Geçmişin yükü ve ihtişamı: Beckham

Yazı: Utkan Çınar

Dört bölümlük Beckham belgeseli, şu günlerde futbol sevdalılarının da popüler kültür meraklılarının da gündem konularından biri. Manchester United’ın altyapısına seçildiği günlerden, şimdilerde Messi’yi transfer ettiği Inter Miami kulübü ile deneyimlediği yöneticiliğe uzanarak kapsamlı ve içeriden bir David Beckham portresi çizen seri, Netflix’te izlenebilir.

Ne hakkında?

90’larda raket gibi kullandığı sağ ayağıyla ünlenen, Spice Girls üyesi Victoria ile evliliği, marka anlaşmalarıyla, saç stilleriyle futbol sektörünü başka boyuta taşıyan, günümüzde dönen paraların asıl nedeni diyebileceğimiz, İngiltere ve Manchester United tarihinin en popüler futbolcularından David Beckham ve kariyer odakta. Yönetmen koltuğunda Succession’ın Hugo’su olarak da hatırlayacağınız Fisher Stevens var.

Zaman dilimi ve mekân

Beckham’ın profesyonelliğe adım attığı 1990’ların başından günümüze kadarki dönem. Ağırlık ise tabii ki aktif futbolculuk döneminde. Çocukluğu, ailesinin birkaç kelamı ve kısa arşiv görüntüleriyle çok fazla ortada yok. 

İlk intiba?

Öncelikle zatıaliniz gibi yaklaşık 30 yıllık ve fanatik sayılacak bir Liverpool taraftarı için ezeli rakip Manchester United ve onların bir yıldızı hakkındaki bir yapıma çok keyifle bakmak zor. Ama haklarını vermek lazım ki Alex Ferguson’ın altyapıdan gelen ve David Beckham’ın da dâhil olduğu gençlerle başardıkları spor tarihinde eşi çok görülmemiş bir tecrübe.

İzlemeden önce bilmemiz gerekenler

Beckham sadece ünlü bir şarkıcıyla evlilik yapmış ve düşünülmüş hamlelerle bir stil ikonuna dönüşmüş bir futbolcu değil tabii ki. 1998 Dünya Kupası’nda âdeta bir milli düşmana dönüşmesine neden olan kırmızı kartı, üç yıl sonra attığı harika frikikle İngiltere’yi dünya kupasına taşıyarak kendini affettirmesi, 1999 şampiyonlar ligi finalinin unutulmaz son saniyelerindeki başrolü, Los Galacticos sürecindeki payı ve harika ortalarıyla İngiltere futbolunun en potansiyeli yüksek, bir o kadar da -milli takım bazında- başarısız kuşağının en önde gelen parçası. 

Belgesel nasıl yöntemler/malzemeler kullanıyor? 

Konu David Beckham olunca yapımın klas bir stile sahip olduğunu söylemeli. Futbolcunun önemli takım arkadaşları ve ailesinin fikirleri kendi doğal ortamlarında, sohbet şeklinde alınmış ki bu da belgesele bir dinamizm katıyor. Dört saatlik bir iş için bu gerekli. 

Tabii ki belgeselin baş anlatıcılarından biri de Victoria Beckham. Özellikle Real Madrid yılları ve sonrasındaki Los Angeles – Milano – Los Angeles – Paris hattındaki fırtınalı sürecin eve nasıl yansıdığını dinlemek de aydınlatıcı oluyor.

En çok neyi sevdin?

Kendisinin sağ ayağı hakikaten inanılmazdı. Gollerine ve aslen korner tekniğine toplu bir arşiv hâlinde tanık olmak, bir futbolsever için kesinlikle büyük bir zevk. Belalısı Diego Simeone’nin keyifli ve harbici (!) muhabbeti; dönemin efsaneleri Cantona, Scholes, Neville ve tabii ki Ferguson’ı dinlemek de dönemi yaşayan futbolseverler için güzel bir hafıza tazeleme şansı. Şeytanın Avukatı’ndaki şeytan Al Pacino’nun  “Kibir en sevdiğim günahtır” lafını da hatırlayıp temkinlice de olsa David Beckham’ın bütün bu sirkin içinde futbolu seven, çalışkan bir sporcu olduğu intibası da çıktığını söylemeli. Bu da iyi bir örnek kendisinden sonraki kuşaklar için. 

En az neyi sevdin?

Burada yine taraftarlığı devreye sokayım. Aynı dönemde Liverpool da altyapıdan Fowler, McManaman, Owen hatta Gerrard, Carragher gibi gençlerle dikkat çekiyordu. O ekibin hiçbir şey kazanamamış olmasını hatırlatmasını sevmedim. Ayrıca İngiliz futbolunun adı az alınan efsanelerinden ve Beckham çiftinin teknik direktörlüğü sırasındaki davranışlarını çok kızdığı belli olan Glenn Hoddle bir güzel gömülürken onun da cevap hakkını kullanmaması talihsiz olmuş. Yine David Beckham’ın fırtınalı Real Madrid dönemindeki tek şampiyonluğunu getiren ve yakın zamanda, genç yaşta aramızdan ayrılan Jose Antonio Reyes için de iki kelam edilebilirdi. 

Modunu nasıl etkiledi?

Beckham’ın tüm kariyerine ve istesem istemesem de hayatına yeterince maruz kalmış biri olarak bilmediğim şeylerle karşılaşmadım. Ama nostalji yapmaya da birebir olduğunu söylemeli. Ayrıca Beckham’ın bu kadar şan şöhrete ve dertli zamanlarına rağmen öncülü George Best gibi kendini alkolle yok etmemesi veya peşinden gelen, şöhreti çok da iyi kaldıramayıp potansiyeline ulaşamamış Wayne Rooney gibi olmaması pozitif. Yine de medya, reklam ve pazarlama dünyasının kucağında büyümüş ve o kurallara göre yaşayan birinin anlatımlarına şüpheyle bakmamak da çok mümkün olmuyor her zaman.  

Kimler sever?

Sadece futbol ve Premier Lig tutkunlarının yanı sıra bu sporun global bir endüstriye dönüşmesinin ilk adımlarını; paparazzi kültürünü merak edenler için de güzel bir örnek. Sosyoloji ve tabii moda ilgilileri için de enteresan bir izlencelik olabilir.

Bunu seven şunları da sever 

2021’de yayımlanan iki belgesel; Manchester United’ın tarihini anlatan The United Way ve Alex Ferguson’ın kariyerine odaklanan Sir Alex Ferguson Never Give In; bu belgeselde yeterince değinilemeyen konuları merak edip de daha geniş çerçevede bilgi sahip olmak isteyenler için birebir. Yine aynı yıldan, aynı Beckham gibi Premier Lig’in de global bir markaya dönüşme süreci anlatırken keyifli bir 90’lar nostaljisi de yaratan Fever Pitch The Rise of the Premier League tavsiye edilebilir. Yetmez derseniz; 2013 tarihli ve Beckham’ın da dâhil olduğu çok başarılı Man Utd altyapı kuşağını anlatan The Class of ’92’yu da ekleyelim.

Soru işaretleri / varsa açtığı tartışmalar

Çekimler boyunca David Beckham’ın kafası dumanlı mıydı? Bana mı öyle geliyor? Şaka bir yana, flu gözler ve kelimeleri çok dikkatlice seçerek konuşması, sakinliği bir yandan artı puan olsa da geçmişinin yükünün hâlâ bir şekilde üstünde kaldığını gösteriyor sanki.