Fcukers, Laraaji ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, Şevval Öztemur, Utkan Çınar, Zeynep Naz Günsal

New York’un 90’larını yaşatan yeni Fcukers şarkısı “Homei Don’t Shake” bağımlılık yaratabilir, baştan söyleyelim. Laraaji, 70’lerin sonunda yapılmış sokak ve stüdyo kayıtlarını albümleştirdi. Meridian Brothers’ın cumbia rüyaları bu kez tematik bir albüm formunda yankılanıyor.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.


TEKLİ: Fcukers – Homie Don’t Shake
(Ninja Tune / Technicolour / GRGDN Müzik)

Geçtiğimiz sene Mothers / Devils Cut (Beck – Devil’s Haircut cover’ı) teklileri ile ânında dikkatleri çekmişti Fcukers. Baggy$$ adını verdikleri yeni EP için geri sayım mayısta kucağımıza bıraktıkları “Bon Bon” ile başlamıştı.Vokalist Shannon “Shanny” Wise, DJ Jackson Walker Lewis ve beatmaker Ben Scharf’ın oluşturduğu ekip prodüktör Ivan Berko’yu da yanlarına alarak 90’lar titreşimlerini UK rave ve techno house yapılarıyla bir araya getiriyor. Wise’ın rahat, samimi ve yumuşak vokalleri ardında bangır bangır akan, her vurgusu ile ayrı mest eden parça detaylı ve hesaplı ama bir o kadar da yalın ve tanıdık duyuluyor. Shanny’nin otobüs koltuğundan kameraya konuştuğu mütevazılığı yırtık yeni Fcukers klibi tam şurada

TEKLİ: J Spaceman & John Coxon – Mother’s Milk
(Fat Possum)

Saygın ABD’Li fotoğrafçı William Egglestone’un 1974 yılında video kamerasıyla deneyler yaparken ortaya çıkan film Stranded in Canton’a, J Spaceman (Jason Pierce yani Spiritualized) ve John Coxon’ın yaptığı müzikler 10 yıl aradan gün yüzü görüyor. Ekimde yayımlanacak kayıtlardan ilk örnek ise “Mother’s Milk”. Tekrara dayalı bir riff üzerinden gelişen şarkı Yo La Tengo-vari bir soundtrack kıvamında. Videosunda filmden bir parça görüyoruz ki o da gayet ilgi çekici. Edinmek, izlemek lazım. Albümün de yılın kalburüstü işlerinden olacağı kesin. 

ALBÜM: Eccentric Soul: The Cuca Label
(The Numero Group)

Jim Kirchstein’ın Sauk City, Wisconsin’de tam 60’lara girilmek üzere iken kendi dükkânının yanına minik bir kayıt stüdyosu inşa ederek başlattığı Cuca Records, döneminin müzik hayatının nabzının attığı Memphis, Nashville, New Orleans, New York gibi şehirlere kıyasla neredeyse hiçbir endüstriyelliğin olmadığı bu soğuk tarım eyaletinde bölgenin yetenekleri için kendi içinde bir cazibe merkezi ve değerli bir sığınaktı. Arşivci etiket Numero Group’un kıymetli serisi nezdinde yayımlanan derleme The Devilettes, The Esquires, Supreme Four, Twiliters Harvey Scales, The Seven Sounds gibi görece az bilinen nacizane isimlerin stüdyo bünyesinde kaydettikleri doo wop, R&B ve soul icralarından nadir kesitler sunuyor. 

EP: Water From Your Eyes – MP3 Player 1
(Matador Records / GRGDN Müzik)

Son yıllarda iyice hareketlenen Brooklynli ikili Nate Amos ve Rachel Brown, yeni EP’sinde birbirinden farklı tınıyan dört farklı cover yapıyor. 2021’de bir cover albümü yayımlayan grubun şarkı yorumlama konusundaki heyecan ve başarısına zaten aşinaydık. MP3 Player 1’da Chumbawamba, Adele (“Someone Like You” yorumu orjinalinden biraz daha tatlı), Al Green, Third Eye Blind coverları sizi bekliyor. Anlayacağınız tarz ve tarih olarak hiçbir kategoriye bağlı kalmayan Water From Your Eyes, söz konusu cover olduğunda da janrlar arası oynuyor, her seferinde yeni bir taraflarını gösteriyor. 

TEKLİ: Toro Y Moi – Heaven (feat. Kevin Abstract & Lev)
(Dead Oceans) 

Chazwick Bradley Bundick’in Carpark yıllarının ardından köklü plak şirketi Dead Oceans’a transferini takip eden ikinci albüm olacak Hole Erth, 6 Eylül’de yayında. Chillwave çizgisini koruduğu, son birkaç yıldan da bilindiği gibi hip hop etkilerini artırdığı yeni teklisinde Kevin Abstract ve Lev ile el ele veren Toro y Moi; aranjman ve enstrümantasyonu üstüne almış, vokallerde ise sahayı konuklarına bırakmış. Akustik gitar akorları ve sakin fakat şen bea’lerle naif ve dingin parça Broken Social Scene’in “Anthems for A Seventeen Year Old Girl”üne de ince bir selam çakıyor. Yemyeşil bir banliyöden grenli çocukluk manzaraları içeren klibi ise haziranda yayımlanan “Tuesday”’i de kadraja döken genç yönetmen India Sleem’in elinden çıkma. 

TEKLİ: OK Cowgirl – Larry David
(Easy Does It)

Brooklyn çıkışlı rockçılar Ok Cowgirl’ün merakla beklenen ilk albümünün eli kulağında. 16 Ağustos’ta yayımlanacak Couldn’t Save Us From My Gut’tan gelen üçüncü tekli ilgi çekici isimli “Larry David”, grubun New York’la olan dertli ilişkisini konu alıyor. Aslen çok da yeni bir şey yapmıyorlar; müziklerinde 90’lar Amerikan indie rock soundu dominant, hatta erken dönem “neşeli” Radiohead gibi tınladıklarını da söyleyebiliriz. Ancak Leah Lavigne’in vokali stillerine çok uygun ve özellikle müziği taşıyan gitarlar gayet başarılı şekilde kaydedilmiş. Gitarlı müziklerin bir geri dönüş yaşadığı şu dönemde kendilerini iyi bir yer edinme potansiyelleri var. “Larry David”in eğlenceli klibi de burada.

ALBÜM: Laraaji – Glimpses of Infinity
(The Numero Group)

Brian Eno’nun 70’lerde sokak müzisyenliği yaparken keşfettiği Laraaji; meditatif, içsel ve akışkan performanslarıyla müziği bir iyileşme pratiği olarak kurguluyor. Zither, kalimba ve piyano gibi enstrümanlarla 50’yi aşkın albüm kaydeden ve türlü iş birlikleri yapan Laraaji, 2023’te yayımlanan dört plaklık Segue To Infinity box setinde yer alan Glimpses bölümünü ayrı bir albüm olarak yayımladı. Müzisyenin kariyerinin ilk yıllarından bazı sokak performanslarına geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkarılan stüdyo seanslarından kesitler eşlik etmekte. 

TEKLİ: Nilüfer Yanya – Call It Love
(Ninja Tune / GRGDN Müzik)

İki yıllık aradan sonra yeni albümü My Method Actor için gün saydığımız Nilüfer Yanya albümden üçüncü tekliyi de bıraktı. Odayı dolduran sesiyle dinleyiciyi hemen etki alanına katabilen müzisyen bu teklide dingin, aynı gitar yürüyüşü üzerinde devam eden, sıcak bir evren yaratıyor. Şarkının sözlerinde ise bizi mahvedecek şeye teslim olmamızı öğütlüyor, kendi sözcükleriyle şarkısını şöyle anlatmış: ”İçgüdülerinize tamamen güvenmek belli bir tür cesaret gerektirir. Bu şarkı, çağrınızın sizi yönlendirmesine, sizi bir yere götürmesine izin vermekle ilgili. Bunun sizi tüketmesine ve yok etmesine izin verin.”

TEKLİ: The Mystery Lights – Purgatory
(Wick Records)

Brooklyn’den bir başka konuğumuz da The Mystery Lights. Beş yıl aradan sonra, eylül ayına randevu verdikleri yeni albümden ilk tekli ile aramızdalar. 60’lardan esinlendiği bariz olan psych / garage kıvamındaki şarkıyı dinlerken aklınıza hemen King Gizzard  & The Lizard Wizard geliyor ki zaten albümün prodüktör koltuğunda onlarla da çalışan Wayne Gordon oturmakta. Belki Captain Beefheart’ı da bir referans olarak verebiliriz. The Mystery Lights gibi eski soundlara dayanan işler yapan grupları değerlendirmek çok kolay değil ama sıkı ve dinamik bir albümün bizi beklediğini söyleyebiliriz. 

TEKLİ: Laura Marling – Patterns
(Chrysalis Records)

Yakın zamanda ebeveyn olan Laura Marling’den sonbaharda salınmak ve bizi sarmalamak için beklemede olan aile temalı Patterns in Repeat albümünün olgunlaşmaya ve hayatın daireselliğine dair yumuşacık, hassas, sıcacık hisler barındıran bir teklisi. Koleksiyondaki şarkılar ilhamını kadınlıktan, bizi birbirimize bağlayan bağlardan ve en çok Marling’in kızından almış. Zaten “Patterns” da ilk sözlerini bir çocuk için söylüyor. 

TEKLİ: Floating Points – Key103
(Ninja Tune / GRGDN Müzik)

Bu hafta sonu İstanbul’da dinleyeceğimiz Floating Points, gelmeden yeni albümün de müjdesini verdi. Cascade adını taşıyan koleksiyon için eylülü bekleyeceğiz. Manchester’lı Samuel Shepherd’ın projesi hem elektronik hem caz alanında son yılların en dikkat çekici ürünlerini vermeye devam ediyor. Yeni tekli ise görece daha minimale yakın bir techno çalışma. Şarkının ismi de Shepherd’ın zamanında bolca dinlediği, Manchester bazlı bir underground radyo istasyonundan geliyor. Tabii ki bu tek şarkıdan albümün tümüne yönelik bir çıkarım yapmak doğru olmayabilir. Ama içimizden bir ses hafta sonu Parkorman’da bir güzel kurtlarımızı dökeceğimizi söylüyor. Şarkının Akiko Nakayama’nın elinde çıkma videosuna da bir bakın deriz. 

ALBÜM: Sissy Spacek – Diaphanous
(To Live A Lie)

25 yıllık gürültü merkezi Sissy Spacek’in zihne, duyulara, noise ve punk’a dair kalıpsal beklentilere başlı başına bir saldırı niteliğindeki yeni albümü. Aklınıza mukayyet olun ve kendinize dikkat edin arkadaşlar. Anksiyete tetikleyici, şimdiye dek “kaotik” tipi bir sıfat kullandığımız her işi uysal kılan bir kayıt. Her saniyesiyle noise ve grindcore arasında yürüdüğü ipi kafanızın etrafında mengenede sıkıyor sanki. Blast beatler, distorte elektronik yırtılmalar, sert mi sert çığlıklarla ördüğü tam 28 parçalık çıkarmanın bazı duraklarının başlığını okumak resmen parçanın kendisinden daha uzun sürebiliyor. Tümüyle 12 dakikaya varan süresini çok çok çok daha uzunmuşçasına yaşayıp yaşattığı aşikâr.

ALBÜM: Meridian Brothers – Mi Latinoam​é​rica Sufre
(Bongo Joe)

Kolombiyalı Eblis Javier Álvarez’in 1998’den bu yana başta cumbia olmak üzere çeşitli Latin müzik geleneklerini lezzetli psikedelik filtrelerden geçirdiği harika projesi Meridian Brothers, tematik bir albümle aramızda. Merkezine Junior Maximiliano the Third isimli karakteri alan kayıt; kişinin kendine mesafelenmesi, kendini yeniden keşfetmesi ve paranoyalar gibi ağır olabilecek konu başlıklarını zengin ritmik oyunlarla eşeliyor. “Sé que estoy cambiando” parçasının albümle birlikte paylaşılan dikey klibi de işte burada.

TEKLİ: Pom Poko – My Family
(Bella Union)

Norveçli dörtlünün yeni teklisinin dinleyenlerini şaşırtmayan, onlarla özdeşleşmiş ses denklemlerinin bir çıktısı olduğunu söylersek yanlış olmaz. Tuhaf ama eğlenceli, hareketli ve kavisli sesler duyuyoruz. Pişmekte olan Champion koleksiyonlarının “en marşvari nakarata” sahip olan parçası “bir aile istemek ve sonra ailenin sizin için ne olduğunu seçebileceğinizi keşfetme” hikâyeli. Grubun turnelerinden çekilmiş görüntülerden oluşan bir video klip ile beraber gelen parça yine enerjiyi tavana ulaştırıyor. 

ALBÜM: Cigarettes After Sex – X’s
(Spanish Prayers / Partisan Records / GRGDN Müzik)

Hazırsanız derin bir nefes alıyoruz. Sonra da göğsümüze doldurduğumuz tüm bu havayı Cigarettes After Sex’in tüm melankolisi ile dışa doğru süzüyoruz. Romantizm, kalp kırıkları, nostalji, ikili ilişkiler etrafında acelesiz ve fısıldayan düşsel vokali, doygun basları, zarif gitar tınılarıyla yine baş döndürücü yine kalbe yakın duyguları en derinden çıkaran bir dream-pop manzarası bu 10 parça. Pek mutlu olmayan bir sona doğru akan bir aşk mektubu da diyebiliriz X’s için. 

TEKLİ: Midwife – Rock N Roll Never Forgets
(The Flenser) 

Midwife’ın yeni teklisinin ismi sizi yanıltmasın; parçanın kendisi 7 dakika 7 saniyeye yayılmış bir slowcore güzelliği. Eylül başında buluşacağımız yeni albümünde rüyalar, hafıza, fantezi ve yas gibi temalar arasında mekik dokuyacağının ipuçlarını veren müzisyen, albümün açılış şarkısı olacak “Rock N Roll Never Forgets”e bunların hepsini sığdırmış. Oldukça minimal, sanki kendisi de bir rüyaymış veya rüyamızda belirmiş gibi hissettiren tekli beklenmedik bir duygusallığı tetikleyebilir, bizden söylemesi. 

ALBÜM: Chris Cohen – Paint a Room
(Hardly Art)

Eski Deerhoof gitaristi ve The Curtains kurucusu Cohen beş yıllık uzun bir moladan sonra solo projelerine geri döndü. Cohen’i ilk defa sesini kat kat enstrümanın altına saklamazken, kendini bu kadar çıplakça ifade ederken dinliyoruz belki de. Albümün çoğu şarkısının içine sızmış üflemeliler koleksiyonu günlük hayatın sıkıntısından uzaklara, güneşli bir pazar gününe taşıyor. Gösterişten uzak ama muntazam aranjmanlarla dolu Paint a Room’la bu yaz bol bol vakit geçireceğiz anlaşılan.

TEKLİ: Magdalena Bay – Image
(Mom + Pop)

Synth pop ikilisi Mica Tenenbaum ve Matthew Lewin’in bir ay sonra piyasada olacak üçüncü uzunçaları Imaginal Disk’ten elimizden tutup alacalı dijital diyarlara götüren bir parça. Gizemiyle çok hızlı cezbedip sonra da doğrudan pist coşkusuna sevk eden “Image” daha bitmeden başa sardırıp hemen ağza dolanıyor. Az ama öz armoniler, ayrıksı melodiler, havadar ama iyi tempolu, yolculuklu bir aranjman ve sapasağlam bir groove. Son nakarattaki cızırtısı gümbür gümbür bas hattı sandalyeden zıplatır. Amanda Kramer’ın yönetip ikilinin yazıp kurguladığı, güçlü Peter Gabriel – So (1986) titreşimleri içeren klip ise siber uzaya kaçırılan Mika’yı teknikolor serüveninin bir sonraki ayağında “Death & Romance”in bıraktığı yerden takip ediyor. Bu şarkıyla hep birlikte dans etmek için sabırsızlanıyoruz ve yetkililer hemen setlerine alsın istiyoruz.

EP: Metronomy – Posse EP Volume 2
(Ninja Tune / GRGDN Müzik)

Metronomy’nin 2016 tarihli albümü Summer 08’de yürüdükleri, âdeta partilere soundtrack’lik edecek elektronik yolu sevdiyseniz; bu kısaçalara da kanınızın hızla kaynaması muhtemel. Aynı o albümdeki gibi yalnızca grubun kurucusu Joe Mount’un elinden çıkan EP’de konuk listesi hayli kabarık; Pan Amsterdam, Naima Bock, Faux Real sadece birkaçı. “Nice Town”da çarpıcı bir davul yürüyüşünün üstünde hip hop ve elektronik müziği tek şarkıda eriten Mount, Bock’un vokalleriyle açılan “With Balance”ta bu küçük koleksiyona bir de akustik manzara iliştiriyor. Sektöre henüz yeni yeni giren müzisyenlerle çalışmayı bir şans olarak gören Mount projesiyle ilgili şunları söylüyor: “Müzik endüstrisinde bir değeriniz olduğunu fark ediyorsunuz. Yeni sanatçılar için bir şeyler yapabiliyorsunuz. Onlarda olmayan bir erişiminiz var ve bu onları heyecanlandırıyor. Başkalarıyla bir şeyler yaptıkça kendi müziğimi yapma konusunda daha da heyecanlanıyorum.”