Civan Özkanoğlu birbirine uç uca, düşe kalka bağlanan görseller yaratıyor

İstanbul-New York hattında mekik dokuyan Civan Özkanoğlu, işlerinde gündelik hayatın, sıradan gibi görünenlerin ve absürtlüklerin izini sürüyor; kamusal mekân, kitle iletişim araçları, sanat dünyası ve politikayla iç içeliklerini araştırıyor. 1983, Adana doğumlu. İlk kitap projesi was in person (2015) adını taşıyor. Bugüne kadar uluslararası pek çok mecrada yer aldı. National Academy Museum’dan (New York) İstanbul Modern’e, Çağdaş Börek Salonu’ndan (İstanbul)  Sıhhiye Çok Katlı Otoparkı’na (Ankara) birçok yerde sergi yaptı. Melike Şahin’in Merhem albümünün fotoğraflarını da o çekti.

Civan Özkanoğlu’dan son dönemde işlerine yön ve ilham veren başlıca unsurları, nelerin onu bir şeyler üretmeye ittiğini, geride kalan bir seneyi aşkın sürecin çalışma pratikleri üzerinde ne gibi düşündürücü / dönüştürücü etkileri olduğunu, bir hikâye anlatıcısı olarak neleri önemsediğini, fotoğraf makinesinin arkasında olmanın onun için ne ifade ettiğini, işlerinde kendisini nasıl konumladığını paylaşmasını istedik.

Civan Özkanoğlu yanıtlıyor

Bir şeyleri içselleştirip dönüştürmek için bir sene oldukça kısa bir zaman fakat pandemi gibi global ölçekte bir olay, vakit geçirdiğim durumlar, ilişkiler ve çalıştığım konulara ister istemez bir ayar veriyor. Son yüzyıla baktığımızda sanatı, akımları, modayı, tüketim koşullarını değerlendirirken post-war, pre-war anlatımlarımızda nasıl pusula görevini görüyorsa bu pandemi dönemini de öyle anacağız ve pratiklerimizde etkisini hissedeceğiz. 

Çalıştığım bir kaç konu var ve kimisine bu “sakin” süreçte daha çok ikna oldum ve “iyi ki” dedim, kimisine ise daha farklı bir anlatım, katman eklememin kaçınılmaz olduğunu hissettim. Hatta bir tanesinin artık gerekli bile olmayacağını düşünmüştüm fakat “şimdi”den sıyrılıp ileriden baktığımda zaman ayrılan hemen her işin üretildiği dönemle birlikte okunduğunda bir karşılık bulabileceğini düşünüyorum. 

Hem yaşadığım New York şehri hem de ABD genelinde halka fayda amacıyla kurgulanmış, gözetleme ve takip içeren birtakım programlar ve araçların izini sürdüğüm iki ayrı proje var. Türkiye’de ise bir buğday tarlası ve etrafında birkaç yıldır dolanıyorum, kaydediyorum, vakit geçiriyorum. Bunlar merkezinde fotoğraf ve video olacak işler ve pandemi bu işlerin hızını, akışını yavaşlatsa da yeni katmanlar yaratma zorunluluğu açısından düşünmek, tekrar bakmak için iyi de geldi diyebilirim. 

Ortaya koyduğum işin içinde “hikâye” ya da “bilgi”den en az birisini, izleyicinin zihnini veya karnını kıpırtadacak şekilde iletmek yeterlidir. Ciddi çalışarak ama çok da önem atfetmeden, sıkıcılık ve saçmalama hakkımı da baki tutarak anlatmak hem kendi işlerim hem de başkalarının işleri üzerine düşünürken ilk baktığım noktalar. Hikâye anlatma garantili yola çıkmam ama duygu veya bilgi olarak birbirine uç uca, düşe kalka bağlanan görseller yaratmayı severim ve bunu tek bir “vurucu” imaja yeğlerim. 

Fotoğraf makinesinin arkasında olmanın benim için ne ifade ettiği, cevabı dönem dönem güncellenen bir soru. On sene önce belki de “her şey” demekti, şimdi sadece kullanışlı, bildiğim tanıdığım, sürprizli bir kayıt aracı. Ürettiğim, sergilediğim iş hangi medyumla ortaya çıkarsa çıksın fotoğraf her zaman benim konfor alanım ve en basit hâliyle ilk belge için elimi ilk attığım medyum. 

Çalışmalarımda kendimi genelde nasıl istiyorsam öyle konumlandırıyorum! Fakat iş büyüyüp ekip kalabalıklaşırsa pozisyon almalar da zorlaşıyor ve bu alışmaya çalıştığım bir durum.

İşin başında verilen/alınan “titr” ile bittiğinde yüklenilen farklı olabiliyor. Bu yüzden uzun ve sessizlikle kendi işlerimi çalışıp arada bir ortak, sipariş işlere girişir; oranın tüm hareketliliği ve farklılığından beslenir, sonra yine kendi güvenli alanıma dönmek isterim. Ama “konumlanma”yla illa ki bir titr isterseniz, özellikle son bir-iki yılda bahsettiğim kendi projelerim dışında sanat yönetmenliği, görsel danışmanlık, yürütücü yapımcılık gibi birçok pozisyon aldım. 

Non Guilty serisinden, 2012
Non Guilty serisinden, 2012
Eggs, devam eden iş, 2013~
Eggs, devam eden iş, 2013~
Deleuze aşağı Deleuze yukarı, neon yerleştirme (gezici iş)
Deleuze aşağı Deleuze yukarı, neon yerleştirme (gezici iş)
Hepimiz Biliyoruz, Performans, 2016
Hepimiz Biliyoruz, Performans, 2016
Melike Şahin - Merhem albüm kapağı, 2021
Melike Şahin – Merhem albüm kapağı, 2021
In Person serisinden, 2014
In Person serisinden, 2014
Buğday, devam eden iş 2017~
Buğday, devam eden iş 2017~

Civan Özkanoğlu’yla birlikte Cansu Yıldıran, Cemre Yeşil Gönenli, Aino Väänänen, Ege Kanar, Ekaterina Solovieva, Cemil Batur Gökçeer ve Devin Yalkın’la röportajların yer aldığı 6 derece uzak teorisinden ilhamla 8 fotoğraf sanatçısı dosyasının tamamını okumak için buradan Bant Mag. No:76’ya ulaşabilirsiniz. 

Hazırlayanlar: Cem Kayıran, Ekin Sanaç, Cansu Çubukçu