Asgari fayda: Becoming Led Zeppelin

Yazı: Utkan Çınar

Rock tarihinin efsanevi gruplarından Led Zeppelin’in hikâyesi, Becoming Led Zeppelin belgeseliyle ilk kez grup üyelerinin ağzından, çarpıcı bir görsellikle karşımıza çıkıyor. Yönetmenliğini Bernard MacMahon’un üstlendiği yapım, grubun doğuşunu ve sahne arkasındaki yaratıcı süreci ağırlıklı olarak arşiv materyalleri aracılığıyla aktarıyor.


Ne hakkında?

Belgesel, rock’n’roll tarihinin en popüler gruplarından olan Led Zeppelin üyelerinin grup öncesi hayatlarını ve ilk albümün kayıt dönemlerini ele alıyor. 

Zaman dilimi ve mekân

Müzisyenlerin çocukluk yıllarından 1969’da yayımladıkları ilk albüme kadarki zamanı izliyoruz. Grup üyelerinin doğdukları farklı şehirlerin yanı sıra kayıt yaptıkları mekânlar, ABD ve İskandinavya turneleri de olaya dâhil.

İzlemeden önce bilmemiz gerekenler

Led Zeppelin’in bir belirleyici belgeseli olmamasını her zaman garip bulmuşumdur. Oysa The Beatles, The Rolling Stones, Bob Dylan ve David Bowie gibi benzer şöhrete sahip müzisyenlerin farklı farklı dönemlerini de konu alan birçok işe sahibiz. Jimmy Page’in Led Zeppelin’in mirası konusunda oldukça hassas olduğu bilinir. Bu aslında saygı da duyulabilecek bir şey. Yıllarca çok düzgün bir şekilde remaster’lar hâlledildi; toplama albümler hep kaliteliydi. Belgesel konusunda bu kadar geç kalmaları enteresan. Bu yapım bir ümit verdi. Ama… 

Belgesel nasıl yöntemler / malzemeler kullanıyor? 

Yönetmen Bernard MacMahon 2017’de BBC için kotardığı American Epic serisiyle tanınıyor. 1920’lerden itibaren ABD’de müzik kaydı konusunda hakikaten oldukça başarılı bir yapım. Becoming Led Zeppelin de arşiv görüntülere dayanan, hatta bazı şarkıların neredeyse baştan sonra canlı performanslarının yer aldığı; hayattaki grup üyelerinin de güzel oyulmuş ahşap sandalyelerde sakin sakin olan biteni anlattığı ve onlar dışında hiçbir konuğun olmadığı sıradan bir iş. 

En çok neyi sevdin?

Buraya çok fazla şey yazamayacağım. Müziğe tabii ki diyecek bir şey yok. Özellikle 20 yaşındaki Robert Plant’in ses gücüne tekrar tekrar hayran olmamak elde değil. Onun dışında merhum John Bonham’ın ilk kez bu belgeselde duyulan, kendi sesinden röportajları da önemli. 1980’de 32 yaşında aramızdan ayrılan ve tarihin en önemli davulcularından olan Bonham’ı dinlemek çarpıcı. Ayrıca işin sıradanlığını kırmada John Paul Jones’un hınzır gülüşüyle anlattığı anekdotların da biraz işe yaradığını da söyleyebilirim. 

En az neyi sevdin?

En büyük sorun enteresan bir şekilde belgeselin sıkıcılığı. Rock’n’roll’un en cafcaflı döneminin, en büyük grubunun belgeselini sıkıcı yapmayı başarmak cidden özel çaba ister diye düşünüyorum. Adeta bir PBS veya Ken Burns belgeseli gibi. Ama onların belgeselleri de çok daha ciddi ve kapsamlı konuları akademisyenlerle tartışan kendi çapında gayet sevdiğim bir dili olan yapımlar. MacMahon burada ne yaptığını bilir gibi durmuyor. Grup dışında hiçbir tanığın kullanılmaması, yasak savar gibi dönemin olaylarının aralara gazete – TV haberleri olarak serpiştirilmesi, gereğinden fazla uzun canlı performanslar… Sadece grubun yükseliş dönemini anlattığı için de dramadan tamamen azade olması. Her şey yolunda gidiyor! Niçin tüm kariyerlerine yer verilmediği sorusunun cevabını merak ediyorum. Sadece Bonham’ın kaybı değil; 90’lardaki geri dönüşleri de katılabilirdi olaya. IV, Physical Graffiti gibi onların kanımca asıl belirleyici albümlerinin dışarıda kalması da çok önemli bir sorun. Bunun cevabı “yerimiz dar” ise niçin aynı şarkının iki tane uzun canlı performans kaydını dinlediğimizi de sorarız tabii. Devamının da planladığı gibi bir bilgi de yok elimizde. Bu grup, mirasıyla, birkaç bölümlük kapsamlı bir yapımı rahatlıkla hak ediyor.

Modunu nasıl etkiledi?

Bu enerjisi eksik yapım beni hayal kırıklığına uğrattı ve sıkıldım. 

Bunu seven şunları da sever 

Buraya Led Zep ayarı grupların belgesellerini sıralamak gereksiz olacaktır ama son dönemden Beatles ’64, Bowie’nin Moonage Daydream, Sly Lives!, burada Plant’in de bahsini geçirdiği Little Richard hakkındaki I Am Everything gibi konularına çok daha farklı perspektiflerden bakabilen işleri yazabiliriz.

Soru işaretleri / varsa açtığı tartışmalar

Özellikle tanıklık olmaması mevzuunu vurgulamak isterim. Hikâyeyi sadece grup üyelerinden dinlemek steril bir ortam yaratıyor. Belgeselcilik biraz da gazetecilikse objektif bakış açıları da bulunmalı. Özel jeti olan ilk rock gruplarından biri. Doğu kültürü ve müzikleri ile haşır neşirler; hatta Page’in takıntılı Aleister Crowley ve okült hayranlığı gibi konuları da merak ederdim ben. Houses of the Holy’nin tartışmalı kapağı, Plant’in gayet başarılı solo kariyeri… Anlatılabilecek çok şey var.  Belki bir tane de grup üyelerinin dâhil olmadığı bir versiyon lazım. Tabii ama ona da müziklerini vermeyebilirler… Çetrefilli bir durum.