Dave Gibbons nasıl Dave Gibbons oldu?

Yazı: Deniz Özöztürk

İngiliz çizgi roman sanatçısı Dave Gibbons, hayatını bizzat anlatmaya karar vermiş. Tim Pilcher tarafından derlenen otobiyografisi Confabulation: An Anecdotal Autobiography, 28 Şubat 2023’te Dark Horse Books tarafından yayımlanacak.

Confabulation: An Anecdotal Autobiography’de daha önce hiç yayımlanmamış 300’ü aşkın fotoğraf ve çizimle Gibbons’ın hayatına göz atacak; 70’lerde fanzin çizerliğinden DC evrenine sızmasına, Doctor Who evreninin 4. doktoru Tom Baker’la tanışmasından Esiner Hall of Fame’e kabul edilmesine dair bir dolu şeyi ilk ağızdan öğreneceğiz.  Ayrıca Dave Gibbons, çizeri olduğu Watchmen serisinin yazarı Alan Moore ile neden artık konuşmadıklarını da ilk kez Confabulation: An Anecdotal Autobiography kitabında açıklayacak. 

Gibbons’ın kariyerinden notlar

Dave Gibbons, 40 yılı aşan, çok yönlü ve üretken kariyeriyle çağının en saygın çizgi roman sanatçılarından. Anketörlük yaptığı zamanlarda dahi çizgi romanın yer altı dünyasında olan Gibbons, 2000AD dergisinde başladığı tam zamanlı çizerlik kariyerine; Doctor Who, DC evreninden Green Lantern ve Batman gibi ünlü serilerle devam etti. 

Gibbons’ı bugünkü ününe kavuşturan seri, Alan Moore’un yazığı 12 kitaplık Watchmen serisi elbette. Doğru ve yanlışın kesin çizgilerle ayrılmadığı bir evrende, saf iyi olmayan süper kahramanların anlatıldığı Watchmen, tüm zamanların en çok okunan çizgi romanlarından. Watchmen’in; 2009’da yılında yönetmenliğini Zack Snyder’ın yaptığı aynı isimli bir filme ve 2019’da 11 Emmy Ödülü kazanan bir mini diziye uyarlandığını da hatırlatalım. 

Daha sonrasında Gibbons kariyerine; Dark Knight’ın yazarı Frank Miller’ın 4 kitaplık politik satiri Give Me Liberty’i ve 60’lar İngiltere’sindeki “Mods and Rockers” alt kültürüyle birlikte Quadrophenia (1979) filminden etkilenerek yazdığı The Originals’ı çizerek devam etti  

Dave Gibbons çizimleri; gelecek vizyonları cyberpunk ve steampunk’ı estetiğini karıştırarak bunları tamamen ayrı bir stile dönüştürmesiyle özgünleşiyor. Oluşturduğu gelecek vizyonuna geçmişten makineler getirerek –Watchmen’deki zeplinler ya da Give Me Liberty’deki tıbbi makineleri hatırlayalım- okuyucusuna yer yer noir hisler de barındrıan retro-fütüristik bir evren sunuyor.