Portakala dönmenin empatisi: Kuvvetli Bir Alkış

Yazı: Melis Tire

Berkun Oya’nın yazıp yönettiği altı bölümlük Netflix dizisi Kuvvetli Bir Alkış, bir anne – baba ve doğmak üzere olan çocuklarıyla tanıştırarak başlıyor. On yıllara yayılan anlatısında ailenin hem kendi içindeki hem de her bir ferdinin, bu çeperin dışında olan bitenle çatışmalarına bakan bir absürt komedi vadediyor.

Dizinin başrol oyuncuları Aslıhan Gürbüz, Fatih Artman ve Cihat Süvarioğlu’nun konuk olacağı Beni Bu Şarkılar Mahvetti: Kuvvetli Bir Alkış özel buluşmasının da 4 Mart Pazartesi akşamı Bant Mag. Havuz / Bina’da gerçekleşeceğini hatırlatalım. Detaylar burada.

*Bu yazı, henüz Kuvvetli Bir Alkış dizisini izlememiş olanlar için bazı sürprizleri bozabilir.

Zaman dilimi ve mekân 

Bugüne çok benzeyen 30 küsur yıla yayılıyor, İstanbul’dayız. Bazen de anne karnında.

Duygudurum

Akışın hafifliğine kanmayın; bittiğinde bir kucak dolusu sorunuz ve bazı muğlak (şaibeli de denebilir) cevaplarınız olacak. Misal: Ailenin işlevi nedir? Çekirdek aile de ne ola? Hafıza bize ne yapar? İçe atma eylemi ömrümüzden ne kadar yer? Seçimlerimiz ne kadar serbest, ne kadar sınırlı, ne kadar başkalarına bağlı? 

En çok neyi sevdin?

Geçişlerinin pürüzsüz oluşunu ve aktif izleyici olmayı gerektirmesini. Geçişle kast ettiğim şey, hem olay örgüleriyle hem de yaşattığı duygular arasındaki kırılmalarla ilgili. Anlatıyı bulandırdığı kısımlarda izleyiciyi de oyuna dâhil edip, yönünü bulmayı ona bırakıyor. Armut pişip ağzınıza düşmüyor. Eşle, dostla izleniyorsa “Bir dakika ne oluyor?” diye aynı sayfada olduğunuzu teyit etmek isteyenler olacaktır. Absürt komedi refleksleriyle yakaladığı denge, yer yer ders niteliğinde bir kıvama ulaştığı gibi; hikâyenin varoluşsal sorgulamalara alan açmasında oldukça işlevsel bir unsur olarak da yer ediniyor.

Şarkı seçimlerinin de bahsini geçirmemek olmaz. Fragmanları da parlatan Shahram Nazeri’nin “Shirin Shirin”i, Sezen Aksu’nun “Sızı”sı, Islandman’in “Kara Toprak”ı… Hepsi nokta atışı. Netflix’in resmî hesabında oluşturulmuş Spotify çalma listesini de bırakalım buraya

En az neyi sevdin?

Finalini. 

En çok hangi sahneye yükseldin? 

İkinci bölüm; uyanış, fark ediş, telefonlar zinciri. Temposu, tonu, cameoları, her detayıyla müthiş!

Karakterlere dair neler söyleyebilirsin?

İyi yazılmış, bol nüanslı karakterleri izlemek hep büyük keyif. Kuvvetli Bir Alkış karakterleri için de bu tanımı rahatlıkla yapabiliriz. Doğru oyuncularla buluşmuş olmaları da hikâyeye kapılıp gitmenizi, onlarla empati yapabilmenizi kolaylaştırıyor elbet. 

Bunu seven şunları da sever 

Karakteri işleyişi itibarıyla tabii ki akla gelen ilk örnek Ari Aster’in Beau Is Afraid’i. Metin’in günümüz dünyasıyla uzlaşamayan, vazgeçmiş hâli yer yer Nickelodeon klasiklerinden Rocko’s Modern Life’ı düşündürmesi de enteresan. Oğlu Metin’e asla toz kondurmayan, hayran hayran bakan Zeynep’ten yola çıkarak Werner Herzog’un My Son, My Son, What Have Ye Done?ını ve Grace Zabriskie’nin müthiş performansını da analım.

Yazara / yönetmene bir soru soracak olsan ne olurdu?

Acaba en başta tiyatro için düşünülmüş bir hikâye / senaryo muydu? Mesela Metin ve Kudret’in sigara yaktıran sohbeti ya da “3 kere 7 diyorum, 66 diyor” sahnesindeki dinamikleri sahnede hayal etmemek elde değil.