Dilan Balkay, Mitski ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, İlayda Güler, Zeynep Naz Günsal - Fotoğraf: Damla Es

Dilan Balkay, gece insanları için söylüyor. Mitski, yalnızlık ve kendine zarar verme konularına dürüstçe kafa yoran bir parçayla aramızda. Beverly Glenn-Copeland, yeni bir dünyanın doğuşunu kutlamaya çağırıyor.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.

TEKLİ: Dilan Balkay – Geceyi Dinle
(SMF)

Groove’suz yaşayamam diyenler; zengin katmanlı düzenlemeleri, neo soul / caz etkileşimli bol kırılmalı müzikleri sevenler buraya. Her detayıyla parlayan yeni Dilan Balkay şarkısı, geceye yapılmış bir güzelleme. Seda Erciyes, Nova Norda, Min Taka gibi müzisyenlerle de çalışan Arsan Salaryfar prodüktörlüğünde kaydedilen parça, bir ânını dahi kaçırası olmayan gece düşkünlerine, nefeslerini tutup sessizliği dinlemelerini; güneşin doğuşundan değil, geceyi unutmaktan korkmalarını söylüyor. Bunu bir gündüz vakti okuyor ve “Ah şimdi gece olsaydı” diye düşünüyorsanız, Cem Kayıran’ın “Geceye adanmış bazı müzikler” dosyasına da uğrayabilirsiniz.

TEKLİ: OSEES – Stunner
(Castleface Records)

En sevdiğimiz psikedelik  punk canavarlarından John Dwyer ve kadim dostlarından gelen tekli, bu sefer ters köşe yapılarak sadece YouTube’dan, Matt Yoka’nın elinden ve zihninden çıkma, son zamanlarda deneyimlediğimiz en kalabalık ve yırtık videolardan biriyle yayımlandı. Sıradaki albüm Intercepted Message’dan bize bahşedilen üçüncü parça “Stunner” ısrarla atakta, dur durak bilmeyen bir davul-synth-gitar fırtınası.

ALBÜM: CHIKA – SAMSON: The Album
(Warner Records, Inc.)

Dört EP ve sayısız tekliden sonra ilk albümüyle karşımızda olan, ortaya çıktığı andan itibaren kişiliği ve bilinciyle dikkat çekmiş CHIKA’nın Lin-Manuel Miranda, Freddie Gibbs, Snoop Dogg ve Stevie Wonder gibi büyük isimlerin de katılımıyla sunduğu uzunçaları dramatik ve sürükleyici olduğu kadar eğlenceli de. Açık sözlü kişiliğini verse’lere döktüğü, kendini ve sektörü kurcaladığı yazını etkileyici, sound’u ise epey geniş. Beyoncé’nin sadık prodüktörlerinden Derek Dixie’nin bando efekti yaratan dokunuşlarını işitebildiğimiz ve bu bakımdan aşina gelebilecek albüm düşündüren, hatta bazen üzen içgörüler barındırdığı kadar bop’lattıran da; etkili ve kararlı bir çıkış albümü olmuş kesinlikle. 

ALBÜM: Beverly Glenn-Copeland – The Ones Ahead
(Transgressive Records)

Susam Sokağı’nın bestecilerinden biri olan müzisyen ve trans aktivist Beverly Glenn-Copeland, uzun bir aranın ardından yeni orkestrası Indigo Rising’le birlikte sahnelere dönmüş ve diskografisinin kimi duraklarına yeni bir bakış getiren yayınlar yapmıştı. Sıra 20 yıllık arayı takip eden, tamamı yeni parçalardan oluşan bir stüdyo albümüne geldi. Albümün ilhamını ve taşıdığı spiritüelliği ifade etmek için sözü Beverly Glenn-Copeland’a bırakalım: “Eski dünya parçalanırken, yeni bir dünya doğmayı bekliyor. Çeşitli güçlerimizin hepsine ihtiyaç var. Henüz gelmemiş olan nesiller bizi ileriye çağırıyor.”  

TEKLİ: Purity Ring & Black Dresses – shines
(The Fellowship)

Kanadalı iki elektronik müzik duosunun işbirliğinden ortaya çıkan “shines” her bölümünde farklı tempolarda ve duygularda âdeta birden fazla şarkı barındıran bir hyperpop numarası. Purity Ring’in de Black Dresses’in de tarzlarından feragat etmediği parçada gürültülü elektronik moddan daha yumuşak ve popvari kısımlara geçişte kulaklarınızın duyduğuna yetişmesi zor olabilir. 

TEKLİ: Shamir – The Beginning
(Kill Rock Stars)

Cinsiyet klişelerini alt üst etme yoluna baş koyan Shamir, 18 Ağustos’ta yayımlayacağı Homo Anxietatem albümünden düşen üçüncü tadımlık “The Beginning”i 14 yaşındayken, aşkı henüz tatmadığı bir dönemde yazdığını fakat o zaman bile mutlu sonun sağlıklı bir başlangıca bağlı olduğunu fark ettiğini söylüyor. Akılda kalıcı bir bas döngüsüne eklemlenen kontrtenor vokalleri ve her zamanki sıcak, canlandırıcı riffler eşliğinde, bir zamanlar zihni ve duygularının tamamıyla “orada” olma cesareti gösterdiği bir ilişkideki partnerinin yıkıcı davranışlarına sitem ederek, “Keşke zamanı geriye alabilseydim, tıpkı Cher gibi.” diyor. Bir park gününde geçen klip ise ayrılıktan sonra arkadaşların yanında olmanın iyileştirici gücünü hatırlatıyor.

TEKLİ: Mitski – Bug Like An Angel
(Dead Oceans)

Hayranlarına mail attığı bir ses kaydıyla yeni albümün yolda olduğunu duyuran Mitski, bundan hemen iki gün sonra da yeni teklisini paylaştı. “Bug Like An Angel” müzisyenin bir önceki işi Laurel Hell’de duyduğumuz her şarkıdan çok daha minimal; Mitski’nin sesine yalnızca bir akustik gitar, piyano ve bir koro eşlik ediyor. Derin üzüntüsünü pop melodilerine dökmek konusunda deneyimli ve başarılı olduğu zaten malumunuz. Bu sefer de yalnızlık, alkol tüketimi ve kendi kendine zarar verme üzerine dürüst ve savunmasız şekilde kafa yoruyor. 

ALBÜM: The Clientele – I Am Not Here Anymore
(Merge Records)

The Clientele bir double albümle daha önce denemedikleri sonik patikalara girip bizi de yanlarında götürüyor. Önceden karşılaşmadığımız spoken word vokalleri, grubun davulcusu Mark Keen’e alınan celesta ve yaylıların yardımıyla ortaya çıkan gotik ve ürpertici hava, 1991’den bu yana üreten grubun sunacak daha çok şeyi olduğunun göstergesi.  Albümün temasını “güzel karmaşalar” olarak betimleyen solist Alasdair MacLean’in sözleri yazarken kendini özellikle annesini kaybettiği 1997’ye dönerken bulduğu albüm, ölüm ve fanilik temalarını yavaş yavaş işliyor.

TEKLİ: Bade Nosa – Yangın Yeri
(Mudita Records)

İlk albümünü yayımlamaya gün sayan Bade Nosa’dan, can yaktığı kadar sırt da sıvazlayan bir şarkı. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ve 6-20 Şubat depremlerinin ardından yaşadığımız derin öfkenin izlerini taşıyan sözler; giderek yükselen, güçlenen bir müzikal düzenlemeyle evimizi, yurdumuzu yangın yerine çevirenlerden hesap soruyor; “Gerekirse korkacaksınız siz de beyler.” diyor. Dikkatli dinleyenler geri vokallerde Nilipek. ve Elif Dikeç’i duyabilir. Kapak görseli Nazım Serhat Fırat’a ait; haksızlıkların ortasında savruluşumuza sahne olan video klip ise Elif Tekneci imzalı.

TEKLİ: Can Aydınoğlu – İnsanların Arasından
(zaten)

Aydınoğlu’nun yıllar evvel Sofar İstanbul sahnesiyle canlısını işittiğimiz, şimdi ise nihayet kaydına ulaştığımız “İnsanların Arasından”ı dingin ve hafiften katartik denebilecek tıngır mıngır bir tekli. Kadim dostları Nilipek. ve Berkay Küçükbaşlar’ın yanı sıra Alp Özdayı, Umut Burkay Coşkun ve Ozan Kısaparmak’ın da dokunuşlarını barındıran tekli; beden ve ruhun kesişmediği, birbirini ıskaladığı anları şarkılaştırıyor. Şahane kapak görseli de Irmak Dönmez’den.

TEKLİ: Bibio – Sorry (Won’t Cut It) 
(Warp Records)

2019’dan beri her albümünün akabinde bir de EP yayımladığını çünkü bu sayede “aynı hikayenin içine daha fazla fikir ve çeşitlilik sığdırabildiğini” söyleyen Bibio’nun yeni teklisi de eylül sonunda yayımlayacağı kısaçalardan. R&B rüzgârlarıyla gelen bir groove’la her yeri sarılmış parçada çok geç olduğunu bile bile af dileyen birine kulak veriyoruz. Teklide Bibio’nun 2016’da beraber The Serious EP isimli kısaçaları kaydettiği solist ve gitarist Olivier St. Louis’nin dokunuşu da mevcut.

TEKLİ: Enis Çakar – One’s Search For Something
(Bağımsız)

Daha önceleri ambient bestelerini Zeleia adıyla yayımlayan, Aslı Yalçın ile birlikte eş kurucusu olduğu çevrimiçi ses kütüphanesi Vadi Sound için alan kayıtları yapan Enis Çakar, sonik işçiliğinden derinlikli kesitler sunmaya devam ediyor. Kendi adıyla paylaştığı ikinci teklisi olan “One’s Search For Something”, parçanın adında da bahsi geçen belirsizliği, arayışı akışı boyunca usulca yoğuruyor. Tekrar eden gölgelerin peşinde uzun bir pasajı adımlarken endişe ve merak duygularını işitmek mümkün hâle geliyor. 

EP: Aphex Twin – Blackbox Life Recorder 21f / in a room7 F760
(Warp Records)

Richard D. James, yıllar yıllar yıllar sonra resmî bir Aphex Twin koleksiyonu koyuverdi önümüze. Kompleks duygular çağıran kompleks yapıların bu denli pürüzsüz akışını deneyimlemek, eşine az rastlanır bir deneyim. Söz konusu Aphex Twin olunca şaşıracak bir şey kalmıyor elbette. 

TEKLİ: Min Taka – ☆ Melatonin ☆
(Bağımsız)

İstanbul / Hollanda bazlı sanatçı Yasemin Koyuncu’nun ismini yok olan bir gezegen mitinden alıp, şarkılarında iç dünyasını indie, liquid dnb ve hyper pop’u harmanladığı projesi Min Taka, yoldaki EP’si PARTİYİ DURDURUN’dan bir tekli daha fırlattı. “Dönüp durdum tüm akşam, sen yokken uyuyamam” diyerek özlemini dile getirdiği parça, tam gaz beatleri ve Min Taka’nın sıcak vokalleriyle atmosferik bir kayıt.

TEKLİ: Jessie Ware – Freak Me Now (feat. Róisín Murphy)
(EMI/Universal) 

Disco’dan yürümeye kararlılıkla devam eden Brit divamızın yanına dans müziğin en hatırı sayılır liderlerinden Róisín Murphy’i alıp yeniden türettiği epey akılda kalıcı tekli Ware’in That! Feels Good! albümündeki en yüksek tempo parçalardan biriydi. Kariyerinin ikinci Mercury ödülüne de henüz aday gösterilmiş Ware ile şu aralar DJ Koze’li albümü için geri sayımda olan, ayrıca yakın zamanda Boiler Room’un da onur konuğu olmuş Murphy’nin güçlerini tümüyle birleştirdiği parça ikisinin de külliyatına yakışmış. 

TEKLİ: Irreversible Entanglements – Free Love
(Impulse!)

Dinleyicisini her işinde ayrı bir sonik tufanın ortasına bırakan serbest caz kolektifi Irreversible Entanglements, artık 1960’lardan bu yana cazın akışına yön veren etiketlerden Impulse! kataloğunda. 8 Eylül’e randevu verdikleri yeni albüm Protect Your Light’tan ilk tadımlık, doğaçlama seanslarında filizlenmiş coşkulu bir kayıt. Camae Ayewa (ya da Moor Mother) yine kulaklara küpe cümleler fısıldıyor, sevgiye daha çok yer açmamızı öğütlüyor. 

ALBÜM: Mutoid Man – Mutants
(Sargent House)

Brooklyn çıkışlı progresif metal grubu Mutoid Man, türün ve komşu janrların meraklıları için bir süpergrup olarak tanımlanabilir. Cave In’in vokalist ve gitaristi Stephen Brodsky, Converge davulcusu Ben Koller ve basçı Nick Cageao’nun kurduğu grup, altı yılın ardından yeni bir basçı ve cayır cayır bir albümle geri döndü. High on Fire basçısı Jeff Matz’in katılımıyla son hâlini alan üçlü, yine takip ederken baş döndüren sarmal yapılar inşa ederek bünyeyi güzelce silkeliyor.

TEKLİ: Kutay Soyocak & Okan Kaya – Geçmişin İzi
(Bağımsız)

Metaforlarla dolu bir anlatısı var “Geçmişin İzi”nin. Bir gemiden deniz fenerine sesleniyor örneğin. Tutkulu ama yılların biriktirdiği her şeyin ağırlığıyla suyun derinlerine çekilmeye başlamış birini dinliyoruz: “Bu ne bir haykırış, bu ne bir iç çekiş; göğsüme dolan rüzgârın sesi.” İncelikli düzenlemesi de parçanın teatral atmosferini pürüzsüz bir şekilde deneyimlemeyi mümkün kılıyor. Yolculuğumuzda rotayı çizen, İstanbul Strings’in yaylı enstrümanları. Can Ömer Uygan’ın trompet solosu, bahsi geçen fenerin dolanan ışıkları gibi dalgaların üstüne vuruyor. 

ALBÜM: Locate S,1 – Wicked Jaw
(Captured Tracks)

Birçok sahne adı ve personasını arkasında bırakan Christina Schneider, Locate S,1 ismiyle yayımladığı üçüncü albümünde country pop, bossa nova, post-punk, progresif rock gibi bir seçkinin üstesinden sofistike bir şekilde gelebildiğini gösteriyor. Tematik larak ise başrolde travmalar var: Schneider hem ailesi hem ilişkisi hem de pandemi gibi dünya çapında onu etkileyen travmalarını ele alıyor bir bir. Müzisyenin sesi gibi enstrümanların da çok yumuşak ve abartıdan uzak seyrettiği kayıtta Schneider’in anlattığı hikâyelerin gerçek ağırlığını fark etmek için yakın bir dinleme yapmak gerekebilir. 

TEKLİ: berkcavdar – Bir Yalan – İnan/Uyan
(33 Q∴ S∴)

Hack The Fool, Kid B gibi projelerinin yanı sıra Sinanılmaz, Adakanbo gibi farklı türlerde üreten çeşitli müzisyenlere hem sahne hem kayıtlarda eşlik eden berkçavdar’ın yeni teklisi. İş hayatı ve müzikli hayalleri arasında sıkışıp kalmış birinin çıkış arayışına bir ilişki benzetmesiyle bakış atan parçanın söz, müzik ve prodüksiyonu berkçavdar’a ait. R&B groove’u ve pop vokalleriyle, püfür püfür bir yaz şarkısı. 

TEKLİ: Death Valley Girls – I Am A Wave
(Suicide Squeeze Records)

“Bu şarkı, içinden geçenlere kulak vermek veya karar vermekte zorluk çeken herkese geliyor!” Solist Bonnie Bloomgarden, yeni Death Valley Girls parçasını bu sözlerle paylaştı. Son dönemde yaşadığı spiritüel deneyimlerle yazdığı “I Am A Wave”, çölde bir arınma merasiminin yükseliş anlarını çağrıştırıyor. Bol fuzz’a boğulmuş gitar solosuna da dikkat.