Kid Simius, Yaeji ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Elif Öz, Şevval Öztemur, Utkan Çınar, Zeynep Naz Günsal

Kid Simius, 32 diş dans edeceğiniz bir albümle aramızda. Yeni Yaeji parçasını dilden düşürmek mümkün değil. Fontaines D.C.’nin yolu gözlenen Romance’i de yayında.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.

ALBÜM: Kid Simius – JOSÈ
(Shall Not Fade LTD)

Granada doğumlu Berlin’de yerleşik prodüktör Kid Simius, yılın en neşeli dans albümlerinden biriyle karşımızda. Diskografisinin üçüncü uzunçalarına gerçek ismini veren Kid Simius, 46 dakikalık albümünde house’un çeşitli alt türleri ve Italo Disco arasında dolanarak 32 diş sırıtmalı salınımlara davet ediyor. “Karaoke”, “Mucho Fan (Lerele Mix) ve “Ask For My Number” şimdiden çalma listelerimizi ele geçirdi. Bir de hatırlatma: 28 Eylül akşamı Frankhan’da gerçekleşecek Artıfaz Club Nights /003 gecesinin konuklarından biri. Biletler burada.

TEKLİ: Trust Fund – Leaving The Party Early
(Tapete Records)

2010’ların ortasında Bristol’da Ellis Jones tarafından yürütülen bir kolektif olarak ortaya çıkan Trust Fund, 2018’de bu tarz proje olarak sonlanmıştı. 2022’de Ellis Jones bu kez tek başına Trust Fund’ı canlandırdı ve ilk albüm Has It Been a While? kasımda geliyor. Albümün ikinci teklisi “Leaving the Party Early”i dinlerken aklınıza Nick Drake’in gelmemesi mümkün değil. Jones’un vokali ve kullanılan yaylılar fazlaca Drake. Hatta biraz da Arthur Russell belki. Eski usül British folk’u hakkını vererek kullanıyor Jones. Referans isimlerden ve bu türden hoşlanıyorsanız sizi tatmin edecektir. 

ALBÜM: HEEMS – VEENA
(Mass Appeal Records) 

Das Racist ve (Riz Ahmed’li) Swet Shop Boys gibi birliklerden anımsayabileceğiniz rapçi ve aktivist Himanshu Suri’nin yeni albümü, adını annesinden alıyor. Eklektik prodüktör Sid Vashi’nin elinden geçen albümde Hindistan’ın küresel yaratıcı topluluğundan ünlü isimler var. No Doubt grubundan Tony Kanal, piyanist Vijay Iyer, yönetmen Zoya Akhtar, sık sık iş birliği yaptıkları Riz Ahmed ve daha fazlası albüme destek atmış. Şehir atmosferinin kendi kültürüyle bir olduğu işte sesli mesajlardan skeçler, soul sample’ları, olumlu titreşimler var.

TEKLİ: Yaeji – booboo
(XL Recordings / GRGDN Müzik)

Geçen sene yayımladığı mükemmel çıkış albümü With a Hammer’la aklımızı alan Yaeji ara ara teklilerle de dalgayı sürmeye devam ediyor. Bunların en yenisi “booboo”, onun yaptığı en iyi şarkılardan biri olabilir. Minimal techno altyapısıyla başlayıp eğlenceli ve akılda kalıcı Yaeji vokal melodileriyle devam eden şarkı modern pop prodüksiyonları konusunda oldukça progresif bir şarkı. Şimdiden yılın en iyilerinden biri olmaya aday. Hatta yakın gelecekte anaakım isimlerden birinin prodüktörü olarak da duyabiliriz kendisini. Şu aralar müzik dünyasındaki en formda isimlerden biri. Takipte kalınız.

ALBÜM: Uniform – American Standard
(Sacred Bones Records)

Aynada gördüğü kişiye hiç acıması olmayan Michael Bearden’ın “Benim bir parçam, ama bu ben olamam!” çığlığıyla açılan, bulimia nervozanın ve ruhsal sancıların açık, dürüst, uğultulu ifadesi olan American Standart; 4 parça, arızalı riffler, haykırışlar içinde çınlıyor, çatışıyor, yüzleşiyor, çözülüyor ve başladığı yere benzer kaotik, ihtişamlı, boğucu şekilde son buluyor. 

TEKLİ: Amyl & The Sniffers – Chewing Gum
(Rough Trade Records)  

25 Ekim’de beklenen üçüncü stüdyo albümleri Cartoon Darkness’tan “U Should Not Be Doing That”te direnç yaşatmadan ilan ettikleri yeni, daha ciddi sesin draması her mecrada yüksek. Koyu ve cesur tekli genel tınıları nezdinde belki azıcık -ama çok azıcık- karamsar bir atmosferde barınıyor. Amy Taylor’ın “Hayat bir iş, hayat bedava değil. Asla yeterince çalışamayız çünkü nihai hedef diye bir şey yok, bu yüzden yapabileceğimiz tek şey yanlış olmayı seçmek.” diyerek hatlarını çizdiği parçanın hem isyankâr hem yalvaran üslubu zevkli bir çelişki. Nick Cave & The Bad Seeds, Yeah Yeah Yeahs gibi bileşimlerin prodüktörü olmuş Nick Launey’nin masa başında olduğu “Chewing Gum” punk kalıplarına sadık ama daha geniş bir rock yaklaşımıyla vâr oluyor. Siyah beyaz olsa da ekip sayesinde fazlasıyla renkli klibine buradan buyrunuz.

ALBÜM: Melt-Banana – 3+5
(A-ZAP Records)

Lezzetli bir kaos mu arıyorsunuz? Haberler iyi: Japonya’nın noise rock efsanesi Melt-Banana sahalara geri döndü. Tam 11 yıllık arayı kapatan yeni albüm 3+5 artık aramızda. Günün her saatine uygun değil tabii; her Melt-Banana işinde olduğu gibi. Hatta dokuz şarkılık serüveni tamamlandığınızda, beyninizin bir smoothie kıvamı aldığını hissedebilirsiniz, baştan söyleyelim.

TEKLİ: Broadcast – Come Back To Me [Demo]
(Warp Records)

Broadcast’in Distant Call adı altında bir demo koleksiyonu yayımlayacağını zaten biliyorduk. Bu koleksiyonun içinde bir de bizi James Cargill’in Trish Keenan’ın vefatından sonra keşfettiği, yayımlanmamış iki sürpriz bekliyor; işte bunların ilki “Come Back To Me”. Keenan’ın sesinden yeni bir şarkı duymayı hak edecek kadar şanslı olmak için ne yaptık, bilmiyoruz; yalnızca çok mutlu ve duygu doluyuz. Parça Keenan’ın büyülü sesi ve bir akustik gitardan ibaret ve sadece başlatıp gözünüzü kapamanızla kendinizi tekrar Broadcast’in kocaman dünyasında bulabiliyorsunuz.

TEKLİ: Fcukers – Tommy
(Technicolour / GRGDN Müzik)

Vokalist Shannon “Shanny” Wise, DJ Jackson Walker Lewis ve beatmaker Ben Scharf’ın oluşturduğu Fcukers, son dönemdeki teklileriyle başımızı döndürmesi için kendimizi koşulsuz teslim ettiğimiz gruplardan biri oldu. UK rave ve 90’lar titreşimlerini eğlenceli prodüksiyonlarında bir araya getiren üçlünün 808 beatlerine sırtını yasladığı son işi “Tommy” de kesinlikle yanıltmıyor. Henüz dinlemediyseniz önceki numaraları “Homie Don’t Shake”e de bir uğrayın, pişman olmayacaksınız. Baggy$$ adını verdikleri yeni EP de yolda.

TEKLİ: kahadirbartal – Faal
(Bağımsız)

Yerli sahnenin en üretken figürlerinden biri olan kahadirbartal, Dolu Kadehi Ters Tut ve Dilhan Şeşen’e canlı performanlsarında eşlik etmesinin yanı sıra pek çok farklı stilde yaptığı prodüksiyonlarla da adından söz ettiriyor. Yeni solo teklisi “Faal” de kendi içinde farklı mevsimleri yaşatan yaklaşık yedi dakikalık bir kompozisyon. Canlı versiyonuna, Karakter’le birlikte gerçekleştirdiği Akustikhane Across performansından aşina olabilirsiniz. Miks ve mastering işlemlerinde Barış Ergün’ün, kapak görselinde ise Ayşenur Yıldırım’ın imzası var.

ALBÜM: Mark Lanegan – Bubblegum XX
(Beggars Arkive)

2022’de çok erken aramızdan ayrılarak kalbimizi kıran Mark Lanegan’ın müzikal yayınları konusunda hareketli bir dönemdeyiz. 12 Aralık’ta bir şeyler geleceğini biliyoruz. Şimdilik 2004 tarihli solosu Bubblegum’ın 40 şarkılık 20. yıl sürümüyle yetineceğiz diyeceğiz ama bu da fazlaca güzellik barındırıyor. Albüm ve öncesindeki EP Here Comes That Weird Chill’in remaster hâllerinin yanı sıra, biri Beck’le olmak üzere 12 tane daha önce yayımlanmamış şarkı var. Ayrıca Queens of the Stone Age üyesi, dostu Troy Van Leeuwen ile yaptığı otel odası demoları da cabası. Lanegan’ın vokalini aracısız duymak güzel bir deneyim. Bubblegum; PJ Harvey, Greg Dulli, Josh Homme, Duff McKagan gibilerinin katkılarıyla Lanegan’ın solo kariyerinin mihenk taşlarından biriydi. Bu sürüm de bunun hakkını veriyor. 

TEKLİ: Skullpresser – Born To Please
(Born Losers Records)

Philadelphia’nin hardcore punk nabzını şu sıralar Skullpresser tutuyor gibi görünüyor. Yine Philadelphialı birçok başka gruptan müzisyenlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan ekibin yeni teklisi bütün baskıcı sistemlere, insanlara ve düzenlere haklı ve yüksek sesli bir isyan. Grubun sözcükleriyle “Born To Please”de şundan bahsediyorlar: “[Şarkı] zenginlerin bizim iş gücümüzden kar ettiği bir düzende, bitmek bilmeyen iş ve zorlukların içine doğmanın sert gerçekliğinei kafa yoruyor.” 

ALBÜM: The Softies – The Bed I Made
(Father/Daughter Records)

Uzun bir aradan sonra The Softies ve hislerin en narin hâlini iki gitar, iki vokal ile anlatan ruhsal armonisi: The Bed I Made. Twee pop ikilisinden aşk, kaygı, arkadaşlık temalarına dokunurken dinleyeni de sarmalayan incecik, duyarlı, meleksi ve rahatlatıcı bir örtü bu. Tatlı tatlı damlayan gitarı ile gözlerimizi açtığımız yumuşacık 14 parça, kanatlanıp en naif esintilerin içerisinde süzülmek, süzüldükçe berraklaşmak, berraklaştıkça canlanmak gibi.

TEKLİ: Joan As Police Woman – Full-Time Heist
(‎Play It Again Sam / GRGDN Müzik)

Joan Wasser, eylül sonunda kavuşacağımız yeni albümü Lemons, Limes and Orchids’ten tekliler paylaşmaya devam ediyor. “Full-Time Heist” albümün öne çıkan caz ve soul yakıtlı ballad’ı olacak anlaşılan. Gitarlar ve piyanoların homojen kaynaşması, Wasser’ı destekleyen kalabalık vokaller derken güzel işlenmiş bir şarkıyla karşı karşıyayız. Prince duysa severdi demek gelir içimizden. Klibine de bir göz atın deriz. 

TEKLİ: Deniz Erden – Body
(Bağımsız)

Piyanist, besteci ve ses sanatçısı Deniz Erden, ilk albümü Anicca için geri sayımını sürdürüyor. İstanbul ve Berlin’de yaptığı bestelerden oluşacak koleksiyonun üçüncü teklisi “Body”, sinematik bir kurguya sahip. Sarmal melodileri ve piyanoya yanı başınızda dokunulduğunu hissettiren sıcak prodüksiyonuyla derinlere daldıracak bir dinleme deneyimi. Neo-klasik müziğe meraklı kulaklar için heyecan verici bir tanışma vadediyor. Ekimde dinleyeceğimiz Anicca için de beklemedeyiz.

ALBÜM: Susanna – Meditations On Love
(SusannaSonata) 

Norveçli müzisyen Susanna Wallumrød’un beş yıllık çalışmalarının meyvesine hoş geldik: Meditations On Love detaylı ve detaycı, yer yer zorlayıcı ama biraz cesur herkesi kucaklayan bir koleksiyon.  Akışın birkaç konuda normların dışına çıktığını söyleyebiliriz: Bir aşk şarkısından beklentilerimiz, şarkı yapısı, orkestra kullanımı ve aşktan anladıklarımız. Bunları dilediğince esneten müzisyen elinde sonuç olarak çok özel, nadir ve kana yavaş yavaş karışan bir uzunçalarla kapatmış bu beş seneyi. 

TEKLİ: Tindersticks – Always a Stranger
(City Slang / Lucky Dog)

Hayatın hüznünden müziğin melankolisine sığınıyorsak, Tindersticks bu yolun sonunda bizleri karşılayan olur daima. “Always a Stranger”, Stuart A. Staples’ın kulaklardan kalbe doğru akıp giden kadifemsi vokali, biraz gözyaşı, biraz sonbaharın habercisi hâli, biraz kırgın piyanosuyla göğsümüzün içini yeniden anlamlandırıyor. Ayrıca yolda olan Soft Tissue albümünün şimdiye kadar en duygusal tadımı. 

TEKLİ: Geordie Greep – Holy, Holy
(Rough Trade Records)

black midi’nin artık sona erdiği, grup üyelerinin solo işler üzerine çalıştığı haberi geçtiğimiz hafta gündemimize gelmişti. Kendi başına yola devam etmek konusunda en hızlı davranan solist ve gitarist Geordie Greep oldu. 4 Ekim’de yayımlanacak albümü The New Sound’dan ilk tekli, black midi’yi anımsatan bir gitar cümlesiyle açılsa da kısa sürede dümen pek çok başka yöne kırılıyor. Arada Latin perküsyon numaraları duyuyor, lounge caz klişelerine selam duruyor ve fiyakalı disko gitarlarıyla salınıyoruz örneğin. 

ALBÜM: Fontaines D.C.- Romance
(XL Recordings / GRGDN Müzik)

Romance ile işi yeni bir yöne çekiyorlar demek yetersiz kalır; bambaşka bir Fontaines D.C. dinliyoruz. Alaycı tavır ve karamsarlık bir bakıma geride kalmış, gri bulutlar nefes almamız için dağılıyor. Belki bir yere değil de bir kişiye ait olma ihtimali ilk defa akllarını fazla kurcalıyor. Nitekim bu sefer yeni gerçekliklerde ve kurgusal yerlerde konumlanıyoruz. Grian Chatten’ın aklına giren “dünyanın sonunda âşık olma” meselesi kıyameti, aşkı ve umudu aynı anda içinde taşıyor ve koleksiyon boyunca bu konseptin etrafında döndüğümüzü hissediyoruz. Romance, Fontaines D.C. üyelerinin kendilerine yarattığı kurgusal bir alan ve içini de bu şarkılar dolduruyor. Fantezi ve gerçeklik arasında meçhul bir yerde yanımızdaki insanın varlığı devam etmemiz için tek sebep. Gitarist Conor Curley ile röportajımız da hemen burada.

TEKLİ: The Telescopes – For The River Man
(Tapete Records)

80’lerin sonundan beri aktif; psych, ambient ve dream pop kıyılarında dolanan The Telescopes’un yeni teklisi fiziksel dünyayla bağlantısını koparmış, yükseklerde süzülüyor. Grubun bunca yıldır üyeleri ve formasyonu hâliyle pek çok farklı biçime girse de kurucu ve besteci Stephen Lawrie şu an tek başına yürütüyor projesini. 27 Eylül’e tarihlenen yeni albümle kendimizi fani dünyadan soyutladığımız, uzun ve karanlık göklere yolculuğumuzu iple çekiyoruz.

TEKLİ: Gold Panda – 222
(Derwin FM) 

Peckham, Londralı Derwin Schlecker’in adını süresinden alan teklisi, arp ya da ksilofon benzeri parlayan sesleri yapıbozumlu ama rahat bir beat’in ardına katıp baştan sona stabil takılıyor. Bağımsızca çıkardığı parçanın kapağı da müzisyenin kadrajından. Kendisini en son altıncı uzunçaları The Work (2022) ile hatırlatmış olan Gold Panda’nın yeni numarasının da 2010’ların indietronica’sına duyarlı kişilere hitap ettiği kesinlikle söylenebilir.