Jam’s Session Festival için geri sayım başlasın

Kavurucu sıcakları geride bırakmaya, eylül ferahlığına çok az kaldı. Yılın en güzel zamanına bol bol konser sığdırmak iyi olur diyenler, line up’ıyla merak kabartan Jam’s Session Festival için pozisyonlarını alsın! The Irish Spirit ana sponsorluğunda, 3dots tarafından düzenlenecek festival 10 Eylül’de Maximum Uniq Açıkhava’da. Biletler tam burada.

Jam’s Session Festival kapsamında kimler sahnede olacak bir bakalım: 

Konuklardan ilki, 2018’de kendi imkânlarıyla kurduğu ev stüdyosunda yaptığı deneylerle kalbinden geçenleri işitsel düzlemlere aktarmaya başlayan Alex Amor. Indie pop sularında üreten İskoçyalı müzisyen; Blood Orange, Kurt Vile, Porches, HAIM ve Men I Trust gibilerini dinleyerek kulağına girmiş farklı sonik estetikleri harmanlıyor. Temel amacı, müziğinde daima olmasını istediği kapsayıcı pozitiflik teması aracılığıyla hayatın karamsarlığa sürüklediği anlarda, işlerin yolunda gideceğine dair umut vermek. Hazirandan bu yana yayımladığı “Color Me”, “Bad Tattoo” ve “Casually Cool” teklileri, görsel eşlikçileriyle de göz kamaştırmakta.

MEUTE, müziğin alışılagelmemiş, sürprizli arazilerinde dolaşmayı sevenler için biçilmiş kaftan. Zira elektronik müziği DJ kabininden ve bilgisayar desteğinden uzaklaştırıp, sadece davullar ve üflemeli enstrümanlarla kurulmuş 11 parçalı bir bandodan dinleme fırsatı sunuyor. Topluluğun kendi deyimiyle “el yapımı”, akustik tekno ve house tınıları gezegenin birçok yerine ulaşmış durumda. Üyelerin ikonikleşmiş kırmızı ceketler içinde yaptığı sokak gösterilerinin videoları viral oluyor; izlenmeleri milyonlarla ölçülüyor.. MEUTE bu yaz çaldığı Rock Werchter ve Sziget gibi önemli festivallerin ardından 10 Eylül’de İstanbul’a da uğrayacak. 

“Yazdan kalma anılara eşlik edecek, güneşli, sevecen, telaşsız şarkılar yapan kim var?” sorusuna verilebilecek tatmin edici bir yanıt: M.I.L.K. Kayıtlarını 2016’dan bu yana yayımlayan müzisyen, bir indie hitine dönüşen “If We Want To” ile radarınıza çoktan girmiş olabilir. Danimarka’nın Bornholm Adası’nda, zamanın daha yavaş aktığı, endişelerin azaldığı bir kırsalda en büyük ilhamı olduğunu söylediği Curtis Mayfield parçalarıyla büyüyen Emil Wilk, ortaklıklar kurmayı da seven biri. Meraklıları, French pop yıldızı Benjamin Biolay ve kas gevşetici, neşe verici seslerin bir başka adresi olan Hollandalı müzisyen Benny Sings ile düetlerine kulak verebilir. Yeni albüm de yolda.

İsrailli vokalist, şarkı yazarı ve prodüktör Noga Erez’in müziğini, küçükken her pazartesi annesinin şarkı söylediği korodan duyduğu sesler ve ilk eğitmenleri olarak gördüğü The Beatles, Leonard Cohen ve Nina Simone şarkıları şekillendirmiş. Türlü synth oyunları, yaratıcı beatler ve pürüzlü dokular kullanarak elektro pop’a getirdiği kendine has yaklaşımı ve tavizsiz, öngörülemez tavrıyla dikkat çekiyor müzisyen. Retro soul etkileşimlerini dinlemekten hoşlanan kulaklara, Noga Erez’in 2021 tarihli KIDS albümündeki şarkıları elektronik prodüksiyonlar olmaksızın, yalnızca organik enstrümantasyonla yeniden kaydettiği KIDS (Against the Machine) projesine de bakmaları önerilir.

Jam’s Session Festival programının son ismi ise caza yeni bir soluk getiren İngiltere sahnesinin parlayan yıldızlarından, davulcu ve prodüktör Yussef Dayes. Babasının caz plaklarıyla büyüyüp Miles Davis’in davulcusu Billy Cobham’dan dersler almış olsa da Dayes’in müziği 70’lerin funk’ından Senegal ritimlerine, grime’a ve daha pek çok türe varan geniş bir ilham havuzundan besleniyor. United Vibrations ve Kamaal Williams ile kurduğu Yussef Kamaal gibi gruplarda da çalan müzisyen 2020’ye, son yıllarda harlanan neo soul ateşinin Londra kolundaki dikkat çekici temsilcilerinden Tom Misch ile birlikte kaydettiği nefis albüm What Kinda Music’i bırakmıştı.