”den sonra ise grup stüdyosuna çekildi ve yeni albüm üzerine çalışmalara başladı. Bu esnada yine boş durmamayı yeğleyen Boards Of Canada, 2003-2004 yıllarında cLOUDDEAD, Boom Bip ve Beck gibi sanatçıların parçalarını kendi tarzlarında baştan yarattılar.

BOARDS OF CANADA VE TEORİLER

Yarattıkları bunca şaheser dışında Marcus ve Michael her zaman dinleyicilerinin algısında soru işaretleri yaratmayı seven bir ikiliydi. Grubun simgeler, matematik ve doğaya olan düşkünlükleri aslında müziklerinden, şarkı isimlerine kadar her yerde izine rastlanır şekilde kendini gösteriyordu. Zaten grup üyeleri de çeşitli röportajlarında dinleyicinin zihninde imgeler oluşturup düşünmeye sevk etmeyi sevdiklerini belirtiyorlardı. Konuyla ilgilenen birçok meraklı kişi hazırladıkları çeşitli sitelerde parçaların isimlerine gömülü matematik denklemlerinden, dinsel çağrışımlara kadar çok ilginç bulgulara ulaştılar. “The Beach at Redpoint” adında İskoçya’da bir kumsalın bulunması, “Roygbiv”in gökkuşağındaki renklerin baş harflerinin doğru sırada dizilişini

göstermesi, “Pete Staqnding Alone”un National Film Boards of Canada belgesellerinin 7 bölümünde görülen bir adamın ismi olması, “A is to B as B is to C” parçasının ‘Altın Oran’ olarak bilinen 1.618 rakamıyla ilişkisi, tersten çalınınca köpek havlaması ve normal dinlemede anlaşılmayan diyalogların ortaya çıkması gibi ilginç keşişer bazıları tarafından grubun yarattığı eğlenceli bulmaca ve oyunlar olarak düşünülürken bir başka kesim bunu bir nevi beyin yıkama olarak kabul ediyordu. Hatta “Geogaddi” albümündeki parçaların süreleriyle İncil’deki ayet numaralarını karşılaştıranlar, albümün toplam 66’6 dakika sürmesini ya da albümdeki parçaların .wav formatına dönüştürüldüğünde 666MB. olmasını ve grubun “Hell’s Interface” isimindeki yan projesini satanizmle bağdaştıranlar bile mevcut. Bunun yanında albümün çeşitli ülkelerdeki çıkış tarihiyle ilgili rakamları yine İncil’deki ayet sayıları, tarihler arasındaki altı günü de evrenin yaratılma süreciyle ilişkilendirip grubun aynı zamanda dinsel öğelerle ilgili mesaj peşinde olduğunu savunan uzun uzun yazılmış tezler de bulunmakta.

Boards of Canada üyelerinin bütün bu yorumlar hakkında ne düşündüklerini kestirmek güç. Çünkü yorumlara asla müdahale etmek istemedikleri gibi kendileri şu anda yine alışık olunduğu üzere uzun bir süredir Hexagon Sun’da yeni albüm üzerinde çalışıyorlardı. Fakat üzerinde “The Campfire Headphase” ve 17/10/05 yazan bir albüm kapağı bu bekleyişin sonlarına yaklaşıldığının habercisi oldu geçtiğimiz haftalarda. Ne bir zamanlar dağları, tepeleri

ve denizleri mouse ile gezdiğimiz resmi web sitelerinde ne de bağlantılı plak şirketlerinde bu kapaktan başka bir şey bulmak mümkün. Sitelerin bütün içerikleri de silinmiş.

“THE CAMPFIRE HEADPHASE”

Tahmin edildiği gibi yine uzun ve habersiz bir araya rağmen Boards of Canada yeni albümünde de dinleyenleri şaşırtmıyor. Albüm müzik ve tarz olarak önceki iki albümden çok da farklı değil. Yine kulağa tanıdık gelen tozlu yavaş ritimler, klasik Boards of Canada tonları ve efektleri hakim. Fakat bu sefer bir önceki albümlerden alışık olunan ‘vocoder’ ve insan sesi sample’larına yer verilmemiş. Bir başka dikkat çeken özellikse, hatrı sayılır miktarda kullanılan ve Boards of Canada formülüyle işlenmiş gitarlar. Zaten ikinci parça “Chromakey Dreamcoat” melodisiyle ve bahsi geçen gitarlarıyla albümün geneli hakkındaki fikri baştan veriyor. Albümün bleep.com’dan yayımlanan ilk single’ı “Oscar See Through Red Eye” ise, değişken ve elektro havalı altyapısıyla albümün öne çıkan diğer parçalarından biri oluyor. Sonuç olarak yorgun bir gecenin ardından sıkmadan saatlerce dinlenebilecek, kendi içinde tutarlı ve dingin bir albüm “The Campfire Headphase”. Bir kısım insan yeni albümü elinde kağıt, kalem, kutsal kitaplar ve hesap makineleriyle bekliyor olabilir ama bulmaca çözmek yerine Boards of Canada’nın cızırtılı, boğuk sesleri, derin melodileri arasında kaybolan karanlık çocukluk düşlerinden, belgesellerden kopan sample’larla tekrar bu eşsiz yolculuğu yaşamak isteyenler yeni albümde umduklarını bulacaklar.