Feza Çaldıran kamera ve lens tercihinde senaryoya hizmet etmeyi önemsiyor
Bant Mag. No:76 için Feza Çaldıran dâhil çalışmalarını ilgiyle takip ettiğimiz görüntü yönetmenlerinden bir kısmına ulaştık, yanıt alabildiklerimize mesleklerine ve bir sanat formu olarak sinematografiye dair sorularımızı sorduk: Üretim süreçleri nasıl işliyor? Yönetmen ile verimli bir iletişim süreci nasıl yürütülüyor? Ne gibi durumlarda inisiyatif kullanıyorlar? Bir proje teklifi geldiğinde ne gibi motivasyonlarla kabul ediyorlar? Teorik eğitimin gerekli olduğunu düşünüyorlar mı? Seyirci kimlikleriyle, bir filmin sinematografi çalışmasından ne gibi beklentileri oluyor? Kalpleri pelikül mü dijital için mi atıyor?
Feza Çaldıran yanıtlıyor
“Şimdi peliküle yakın sonuçlar elde etmeye çalışıyoruz ama biliyorum ki hiçbir zaman onun gibi olmayacak.”
Filmografisinden kimi duraklar: Gece (2014), Sonbahar (2008), Daha (2017), Şahsiyet (2018)
Görüntü yönetmenliğine yönelişim, fotoğraf ve sinemaya olan merakım sayesinde oldu. Bir fotoğrafın çekim süreci, sinema filmlerini seyrederken aldığım heyecan, beni film kamerasıyla tanıştırdı ve kamera hayatımın ayrılmaz bir parçası oldu.
Açıkçası projeyi kabul etme motivasyonumu senaryo ve yönetmen belirliyor. Okuduğum senaryo beni heyecanlandırıyorsa ilk motivasyonum bu oluyor. Örneğin Şahsiyet dizisinin senaryosunu okurken 10. sayfada yönetmeni aradığımı, “Bu okuduğum en heyecan verici senaryo” dediğimi hatırlıyorum. Okuduktan sonra yönetmeni dinlemek, onun projeye bakışını duymak da motivasyon sebeplerimden. Senaryoyu konuşurken fikir alışverişinde bulunuyoruz doğal olarak, muhtemelen mekânlar ve oyuncular daha belli olmamış oluyor. Bu aşamada renk, biçim, kamera hareketlerine odaklanmak için kendimi su gibi berrak tutmaya çalışıyorum. Metin üzerinde çalışırken mekânlar canlanmaya başlıyor. Yönetmenle zaman geçirip filmin atmosferi üzerine konuşmak en önemli ve en keyif aldığım süreçlerden.
Görüntü yönetmenliğinin en keyifli ve heyecanlı kısmı, her projede ayrı bir keşif olması. Lens, mekân, renk, sahne, efekt testleri yaparken yakaladığımız yeni bilgileri kendimizle pekiştirmemizi sağlıyor. Keyif aldığım taraflarından biri de yönetmen, sanat yönetmeni ve kostüm şefi ile proje üzerine konuştuğumuz tasarım anları. Bu, sürecin en yararlı anlarından. Senaryodaki karakterlerin yaşadıkları yerler, bulundukları mekânlar, üzerlerindeki kostümler, ruh hâllerine göre taşıdıkları renkler ortaya çıkmaya başlıyor.
Yönetmenle konuşup fikir alışverişinde bulunduktan sonra kamera ve lens testleri yapmaya başlıyorum. Bu süreç inanılmaz heyecan verici. Herhangi bir marka ve çeşide odaklanmam. Senaryonun atmosferine uygun ortamlarda renk, mekân, ışık testleri yapıp bunları yönetmenle beraber seyrediyorum. Testlerdeki sonuçlar senaryoya hizmet edip bizi heyecanlandırırsa o proje özelinde o kamera ve lensi tercih ediyorum.

Ruhlarını filme koyan insanların bir araya gelip sinema yapma çabası oldukça heyecan verici. Uzun zamandır beraber çalıştığım dostlarımın sinemaya olan yaklaşımları ve becerileri, benim de işimi kolaylaştırıyor.
Fotoğrafçılığın etkisi ve katkısı oldukça fazla. Çekim öncesi ve sırasında fotoğraf çekip, o fotoğraf üzerine yönetmen ve yaratıcı ekip ile fikir alışverişinde bulunmak, yaptığım işi ve kendimi geliştirmem için önemli.
Sinema dışında fotoğraf çekmek, mimari yapıları, resim ve sanat kitaplarını incelemek, ayrıca video art, enstalasyon, tiyatro, heykel alanındaki gelişmeleri takip etmek, hem ruhumu hem sanata olan yaklaşımımı etkileyip geliştiriyor.
Pelikülün etkisi ve sonucu tartışılmaz. Pelikülle son çalışmam 2011’de olmuştu. Dünya sinemasındaki pelikülle yapılan çalışmalar, ABD ve Avrupa’da açık olan laboratuvarlar aracılığıyla devam ediyor. Ülkemizde laboratuvarlar ortalama sonuçlar veriyordu; o yüzden biz de Almanya, Yunanistan ve Romanya’daki laboratuvarlarla çalışıyorduk. Geçmişte hep pelikülle çalışmayı tercih ediyordum. Dijitale geçiş yaparak sonuçları daha erken görmeye başladık. Şimdi peliküle yakın sonuçlar elde etmeye çalışıyoruz ama biliyorum ki hiçbir zaman onun gibi olmayacak. Gerçi dijitalde de yaratıcı, farklı filmler ortaya çıkıyor.
Sinemada takip ettiğim görüntü yönetmenleri var ama sadece onlar değil, farklı alanlarda üretim yapan birçok insanın işleri beni etkiliyor. Bunlardan birkaçı: Darius Khondji, Abbas Kiyarüstemi, Jean-Luc Godard, Robert Capa, Rembrandt, Alejandro González Iñárritu, Sebastião Salgado…
Feza Çaldıran’ın yanı sıra A. Emre Tanyıldız, Ahmet Sesigürgil, Barış Aygen, Deniz Eyüboğlu, Gözde Koyuncu, Hayk Kirakosyan ve Orçun Özkılınç’ın yer aldığı 8 görüntü yönetmeniyle konuştuk dosyasının tamamını okumak için buradan Bant Mag. No:76’ya ulaşabilirsiniz.