Kutay Soyocak, Okan Kaya, rüzgârlar ve bir deniz feneri

Yazı: Cem Kayıran

Ufukta yaklaşmakta olan bir Jakuzi albümü var ama kaptanımız Kutay Soyocak şapkadan başka bir güzellik çıkardı. Gevende ve Kam gruplarıyla da tanıdığımız Okan Kaya’nın aranjman ve prodüksiyonunu üstlendiği “Geçmişin İzi”, yıllardır nadasa yatırılmış bir Soyocak bestesi.

Besteciliğine daha önce farklı şekillerde sızdığına tanık olduğumuz şanson geleneğine modern bir yorum getiriyor Kutay Soyocak – Okan Kaya iş birliği. Öfkeli bir ifade ile mikrofon başına geçtiği Vox In Rama’da ya da 90BPM, Ağaçkakan, ELZ and The Cult gibi isimlerle yaptığı düetlerde ayrıksı şarkıcılık denemelerine tanık olmuştuk ama bu kasvetli, gece karanlığı, Soyocak’ın yorumculuğuna çok yakışıyor doğrusu. Dahası gelecek mi, merak konusu.

Metaforlarla dolu bir anlatısı var “Geçmişin İzi”nin. Bir gemiden deniz fenerine sesleniyor örneğin. Tutkulu ama yılların biriktirdiği her şeyin ağırlığıyla suyun derinlerine çekilmeye başlamış birini dinliyoruz: “Bu ne bir haykırış, bu ne bir iç çekiş; göğsüme dolan rüzgârın sesi.” 

İncelikli düzenlemesi de parçanın teatral atmosferini pürüzsüz bir şekilde deneyimlemeyi mümkün kılıyor. Yolculuğumuzda rotayı çizen, İstanbul Strings’in yaylı enstrümanları. Can Ömer Uygan’ın trompet solosu, bahsi geçen fenerin dolanan ışıkları gibi dalgaların üstüne vuruyor. Güler Tuncer, Doruk Kaya ve Yasemin Şengil üçlüsünün koro vokalleriyle dalgalar boyumuzu iyice aşıyor. Can Kalyoncu’nun davul ataklarıyla kıyıya vuruyoruz şarkı sona erdiğinde. 

“Geçmişin İzi”nin miks ve mastering işlemleri Sinan Sakızlı’dan. Hayyam Stüdyoları’nda yapılan kayıtlarda Ceylan Akçar da görev almış. Parçanın tasvir ettiği manzarayı eski bir tabloya taşıyan kapak görselinin grafik tasarımı de Cem Yönetim imzalı.