2018’in sonunda yayınladıkları Yakamoz Sandalı’yla üç yıla üç albüm sığdıran Hedonutopia stüdyo deneyimleri ve geleceğe dair planlarını anlatıyor.


“Seksen ayrı ateşte seksen ayrı tencere” kaynatan Fırat Külçek ile Kerem Feyzi ikilisiyle Hedonutopia, on yılı aşkın bir süredir kendi çizdiği yolda müzik yapıyor ve insanı sıkıca sarmalayan atmosferler yaratıyor. Geçtiğimiz yılın sonunda gelen üçüncü albümleri Yakamoz Sandalı da kucakladığı kuvvetli melodiler, synth’ler ve reverb eşliğinde bizi bir kez daha uzaklara doğru taşımakta. Dördüncü albümün hazırlıklarında şimdiden epey yol aldığını öğrendiğimiz gruba stüdyo deneyimlerini, şarkılarının gelişim sürecini ve sıradaki yayınlarıyla ilgili sorular sorduk.

“Hem doğrucu cahiliz, hem çocukların aklını kaçırtan oyuncaklarımızla köy meydanında kaos yaratıyoruz.”

Grup olarak yola çıktığınızdan beri birtakım kadro değişikliklerinden geçseniz de Hedonutopia hep yoluna devam etti. İlk günlerden bu yana ikinizin ortaklığı, birlikte çalışma şekliniz nasıl gelişti?

Mühendis Şaman şeklinde ilerliyoruz. Hem doğrucu cahiliz, hem çocukların aklını kaçırtan oyuncaklarımızla köy meydanında kaos yaratıyoruz. Bundan utananlar olabiliyor, gocunmuyoruz. Ne olursa olsun kimseye gebe kalmadan iki kişi devam edebilecek şekilde inşa edilmiş bir grubu korumak çok da zor değil. Yaprak gene çıkar, kış yine geçer…

İlk yazım aşamasından yıllar sonra stüdyoya, sizler için bir şarkının yaşam evresi nasıl? Biraz anlatır mısınız?

Seksen ayrı ateşte seksen ayrı tencere kaynıyor. Kimi fokur[duyor,] kimi sessiz duruyor. Bilmiyoruz hangisi neydi? Ya da dördüncü albümün hakkı hangisiydi? Sonra zaman daraldıkça seçmek zorunda kalıyorsunuz ve “ben yakışmam bu albüme” diyenle “ama dur, ben yıllardır bekliyorum sıramı” diyen arasındaki seçim her şeyin sadece teorik başlığını oluşturuyor. Önemli süreç. Bir tek siz bilirsiniz. Gerisini Bilirkişiye emanet ediyoruz. İnce ayar uzmanı Taner Yücel’e mesela. O daha mantıklı bir manyak olduğu için su gibi akıyor her şey.

Peki Yakamoz Sandalı’nda hangi şarkıların yer alacacağı nasıl kararlaştırıldı? Bu albümü hazırlama evresi nasıldı? Albümün adı nereden geliyor?

Albüm şarkı seçimleri, sıralarını bilen akıllı, ussuz şarkılar şeklinde geliyor. Demo hazır edilip Yücel’e gönderiliyor. İki ay demo dinleyip Taner’in evine yağıyoruz ekipmanlarla. Omurgayı kaydediyoruz önce. Vokal ve geri kalanları (analoglar) önceden mutabık kaldığımız stüdyo marifetiyle (Analog Kültür) kotarıp miks aşamasına geçiyoruz. Yok dinlemedir, yok mastering (Chris Sansom) derken, kapak ve fotoğrafları (Stüdyo Pul-Nazlı Erdemirel) bir araya getirip gerisini DokuzSekiz’e bırakıyoruz. “Yakamoz Sandalı” ise yakamızdan düşen her şeyin binip uzaklaştığı ve bizi bizle bırakarak hayatlarımızı rahatlatacakların tamamını içine alabilecek büyüklükte ve hızla uzaklaşan bir gemi hayalidir.

Çıkış albümünüzden son yayınınıza, son birkaç yılda kayıt deneyimleriniz, stüdyoya yaklaşımınız nasıl değişti? Taner Yücel’le çalışmak nasıl?

Albüm süreçleri bizim için birer okul oldu diyebiliriz. Kendini kaydetmek ve yayınlayabilmek çok önemli. Yakamoz Sandalı’nda Taner’in prodüktörlüğü rahat hissetmemizi sağladı. Ortaya çıkartmak istediğiniz sonucu hemen anlayıp eldeki şartlarla en iyisini yapmaya çalışan müzik âşığı biri kendisi. Yeterli imkân ve ilgiyi derhal hak eden bir prodüktör. Onu kayıt sürecinde en rahat bırakan grup ödülünü almak istiyoruz.

Farklı sanat dillerini bir araya getirmek ilk günlerden beri Hedonutopia’nın bir parçası oldu. Şimdilerde bu durum nasıl devam ediyor? Bu doğrultuda yapmak istediğiniz neler var?

Hüseyin Temel Kuru ve ekibiyle yakında görsel destek üzerine çalışmaya başlayacağız. Görselciler, kontrol altına alınması düşüncesinin bile saçma olduğu sanatçılar oluyor genelde. Rahat çalışmalarını istiyoruz. Sevdiğimiz şeyleri gösterip çekiliyoruz genellikle. Ama işten ziyade sıcak bir karaktere bakıyoruz esasen. Müziği oturtmak üzereyiz. Biter bitmez elbiseyi tam öreceğiz diye düşünüyoruz. İsmail Çağrı Aygün (“Bil ki” klibini çeken) büyük kazanç diye düşünüyoruz. Onu bırakmayacağız!

Şarkıları uzun zaman demlenmeye bırakan bir grup olarak canlı performansın sizin için öneminden bahsedebilir misiniz?

Biz canlı performansa takıntılı bir grubuz. Sevdiğimiz grupların canlı konser performanslarını izlemeyi severiz. Küçük hatalarına seviniriz salak gibi, “Olley!” deriz. Bizde sorun yok, bak onlar da batırabiliyormuş! Ama hata avcısı değiliz. Olmaya devlet cihanda A-plus konser gibi!

Özellikle bugünlerde size ilham veren bir şeyler var mı? Dinlediğiniz, okuduğunuz, izlediğiniz, Hedonukarma listesine daha ekleyemediğiniz?

Bir inme ya da hafıza kaybı yaşasak diyelim ki; birkaç yıl dinletilse Hedonukarma listesi, kendimize geliriz diye düşünüyoruz. Yo La Tengo, Hedonukarma’ya eklenmiş olsa da son isimlerden biri diyebiliriz. Milletin cılkını lisedeyken çıkardığı müzikleri ağzımız açık keşfettiğimiz oluyor.

Bir sonraki albümün çalışmalarının şimdiden başladığını söylediniz. Bu albümde yapmak istediklerinizle ilgili bizimle paylaşabilecekleriniz var mı?

Şarkıların sayısı şu anda sekiz. Biri daha sandalyesiz kalır, çekilmeye “ok” olursa demoyu oluşturacağız. Yine yedi şarkıyı Taner Yücel ile kaydetmek istiyoruz ve bu kez miks ve mastering için Görkem Karabudak’ı işaret ediyor. (Daha Görkem’in haberi olmayabilir bundan.) Albüm isminde “stereo” kelimesi geçsin gibi bir hissiyatımız var. E daha ne söyleyelim? Bu kadarını ancak Hedonutopia söyler.

  1. Yaşadığımız masal: Müzeyyen Senar

    2018, Müzeyyen Senar'ın 100. yaşını kutladığımız yıl. Çeşitli vesilelerle adı gündeme geldi, geliyor, gelecek. Aslında hiç gündemden düşmüyor zira bugüne kadar o kadar çok şey kattı ki bize, görmemek mümkün değil. Peki neden Müzeyyen Senar? Şarkıları anason kokuyor. Çilingirlerde akla gelen, hep onun şarkıları. Bu kadarı yeter mi? Elbette yeter ama tek sebep bu değil.

  2. Güneş vurmuş gece bahçeleri: Win Wallace

    Austin, Texas çıkışlı sanatçı Win Wallace’ın işlerine bakınca sonradan çürük olduğunu fark edeceğiniz olgun bir meyvenin kabartacağı kuşkulu bir iştah hissi yaşıyorsunuz.

  3. Yaşayan bir evin naif ve erotik konukları: Sadi Güran

    23 Şubat’ta Bant Mag Havuz’da açılan yeni sergisi "Hey Jüpiter II - E Kal Bu Gece Burada?"nın yoğun hazırlıkları üzerindeyken, Sadi Güran'dan bir saat koparıp iki sergilik bu serisi hakkında merak ettiklerimizi sorduk.

  4. Bir “Conan” sayısı ile başlayan çizgi roman serüveni: Yıldıray Çınar

    İlk solo sergisini Ocak 2019’da Bant Mag. Havuz’da açan Yıldıray Çınar’la çalışma metotları üzerine.

  5. Aklımdakiler: M. Kutlukhan Perker

    Türkiye’de çizgi roman kültürünün baş aktörlerinden M. Kutlukhan Perker, geçtiğimiz sene Contemporary İstanbul kapsamında ilk kez sergilenen “Miralay” serisindeki çalışmaları eşliğinde, sanat ve edebiyat dünyasının tanınmış isimlerinin sorduğu soruları yanıtlıyor.

  6. Görür görmez unuttuklarımız: “Çabuk Çabuk”

    Göçün çoğunlukla Suriyeli mülteciler üzerinden konuşulduğu, bu “konuşmanın” ise sık sık nefret söylemi ve popüler politika malzemesi edildiği bir ülkede görünmez kılınmış, kendi görünmezliğini de sahiplenmek zorunda bırakılmış bir azınlık ülke topraklarını mesken eden Afrikalılar.

  7. 2018’in en iyi 50 yabancı albümü

    Müzik açısından fazlasıyla bereketli bir yıl olan 2018, sonraki jenerasyonlara taşacak, ikon mertebesine erişecek birçok albümü beraberinde getirdi. Listeyi toparlarken, senenin ağırlıklı olarak mesaj odaklı, konsept kurguların ön plana çıktığı ve dinleyicisine doğrudan, filtresiz bir şekilde seslenen albümlerle bezeli olduğunu fark ettik. Listeyi 50 albümle sınırlarken fazlasıyla zorlandığımızı da buraya not düşelim! Huzurlarınızda, 2018’in nefis albümlerinden Bant Mag.’ın favori 50’lisi.

  8. 2018’in en iyi 30 yerli albümü

    Birçok mecrada ve platformda konuşulan bağımsız sahneye gösterilen ilginin artışının sebeplerini gözler önüne serer nitelikte albümler yayınlandı yıl boyunca. Ana akımdan da ses ve konsept odaklı fikirlerin öncelik olduğu, dümenin farklı yönlere kırıldığı kimi albümler geldi. Geride kalan senenin albüm raporunu çıkarırken, ülkede ne denli geniş skalada üretimler yapıldığının resmini bir kez daha görmüş olduk.

  9. 2018’in en iyi 20 yabancı müzik klibi

    Animasyonlar, büyük prodüksiyonlar, vurucu fikirler ve şarkıyla bütünleşen nefis görsel eşlikçiler... 2018 yılı, birçok müzik yayınına göre video kliplerin altın çağı olarak tanımlanıyor. 20 videoluk 2018 müzik klibi seçkimizde birçok farklı tür ve estetiğe rastlamak mümkün. Albüm listemizde olduğu gibi, “mesajın” yine ön plana çıktığı bir liste daha.

  10. 2018’in en iyi 20 yerli müzik klibi

    Yerli sahnede albümlerde olduğu gibi video kliplerde de farklı disiplinlerde üretimin durmadığı bir yıl oldu 2018. Animasyon üretimlerin sayısının iyice arttığı, performans klibi anlayışına yeni yaklaşımların getirildiği, gerçekçi hikâyelerin cesurca anlatıldığı 20 kliple, 2018’in yerli müzik sahnesinin görsel ifadelerine bakıyoruz.

  11. Şarkı şarkı: The Raws ve “BAT! BAT! BAT!” albümü

    İçinde Lucifer, dilsiz bir yılan, Ruhi Su ve fazlasıyla yüksek tansiyonu barındıran yeni The Raws albümü dinleyicisini ilk dinleyişte teslim alıyor.

  12. “Köy meydanında kaos”: Hedonutopia

    2018’in sonunda yayınladıkları Yakamoz Sandalı’yla üç yıla üç albüm sığdıran Hedonutopia stüdyo deneyimleri ve geleceğe dair planlarını anlatıyor.

  13. Aklımdakiler: The Ringo Jets

    Bu topraklarda dinleyicisi bol ancak üreticisi az, beyinden önce vücudu harekete geçiren o cayır cayır rock müziği sanki doğduğu yerde büyümüşler gibi çalmaya devam eden Ringolar, eş, dost ve ahbaptan gelen soruları üç vokalli bir gruba yakışan bir çeşitlilikle yanıtladı.

  14. 2018’in en iyi 50 filmi

    Her yıl olduğu gibi bu yıl da Bant Mag. ekibi tarafından seçilen yılın en iyi filmleri listesi huzurlarınızda… 2018 yılı içerisinde dünyada vizyona girmiş ya da festival prömiyerini gerçekleştirmiş filmlerden seçilen listemizde, Türkiye vizyonu değil, ilgili filmlerin dünya prömiyeri baz alınıyor.

  15. 2018’in en iyi dizileri

    Dünyada ilk kez 2018 yılı içerisinde yayın hayatına başlamış olan çiçeği burnunda drama ve komedi dizileri ile mini diziler arasından, Bant Mag. ekibi tarafından seçilen en iyilerin yer aldığı ilk 10’lar karşınızda!

  16. Sibel’in Islıkları: Damla Sönmez’le “Sibel” üzerine

    22 Şubat'ta vizyona çıkan "Sibel", güçlü karakteri ve ona hayat veren güçlü performansla dikkat çekiyor. Guillaume Giovanetti ve Çağla Zencirci’nin imzasını taşıyan Sibel’in ulusal ve uluslararası başarılarına neredeyse her hafta bir yenisini eklediği sonbahar aylarında, filmin başrol oyuncusu Damla Sönmez’le Chicago’da buluştuk.

  17. Hepimiz askerdeki gibi birtakım bölüklerde yaşıyoruz: Kader Can

    Kader Can, yerli sahnenin şüphesiz en başarılı ve üretken yazarlarından biri olan Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun altıncı oyunu. 21 yaşında yolu askere düşen rap âşığı bir gencin hikâyesini müthiş keyifli anlara da yer vererek anlatan tek kişilik oyunda Deniz Karaoğlu da kusursuz bir performans sunuyor. Tiyatro sahnesinin iki yetenekli ismiyle Kader Can’ı, oyunun doğuşunu, üç ay “askerlik” gibi geçen prova sürecini konuştuk.

  18. 2018’de prömiyer yapmış 5 çarpıcı tiyatro oyunu

    2008 yılından beri terk edilmiş bir halde başına gelecekleri bekleyen Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkımı, Barış Atay’ın oynadığı Kadıköy Emek Tiyatrosu’nun Sadece Diktatör oyununun yasaklandığı haberi ile başladığımız 2018 yılında tiyatro yine de vazgeçmeden üretmeye ve birlik olmaya devam etti...

  19. 2018’in dikkat çeken solo sergileri

    Gazete Duvar, Sanat Dünyamız, K24 gibi pek çok mecrada karşımıza çıkan sanat eleştirmeni ve yazarı Kültigin Kağan Akbulut Bant Mag. için 2018’in kendisinde iz bırakan solo sergilerini seçti.

  20. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler