İklim üzerine ısrarlı bir yayın yapmak neden önemli? Esmiyor Podcast yanıtlıyor
Türkiye’nin dört bir yanında günlerdir tanıklık etmekte olduğumuz orman yangınlarının tekrar hatırlattıklarıyla aydınlanma ve anlamaya çalışma çabalarımız sürerken ilgili alanlarda çalışmalar yürüten kişi ve oluşumların kapılarını çalıp, bazı sorularımıza cevaplar arıyoruz.
“İklim değişikliğine haftada 30 dakika ayırın. Esmiyorsa bir nedeni var.” diyerek 2020 sonbaharında yayına başlayan Esmiyor Podcast’in yaratıcıları Utku Güven ve Derin Altan’la konuştuk. Bir bölümünü aşağıda okuyabileceğiniz sohbetin tamamı, Bant Mag. podcast kanallarında.
İklim değişikliği, çevre ve sürdürülebilirlik etrafındaki acil meselelerin daimi takipçilerisiniz ki bu konuların her an gündemde kalma zorunluluğu ve bunun önüne geçilmesinin sistematik bir sorun olduğu gerçeği her geçen gün daha acı ve net şekillerde idrak ediliyor. İçinden geçtiğimiz günler çerçevesinde, iklim üzerine ısrarlı bir yayın yapmanın önemini ve bulunduğumuz zamanda, mekânda ve Türkiye’nin gündemsel dinamiğinde bunun nelere göğüs germek, nasıl aksiyonlar almak demek olduğunu biraz açabilir misiniz?
Utku Güven: Biz yayınlara başlarken, bunu bir kitap olarak kurgulamak istedik. “Neyi bilmiyorsak konunun uzmanlarını çağıralım, bir giriş bölümü yapalım, ondan sonra bilimsel kısmını öğrenelim, sonra toplumsal psikoloji kısmını öğrenelim” diyerek 27. yayınımıza ulaştık. Hangi konuları işleyebiliriz diye hazırladığımız notlarda orman yangınları da vardı maalesef. Orman yangınları şu anda tüm yurdu vurdu ama bütün dünyada bir gerçeklik. California’da olan, Avustralya’da olan; doğal sürecinde olması gereken yangınlar aylarca sürüyor ve çok ciddi doğa tahribatına sebep oluyor. Bunun da iklim kriziyle ilişkisini zaten uzmanlar söylüyor. Türkiye’deki yangınlar başlayınca da bu konuda bir şey yapmamız gerektiğini düşündük. Hem iklim kriziyle doğrudan ilişkili hem de ilk 2 günde ortaya çıkan dezenformasyonu gördük ve buna karşı bir şey yapabileceğimizi düşündük. O yüzden bu yayınlar, doğru yere kanalize edebilmek, doğru ilişkileri kurabilmek önemli diye düşünüyorum. Tek amacımız buydu.
Derin Altan: Utku’nun çok güzel bir lafı vardır; özellikle bu tarz kriz anlarında histeri ortamı yaratılıyor. O paylaşımları yapmaktan kaçınıyoruz. Misyonumuz ve görevimiz konuyu bir şekilde bilimsel tartışmalara getirip o boyutunu göstermek. “Bilimsel doğrular” demek istemiyorum, çünkü bu yok. Konuştuğumuz insanlar da bunu söylüyor: “Şu anda doğru olduğunu bildiğimiz bir bilgi bu. Belki 10 sene sonra yaptığımız incelemelerde farklı olacak.” Tartışmanın en azından o düzleme gelmesi, en azından o kişilerin referans olarak alınabilmesini sağlayabilmek için bu şekilde bir yayın yaptık. Bunu müsilaj konusunda da yapmayı düşünmüştük ama hatırlarsanız o konuda dezenformasyon o kadar fazla değildi. Sorunun nereden kaynaklandığı biliniyordu. Yangınlar perşembe günü ana akım medyada da konu olmaya başladı, cuma gününe geldiğimizde bilgisizlik hat safhaya gelmişti. Özellikle de yanan orman alanlarına ne yapılacak, rehabilitasyon nasıl yapılacak gibi konularda farklı farklı bilgiler çıkıyordu. Bizim podcast yayınlarımızdan öğrendiklerimizle çelişiyordu bu bilgiler. “Burada yanlış bir şey var” diyerek canlı yayınlara başladık.

Utku Güven: Biz iklim krizini gündeme taşımaya çalışıyoruz. Deneyimlediğimiz orman yangınları, bizim 9 ayda yaptığımız yayınlardan çok daha fazla insanların aklına iklim krizini soktu. Bir yandan da iklim kriziyle ilgili yayın yapmak ve bunu biraz da eğlenceli yerden, tüketilebilecek bir yerden yapmak fikri geldiğinde; insanların duymak istemediği bir konuda insanlara bir şeyler dinletmeye çalışıyorsunuz. İklim krizi bazen insanların psikolojik olarak kontrolünün dışında geliştiğini düşündüğü bir konu. Ama insan kaynaklı olduğunu biliyoruz. Bizim açımızdan böyle bir zorluğu var; iklim krizini konuşulacak hâle getirebilmek zorluğunu yaşıyoruz. Dünyada çok politik ve güncel bir gündem olmasına rağmen, Türkiye’de 2. planda bir konu.
Derin Altan: Yola çıkarken “İlk bölümü 10 kişi, 2. bölümü 15 kişi, 3. bölümü 7 kişi dinleyecek, buna hazır mıyız? Evet hazırız.” minvalinde konuşmaları çok yaptık. Buna ciddi bir emek harcıyoruz, maddi kaynak harcıyoruz. Emek harcıyoruz derken; zihinsel emek de çok fazla. Bunun karşılığında o kadar kişi dinlesin, popüler olsun gibi bir beklentimiz yoktu. 1 kişi dinliyorsa, o başka 3 kişinin zihninini açar diye düşünerek yola çıktık. 99 depremini konuşmayı bıraktığımız noktalar oldu; bu orman yangını da bir noktada söndürülecek bunu biliyoruz. Söndürüldükten sonra oradaki maddi ihtiyaçları karşılamak için birtakım kampanyalar yapılacak. Sonrasında bir sürü farklı gündemimiz olacak, bunu biliyoruz. Bu tarz krizlerin üstesinden gelebilmek için konuyu unutmamamız lazım. Bunu bir afet yönetimi olarak, bir iklim krizi politikaları olarak yapalım. Bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz. Yansıması nasıl olacak? Bu noktada şu oluyor: Bir sonraki kriz kapını çaldığı zaman, ki çalacak, bunu bilmek için Nostradamus olmaya gerek yok, için çok burkuluyor gerçekten. Yine pes etmeden bu döngüde gitmen gerekiyor ama bunu yaşayacağını bildiğin için en azından sürpriz olmuyor.
Esmiyor Podcast’le sohbetimizin tamamını Bant Mag. podcast kanallarından dinleyebilirsiniz.
Giriş fotoğrafı: Aylin Güngör