BADBADNOTGOOD, Tuğçe Şenoğul ve bu hafta başka ne dinlesek?
Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, İlayda Güler, Şevval Öztemur, Utkan Çınar
BADBADNOTGOOD, 5 Haziran İstanbul konseri öncesi yeni bir EP ile aramızda. Tuğçe Şenoğul, bir Mabel Matiz bestesi olan nostaljik bir aşk şarkısına ses veriyor. Senegalli müzisyen Tidiane Thiam’ın yeni albümü, şu sıralar uzun yollara çıkacak olanlara ilk tavsiyemiz.
Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.
EP: BADBADNOTGOOD – Mid Spiral: Chaos
(XL Recordings / Innovative Leisure / GRGDN Müizk)
Caz denizinin koylarına sık sık uğrasa da daha ziyade açıklarında gezinmeyi seven Kanadalı triodan altı yeni şarkı. Zihne masaj yapan groove’ların üzerinde caz akorları, funk ritimleri, rock efektli gitarlar ve melodik elektronik dokular salınıyor. Her şey son derece lezzetli, dinlemek zevkli ama belki de bu civarlarda dolaşan müziklerle fazlaca zaman geçirmiş olmanın getirdiği bir tür kişisel doygunluktan sebep, bir miktar tekrara kapılmış ve heyecansız tınlıyor. BADBADNOTGOOD ve türe yabancıların EP’yi daha yüksekte yaşaması muhtemel. Bir de hatırlatma: BADBADNOTGOOD, 5 Haziran’da Zorlu PSM’de.
ALBÜM: LA Timpa – Time of Marcker
(Vulgarteen)
Nijeryalı besteci ve prodüktör LA Timpa, 2020’de Modern Antics in a Deserted Place adlı tematik albümünde kes-biç usulü hayat verdiği besteleriyle radarımıza girmişti. Yapıbozumcu tavrını yeni ifade biçimleri yaratma yolları bulmak için kullanmaya devam ediyor LA Timpa. Yeni albümü Time of Marcker, New York’taki Gavin Brown Gallery’de gerçekleştirdiği ve toplamda 27 saate yayılan canlı performansının bir çıktısı. Şairane olduğu kadar soyut, zifiri karanlık bestelerden oluşan 18 dakikalık bir melankoli bulutu bu. Hepimize iyi gelecek.

TEKLİ: SISSY MISFIT – TOY
(HOLY MISFIT)
Bir süredir Londra’da yaşayan SISSY MISFIT, düzenlediği CEHENNEM başlıklı parti serisi ve endüstriyel / screamo / pop bileşimi setleriyle dikkatleri üzerine çekmişti. Sırada EXXXOSKELETON adını verdiği ilk albümü var. 7 Haziran’da yayımlanacak albüme doğru ısınma turlarının ikinci durağı “TOY” adını taşıyan kışkırtıcı bir endüstriyel pop patlaması. Tematik kurgular yaratıp hikâyeciliğini farklı disiplinlerle derinleştirmeyi alışkanlık edinen SISSY MISFIT’in yönetmenliğini bizzat üstlendiği ve kendisine Holly Warcup’ın tüm karizmasıyla eşlik ettiği klibi de HA-Rİ-KA. Şarkının enstrümantal demosu ve Kollar’ın “Danger More”a yaptığı remiks de “TOY” ile birlikte yayımlandı.
TEKLİ: Swami & the Bed of Nails – Privacy
(Rise Records)
Rocket From The Crypt ve Hot Snake gruplarının gitaristi olarak tanınan Swami John Reis’in yeni grubu Swami & the Bed of Nails’in ilk albümü fırında. All Of This Awaits You’nun ikinci teklisi “Privacy” ise dinamik gitarlar ve bir an bile nefes almaya duraklamayan bir davul yürüyüşüyle hem kabına sığmayan hem de klasik bir rock güzelliği.
ALBÜM: Beth Gibbons – Lives Outgrown
(Domino Recording / GRGDN Müzik)
1990’larda Portishead’in kasvetli vokali olarak tanıştığımız Beth Gibbons; çok az ürün verse de bunların her birinin hakkını veren bir müzisyen oldu hep. 60’ına merdiven dayadığı şu günlerde yayımladığı ilk solosu Lives Outgrown da bir istisna değil. Townes Van Zandt’in çok güzel bir lafı vardır: “Ben hüzünlü değil umutsuz şarkılar yapıyorum diye.” Varoluşun melankolisi. Bu albümün de ölüme, yok oluşa, çürümeye yönelik umutsuz bir yüzleşme koleksiyonu olduğunu söyleyebiliriz.

TEKLİ: Seda Erciyes & Jülide – Isırgan
(Bağımsız)
“Kucak açsan, oydu asıl zor olan. Kabullensen: ‘Böyle biriyim, kırılgan’. Bana bir kere şans ver, zehrimi içine akıtmam. Zamanı gelir, öğrenirim ve canını acıtmam.” Bir kadının açıklığından yazıldığı her hâlinden belli olan, onun yabaniliği karşısında kaçınganlık gösteren biriyle bağ kurma arzusu ve aradaki sıcak gerilime dair sahici, yaratıcı ve kesinlikle nefis tınlayan bir düet. Beyne loop’a alma komutu veren hafif groove’u ve son düzlükteki vokal atışmasıyla pırıl pırıl parlayan “ısırgan”, başkaca yabani güzellikleri de barındıran yoldaki ilk Seda Erciyes albümüne duyulan merakı ve ona eşlik eden Jülide’den bir an önce daha çok müzik duyma hevesini körüklüyor.
ALBÜM: Pallbearer – Mind Burns Alive
(Nuclear Blast)
Pallbearer usulü bir meditasyon seansındasınız. Arkansas çıkışlı doom metal grubunun altı basamaklı, içsel ve zihinsel kırgınlıkların parça parça döküldüğü bir yolculuk Mind Burns Alive. Açılışı “Burada donmuş kalmış hâlde, iyileşmesine izin vermeyeceğimiz yaraları seçiyoruz”, kapanışı ise “Boş arayışlarla dolu hayatlar.” diyerek yapıyor; hiçbir rahatlamaya yer verilmemiş anlayacağınız. Düşündürücü ve rahatı bozan lirikleri, yoğun bas duvarları, epik gitar riffleri ile sürükleyici, incelikli yapısına hazırlıklı olun.
TEKLİ: Cold Cave – Blackberries
(Heartworm Press)
“She Reings Down” ve “Shadow Dance” teklilerin takipçisi “Blackberries” sürpriz olmayan bir yerden grubun soğuk, melankolik ve karanlık bir synth-pop güzelliği. Minimal beatler, diplerden çıkıp kaybolmuş umutların dile geldiği vokal, elektronik ve hipnotik tınılar katman katman inşa etmiş tekliyi. “Acı tatlı hislere hitap eden” parça, bu birleşimiyle plastikten şehirlerin içinde yalnız bir yürüyüş sanki.

ALBÜM: Tidiane Thiam – Africa Yontii
(Sahel Sounds)
Senegal’in kuzeyinde konumlanan Podor adlı küçük bir sahil kasabasından sesleniyor gitarist, besteci ve fotoğrafçı Tidiane Thiam. Kendi tabiriyle ağzından dökülmeyen kelimeleri, gitarı aracılığıyla arpejler, melodiler olarak akıtıyor. Sahel Sounds etiketli üçüncü albümüne, hem ülkesinin genç nesli için duyduğu endişeler hem de uçsuz bucaksız kültürel mirasa duyduğu bağlılık yön vermiş. Kendisine beatmaker Ndiaye Moctar da hem alan kayıtları hem de elektronik dokunuşlarla eşlik ediyor. Şu sıralar yola çıkacaklara ilk tavsiyemiz olabilir.
ALBÜM: M Wagner – We Could Stay
(Extremely Pure)
Klasik müzik eğitimi almış, Mahler ve Stravinsky gibi dehaların izini sürmüş bir bestecinin PC Music akımının alabildiğine geniş oyun alanına kendini bırakması nasıl bir sonuç verir? Her köşesine başka bir sürpriz gizlediği ilk uzunçaları We Could Stay ile bu sorunun yanıtını veriyor M Wagner. Kişisel deneyimlerden, yeni bir ev arayışından ilham alan çok katmanlı bir laptop müziği dinliyoruz. “Tempo Study” ve “Release Yrself” gibi dokunaklı ambient kayıtlar ile “Thanks for Listening” ya da “Marcy Av” gibi oturduğunuz yerde terleten yüksek enerjili prodüksiyonlar arası geçişlerle kusursuz bir akışa sahip.
TEKLİ: This Is Lorelei – Where’s Your Love Now?
(Double Double Whammy)
Nate Amos’un sesinden “öz değeri koruma ile affedebilme arasındaki dengeyi” temasına oturtan, kendini iyileştiren karakterin hayal ve kalp kırıklıklarıyla dolu bir öyküsünü dinliyoruz sanki. Günahların, kirli çamaşırların, depresif çıktıların, kişisel kararların, dingin ve sakin pop sesleriyle köklendiği; 14 Haziran’a takvimlenmiş Box for Buddy, Box for Star albümünün üçüncü meyvesi “Where’s Your Love Now?”.

ALBÜM: Goblin Daycare – AGITPROP HOTLINE!!
(Dedstrange)
İstanbullu egg-punk grubu Goblin Daycare’in beklenen albümü nihayet yayında. Grubun önceki işlerine aşinaysanız şaşırtmıyor ama şarkıların sürekli dinleyeni gıdıklayan tarafları var. Çok iyi zamanlar yaşatacağını bildiğiniz bir partiye dalmak gibi. Parçalar arasındaki boşlukları dolduran nokta atışı sample’larla da belli belirsiz zamanlardan bir yayın kuşağına denk gelmişsiniz hissi uyandırıyor. Sözler yine sivri, yine nükteli. Cem Kayıran’ın grupla yaptığı röportaj da hemen burada.
TEKLİ: Monsters of Folk – Disappeared
(ATO Records)
2008-2009 zamanları bu süper grup işlerinin nedense hareketlendiği zamanlar. Chickenfoot, Them Crooked Vultures, Fistful of Mercy gibi; rock tarihinden önemli isimlerin kurduğu grupların yanında yetenekli şarkıcı / şarkı yazarı kardeşlerimiz de Monsters of Folk için bir araya gelmişti. Bright Eyes adıyla neredeyse çocukluğundan beri göz önünde olan Conor Oberst, 2006’da Post-War ile bir başyapıta imza atan M Ward ve My Morning Jacket’tan tanıdığımız, solo işleri de gayet başarılı Jim James’in oluşturduğu birliktelik 2009’da bir albüm çıkardı ortaya. 15 yıl aradan sonra tekrar yayımlanırken gün yüzü görmemiş bir şarkıyı daha paylaştılar. “Disappeared” herhangi bir Springsteen albümünde sırıtmayacak, hareketli bir numara. Albüme de bugünden baktığınızda yeteneği görseniz de “bu üçlünün toplamından azıyla yetindiğimiz” hissi yakanızı bırakmıyor.
ALBÜM: Shellac – To All Trains
(Touch and Go Records)
Shellac, son albümü Dude Incredible’ı yayımladığında takvimler 2014’ü gösteriyordu. Takip eden 10 yılda Steve Albini’nin kulaklarını prodüksiyonunda parmağı olan albümler ve Dünya Poker Serisi’nde elde ettiği şampiyonluklarla çınlatmıştık ama yeni bir Shellac albümü haberi, tarifi pek de kolay olmayan bir galeyan yaşatıyor. Gel gelelim, Steve Albini’nin (1962-2024) kalp kıran vedası ile duygusal yoğunluğu tonlarca artan bir şarkılar bütününe evrildi To All Trains. Yarım saate varmayan 10 şarkı ile, Shellac’ı Shellac yapan hemen her nüansı yeniden yaşatıyor; hiç olmadığı kadar rafine ve dolaysız bir şekilde üstelik.

TEKLİ: The Decemberists – Oh No
(YABB Records)
Kana kolayca karışan, keyifli melodilerle dolu, cümbüşlü bir beste “Oh No!”. Portland çıkışlı grubun yeni albümünden paylaşılan dördüncü tekli, işlerin biraz ters gittiği bir düğünü konu alıyor. Şarkı ortaya çıkarken grubun aklında iki kardeşin hep bir kargaşa ve kaos yarattığı Emir Kusturica filmi Underground varmış; sonuç olarak da ortaya düzensizliğin ve karanlığın içindeki dansı bulup çıkaran bir beste çıkmış.
ALBÜM: Everyone’s Getting Involved: A Tribute to Talking Heads’ Stop Making Sense
(A24 Music)
Konser filmlerinin şahı, Jonathan Demme ve Talking Heads’in efsane yapıtı Stop Making Sense 40. yılı dolayısıyla A24 tarafından tekrar yayımlanırken; bu kez yanında bir cover albümüyle geldi. Miley Cyrus, Paramore, The National, Lorde gibi farklı tarzların popüler isimlerin yer aldığı albüm, Talking Heads’in ne kadar şahsına münhasır bir grup olduğunu ve coverlamanın da ne kadar zor olduğunun kanıtı gibi. Açıkçası bu kadar cover arasından BADBADNOTGOOD, Chicano Batman ve enteresan şekilde Lorde dışında ilgi çekici yorum pek yok. Cyrus “Psycho Killer”ın, Paramore da “Burning Down the House”un hakkını hiç verememiş maalesef.
TEKLİ: Tuğçe Şenoğul – Sensin Bunlara Sebep
(Bağımsız)
“Senle uyandım kaç sabah yok ki haberin. Kara bulutlarda bahar umudundayım.” Söz ve müziği Mabel Matiz imzalı yeni Tuğçe Şenoğul şarkısı, kalbi kırık ama tutkusu yüksek bir aşk şarkısı. Elif Dikeç’in yaylı aranjmanının “Sensin Bunlara Sebep”e kattığı nostaljik hava, Tuğçe Şenoğul ile özdeşleşen vokal üslubuyla harika bir uyum yakalıyor. “Aşk Deli”de olduğu gibi bir piyano-vokal versiyonu da yakınlarda gelecek anlaşılan. Şarkının Damla Es yönetmenliğinde Beyoğlu’nda çekilen klibi de işte burada.

TEKLİ: Milton Nascimento & Esperanza Spalding – Outubro
(Concord Records)
Müziğe yıllar boyu verdiği katkılarla efsaneleşmiş figürlerle daha genç, keşifçi müzisyenlerin buluştuğu ortak albümleri sever misiniz? Öyleyse doğru yerdesiniz. Brezilyalı üstad Milton Nascimento ve günümüz caz sahnesinin göz bebeklerinden basçı / vokalist Esperanza Spalding; Lianne La Havas, Shabaka Hutchings, Paul Simon ve dahasının konuk olduğu yoldaki koleksiyonunda Nascimento’nun geçmiş şarkılarından kimilerine tekrar bakıyor, Spalding’in yeni parçalarını canlandırıyor, birer de Michael Jackson ve The Beatles klasiği yorumluyor. Orijinali 1969’dan seslenen bir Nascimento meyvesi olan “Outubro”nun etkisi, devamlı hareket hâlinde olan bir tını terazisini izlemek gibi ancak ağırlığı anbean değişen sonik kurgusunun sonundaki vokal doğaçlamasıyla etraftaki her şey bir anda parçalanıp uçuşmaya başlıyor.
ALBÜM: Windows 96 – Yes Da Da Da
(Bağımsız)
90’ların ışıltılı popüler elektronik müzik altyapılarından bolca beslenmiş, retro video oyunları için üretilmiş bestelere de ziyadesiyle el sallayan bir synth çıkarması, dinleyeni ele geçiren melodilerin sağanağı, bir tür hipnoz seansı. Hayret verici bir biçimde 2024 içindeki üçüncü uzunçalarını fırlatan Brezilyalı prodüktör Gabriel Eduardo, geçmişe atıflarla taze fikirleri deney tüplerinde çalkaladığı, güzel isimli Yes Da Da Da’sıyla dinleyiciye şöyle diyor sanki: “Kafanda ne dert varsa, elinde ne iş varsa bırak; kalk, gözlerini kapat, gülümse ve bu müzikle salın.”
TEKLİ: Crack Cloud – Blue Kite
(Jagjaguwar)
Vancouver çıkışlı art punk kolektifi Crack Cloud, 26 Temmuz’a randevu verdiği yeni uzunçaları Red Mile ile Jagjaguwar ailesine katılıyor. Davulcu ve besteci Zach Choy, yeni albümü “Crack Cloud’un serbest düşüşü” olarak tanıtıyor. “Serbest düşüş”, albümün ilk teklisi olarak önümüze gelen “Blue Kite”ın video klibinin ve albüm kapağının da teması. Albümün kaydedildiği Mojave Çölü’nde Crack Cloud tarafından çekilen videoda yakın arkadaşları Aidan Pontarini’nin paraşütlü atlayışını izliyoruz.

ALBÜM: Crumb – AMAMA
(Bağımsız)
Yarattığı dünyada çok daha rahat etmeden bir ötekisine geçmeyi alışkanlık edinen Crumb; rüyalar ve korkuların, evi aramak ve kaçmak istemenin, nabzı artıran davullarla akışkan vokallerin aynı anda var olduğunu bize hatırlatmakta çok başarılı. Üçüncü stüdyo albümleri AMAMA ile tekrar listelerimizde ve kalbimizde üst sıralara yerleştiler. Brooklyn çıkışlı dörtlünün en deneysel, en özgür ve dolayısıyla da en çok heyecanlandıran koleksiyonu demek yanlış olmaz.
TEKLİ: talking rocks & Netam – Serpent
(Kanto Records)
Psikedelik Anadolu tınıları ve vurucu elektronik dans prodüksiyonları arasında köprüler kuran talking rocks, Alptuğ Chavez’in solo projesi. İlk kayıtlarını 2023’te yayımlayan müzisyen, Kanto Records’tan yayımlanacak ilk albümü Nihilistan’ın geri sayımını başlattı. Netam ortaklığıyla kaydedilen “Serpent”’in kavurucu trompet partisyonları, önce çöl havası estiren gitar rifflerine; ardından coşkulu bir kulüp atmosferine karışıyor. Kapak görseli de talking rocks imzalı.
ALBÜM: Rapsody – Please Don’t Cry
(We Each Other / Jamla Records)
2012’de ilk albümünü yayımlayan; sonrasında Kendrick Lamar, Anderson .Paak, Dinner Party, Public Enemy gibi isimlerin kayıtları için de mikrofon başına geçen Rapsody’nin beş yıllık arayı kapatan solo albümü. North Carolina çıkışlı müzisyen, tam 22 şarkıya yer verdiği koleksiyonunda hem kendini sevme nasihatleri veriyor hem de içindeki karanlıkla yüzleşip iyileşme sürecini pasaj pasaj şarkılarına akıtıyor. Dinleyicilerine “bunu yaşayan tek kişi sen değilsin” diyebilen başucu albümlerinden biri olacağına şüphe yok. Erykah Badu düeti 3:AM, yılın en özel neo-soul kayıtlarından biri şüphesiz.

ALBÜM: of Montreal – Lady on the Cusp
(Polyvinyl Records)
İroniyi, kendini çok ciddiye almamayı çok iyi bilen; en sevdiğimiz delilerden of Montreal 1996’da başlayan kariyerlerine 20 albüm, beş tane de EP sıkıştırmış olsa da her zaman ilgi çekici ve dinlenilesi kalmanın bir yolunu buluyor. Hem şarkı yapımında hem söz yazımında “garip” olmaktan korkmayan grup, Lady on the Cusp’ta da her zaman olduğu kadar eğlenceli. Biraz şımarık, biraz müstehcen ve söz dinlemeyen koleksiyonda grubun kurucusu Kevin Barnes’ın hem renkli imge dünyasından hem de gürül gürül akan yaratıcılık şelalesinin en iyi karışımlarından.
EP: Liturgy – Immortal Life II
(YLYLCYN)
Prodüktörlüğünü Steve Albini’nin üstlendiği son albümü 93696 ile şarkı yazarlığının ne denli geniş bir alana yayıldığını gözler önüne sermişti Haela Ravenna Hunt‐Hendrix. “Transcendental black metal” janrının imza projelerinden biri olan Liturgy, bu kez kaseti en başa sarıyor. 2007’de kaydettiği ilk Liturgy EP’si Immortal Life’ın bu yenilenmiş versiyonunda, parçaları dört kişilik bir grupla çaldığını hayal ederek yeniden düzenlemiş Hunt-Hendrix. Üstelik müthiş bir My Bloody Valentine – “No More Sorry” cover’ı da mevcut.
TEKLİ: Family Dinner – Helianthus
(Other People Records)
Yumuşakça bir alternatif rock parçası gibi başlayan “Helianthus” solist Natalie O’Keeffe’in distortion’a boğulmuş vokallerinin oyuna katıldığı noktada biraz daha sert, belki biraz daha gerçek bir hâl alıyor; zira bestenin mesele ettiği şeyler oldukça ağır. Grup, albümün yapım sürecinde stüdyodayken okudukları bir haberden çok etkilenmiş: Ukraynalı bir yaşlı kadının Rus askerlerine ayçiçeği çekirdekleri verip “bunları cebinize koyun en azından ayçiçekleri çıksın” demiş, ve O’Keeffe de bu hareketi çok dokunaklı bulup şarkıyı bu kadına ithafen yazmış.