Godwin için şarkı yazmak, umudu canlı tutmanın bir yolu

Röportaj: Hikmet Demirkol - Fotoğraf: Jules Renault

Afrika müziklerinin kimi klasik parçalarına yaptığı coverlarla sosyal medyada dikkatleri çeken Godwin, kendi şarkılarından oluşan ilk EP’si Road to Nirvana’yı bahar aylarında yayımlamıştı. Kısa zaman önce paylaştığı yeni teklisiAbeke” ile de dinleyicisine bir yaz sürprizi yaptı. Yeni albüm çalışmalarına son sürat devam eden Nijeryalı müzisyenle, müziğinin temellerinden yola çıkarak bir sohbete koyulduk, sinemaya ve aile bağlarına uzandık.


Godwin, Kaduna’da büyümenin onun için ne denli önemli olduğuyla başladı söze. Nijerya’nın kuzeyinde konumlanan buşehirde yaşamanın müziği üzerinde büyük bir etki yarattğını; çocukluğunu Nara olarak bilinen küçük bir bölgede geçirmesinin, kendi kendine olma fikrini de büyüttüğünü söyledi. Sanatla ilişkisinin temelleri tam da burada atılmış. Kuzenleriyle ilk kez sinemaya gittiği günü kariyeri için bir dönüm noktası olarak anlatıyor. 

Müzikle tanışmasının çocukluğunun derinlerine kök saldığını söyleyen Godwin için, babasının dünyanın dört bir yanından getirdiği plakların da bu gelişimde büyük rolü var. Afrika ritimlerinden, pop ve hint ezgilerine kadar geniş bir müzik yelpazesini bu plaklar sayesinde tanımış Godwin. Dinlediği şarkılara eşlik etmeyi de böyle öğrenmiş. Aretha Franklin gibi güçlü sesleri taklit etmenin, vokal yeteneklerini şekillendirdiğini ve müziğe olan ilgisini ateşlediğini anlatsa da 2019’a kadar bunu pratiğe dökmemiş. 

2017’de annesini kaybetmesi Godwin’in hayatındaki dönüm noktalarından biri. Bu kayıp onun müzikle olan bağını daha da kuvvetlendirmiş. Duygularını müzikle ifade etmeye başlayan müzisyen, kardeşleriyle birlikte film yapma arzusuna böylece yeni bir sanat kolu daha eklemiş. Müzik kariyerini bir nevi “özgüvenini yeniden inşa etmek” olarak adlandıran Godwin, cover denemeleriyle kendi sesini, yorumunu bulduğunu belirtiyor. Film yapımcılığı geçmişinin müziğindeki önemini anlatırken, projelerinin görsel açıdan da insanları etkilemesinin en büyük ödül olduğunu vurguluyor. Kuzenleriyle Kaduna’da kurduğu The Critics adlı komedi grubu bekledikleri başarıyı yakalamayınca kendilerinin izlemeyi istediği tarzda filmler üretmeye karar vermişler. Bunun sonunda da bir prodüksiyon şirketi kurup Afrika perspektifinden güzel hikâyeler anlatma hayalleri gerçek olmuş. 

İlk dinleyicilerinin kardeşleri olmasının, dürüst yorum yapmalarının kendisini geliştirdiğini ifade eden Godwin, ilk EP’sini tamamladığında demo kayıtlarını önceden haber vermeden onlara dinletmiş. Genelde duygularını çok göstermeyen kardeşlerinin ağladığını görmek, onu da çok etkilemiş tabii. O ilk dinleme partisini hâlâ unutamadığını anlatırken kendisinin de gözleri dolu doluydu. Onların desteği ve müziğine olan inancının üretmeye ve devam etmeye teşvik ettiğini anlatan müzisyen, geçtiğimiz mart ayında Road To Nirvana EP’sini yayımladı. 

Road To Nirvana projesi, annesinin ölümüyle yaşadığı yası odağına alıyor. Bu dönemin perspektifini, hayat hakkındaki düşüncelerini ve geleceğe dair umutlarını şarkılarına akıtan Godwin, huzuru şarkılarla yakaladığına inanıyor. Korkudan ve endişeden uzak, huzurlu bir yeri simgelediğini anlatan Godwin, Nirvana fikrine de bu şekilde ulaşmış.

Böylesine içten duygularla yola çıkan albümün duygusal yolculuğunu biraz daha irdeyelim istedim. “Proud of You” şarkısında annesinin bakış açısından ilham aldığını anlatıyor Godwin. Nitekim şarkının fikri de annesinin düşüncelerini hayal ederken ortaya çıkmış. Annesi vefatından kısa bir süre önce Godwin’e bir video kamera almayı planlıyormuş. Bunun üzerine yaptıkları sohbetin son konuşmaları olduğunu söyleyen müzisyen, “Proud of You”nun  bu sebeple de onun için ayrı bir öneme sahip olduğunu vurguluyor. 

Söz konusu şarkının video klibinde de Nijerya’da sıklıkla göz ardı edilen disleksi konusunu ele alıyor Godwin. Ülkesinde çocukların eğitim koşulları konusunda zorluklar yaşadığını belirtirken videoda bunun üzerine bir tartışma yaratmak için bir konsept oluşturmak istediğiini anlatıyor. Tek amacının çocukların geleneksel anlamıyla akademik başarıda olmasa bile bir potansiyelinin olduğunu göstermenin altını çiziyor. Genç beyinleri besleyerek onların güçlü yönlerini bulmanın, geleceği de olumlu yönde değiştireceğine inandığını da belirterek…

Batı Afrika’da 2000’lerde filizlenen Afrobeats dünya çapında artan bir tanınırlığa sahip müzik türü. Son dönemde ilgi de giderek büyüyor. Bu ilginin Godwin’i duygulandırdığı ortada. “Müziğim dinleyicileri Nijerya sesinin keşfedilmemiş bölgelerine götürüyor. Müziğimi nasıl tanımlayacağım sorulduğunda, her zaman basitçe ‘iyi müzik’ demeyi severim. Büyürken, evimiz çeşitli seslerle doluydu ve müziği evrensel bir dil olarak anladım. Türlere ayırmadım.” diyor. Godwin, ilham kaynaklarını düşünürken Afrobeat ve Gana’dan gelen Highlife müziklerine referans veriyor. Her şarkısını Kaduna’daki evinde bulunan, oldukça eski ve yıpranmış piyanosuyla başlatan Godwin; şarkı piyanoda iyi tınlıyorsa, o şarkının iyi olacağını düşündüğünü söylüyor. Bu duygu, sonrasında şarkının daha detaylı prodüksiyonu için gereken enstrümantasyon ve düzenlemeye onu taşıyormuş.  

Aynı zamanda bir film yapımcısı olan olan Godwin’e favori filmini de sordum tabii. Seçmekte zorlansa da Jojo Rabbit’te karar kıldı. Filmin komedi ve dram karışımıyla derin konuları ele alması ve oyuncu kadrosu Godwin’i de etkilemiş. Jojo Rabbit’in öğrenme ve insan olarak birlikte yaşama temaları, müzisyenin biraz önce aktardığı bazı konulara da temas ediyor; bu sebeple de film Godwin için neden değerli anlayabiliyorum. 

Film ve müzikle eş zamanlı üretim yapan biri olduğu için soruyorum: Kendi parçalarından hangisi bir soundtrack olabilirdi? En uygununun “Road to Nirvana” olduğunu düşünüyor. Sebebi de şarkıyı yazarken kendi filmindeymiş gibi hissetmesi. Morgan Freeman’ın prodüksiyon şirketi Revelations Entertainment ile The Critics’in en büyük filmini yönetirken yaşadığı stres dolu günü anlatmaya koyuldu Godwin. Sette hissettiği baskı sonrası bir anlamda çökmüş; ardından bu sıkıntıdan kurtulmak için stüdyoya giderek şarkı kaydetmek istedimiş. EP de aşağı yukarı bu şekilde hayata geçmiş. Arkadaşı Finny’den bir şeyler çalmasını istemiş, o da spontane şekilde şarkı söylemeye başlamış. EP’nin ilk şarkısı böyle bir doğaçlama seans sırasında ortaya çıkmış. Hayal kırıklığından doğan “Road to Nirvana”, bu sebeple seçtiği soundtrack şarkısı oluyor. 

Godwin’in yolculuğunu şekillendiren pek çok detay var elbette; onu besleyen, çoğaltan konular, yaşanmışlıklar var. Onu şekillendiren çocukluk anılarından birinden söz ediyor: “Üç kardeşin en büyüğü olarak kardeşlerimden farklı bir okula gittim. Onların okulu oyunlar, kültür günleri ve diğer heyecan verici etkinliklerle çok daha havalı görünüyordu. Benimki ise daha çok akademi odaklıydı. Bir gün, kardeşlerim eve gelip bir oyun için prova yapmaya başladılar. Kıskanmama rağmen, onlara katılma isteğimi hiç dile getirmedim. Bunun yerine, onlarla dalga geçtim. Ancak onlar prova yaptıkça, ben de repliklerini ezberlemeye başladım. Oyunun her satırını bilmeye başladım. Sonunda kardeşlerime bu oyundan bir film yapmayı önerdim.” Üç kardeş telefonlarını kullanarak sahneleri çekiyorlar önce. Bittiğinde annelerine gösteriyorlar ve annesi mutlulukla köyde herkese izletiyor. Amatör bir film olmasına rağmen, o an, sinemacı olma isteğini fark ettiğini hatırlıyor Godwin: “Bu deneyim, film yapımına olan tutkumun kıvılcımını yaktı.” 

Müzikal yolculuğuna dönüyoruz tekrar. Yaratım süreci elbette zor ve sancılı. Godwin, kişisel hikâye anlatımı ile evrensel uyumu dengeleyen müzik yaratmanın enteresan bir zorluk olduğunu söylüyor. EP’yi yaparken, başlangıçta sadece kendisi için, içindeki bir şeyi hafifletmek amacı taşıyormuş. Yayımladıktan sonra, sözlerle ilişki kuran birçok insan olduğunu görünce yaşadığı şaşkınlığı da gizlemiyor. Dengenin, sanatla dürüst olunduğunda otomatik olarak geldiğini keşfetmiş. Hikâyelerini kendi perspektifinden, olabildiğince dürüst bir şekilde anlattığını söyleyen Godwin, bunun da başkalarıyla temas kurmasını umuyor. Bu yüzden de “Şu anda, daha önce bulunduğum karanlık yerin aksine, derin bir rahatlama, mutluluk ve sevgi hissediyorum” diyor ve ekliyor: “İleriye dönük olarak, bu yeni bulunan sevgi ve neşenin bir sonraki projelerime ilham vermesine izin vermeyi planlıyorum.” Ona göre paylaşılacak çok fazla mutluluk var. Amacı da yaşadıklarını ve bunlardan gelen rahatlamayı aktararak umudu canlı tutmak.

İnsanların şarkılarından almasını istediği mesaj; yas, acı, keder ve üzüntüyü de yaşamayı kabul etmek. Çünkü bu duyguların kişiye ışık, mutluluk, sevgi ve güzellik yaratmak için ilham verebileceğini düşünüyor. Bunu biraz da elmasların ortaya çıkma sürecine benzetiyor.