Hayal Pozantı’nın New York Public Library’deki yerleştirmesiyle yazının tarihine yolculuk

Hayal Pozantı’nın yapımı 3 yıl alan enstalasyonu Instant Paradise, The New York Public Library’de hayatına başladı. İnsan-bilgisayar etkileşimi ile ilgili istatistiksel verileri temsil eden büyük ölçekli, parlak renkli, görünüşte soyut ve geometrik resimleriyle tanınan sanatçı, 12 benzersiz şekil oluşturmak için, yarattığı 31 karakterlik dil sistemini kullandı.

Instant Paradise, kelimenin evrimi, çalışma, dil ve yazının küresel tarihine değiniyor; yazılı iletişimin ilerlemesine aracı olan nesneler veya kavramların yarattığı 12 dönüm noktasını araştırıyor. Bir mühendislik ve fabrikasyon başarısı, şifresi çözülmeyi bekleyen bulutlar gibi ziyaretçilerin kafalarının dört kat üzerinde geziniyor. Bu dönüm noktalarının indeksi, tarihsel olarak antik Mezopotamya’daki M.Ö. 4000’lerden kalma kil tabletlerden, braille’den, daktilonun icadından ve 20. yüzyılın sonlarına doğru elektronik mürekkebin icadından oluşuyor. İcatların coğrafi çeşitliliği; dilin sınırlarını, katı kategorik ayrımları aşan, gerçekten evrensel bir eylem olarak takdir edildiğini gösteriyor. Eser, izleyiciyi tekil bir düşüncenin üstünlüğünden uzaklaştırıyor ve bunun yerine yeni, farklı yorumların gücüyle birleştiriyor.

Hayal Pozantı’ya Instant Paradise’a ilişkin merak ettiklerimizi sorduk.

“Kavramsal olarak eserin tüm içeriğini mekânın kütüphane olması belirledi. Kütüphaneye yerleşecek bir eserin yazının tarihi ile ilgili olması en önemli yanlarından biriydi.”

Projenin 3 yılda tamamlanmış olması eserin bu süreç içinde evrim geçirmesine yol açtı mı? Veya senin esere olan bakış açın ya da düşüncelerin evrim geçirdi mi? 

Eser ilk baştaki çalışmadan çok da değişmedi. Yapmam gereken değişiklikler genellikle mühendislik ile alakalı değişikliklerdi. İşin monte edileceği bina, eserin üretimi ile eş zamanlı olarak yeniden tasarlandığı için parçaların ağırlıkları ve monte edilecekleri tekniği değiştirmem gerekti. Bir de yine altyapı değişikliklerinden dolayı bazı parçaların 1-2 metre sağa sola kayması gerekti. Bu tip teknik değişikliklerin dışında esere olan bakışım ya da düşüncelerim değişmedi. Zaman geçtikçe hem kavramsal olarak hem de görsel olarak sevgim gün geçtikçe arttı ve artıyor.

Kullanacağın alanı kendin mi belirledin, yoksa kütüphane tarafından mı belirlendi? Yerleşim nasıl bir süreçti? Teknik anlamda nasıl farklılıklar ve mücadelelerle karşılaştın?

Kullanacağım alan mimarlar ve kütüphane tarafından önceden belirlenmişti. Bana bir eser önermem için geldiklerinde mekânın ebatları ve kütüphane içindeki konumu çok netti. Çalışmayı da ona göre yapmam gerekti. Yerleştirmek çok ilginç ve meşakkatli bir süreçti. Bina tamamlandıktan sonra içine yeniden 4 katlı bir iskele kurmamız gerekti. İskele kurulduktan sonra işler 4. kattan iskeleye transfer edildi ve ağır yükler taşımak için üretilmiş vidalarla 96 parça tek tek monte edildi. Tüm bunlar yapılmadan önce montaj şablonları üretip eseri tavana çizmemiz gerekti.

Alfabenin sergilendiği alanın bir kütüphane olması tasarım sürecine nasıl yansıdı?

Kavramsal olarak eserin tüm içeriğini mekânın kütüphane olması belirledi. Kütüphaneye yerleşecek bir eserin yazının tarihi ile ilgili olması en önemli yanlarından biriydi. Görsel olarak da şekillerin daha alfabe hisli olmasini istedim. Eserin tamamına bakıldığında şifre hisli olması benim için önemliydi.

Sence kütüphaneye gelen insanların Instant Paradise ile ilgili etkileşimi ne şekillerde olacak/oluyor? Ya da ne şekillerde olmasını hayal ediyorsun?

Ziyaretçiler eseri binanın her 4 katından farklı farklı açılardan görebiliyor. Bu benim için çok önemliydi. Çünkü en alt kattan, 4 kat yukarıya baktığınızda şekiller çok uzak ama aynı zamanda da 3 boyutlu hislerini koruyabiliyor. Tek tek her kattan yeniden baktıkça da şekillerin kalınlıkları ve birbirlerine yapboz gibi nasıl eklediklerini görebiliyorsunuz. Bunların dışında ziyaretçilerin şekillere baktıklarında neyin şifresi olduklarını merak etmelerini hayal ediyorum. En alt kattaki koltuklarda saatlerce oturup, bulutları inceler gibi şekilleri inceleyip hayal kurmaları benim için en güzel etkileşim olur.

Röportaj: İrem Gözü