Kalben imzalı bir roman bir de albüm

İyi ki doğdun Kalben! İlk romanı ve ondan ilhamla tasarladığı yeni albümü Eski Dünyanın Yangını’nı serbest bırakan müzisyen, birbirini tamamlayan bu iki anlatı aracılığıyla “sevgi”yi kazıyor. Romanın tohumlarını 2009’da attığını, isminden ise 2018’de emin olduğunu söylüyor Kalben. Karakterlerle bağı güçlendikçe, onlardan ayrılmak istemeyip öykülerini geliştirmiş.

13 yıllık bu uzun yolu şöyle anlatıyor: “Doğduğum ve büyüdüğüm yerin gerçeklerine, çocukluktan genç kızlığa ve sonra kadınlığa giden yolda bütünlüklü bir insan olarak yaşamanın anlamlarına, değerlerine ve hatıralarına kelimeler döküyorum romanda. Kadınlardan bahsediyorum. Kadınlar konuşuyor ve anlatıyorlar. Erkek egemen tarihin kurumları altında sömürülen, tecavüze uğrayan, öldürülen ve izleri, hatıraları saklanmayan kadınların üretimlerine, zihinlerine, mantıklarına, yeteneklerine ve davranışlarına bakmaktan keyif aldığım için romanı bu keyfin üzerine ördüm. Dilerim yepyeni ortaklık ve yakınlıklar bulacağız edebiyat yoluyla.”

Kalben - Eski Dünyanın Yangını

Holden Kitap etiketiyle yayımlanan Eski Dünyanın Yangını’nın arka kapak metni de şöyle: “Annelerinin küskün ve hüzünlü gölgesinde yeryüzüne kök salmaya çalışırken birbirine yaren olan iki yalnız çocuğun şarkısı. Doğdukları ormanda kaybolmuş iki kadının insanı insanla kesip parçalayan bir dünyada kendi kendinin kahramanı olma macerası. Gerçek bir dostluğun romanı. Küçük bir sahil kasabasındaki ilkokulda yolları kesişen, benzer acılardan müşterek bir gelecek yaratmaya çalışırken özgürlüğün keskin köşeleriyle yaralanıp ayrı yönlere sürüklenen Koda ve Kantante’nin ‘bütün katillere’ vedası.”

Patriyarkal otorite içinde hayatta kalmaya çalışan kadınların mücadelelerinin, hayallerinin, sevme ve sevilme biçimlerinin yanı sıra ev, aidiyet, korkular ve yalnızlık gibi kavramlara da mercek tutuyor roman. Karakterlerin yolları zamanla ayrılıyor. Bir gün Kantante ortadan kayboluyor. Koda ise günlüğünde yazdıklarından hareketle onu bulmaya çalışıyor.

Romanın dertlerinin işitsel yansımaları

Kalben uzun zamandır, hayatın ona öğrettiklerini ulaşabildiği herkes ile cömertçe paylaşıyor. Travmalarının üstesinden nasıl geldiğini, nasıl düze çıktığını sevgi diliyle anlatarak temas ettiği kişileri ışığa yönlendiriyor. İfade alanını kullanış biçimi, seçtiği yol çok değerli. Eski Dünyanın Yangını da bu yoldaki duraklarından biri.

Albümde, romanın konu edindiği dertlere sonik karşılıklar buluyoruz. Durmadan olumsuzlukları vızıldayan bir kara sineğin başrolü üstlendiği, oldukça çarpıcı ve gergin bir parça yapıyor açılışı. Etrafındaki çirkin sesleri susturmak isteyen biri yakınıyor. Ardından; zamanın bir yerinde takılıp kalmaktan vazgeçen, yadigârlardan öğrenen, özüyle barışan, “şefkatle” sevmek ve sevilmek isteyen, yasaklara başkaldıran başka birileri geliyor.

Kalben, kalplerimiz arasındaki görünmez bağların bir haritasını çıkarıyor, onları işiterek hissetmemizi sağlıyor sanki. Zira sözleri, kendini de başkalarını da çok dinlemiş, anlamak için çok uğraşmış biri olduğunu düşündürüyor. İsyan edecekse de empatiyi elden bırakmıyor. Kalben galiba, her şeyi en derinden algılamanın acısını çekenlerden. 

Birebir deneyimlenmemiş olsa bile herkese bir yerden tanıdık gelecek duygu parçacıklarını keşfedip aktarıyor âdeta. Bu da gülümsetiyor, güven veriyor, sırtını sıvazlıyor dinleyenin. Müziği ise gitarlar ve başkaca nostaljik tınılar yönlendiriyor çoğunlukla, yoğunluk değerini de synth kullanımı belirliyor sanki. Vokallerde tatlı sürprizler var. 

Art arda gelen iki parça, tüm koleksiyonun ruhunu özetliyor. “İçinden Ben Çıktım”da, “Ben pür dikkat, alışmışım canavarı ciddiye almaya. İçinden ben çıktım ama şaşırmadım. Elimi uzattım. Sarıldık, gülümsedik ve birlikte söyledik: Her şey geçti, gitti.” diyerek iyileşmenin formülünü veriyor Kalben. Roman ve albümle aynı adı taşıyan “Eski Dünyanın Yangını” ise alevleri geride bırakarak derin bir nefes almaya davet ediyor. Aslında her şarkı, başka bir masal anlatıyor. 

Yazı: İlayda Güler