Desire, Dirty Three ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, İlayda Güler, Şevval Öztemur, Utkan Çınar, Zeynep Naz Günsal

Italians Do It Better’ın imza gruplarından Desire, yeni albüm öncesi ısınma turlarını sürdürüyor. Dirty Three, 12 yılın ardından ilk albümüyle aramızda. Kim Gordon’ın yeni teklisi de kızı Coco Gordon Moore’un çektiği kliple birlikte yayında.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.


TEKLİ: Desire – Dangerous Drug
(Italians Do It Better)

Montrealli vokalist Megan Louise ve prodüktör Johnny Jewel’dan yoldaki Desire albümü Games People Play’den bir tekli daha. Evvelki işleri Escape’den iki yıl sonra, 2 Ekim’de gelecek albüm elbette ki üyelerinin yıllardır başını çektiği dillere destan etiketten çıkma. Gotik ve giallo estetikleri süper buluşturup analog ekipmanlarla elektronik sesler icra eden Desire çiftinin albümden dördüncü parçası gizemli, hisli, sürüşlü ve alabildiğine seksi. Sakince salınarak karanlıklara darbe darbe dalan bir çıkartma.

ALBÜM: Washed Out – Notes from a Quiet Life
(Sub Pop)

Bazılarına göre chillwave’in öncüsü olan Washed Out namıdiğer Ernest Green Jr. biraz eski günlerini arıyor gibi. 2010’ların bu synth bazlı, terapötik türü günümüzde etkisini biraz kaybetmişe benziyor. Washed Out’un yeni işi Notes From a Quiet Life artık 40’ını devirmiş müzisyenin daha sakin, daha ne istediğini bilir bir ürünü. Enerjisi belki biraz daha düşük, daha minimal belki ama bu yaklaşım yer yer güzel sonuçlar vermiş. Hazır yaz vakti; güneşli, denize yakın bir yerdeyseniz öğleden sonranın ölü saatlerinde size eşlik edebilecek bir albüm.  

ALBÜM: Loma – How Will I Live Without a Body
(Sub Pop)

Shearwater’da severek takip ettiğimiz Jonathan Meiburg’un Cross Record’dan Emily Cross ve Dan Duszynski ile oluşturduğu grubu Loma, kendi külliyatının üzerine koymaya devam ediyor. 2018’den beri yayımladıkları üçüncü albüm How Will I Live Without a Body, yine kalburüstü bir çalışma. Emily Cross’un vokalleri, ilgi çekici ritimler ve Radiohead-vari sonik atmosferle süslenince ortaya gayet güzel iş ortaya çıkmış. Meiburg’un Shearwater’dan aşina olduğumuz dokunuşları da oldukça belirgin. Shearwater’ın yeri ayrıdır ama Loma’nın da eksik kalır yanı yok. 

TEKLİ: Kim Gordon – ECRP
(Matador Records / GRGDN Müzik)

8 Mart’ta yayımladığı The Collective koleksiyonundan sonra yine öfkesini, gürültüsünü, alaycılığını müziğine katıp karşımıza çıktı Kim Gordon. Benimsemediğimiz ve özdeşleşemediğimiz hislere dair kaotik, bozuk, cızırdayan, sert seslere sahip son numarasının ismi “ECRP”. Müzisyenin kızı Coco Gordon Moore’nin yönettiği, gökdelenlerle dolu klibiyle yüzeyde olmayana dair avangart tınılı bir girdap bu parça. 

TEKLİ: SO Duo – Ah
(Ada Müzik)

“Zamanın mührünü kırdık. Ateşe ateş taşıdık.” Sumru Ağıryürüyen ve Orçun Baştürk’ten oluşan SO Duo’dan 2020 sonbaharından bu yana ilk yeni sesler geldi. “Ah” adını taşıyan parça, aynı zamanda Ankara Şarkıları adlı yeni SO Duo albümünün de habercisi. Geleneksel enstrümanlar, kimi ses oyuncakları ve ikilinin avangart yaklaşımıyla birlikte dingin akışına kapılıp savrulmanın rahatlatıcı bir etkisi var.

ALBÜM: Mabe Fratti – Sentir Que No Sabes
(Unheard of Hope)

“Hiçbir şey bilmediğinizi, jöle gibi yumuşak olduğunuzu ve her çatalın içinizden geçebileceğini hissettiğiniz o an. Soru işaretinin olduğu o hassas noktada fikirler de değişiyor ve büyüyor.” diyor Guatemala doğumlu Meksika’da yerleşik vokalist ve çellist Mabe Fratti. Ve dinleyicisini tam da o kişi hâline getiriyor yeni albümünde. Play’e basıyor; post-rock, pop, caz, klasik müziğin topraklarına girip girip çıkıyoruz. Tam konumumuzu bilmiyor, bilmek de istemiyoruz. Bir anda gümbürdeyen bir davul, gıcırdayan bir yaylı teli kaybolduğumuza işaret ederken, Fratti’nin meleksi vokalleri elimizden tutuveriyor; 41 dakika boyunca aynı duyguyu, aynı döngüyü tekrar tekrar yaşıyoruz. Özgür, özgüveni yüksek bir müziğin içinde süzülüyoruz.

EP: Wilco – Hot Sun Cool Shroud
(dBpm Records)

Wilco’nun yaz sıcağının altında pişirmeye bıraktığı altı parçalık koleksiyon, güneşin 24 saat içindeki konumlanmalarına paralel hâlde duygu durumunu geliştirmiş anlaşılan. Jeff Tweedy deyimiyle “gün ortası gibi oldukça sıcak başlıyor, biraz tedirgin ve rahatsız edici enstrümantal melodiler var ve nihayetinde serinletici bir esintiyle sona eriyor.” Çeşitli lezzet deneyimleriyle ferahlık vadeden bir yaz meyvesi.

TEKLİ: Killer Mike – HUMBLE ME
(Loma Vista Recordings)

4 Şubat gecesi gerçekleşen Grammy Ödül Töreni’nde aday olduğu üç kategoride de ödüle uzanan Killer Mike, törenin sonlarında apar topar gözaltına alınmıştı. Sonradan bunun sebebinin bir güvenlik görevlisiyle yaşadığı anlaşmazlık olduğunu dile getirse de sessizliğini koruyordu. Yeni teklisi “HUMBLE ME” ile bu yaşananlara dair içini döküyor: “Arkamda şeytanla kapıdan başım havada, kelepçeli ve gururlu bir şekilde çıktım. Tüm kahramanlarıma kelepçe takılmıştı, FBI bazılarını vurdu ve öldürdü.” Khari McCloud imzalı klibini de buradan izleyebilirsiniz.

ALBÜM: Dirty Three – Love Changes Everything
(Drag City)

2024 eski dostlarla bir araya gelme yılı olmaya devam ediyor. Warren Ellis, Mick Turner ve Jim White üçlüsü, son albümünü yayımladığında takvimler 2012’yi gösteriyordu. Altı parçaya bölünen 41 dakikalık yeni serüven Love Changes Everything; Dirty Three’yi Dirty Three yapan açıklığı, keskin sınırlardan arınmışlığı her ânında hissettiriyor. Yer yer kalp sıkıştıran kaotik bir açılışın ardından dokunaklı ve kırılgan sekanslarla havanın rengi sık sık değişiyor. 

EP: Shivani Day – That Which Is Not
(FAMM)

R&B ve electronica’nın mistik aromalarından kendine has bir karışım oluşturan Hint asıllı Leicesterlı Shivani Day’in altı şarkısıyla tanıştıran ilk kısaçaları. Dinlediğiniz sesin ticari odaklı müzikte rastladıklarınıza olan yakınlığına pek takılmamanız tavsiye; zira oldukça tatlı denemeler var içeride. Retrofütürist tınıları, müzisyenlerin kökenlerine yaptığı imaları duymayı, biraz puslu vokalleri ve onların yörüngesinde dans etmeyi sevenler sever.

TEKLİ: Bright Eyes – Bells and Whistles
(Dead Oceans)

Conor Oberst henüz 43 yaşında ama 30 yıldır albüm yayımlıyor. Buna ne demeli? Indie folk’un başat tayfasından olan Oberst, kendi ismiyle yayımladığı işlerin yanı sıra Mike Mogis ile grubu Bright Eyes ile de saygıdeğer bir külliyata sahip. 2010’larda ara verdiği grupla pandemiye denk gelen bir dönüş yapan Oberst, 20 Eylül’e tarihlenen yeni albümü Five Dice, All Threes’in haberini ilk tekli “Bells & Whistles”la verdi. Oberst’in o kendine özgü vokali hâlâ güçlü; şarkı da distortion’ın bile duyulduğu oldukça pozitif, hareketli, yüklü bir iş. Aslen genelde Bright Eyes ne zaman alt. country’e göz kırpsa iyi şeyler olmuştur. Bakalım albümün kalanı neler getirecek.  

ALBÜM: Hiatus Kaiyote – Love Heart Cheat Code
(Brainfeeder / GRGDN Müzik)

Maksimalizm kimi bünyeleri yorabilir; Hiatus Kaiyote yaratıcılığında yapılınca pek öyle olmuyor. Ancak Love Heart Cheat Code, Choose Your Weapon deliliği ve grubun geçmiş diğer albümlerine kıyasla bir nebze daha sakin seyreden, bir yandan da her zamanki gibi sımsıkı groove’uyla dinleyeni hızla ele geçirebilen bir koleksiyon. Uzun süreli dinleyicilere daha az heyecanlı gelebilir ama soul’un uzanabildiği yerleri görmek ve Nai Palm’ın uçuş kaçışlarına tanık olmak daima eğlenceli. Süper kapak görselinin Sri Lanka doğumlu, Toronto’da yaşayan multimedya sanatçısı Rajni Perera’dan olduğunu da söylemeden geçmemeli.

TEKLİ: Sevdaliza – Alibi (with Pabllo Vitar & Yseult)
(Twisted Elegance)

Onur Ayı’nın sonuna Sevdaliza’nın bu parçasından daha yaraşır bir tekli olmayabilir. Tüm kadın+ların karanlık ve saf yoldaşlık içeren hikâyelerini ve onların ilahi enerjisini betimleyen üçlü, nakaratla Havanalı Sexteto Habanero Godínez’in ta 1918’de kaydettiği, bundan on yıllar sonraysa Kolombiyalı Magín Díaz’ın popülerleştirdiği “Rosa, Que Linda Eres” şarkısına atıfta bulunuyor. Ayrıca önceki Sevdaliza teklisi “Ride or Die II”ya minik gönderme yapan parça, Matthias Janmaat ve Mucky’nin aranjmanındaki Latin tınılarıyla kanımızı kaynatırken reggaeton vuruşlarıyla sandalyeden kaldırıyor. İki yıl evvel atılan ilk tohumlarından Brezilya’da Fernando Nogari’nin çektiği klibe kadar tüm hikâyesini Instagram‘da anlatmış tanrıça.

TEKLİ: Tycho – Phantom
(Mom + Pop / Ninja Tune / GRGDN Müzik)

Yarattığı masalsı atmosferlerle içine dalması her daim büyük hazlar yaşatan elektronik dehlizler kurgulayan prodüktör ve besteci Tycho (Scott Hansen), yeni bir albüm duyurdu. İlk teklinin ardındakileri şöyle özetliyor: “‘Phantom’ ile bir gece kulübünün ışıklarının bilinmeyen bir varlığıyla karışması gibi his yaratmak istedim. Varoluşun gizemine dair derin bir anlayışa kanal görevi gören değişken bir zekâ gibi.”

ALBÜM: Anthony Green – Doom. Spun.
(Born Losers Records)

2022’deki Boom. Done.’ın peşine takılıp gelen yeni koleksiyon iş birlikleriyle, coverlarla, Robert Desnos’un dizeleriyle, canlı performanslarla ve eski birkaç şarkının yeni tasarımlarıyla dolu 40 dakikalık bir soundtrack âdeta. Müzisyenin “hayatımdan anların bir kolajı gibi” diye betimlediği albüm, çeşitli vokallerle duygu yüklü bir hikâye anlatıcılığını üstlenmiş. 16 parçalık Doom. Spun. yaprakları içsel liriklerle, gövdesi çeşitlenen elektronik rock sesleriyle Anthony Green’in yaşamına köklenmiş bir ağaç. Gölgesinde dinlenmelik. 

TEKLİ: Ryuichi Sakamoto – Tong Poo
(Milan Records)

28 Mart 2023 günü 71 yaşında hayatını kaybeden Ryuichi Sakamoto ve mirası, türlü yayınlarla anılmaya devam ediyor. Müzisyenin kariyerinin son dönem işlerini yayımlayan plak şirketi Milan Records’ın hazırladığı Opus, Tokyo’daki NHK 509 Studio’da gerçekleşen son Ryuichi Sakamoto konserinden kayıtları albüm formatına taşıyacak. Koleksiyondan dinlemeye açılan ilk parça, piyano versiyonuyla “Tong Poo”. Hem Sakamoto hem Yellow Magic Orchestra hem J-Pop / city pop gibi Japonya merkezli müzik akımları hem de elektronik müziğin seyrini derinden etkilemiş bir şarkı.

ALBÜM: James Blake & Lil Yachty – Bad Cameo
(Quality Music/Motown & Republic)

Şu sıralar seri üretim hâlinde olan James Blake ve bir süredir psikedelik müzik sularında yüze Lil Yachty’nin birlikte üretip salıverdikleri sürpriz bir albüm. Atlantalı rapçi, Blake’ın duygusallığına; Blake ise Yachty’nin renkliliğine uyumlanmış gibi. “Ambient” ve “deneysel” türevi yakıştırmalarla tanımladıkları Bad Cameo‘dan konuşurken bu sıfatları geçirmemek zor ama girişimin kendisi bu tanımları o kadar da karşılamıyor. Efektlere, sentezlere doygun ve sözleri her zaman anlaşılmıyor, ki bu Yachty’nin bilindik “mumble” icrasına paralel bir durum. Miles Parks McCollum’un arada bir seçilen mizahı toy, resimleri komik laflarının parçaların varoluşsal tınısına tezatlığı bazen acayip gelse de zevkli. Dom Maker ve BYNX’in iddialı ama abartısız beatleri, uzun parçalar, hisler, titreşimler… Başlık parçası ise dinlemeden evvel alabildiğine geyik olacakmış gibi bir izlenim verip tüm parçaların içinden en dingin ve ruhani olanı çıkmasıyla hem beklentileri duvara toslatıyor hem de albümün niyetinin hepten altını çiziyor.  

TEKLİ: Okay Kaya – Undulation Days
(ONErpm)

6 Eylül’de yayımlayacağı Oh My God – That’s So Me albümünden ikinci tekliyi paylaşan Kaya Williams, atonal armonileri ardına alarak bir akustik piyanonun başına geçmiş. Dinginliği yatıştırıcı, tuhaflığı ise ilgiyi tutan parçanın Brooklyn merkezli ilüstratör ve yönetmen Daniel Zvereff’in çizip çektiği klibi Kaya’nın çağrışımsal sözlerinin resmini çizerken parçanın tuhaf ve soyut hissini mavi mavi pekiştirmiş.

TEKLİ: Melt-Banana – Flipside
(A-ZAP Records)

Haberler iyi: Japonya’nın noise rock efsanesi Melt-Banana sahalara geri döndü. Tam 11 yıllık arayı kapatacak yeni albüm 3+5 için takvimlerde 23 Ağustos işaretlenebilir. Albüme ismini veren parça geçtiğimi aylarda yayımlanmıştı, sırada cayır cayır bir şarkı daha var. Yasuko Onuki ve Ichiro Agata ikilisinin formundan hiçbir şey kaybetmediğini ispatlıyor “Flipside”. Günün her saatine uygun bir şarkı değil tabii, her Melt-Banana işinde olduğu gibi.

ALBÜM: Johnny Cash – Songwriter
(Universal)

Johnny Cash’in 1990’larda Rick Rubin aracılığıyla kotardığı American Recordings serisi bir müzisyenin yaşadığı en görkemli geri dönüşlerden biri olmalı. Bilmediğimiz nokta ise Cash, Rubin ile tanışmadan çok kısa süre önce bir albüm hazırlığı yapmaktaymış zaten. O albüm oğlu John Carter Cash’in ön ayak olduğu bir hamleyle yeniden ele geçirildi ve ölümünün üzerinde 20 seneden uzun zaman geçmesine rağmen yeni bir Cash albümüne kavuştuk. Cash’in o dönemki vokal kayıtları tamamen temizlenerek kullanılmış ve albümün gerisi tamamen yeni kaydedilmiş. Dan Auerbach, Marty Stuart, Vince Gill gibi isimlerin başını çektiği bir kadroyla hem de. Şarkılar tabii ki güzel, Cash’in vokali de harika ancak müziğin geri kalanıyla yer yer kaynaşmakta zorlandığını söylemeli. Enstrümanlar da öne çıkmayacak şekilde aranje edilmiş. Bu iyi niyet ister istemez bir yavanlık katıyor. Yine de Cash’ten hâlâ bir şeyler duymak çok güzel. 

ALBÜM: Cornelius – Ethereal Essence
(Like Ltd)

Fırtınalardan geçme hissiyle başlayıp; yerini hızlıca, neşenin dibinde duran sıcak bir melankoliye bırakan Ethereal Essence, türlü efektlerle inşa edilmiş 12 parçada kâh beyninize masaj yaparak uyku getiriyor, kâh zengin dokularına kulak kabarttırıyor. İsminin hakkını verircesine ruhani olanın hafifliğinde, dinlemesi zevkli bir kayıt. Ryuichi Sakamoto’nun “Thatness And Thereness”ını yorumladığı tatlı vedayla da gönül alıyor.

TEKLİ: Manu Chao – São Paulo Motoboy
(Radio Bemba / Because Music)

Manu Chao, 17 yılın ardından ilk albümünü duyurdu. İsmi Viva Tu, yayın tarihi 20 Eylül. 13 şarkıdan oluşacak albümde country müziğin ikonik figürlerinden Willie Nelson ve Fransız şarkıcı Laeti ile yapılmış düetler de yer alacak. Albüm haberine “São Paulo Motoboy” adlı yeni bir şarkı da eşlik ediyor. Manu Chao bu şarkıyı, Brezilya’da her gün hayatını riske atarak çalışan motorlu kuryeler için yazmış. Klibi de işte burada.

TEKLİ: Canay Doğan – Cesur Aşktan Yana
(d’Art Music Co.)

Solo kariyerine 2021’de start veren Canay Doğan, yeni teklisi “Cesur Aşktan Yana” ile aramızda. Sonik dünyasında barındırdığı retro pop referanslarıyla, farklı dünyalara ait iki insanın buluşması zor aşkını anlatan bir şarkı bu. Prodüksiyonu Kenan Berke Özer ve Mehmet Dilşad Peker’e ait şarkının boğazı ve İstanbul sokaklarını mesken edinen klibi de buradan izlenebilir.