Bir Scarlet Witch filmi mi?: Doctor Strange in the Multiverse of Madness üzerine

Stephen Strange, namıdiğer Doctor Strange’in 2. solo, Marvel sinematik evreninin ise 28. filmi olan Doctor Strange in the Multiverse of Madness vizyonda. Yönetmen Sam Raimi’nin seneler sonra çizgi roman uyarlamalarına dönüş yaptığı filmin oyuncu kadrosunda Benedict Cumberbatch, Elizabeth Olsen, Chiwetel Ejiofor, Rachel McAdams, Xochitl Gomez ve Benedict Wong gibileri başı çekiyor.

Bu yazı, Doctor Strange in the Multiverse of Madness’ı henüz izlememişler için kimi sürprizleri bozabilir.

Konu nedir?

Doctor Strange’in (2016) devamı niteliğinde olan yapımda Çoklu Evren’in kapıları açılıyor ve mistik sanatlar ustası Stephen Strange’in yeni maceralarında ona, ilk filmden karakterlerin yanı sıra kendisini en son WandaVision’da gördüğümüz, güçlerinin tamamına erişmiş Scarlet Witch ile Marvel sinematik evreninde yeni bir yüz olan America Chavez eşlik ediyor.

İzlemeden önce bilmemiz gerekenler

Marvel sinematik evreninin tüm duraklarını izlemek, Doctor Strange in the Multiverse of Madness‘ın anlatısını tam anlamıyla kavrayabilmek için yeterli olmayabilir. Disney+ dizileri WandaVision ve What If’e de hâkim olmak, daha tatmin edici bir seyir deneyimi için önerilir.

İlk intiba?

Tobey Maguire’lı Spider-Man filmlerinin yönetmeni Sam Raimi’nin geri döneceğini duymak, birçok Marvel takipçisi gibi bende de yüksek dozda heyecana sebep olmuştu. Kariyerinde korku sineması önemli yer tutan bir sinemacının, türün öğelerine yer vereceği bir Doctor Strange filmiyle karşımıza çıkacağını bilmek de bunda etkiliydi fakat yaş sınırına takılmamak adına stüdyo dokunuşunun ayarı bir miktar şaşmış gibi.

Doctor Strange in the Multiverse of Madness ilgi çekici bir çıkış noktasına, motivasyona ve karakterlere sahip olsa bile çok hızlı ilerleyen aksiyon sahnelerinin öyküyü takip etmeyi kolaylaştırmadığını ve bir “sıkıştırılmış” hissi yarattığını da belirtmeli.

En çok neyi sevdin?

Potansiyeline erişmiş bir Scarlet Witch’i uzun soluklu bir macerada görmeyi; çizgi romanlardaki formuna kavuşup, evrenlere hükmetmesini izlemeyi. Sevdikleri için her şeyi yapabilecek bir karakterin, yaptıklarının doğruluğu yanlışlığı bir yana tatmin edici motivasyonlara sahip olduğunu ve psikolojik durumunun başarılı bir şekilde aktarıldığını söylemek mümkün. 

Ayrıca LGBTİ+ bir karakterin varlığı, temsiliyet adına gerekli ve yüz güldüren bir adımdı şüphesiz. Filmin tam bu sebeple kimi ülkelerde gösterilemediğini de hatırlatalım.

En az neyi sevdin?

Her ne kadar daha önce gelen demeçlerle beklentimi bu yönde şekillendirmiş olsam ve öykünün odağında yer alan Wanda’nın karakter gelişimini sevsem de isminde Doctor Strange geçen bir filmde baş kahramanın bu denli geri planda kalmış olmasını. Kendisinin, Spider-Man: No Way Home’daki gibi çocukların parçası olduğu bir kaosun peşinden sürükleniyor olması bir miktar tekrar hissine sebep olmakta. Ayrıca güç arzusu nedeniyle kendini kaybetmiş olan, paralel evrendeki Strange’in motivasyonları havada kalmış âdeta; tam olarak anlayamıyoruz. 

America karakteri öyküye ilk dakikadan itibaren, hızlı bir şekilde giriyor fakat efektif biçimde kullanılmış mı, tartışılır. Wanda’nın karşısında bir engel olması adına filme dâhil edilmiş gibi. Bir kahramanımız da türlü fedakârlıklar ve savaşın ardından kararlarından kolayca vazgeçiyor ve ‘’Her şey bunun için miydi?’’ dedirtiyor. Filmin senaryosunun defalarca kez değiştiğini, çekimlerinin pandemiden dolayı ertelenip durduğunu biliyoruz; bahsi geçen olmamışlıkların ardında belki de bu sebepler yatıyor.

Son olarak: Marvel, öldü gibi gösterilen karakterlerin son anda kurtulup hayatta kalması klişesini kullanmaktan vazgeçmeli sanki.

En çok hangi sahneye yükseldin? 

Fan service”. Bilindiği üzere bu terim, hayranları daha fazla etkileyip mutlu etmek adına, talepler doğrultusunda filme eklenen karakterler/unsurlar anlamına geliyor. Marvel, Spider-Man No Way Home‘dan sonra bunu tekrar yapıyor ve bence beklediği reaksiyonu alıyor. İzlediğim salonda, kastettiğim sahneler esnasında kimi alkış ve çığlık seslerinin duyulduğunu eklemeliyim.

Karakterlere dair neler söyleyebilirsin?

Scarlet Witch’in motivasyonundan, “kötülük” yapmak için aslında çok geçerli sebepleri olduğundan bahsettik. Doctor Strange’in Book of Vishanti’ye olan düşkünlüğü ve bu yüzden sürüklendiği psikolojik süreçlerin daha etkili işlenebileceğinden de. 

Filmde Strange’in bir araya gelemediği ama aklından da çıkartamadığı büyük aşkı olan, uzun yıllardır görmediğimiz Christine karakteri ile tekrar karşılıyoruz bir de. Yer yer kahramanımıza yardım etse de bu ikilinin bir yere varmayan ilişkisini izlemeye gerek var mıydı diye düşünüyor insan. Jenerik sonrasındaki sahnede öyle sürpriz bir karakter var ki o daha büyük bir ilişkinin habercisi gibi öte yandan.

Formu dolduran: Banu Üsküdarlı