Oyun biter, miras kalır: Diana Taurasi

Yazı: Tuğçe Özdenoğlu

“Mentally and physically, I’m just full.”
(Zihnen ve bedenen artık tamamen doluyum.)

Diana Taurasi, kendine has üslubuyla emekliliğini böyle duyurdu. İçinde dram, ekstra duygusallık ya da uzun veda mektupları yoktu. Tıpkı sahada olduğu gibi direkt, samimi ve kaçınılmaz anları olduğu gibi söyleyen bir Taurasi… Basketbol, onun için her zaman en saf hâliyle kazanmaya dayalıydı. Parkeleri terk ederken geriye yalnızca şampiyonluklar, rekorlar değil; aynı zamanda WNBA’nin ve kadın basketbolunun DNA’sına işlenmiş bir miras bırakıyor.

Baştan alalım. UConn’da (Connecticut Üniversitesi) jenerasyonunun en büyük yeteneklerinden biri olarak parladı; üç NCAA şampiyonluğu kazanmış, Geno Auriemma’nın elinde şekillenen bir basketbol dehasıydı. 2004’te WNBA’ye adım attığında da bir efsane olacağının sinyallerini vermişti. 20 sezon boyunca WNBA’de yapacakları da kadın basketbolunun kültürel bir hareket olarak nasıl büyüyeceğini belirleyecekti.

Diana Taurasi & Geno Auriemma

Taurasi’nin oyunundaki cüretkârlık, “Kadın basketbolu daha yumuşak oynanır” anlatısını “Kadın basketbolu izlenmesi gereken bir şovdur” noktasına taşıdı. Gözünü kırpmadan attığı üçlükler, soğukkanlı bitirişler ve oyunun en kritik anlarında devleşmesiyle hafızalara kazındı. Sonrası? Altı olimpiyat madalyası, üç WNBA şampiyonluğu, 14 kez All-WNBA, sayı rekorları, asistler, trash talklar ve çok daha fazlası.

Saha içinde rakipleriyle fiziksel ve mental savaşlara girerken, saha dışında kadın sporcuların görünürlüğü ve hakları için mücadele etti. 2014’te WNBA sezonunu es geçerek Avrupa’ya gitmesi, kadın basketbolundaki maaş eşitsizliği tartışmalarını alevlendirdi. 2020’de, Breonna Taylor için adalet çağrısı yapan WNBA oyuncularının ön saflarındaydı. Ligdeki diğer oyuncularla birlikte, Atlanta Dream’in eski sahibi Kelly Loeffler’ın ırkçı söylemlerine karşı mücadele etti ve takımın satılmasını sağlayan baskının bir parçası oldu.

Brittney Griner & Diana Taurasi

Nitekim “White Mamba” lakabı da tesadüf olamazdı; Kobe’nin evrenini kadın basketboluna taşıyan, pes etmeyen, her an kazanmaya aç bir oyuncuydu. En kritik anlarda “ben buradayım” diyerek topu eline alan, trash talk’un dozunu ayarlamayan, rakipleriyle sahada savaşıp sonrasında aynı masada oturup gülebilen bir fenomen. Kadın basketbolunun modern çağında, Taurasi’nin bir şekilde dokunmadığı bir hikâye yok. Onun adı anıldığında Sue Bird’le olan kardeşliği, Candace Parker’la yıllarca süren rekabeti ve Brittney Griner’ı WNBA’ye adapte ederken ona gösterdiği liderlik akla gelecek.

Şimdi Taurasi formayı çıkarıyor ama bıraktığı miras, WNBA’de türlü şekillerde hissedilmeye devam edecek. Sabrina Ionescu’nun soğukkanlı üçlükleri, Arike Ogunbowale’in clutch anları, A’ja Wilson’ın baskınlığı… Hepsinde Taurasi’nin izlerini görmeye devam edeceğiz.

Teşekkürler White Mamba. Sadece oyunu değil; oyunun anlamını da değiştirdiğin için.