Duygudurum: Bright Eyes - Five Dice, All Threes
Yazı: Tuana Özcan
Conor Oberst, Mike Mogis ve Nate Walcott’tan oluşan Bright Eyes, kariyerinin 30. yılında Five Dice, All Threes ile karşımızda. 2011’de verilen dokuz yıllık arayı takip eden ikinci albüm ile prodüksiyonu kendilerinin üstlendiği albüm ile kayıtlarda mükemmeliyetçilikten kaçınıp daha doğal bir his yakalamaya çalışmış üçlü. Bu süreç, grup için alışılmadık bir özgürlük alanı yaratırken Conor Oberst yine alabildiğine açık sözlü, öfkeli ve melankolik.
Mike Mogis’in kızı Stella Mogis tarafından hazırlanan eski filmlerden kesitlerle oluşan sample’lar ise albüm boyunca çeşitli yerlerde kullanılmış. Koleksiyonun anlatısına katkı sağlayan ses kolajları, elektronik dokunuşların tercih edildiği düzenlemelerle birleşince ortaya Bright Eyes diskografisine yeni bir soluk katan bir iş çıkmış.
Five Dice, All Threes, Oberst’in soyut ve gerçeküstü imgeleri, edebi figürlere ve popüler kültür ikonlarına yaptığı göndermelerle, her dinleyişinde yeni anlamlar keşfetmeye davet ediyor.
Kader ve şans gibi konuları irdeleyen Five Dice, All Threes’in his haritasını çıkardık.
Albümün teması olan Beş Zar oyununu anlatan intro “Five Dice”ın ardından “Bells and Whistles”, enerjik folk tınılarıyla karşılıyor dinleyeni. Zamanında önemsiz gibi görünen şeylerin kaderi nasıl şekillendirdiğini anlatan şarkıda; Oberst’in folk-punk grubu The So So Glos’tan Alex Orange Drink ile tanışmasının ardından bu albümü yapmak için ilham bulmasından esinlenilmiş, yeni bir başlangıç hissiyle dolu.
“El Capitan” ise seri gitar vuruşlarıyla Oberst’in hikâye anlatıcılığını öne çıkarıyor. Adım adım büyüyen enstrümantasyon, nefeslilerle birleşerek dinleyiciyi “Bas Jan Ader”e taşıyor. Bu iki şarkı, ayrılığın öncesi ve sonrasını anlatırken, “Bas Jan Ader”, ismini aldığı Hollandalı sanatçının Atlas Okyanusunu teknesiyle geçmeye çalışarak kaybolduğu hikâyesini metafor olarak kullanıyor.
Albümdeki en karamsar köşe ise “Tiny Suicides”. Oberst’in kişisel itiraflarıyla dolu parça, müzisyenin bağımlılığı ile başa çıkmasından bahsediyor ve zaman zaman sindirmesi güç bir dürüstlüğe ulaşıyor. Gitarların yarattığı tekinsiz atmosfer ve nabız gibi atan davullar âdeta bir panik atak hissi yaratıyor. Stella Mogis’in ses kolajları ise bu atmosferi daha da ürpertici bir boyuta taşımış. Şarkı bittiğinde bir soluklanmamak mümkün değil. “All Threes”, caz ve groove esintili bir Cat Power düeti. İkilinin vokal armonileri baş döndürücü bir etkye sahp. Sonik dünyası ile Bright Eyes katalogunda yeni bir soluk. Sözleriyle de Oberst’i güvenli alanının dışına çıkarıyor. Albümün merkezinde yer alan parça, daha çok bir kapanış hissi veriyor, albümü iki farklı bölüme bölüyor sanki.
“Rainbow Overpass” ise yeni bir başlangıç tadında. “Bells and Whistles” gibi, enerjisi hiç düşmeyen bir parça ve tam uzun yolların şarkısı. Oberst’a eşlik eden vokaller ile kalabalık hissettiren birkaç şarkıdan biri. “Hate” ile Oberst, dini liderlerden pop kültür ikonlarına kadar herkese ve her şeye, en son da kendisine öfkesini dışa vuruyor.: “Aynada bana bakan protest şarkıcısından da nefret ediyorum.” Sade bir davul yürüyüşünün taşıdığı bu parça, dikkati liriklere çeken sade bir düzenlemeye sahip.
“Real Feel 105°”, bir ayrılık şarkısı. Oberst’in titreyen ses tellerne eşlik eden yaylılar, Phoebe Bridgers’ın “Moon Song”una referans olan sözleriyle kulaklarını çınlatıyor: “Aydan nefret ederim, ama sen verirsen alırdım.”. “Spun Out”, masalsı bir piyano melodisiyle açılan ve devamında deneysel elektronik prodüksiyon tercihleriyle öne çıkan bir parça. Vokal efektleri, distortion, sample kullanımı ve piyanoyla zıtlaşan gitarlar, koleksiyondaki çarpıcı anlardan birini oluşturuyor.
“The Time I Have Left”, ise bir Matt Berninger düeti. İkilinin seslerinin benzerliği enerjiyi bir miktar düşürse de ikinci yarısındaki kirli sesler, elektronik dokunuşlar parçayı ilgi çekici kılmayı başarıyor.
“Tin Soldier Boy”, kapanışı mızıkayla yapıyor. Zengin enstrümantasyonu, âdeta bir marş gibi dinleyiciyi saran bir hava yaratıyor. Oberst’i destekleyen kalabalık vokaller ve gümbürdeyen davullar, nefeslilerin eklenmesiyle birleşerek tam anlamıyla büyüleyici bir finale dönüşüyor.
