Danae Palaka, Yukimi ve bu hafta başka ne dinlesek?
Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, İlayda Güler, Şevval Öztemur, Tuana Özcan, Utkan Çınar, Zeynep Naz Günsal
Danae Palaka, ilk albümü Velox ile karmaşık ritmik dokuların arasında kaybolmaya çağırıyor. Little Dragon’ın vokalisti Yukimi, solo serüvenine Lianne La Havas’la yazdığı bir parçayla başlıyor. Can Güngör’ün kayıtları Bant Mag. Havuz / Bina’da gerçekleşen Canlı Akustik albümü yayında.
Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.

ALBÜM: Danae Palaka – Velox
(AFOM Int. [A friend of mine international])
“Bu albüm mekanlara, anılara, canlılara ve koşullara dair his ve düşünceler üzerine kurulu ve dinleyiciye belli duyguları aktarmayı amaçlıyor; küçüklüğümden beri sahip olmayı dilediğim bir süper güç bu. Her şarkı başlı başına küçük bir evren ama aynı zamanda bir bütünün parçası.” Atina doğumlu, İstanbul’da yerleşik Danae Palaka, ilk solo albümü Velox’un ardındakileri bu sözlerle özetliyor. Müzisyenin sonik kurgusunda, başlıca enstrümanı olan davul ve ritimler merkezde konumlanıyor. Danae Palaka için kendi köklerini keşfe çıktığı serüvenin bir kalıntısı olan Velox; girift ritimler ve düşsel dokuların katmanlanarak kana karıştığı sekiz parçadan oluşuyor. Prodüktör Nikos Dervisis eşliğinde kaydedilen albüm, müzisyenin uçsuz bucaksız ilham havuzuna dalmanız için de bir davet niteliğinde. İlk Danae Palaka albümünün 17 Ekim’de Eksibir’de gerçekleşecek çıkış partisinde müzisyene Ali Onur Olgun ve Eren Şenkardeş eşlik edecek. Detaylar burada.
TEKLİ: mxmtoon – rain
(AWAL Recordings)
1 Kasım’a tarihlenen yeni mxmtoon albümü liminal space için yerlerimizi aldık. Albümden gelen son tekli “rain” aslında oldukça kişisel bir iş. Müzisyen California’dan New York’a taşınmasıyla beraber kişiliğinde âdeta yeni bir boyut açılmış gibi hissetmiş ve esasında bütün hayatını güneşli California’da geçireceğini düşünürken şimdi hep New York’u özlerken buluyormuş kendini. Tatlı bir indie pop güzelliği olan parça, hikâye anlatıcılığı ve gitar kullanımlarıyla country sularına da göz kırpıyor.

TEKLİ: Tunng – Didn’t Know Why
(Full Time Hobby)
Önümüzdeki sene ilk albümü 20. yaşına girecek Tunng’ın yeni teklisinde ilk iki albümdeki romantik ideal olarak beliren Jenny karakteri geri dönüyor; fakat bu sefer toz pembe gözlüklerini çıkıyor ve Jenny’nin sihri yok oluyor. Grubun diskografisinde “biricik” olarak karşımıza çıkan karakter hakkında Mike Lindsay, Jenny’nin artık bu özelliğini kaybettiğini, onun da artık herkes gibi olduğunu söylüyor. Kesik ses parçalarıyla başlayan parça, ninni tadında bir gitar yürüyüşü ve katmanlı vokallerin hızlı ve muntazam icrasıyla baştan sonra hipnotize edici bir güce sahip.
TEKLİ: The Cure – A Fragile Thing
(Polydor Records)
Geçtiğimiz haftalarda Songs Of A Lost World albümünün kilidi “Alone” ile açılmışken hemen peşinden ikinci tekli geliverdi. The Cure bu, hiç üzmüyor desek olmayacak ama hiç şaşırtmıyor. Dinleyeninin içinde bir şeyleri acıtmak onlar için bir refleks elbet. “A Fragile Thing” de piyanosu, sevmeyi denemiş kalbi, karanlıktan gelen hikâyesi, sürükleyici basları ile duygusal anlamda perişan hâlde. Biz de öyle.
TEKLİ: Saya Gray – SHELL ( OF A MAN )
(Dirty Hit)
Japon-Kanadalı müzisyen Saya Gray, 2025’te paylaşacağı SAYA albümünü duyurduktan sonra bu haberi çıkış tekilsi “SHELL ( OF A MAN )” ile kutladı. Bu parçayı kaydedebilmek için sakinleşmek zorunda kaldığını ve aklı ile bedeninin birbiriyle kesiştiği noktaya vardığını söylüyor Gray. Pürüzsüz gitarı, fısıldayan yumuşacık vokali, keskin duygusal geçişleri ve cesaretli sözleriyle yolculuğuna melodik bir sayfa açmış.

ALBÜM: Deniz Erden – Anicca
(Bağımsız)
Deniz Erden, neo-klasik müzik alanında ilgi çekici işler ortaya koyan bir piyanist, besteci ve ses sanatçısı. İlk albümü Anicca’yı “şimdinin ve süreksizliğin bir arayışı” olarak tanımlamış, ne kadar da yerinde bir ifade. Müzisyen’in İstanbul’dan Berlin’e taşınma sürecindeki içsel devinimleri belgeleyen sekiz parçalık albüm; yer yer dokunaklı, yer yer aksak, yer yer coşkulu anlara ev sahipliği yapıyor. Göç etme hâlinin derinlerde yaşattığı titreşimlerin izini sürerken ressam Traugott Fuchs’a ya da şair Rainer Marie Rilke’ye de rastlıyoruz. Albümün kapak fotoğrafı da İdil Sezgin’den.
TEKLİ: Songhoy Blues – Toukambela
(Studio Mali / Transgressive Records)
Grubun “Gelecek nesillerin kendilerini bulabilmesi için sanat eserleri bırakan atalara büyük bir teşekkür” ifadeleriyle yayımladıkları Orchestre Kanaga de Mopti’nin 1970 tarihli şarkısı “Toukambela”nin cover’ı, geleneksel Mali müziğini kıvrak melodiler ve Songhoy Blues’a özgü blues-rock sound’larıyla zenginleştiriyor. Dördüncü albüm Héritage’ın habericisi parça, vokallerin yoğun duygusuna eşlik eden nefesliler ile ruhani bir atmosfer yaratıyor.
TEKLİ: Yoo Doo Right – Eager Glacier
(Mothland)
Yeni Yoo Doo Right albümüne haftalar kalmışken, koleksiyonun ikinci teklisi “Eager Glacier” heyecanı doruğa çıkarıyor. Montreal çıkışlı üçlü şüphesiz ki karanlık ve distopik bir atmosfer yaratmayı iyi biliyor. Yeni teklide ise nabzımızdan daha hızlı atan davullar bu atmosfere bir de kurtulması güç bir ama akut bir bilinmezlik ve gerilim ekliyor. 9 dakikalık şarkıya eşlik eden siyah-beyaz kısa filmde de dakikalar ilerledikçe olaylar sonik evrenle beraber iyice kararıp düğümleniyor ve parçanın ikinci yarısında daha sert bir dalga, belki de başladığımızdan daha karanlık bir yerde bırakıyor bizi.

TEKLİ: Yukimi – Break Me Down
(Ninja Tune / GRGDN Müzik)
Little Dragon’ın sesi Yukimi için sırada solo maceralar var. Lianne La Havas ile geçirdiği yaratıcı sürecin ilk çıktısı olan “Break Me Down”, müzisyenin başka bir kadınla birlikte yazdığı ilk parça olma özelliği taşıyor. Nakaratında şöyle bir mantra bırakıyor kucağımıza Yukimi: “Hiçbir şey beni yıkamaz. Hiçbir şey beni sarsamaz. Kimse beni kıramaz.” Ufukta bir albüm var mı, yakında haberleri gelir. İlk Yukimi parçası için Frederik Egerstrand tarafından çekilen klip, Ingmar Bergmann’ın The Seventh Seal filminden bazı lokasyonları mekân ediniyor.
ALBÜM: Dawes – Oh Brother
(Dead Ringers)
Taylor Goldsmith ve grubu Dawes için yeni yüzyılda folk rock alanında en verimli ekip desek yanlış olmaz herhalde. Son 15 senede 9 albüm yayımlayan Dawes; genelde istikrarlı soundunu ufak tefek değişiklerle sürdürmeyi başardı hep. Yeni albüm Oh Brother ile gelen en büyük değişiklik ise son yıllarda ayrılan isimlerle beraber grubun sadece Taylor ve kardeşi, davulcu Griffin Goldsmith’ten ibaret hâle gelmesi. Küçük bir stüdyoda kaydedilmiş albüm, son zamanlardaki klasik rock eğilimlerinden biraz uzaklaşırken, hem birtakım stüdyo cambazlıkları hem de Griffin’in davulunun da daha öne çıkmasıyla enerjik, ilgi çekici bir çalışma.
ALBÜM: DoFlame – BENT
(Blue Grape Music)
Toronto’nun bereketli hardcore punk sahnesinin yeni harikası DoFlame’in ikinci albümü BENT, gençliğin taşkın enerjisiyle şehrin sokaklarının kaosunu çarpıştırıyor. Mateo Naranjo’nun agresif vokalleri ile hacimli gitarların birleşimi, âdeta kasırganın ortasına sürüklüyor dinleyeni. Hız ve öfkeyle patlayan ritimlerin dinmediği BENT, duygu dolu ama keskin mi keskin bir fırtınanın içinde kendi kimliğini arayan birinin yankısı.

ALBÜM: Kenichi Asai – OVER HEAD POP
(Sony Music)
90’larda aktif olan Japon ekip Blankey Jet City’nin vokalisti Kenichi Asai solo diskografisine sekizinci uzunçalarını ekliyor. 2000’ler başı alternatif rock’ın dans pistlerini dolduran enerjisiyle açılan koleksiyon bu enerjiyi kaybetmezken aynı anda da biraz maceracı ve oyunbaz birinin hayatına eşlik ediyormuş gibi bir anlatı yaratıyor. Mutlu, kutlama havasında bir rock albümü ararsanız OVER HEAD POP’u kaçırmayın deriz.
ALBÜM: Charli XCX – Brat and It’s Completely Different but Also Still Brat
(Atlantic)
Brat yazından sonra, sonbaharına da hazır mıyız? İngiliz pop yıldızı Charli XCX, haziran başında yayımladığı altıncı stüdyo albümü ile yaza damgasını vurmuş, popülaritesini arşa çıkarmıştı. Üzerinden çok da zaman geçmeden, albümün remiks versiyonu da bizimle. İsminden de anlayacağınız gibi bu geleneksel bir remiks albümü gibi değil. Şarkılar aralarında Caroline Polachek, Bon Iver, Jon Hopkins, Robyn, Lorde, Julian Casablancas gibi farklı tarzlardaki yetenekli isimlerin katkılarıyla oldukça değişmiş. Yeni bir albüm dinliyormuşsunuz hissi kesinlikle var. XCX, prodüktörü A.G. Cook ile beraber pop müzik sounduna yeni bir soluk getirmiş bir isim. Bu “remiksler” de işin hakkını veriyor açıkçası.
TEKLİ: Rose City Band – Lights on The Way
(Thrill Jockey)
Moon Duo ve Wooden Shjips gibi gruplarıyla tanıdığımız Erik “Ripley” Johnson’ın solo projesinin yaklaşan Sol y Sombra albümünden yeni tekli “Lights on The Way”, country ve Amerikan folk müziğinin ince harmanıyla dikkat çekiyor. Pedal steel gitarın sıcak yankılarıyla çevrelenen bu parça, yazın son demlerinin dinginliğini umut dolu bir yolculuğu simgeleyen sözleri ile yansıtıyor.

ALBÜM: Can Güngör – Canlı Akustik
(Bağımsız)
Can Güngör mevsimine yakışır bir canlı akustik kaydı; Ezgi Daloğlu ve Kerem Can Dündar eşliğiyle… Müzisyenin ilk albümü Silik Düşler’in 10. yaşını külliyattan seçmelerle kutlarken, sessizliğin iki yüzünü anlatan iki yeni şarkıyla tanışacaksınız. “Sevda Buymuş”, Can Güngör yumuşaklığında inşa edilmiş flüt tınılarının kıpırtısıyla o’ndan ne gelecekse almaya ve elinde avucunda ne varsa vermeye, birlikte sessizliği paylaşmaya hazır birinin dilinden dökülüyor. “Saydım Yerimde” ise aynı nazik dokuyu gitar yürüyüşünde canlandırır ve anlatıcısının yaşadığı iç buğusunu saksafon notalarında duyururken; “Sevdim, sevildim korkular içinde.” diyerek kırılganlıktaki, kaçınganlıktaki sessizliğin ortasına bırakıyor dinleyeni. Yine bildiğimiz o sulardayız; bir akışına kapılmış, bir boğulmuşuz. Nihayetinde hep hatırlamamız gereken bir söze varıyoruz: “Hayat yeniden çağırıyor.” Bu sırada Can Güngör büyüsü de loop’tan çıkarmıyor.
ALBÜM: Chat Pile – Cool World
(The Flenser)
Cool World, toplumsal karmaşanın ve bireysel çalkantıların Chat Pile’ın karanlık estetiğine yansıması. Melodik derinlikleri, endüstriyel gürültüyle birleştiren koleksiyon, ağır ve gürültülü bir atmosferin içinde kaybolmuş yankılar barındırıyor. Albüm, dinleyiciye bir yandan patır kütür gitar riffleri ve çarpıcı vokallerle hücum ederken, diğer yandan derin bir melankoli hissi yayıyor. Cool World, grubun öfkeden damarları kabarmış ve nihilist müzikal yapısının yeni bir parçası.
TEKLİ: Ben Klock & Fadi Mohem – Clean Slate (feat. Coby Sey)
(LAYER)
29 Kasım’da yeni plak şirketleri LAYER’dan yayımlayacakları albümleri LAYER ONE’dan tekinsiz bir parça ile karşımıza çıkan IDM ikilisi, Güney Londralı MC ve NTS programcısı Coby Sey’in spoken-word performansıyla döşemiş tekliyi. Kararlı sözleriyle büyüleyici olduğu kadar huzursuz edici de. Bu ambiyanstaki düzenlemenin üstüne konuşan rapçinin yüzünü betimleyen, fotoğrafçı Laia Flynn’in yönettiği hem samimi hem de soğuk mu soğuk bir klibi de var “Clean Slate”in.

ALBÜM: Goat – Goat
(Rocket Recordings)
İsveçli; ya da kendi anlatılarına göre buraların -gerçek ama- acayip ve pek gizemli Korpilombololu psikedelik rock oluşumu Goat’un 12 yıllık serüveninin altıncı stüdyo albümü. Eklektik kolektifin kendi adını taşıyan uzunçalarında hard rock, psikedeli, afrobeat derken şimdi de funk’ı bünyelerine yedirdiğine tanık oluyoruz. Goat grubun önceki işlerine kıyaslara ayakları yere daha sağlam basan ve dingin, belli yönleriyle daha aşkın bir kayıt., Ritüelistik tınılarına katılan gitar lickleri ve sürükleyici soloların yanı sıra enstrümantasyona bir de piyanonun eklenmiş olması şaşırtıcı. Cızırtılı, tribal güruhun tınısına kapılmışken sanki gerçek dünyaya geri getiren bir dokunuş gibi duyuluyor. Doygun doygun, uzun uzun parçaların kimilerinde beklenmedik yollara gidilmiş, “All Is One”, trip-hop beatlerinin etkisindeki “Zombie” ve akışın son parçası (ayrıca yıldızı) olan “Ouroboros” buna istinaden tadına mutlaka bakılması gereken duraklar.
TEKLİ: Jeff Parker ETA IVtet – Late Autumn
(International Anthem)
Son dönemde deneysel caz pratiklerini farklı müzisyenlerin eşliğiyle hayata geçiren Tortoise gitaristi Jeff Parker, Los Angeles merkezli venü ETA’da yedi yıl boyunca sürdürdüğü residency programı kapsamında düzenli olarak çıktığı müzikal serüvenleri ölümsüzleştiriyor bu kayıt ile. 2023 sonlarında kapılarını kapatmak durumunda kalan mekânda, 2 Ocak 2023’te gerçekleşen performansın kayıtlarından oluşan albüm, 22 Kasım’da yayımlanacak. Jeff Parker’a basta Anna Butters, davulda Jay Bellerose ve saksafonda Josh Johnson’ın eşlik ettiği ETA IVtet’in ilk teklisi “Late Autumn”, 17 dakikalık fantastik bir sohbete eşlik ettiğinizi hissettiriyor.
TEKLİ: Min Taka – I Don’t Want To!
(Bağımsız)
İstanbul-Rotterdam hattında üretimlerini sürdüren Min Taka, geçtiğimiz yıl yayımladığı Partiyi Durdurun! albümünün ardından yüksek enerjili alternatif pop güzellikleri savurmaya kaldığı yerden devam ediyor. 2010’lar hyper-pop tatları veren İngilizce şarkı, yaklaşmakta olan yeni bir EP’nin de habercisi. Min Taka’nın prodüktör koltuğunu Rotem Gerad ile paylaştığı parçanın video klibi de işte burada.

ALBÜM: The Linda Lindas – No Obligation
(Epitaph)
“Hiçbir zorunluluğum yok, sadece tüm beklentileri bir kenara itiyorum.” diye açılıyor ikinci The Linda Lindas albümü No Obligation. “Excuse Me” parçasında sert ve agresif bir punk ruhu, “All In My Head” ile pop melodilerinin neşesinin parladığı geniş yelpazeli albüm; grubun sadece müziğinde değil; kendi kimliğinde de nasıl büyüdüğünü gösteriyor. No Obligation, The Linda Lindas hikâyesinin, sahnedeki cesur duruşun ve müzikal evriminin sadece başlangıcı. Albümde bir de “Weird Al” Yankovic düeti yer almakta.
TEKLİ: Warmduscher & Coucou Chloe – Cleopatras
(Strap Originals)
2014’ten bu yana kafasına eseni yapmaya devam eden İngiliz grup Warmduscher, Too Cold To Hold adlı beşinci albümü için artık günleri sayıyor. Lianne La Havas, Janet Planet ve Jeshi gibi konukların yer aldığı koleksiyondan paylaşılan son tekli, Fransız deneysel elektronik müzik prodüktörü Coucou Chloe eşlikli “Cleopatras”. Karşı konulamaz bir groove’la enseden sarıveren şarkı adını, grup üyelerinin tasarladığı hayali bir bardan alıyor. Penelope Whitehouse imzalı harika animasyon klibinde de bu barın ziyaretçisi olan enerji vampirlerini takip ediyoruz.
ALBÜM: Tucker Zimmerman – Dance of Love
(4AD)
İlk ve son albümü arasında 55 yıl olan bir müzisyeni hâliyle takdiri hak eder. Kariyerine 1960’ların sonunda başlamış ve Tony Visconti’nin prodüktörlüğünde yayımladığı 1969 tarihli debütü Ten Songs by Tucker Zimmerman ile David Bowie’den de bol övgü almış ve uzun süredir yaşamını Belçika’da sürdüren Zimmerman; 20 yıl aradan sonra yeni bir işle karşımızda. Günümüzün gözde indie folkçularıi Adrienne Lenker ve grubu Big Thief’in de katkılarıyla, ki albüm fikri de onlardan gelmiş, 83 yaşındak Tucker Zimmerman gayet eli yüzü düzgün bir işe imza atmış. Kanıtlayacak bir şeyi olmayan bir müzisyen edasıyla rahat, sakin ve ustalıklı bir yapıt. Lenker ile vokal uyumları da gayet güzel.

ALBÜM: Dua Saleh – I SHOULD CALL THEM
(Ghostly International)
Sex Education dizisinde Cal rolüyle tanıdığımız Dua Saleh’nin yeni albümünü tek sözcükle tanımlayacak olsak “seksi” derdik. On parmağında on marifet oyuncu, müzisyen, şair, aktivist Saleh 2019’dan beri müzik sahnesinde aktif. Yeni işi I SHOULD CALL THEM’de R&B türüne demir atmış olsa da house, caz ve başkaca dans müziklerine doğru savrulduğunu görüyoruz. Birbirini neredeyse takıntı hâline getirmiş ama henüz birbirine tam olarak adanmamış olan iki âşığın hikâyesini müziğe döken albüm her aranjmanı ve kararıyla heyecanlandıran, kan ısıtan bir iş.
TEKLİ: Zeta – Privilege
(Born Losers Records)
2003 yılında Venezuela’nın küçük bir kasabasında kurulan Zeta, kapitalist sistemin akrabası eşitsizliklerden kötülüğü sıradanlaştıran sisteme doğru gürül gürül akan sivri bir ses yaratıyor. 9 Ocak 2025’e randevu verdikleri Was It Medicine To You? koleksiyonunun öfkeli teklisi “Privilege”, “tutku ve sevgiyle bütünlük içinde zorluklara nasıl dayanabileceğimiz” konusunda kafa yoran Afro-Karayip sesleriyle politik bilinci yükseltiyor.
TEKLİ: Bryce Dessner – Closing
(A24 Music)
Geride kalan birkaç yılda, aralarında C’mon C’mon, A Good Person ve Bardo, False Chronicle of a Handful of Truths gibi yapımların da olduğu, adından söz ettiren pek çok film için besteler yapmıştı The National gitaristi Bryce Dessner. Başrollerinde Florence Pugh ve Andrew Garfield’ı izleyeceğimiz yaklaşan A24 filmi We Live in Time için hazırladığı müzikler de kasım ortalarında albüm olarak yayımlanacak.