Jain, tarot kartları ve kozmik özgürlük: The Fool

Röportaj: Hikmet Demirkol - Fotoğraf: Manu Fauque

Fransız besteci ve hit makinesi Jain, beş yıllık sessizliğini bozdu. Kısa bir süre önce Sony Music Fransa etiketiyle yayımlanan The Fool adlı albümü, baştan sona tematik bir kurguya sahip bir pop güzelliği. İnsan olmanın, farklı duygular arasında zigzaglar çizmenin, kendine karşı dürüst kalabilmenin değerini kutlarken hem dansa kaldıran hem sırtınızı sıvazlayan parçalardan oluşuyor. Albüme dair bir sohbet için hattın öbür ucunda Jain var. 

Arayı bu kadar açtıktan sonra yeni albüm hazırlamak nasıl bir duygu olduğunu konuşarak başladık. İlk iki albümünü kısa zaman farkıyla yayımladığı için pek dinlenmeye vakti olmamış. Albüm demek, beraberinde turne de demek olduğu için yorgunluğunun bu seviyesinde kendi kapasitesini daha çok zorlamamak için biraz ara vermeyi daha sağlıklı bulduğunu; bu sayede aradığı ilham perilerini de yakaladığını anlatıyor Jain.

Bir albümü tamamlamak, deyim yerindeyse artık vedalaşma noktası her zaman ilgimi çekmiştir. Uzun süre vakit harcanan bir albümün hangi noktada sanatçıya tamamlanma hissinin geldiğini neredeyse her söyleşide öğrenmek isterim. Jain bu konuda tam da benim hissettiğim gibi bu durumun zor bir karar ânı olduğunu söylüyor. “The Fool”u yani albümün ilk çıkış şarkısını yaklaşık iki buçuk yıl önce yazmış. Albümün tohumlarının bu şarkıyla atıldığını da ilk günden anladığından bahsediyor. Albümün görsel dünyası, kendi çizdiği tarot kartları ve şarkı ilişkisi, şarkıların adım adım sona gelmesinde bir başka önemli basamak olmuş. Yine de kendi zamanını kendisi yönettiği için Jain, yeni albümü The Fool’un kontrolün kendisinde olma hissini yeniden yaşayabildiği özel bir albüm olduğunun altını çiziyor.

Yaratıcılık dünyasının dümenini yeniden ele geçirdiğini belirtmesi Jain’in temelde nelerden hoşlandığını, şarkı yazmaya onu nelerin sürüklediği konusunu da beraberinde getirdi. Sohbeti yaptığımızda stüdyosunda olan müzisyen genelde hayatının bu odada geçtiğini söylerken mutluluğu gerçekten de yüzünden okunuyordu. Bu işin onun için bir kuralı olmadığını söylüyor; bazı şarkıları beş dakikada yazarken, bazı şarkıları için de günler ve hatta haftalar harcamak zorunda kaldığını ekleyerek. Böyle anlarda stüdyoda durmak yerine dışarı çıkarak şarkılardaki eksik olan parçayı buluyormuş. Kimi zaman tatilde ya da kendine özel zaman ayırdığı anlarda ilham yakaladığı da olduğu için “Her şarkının hikâyesi bambaşka” diyor.

Genelde bir sanatçının ya da grubun üçüncü albümü bu yoldaki devamlılığının belirgin göstergelerinden biri olduğunu düşünenlerdenim. Jain’in yeni albümü The Fool da bu anlamda kendisi için bir dönüm noktası olabilir. Önceki iki albümüne kıyasla daha sade bir tarza sahip albüm. Diğer yandan vokal zenginliğiyle kendisini gösteriyor. Jain, değişimin bilinçli olduğunu, bir önceki albümüyle en belirgin farkın ritim olduğunu vurguluyor. Bir önceki albümde etkilendiği kişiler, Kongo’da yaşadığı dönemden tecrübeleri… Kısacası başka bir açıdan ayakları yere basan bir çalışma tanımını yaparken, bu albümün kendisini özgür bırakmakla ilgili olduğunu yineliyor. Riskin de tam burada başladığını söyleyen müzisyen, kendisini tekrarlamamanın onun için en önemli konu olduğunu, bu sebeple de The Fool’un tamamını gitarla yazdığını bir anlamda itiraf ediyor. Vokalin daha farkedilir olmasının tüm şarkılarda gitar ve piyano sesinin ön planda olmasına bağlıyor ve sonucun böyle farkedilir olmasından ötürü duyduğu mutluluğu gizlemiyor.

Her ne kadar pandemi sayfasını kapatmış olsak da o dönemin bu albümde bir karşılığı var mı, öğrenmek istedim. Jain, evlerde kapalı kaldığımız zamanlarda ailesinden yadigâr olan plakları dinleyerek vaktini değerlendirmiş. Turnede pek müzik dinleyememekten yakınan müizsyen özellikle 70’lerin müziğine daha çok odaklanmış; Kate Bush ve David Bowie albümlerine pandemide ayrı önem vermiş. 

Jain’in ilk albümünü 10 sene önce yayımladığını düşünürsek, bu zaman dilimindeki değişimi de biraz tartışmak, yeni albüme başka bir açıdan bakmamızı da kolaylaştırdı. Nitekim Jain de dokuz senelik zamanın bir anlamda evrim niteliğinde olduğu görüşünde. Müzikte sevdiği şeylerin de zamanla değişim geçirdiğini, gidilecek hedef aynı da olsa farklı birçok yol olduğunu farketmiş. Alternatif yolları denemeyi, başarıyı düşünmek yerine “Neyi daha farklı yapabilirim, nasıl daha ilginç bir bakış yakalarım” vizyonunda olduğunu söylüyor. Müzik yapmanın keşfetmenin ta kendisi olduğunu söyleyen Jain, bu keşif dünyasının hiç bitmemesini arzuluyor.

Tarot sembolizmi

Sohbetin başında Jain şarkıları yaparken görsellerini de tarot kartları şeklinde paralelde çalıştığını belirtmişti. Tarot konusu bu albümün en can alıcı detayı bence. Mutlaka bir mazisi vardır diye düşünerek buradan devam etmek istedim. Annesinin senelerdir tarot kartlarıyla ilişkisi olması aslında bu detayın tohumlarını atmış. Albüm için bir oyun yaratmak istemiş Jain ve sadece şarkılarla değil albümün fiziksel olarak da dinleyicisinin evinde başka bir yanıyla hayatına katılmasını istemiş. Bu sebeple de tarot dünyasını albümün merkezine oturtmuş. Tarot sembolizmini çok iyi bildiğini anlatırken, yarattığı kartların kozmik olarak albüme de farklı bir detay kattığını vurguluyor.  

Albümün çıkış şarkısı ve projeye ismini veren “The Fool”un klibi de dikkat edilmesi gereken bir başka konu. Hazırladığı tarot kartında bir ip cambazının Ay’a doğru yürüdüğünü görüyoruz. Kreatif olarak her şeyin bununla başladığını belirten Jain, cambazın evrene doğru attığı adımı simgelemesiyle klip fikrinin geliştiğini belirtiyor. Yönetmen Jules Jolly’nin şiirsel bakış açısı videonun yola çıktığı bu fikirle daha da büyüyerek nefis bir noktaya gelmiş. 

Madem Jain albümünde tarot ile bir oyun yaratmış, ben de sohbetimize bir oyun eklemek istedim. Şarkılarından oluşan bir menü olsaydı nasıl bir içerikte olurdu?. Fikri çok seven Jain şarkıları açısından kronolojik ilerlemek istedi. Başlangıç olarak “Makeba”yı öneren sanatçı, ardından sırasıyla “Star”, “Alright”, “The Fool” ve sonunda “Save The World” ile bir menü hazırlamayı uygun buldu. 

Şu sıralar “Makeba” ile TikTok’ta yeniden gündem olan müzisyen, sosyal medyayı yakından takip ediyor. Sosyal medyanın siyah ya da beyaz değil; duruma göre farklı yanları olduğunu düşünen Jain, yeni sanatçıları keşfedebilme imkânından ve takipçileriyle iletişimin hızlı ve kolay olmasından ötürü bu dünyayı çok seviyormuş. Fazla alışkanlık olması durumunda kendisini frenlediğini söylüyor. gençlerin içinde olmasından çok memnun olsa da hayata dâhil olmalarının sosyal medyanın sanal bir dünya olduğunu anlamaları gerektiğini de düşünüyor. 

Fransız olmasına rağmen İngilizce şarkılar söylemesi kendisine genelde sorulan sorulardan. Ben bu açıdan olmasa da çocukken ailesinin işleri sebebiyle çok fazla ülkede yaşaması ve birçok kültürde yaşadığı için bu renkliliğin sanatına yansımasını öğrenmek istedim. Jain, tam da bu sebeple İngilizce şarkı söylediğini belirtti. Daha evrensel olması ve daha çok kişiye ulaşmayı istediği için, dil bariyerinin kendisine dinleyicisine ulaşmakta bir sorun olmasını istememiş. Aslında Jain diğer bir deyişle müziğin evrenselliğinin ona herkes için müzik yapmayı öğrettiğini de itiraf ediyor. 

The Fool’un dinleyicisiyle arayı açtığı son albümü olacağının sözünü veren Jain, artık yeni şarkılar için çok beklemeyeceğini ifade ediyor. O sebeple bu albümün yayımlanması, sisteminden çıkması onun için çok çok önemli. Özgür bir şekilde yeni şarkılar yaparak dinleyicileriyle paylaşmaya devam edeceğini söylerken hiç de uzak olmayan bir tarihte kendisinden yepyeni işler duyacağımıza kesin gözüyle bakıyorum.