Manu Chao der ki…

hazırlayan: yetkin nural, illüstrasyon: ethem onur bilgiç

Manu Chao hepimizin kulağına küpe veya hislerine tercüman olacak sözleri, sesini duyurmaya başlayalı beri söylüyor. 

90’lardan bu yana hem şarkıları hem de politik duruşu ile gönlümüzü çalan Manu Chao, rotayı yine İstanbul’a kırdı. Gülbaba Music organizasyonuyla 29 Ağustos’ta Kalamış Yaz Festivali kapsamında gerçekleşecek akustik konseri öncesi, Bant Mag. arşivinden ilham niyetine Manu Chao alıntılar derlemesi…


Rock & Roll ve müzik endüstrisi üzerine:

“[Mano Negra grubunun ABD turnesinde] Sevmediğim çok şey vardı.  Örneğin rock & roll endüstrisinde işlerin nasıl yapıldığı…. Nasıl söylesem… [ABD’de] Çalışan insanların iş alışkanlıkları bize çok garip gelmişti. Bize müzik dünyasında nasıl çalışmamız gerektiğini öğretmek istediler ama biz kesinlikle öğrenmek istemiyorduk. Belki onlarınki profesyonel bir bakış açısıydı ama benim sevdiğim bir bakış açısı değildi. Çok fazla hiyerarşi vardı bir kere, gruplar arasında bile. [ABD’de] Teknisyenlerin nasıl çalıştığını ve onlara nasıl davranıldığını gördük. Tamam grup gruptur, ancak teknisyen de şovun bir parçasıdır… Gruplar arasında inanılmaz bir yarış var. Bizim için çok garip bu, bizim üretim anlayışımızdan çok uzak.  Avrupa’da diğer gruplarla beraber çalıştığımız zaman bu bir arkadaşlığa dönüşüyor, bir yarışa değil, anlatabiliyor muyum? [ABD’de] Kulüpler çok erken kapanıyor. Nasıl anlatsam, bence bu hiç  rock & roll değil mesela… Çok soğuk bir yaklaşım: ‘Saat 23.30, kapatıyoruz.’ Ön grup var ve büyük grup var, arada sahnede olup biten pek bir şey yok… Tüm bunlar bizim için yeni, garip kavramlar.”
LA Weekly – 2007

Müzik ve politika üzerine:

“[Biz, müzisyenlerin] sorumlukları var. En başta, bir mikrofona erişimimiz var ve pek çok insanın yok. Bu yüzden belki de sorumluluğumuz bu mikrofonu insanlara uzatıp pek çok insanın yüksek sesle söylemeye fırsat bulamadığı şeyleri söylemelerine aracı olmak. Ama şu da doğru: Bir sanatçı olmanın bin farklı yolu var.”
Pitchfork – 2007

Ün, şöhret ve güç üzerine:

“Şöhret şöhrettir ve tehlikelidir. Şöhretin en büyük tehlikelerinden biri de ünlü insanların sokağa çıkmak ve normal bir hayat yaşamak konusunda çektikleri sıkıntı. Benim böyle bir problemim yok. Paris, Madrid veya Barcelona’da istediğim gibi dolaşabiliyorum, sokakta yaşıyorum, metroya biniyorum. Kimse beni tanımıyor.”
LA Weekly – 2007

Milliyetçilik, neoliberalizm ve göç üzerine:

“Ben hiçbir zaman bayraklara ısınamadım. Fransa’da Fransız bayrağının pek sevilmediği bir kültürde büyüdüm. Bayrakları hiçbir zaman sevmedim, bu yüzden de bir ülkenin ne olduğunu tam olarak hiçbir zaman anlayamadım. Ben içeriye sınırlar koymaktansa dışarıya sınırlar koymaya çalışıyorum. Dünyanın gidiş biçimi de bu bence. Örneğin bu durum Bask için önemli… Pais Basco kültürünü korumak için savaşmak… Yeni bir ülke? Umurumda değil. Ama kültür dersen, evet o önemli.”
LA Weekly – 2007

“Ben bu gezegenden olmaktan memnunum. Onu seçmedim, ama gezegen gezegendir. Fransa’da doğdum, ama Senegal’de, Romanya’da veya Japonya’da doğmuş olmaktan da eşit derecede memnun olurdum. Açıkçası önemsemiyorum. bu gezegen aynı anda hem çok küçük hem de çok büyük ve ben onun bir parçasıyım.”
Pitchfork – 2007

“ABD’de olanlar üzerine çok bilgi sahibi değilim ancak durum Avrupa’da da hemen hemen aynı. Çok ilginç, bütün Batı devletleri göç ile savaştıklarını söylüyor ve Birinci Dünya’nın etrafına büyük duvarlar örüyor. Ancak işin bir diğer ilginç tarafı ise bütün büyük ekonomilerin çalışma prensipleri bu ‘clandestinos’ (kaçak işçi) kesimine dayanıyor. Bu büyük iki yüzlülük. Yasal olmayan bir göçmen topluma entegre olamıyor, işinden mutlu olup olmadığını söyleyemiyor, herkesten daha az para kazanıyor ve bu ekonomi için en uygun durum!”
Washington Post – 2007

Küresel ısınma ve doğa üzerine:

“Bir şeylerin değiştiğini düşünüyorum. Bu sistemin çılgınlığı ve insanın diyaloğa olan inancı arasında garip bir yarış. Geçtiğimiz birkaç sene içerisinde insanların korkmaya başladıklarını gördüm. İklim değişikliği ile ilgili çok konuşma var. Temmuzda yağmur yağıyor. Aralıkta güneşli bir gün. Bir şeyler çok yanlış gidiyor. Ve bu konuda politik bilince sahip olmayan insanlar değişmeye başlıyor.”
Red Pepper – 2008

“Şimdi politik açıdan çok da doğru olmayan bir şey söyleyeceğim: Ben doğa adına korkmuyorum. Evet doğaya çok zarar veriyoruz, bu korkunç. Fakat doğa, bir gün bize bir karşılık verecek ve bum! Hepimiz bu gezegenden defolup gideceğiz. […] Evet doğa için çok fazla sorun yaratıyoruz. Bizden sonra kendisini ancak bir milyon yılda toparlayabilecek belki. Ancak doğa için bir milyon yıl demek, bizim için bir gün demek. O yüzden aslında doğaya zarar verdiğimizde kendimize zarar vermekten başka bir şey yapmıyoruz. Doğa bizden çok daha güçlü… Bu savaşı biz değil; doğa kazanacak.”
Red Pepper – 2008

Dünyanın gidişatı ve umut üzerine:

“Durum ne kadar zorlaşırsa, o kadar çok umut sahibi olmak gerekiyor. Tüm insanlar umut sahibi olmalı. Biz Birinci Dünya’da umudun ne olduğunu bazen unutuyoruz. Üçüncü Dünya’da insanlar asla unutmuyorlar çünkü her sabah uyandıklarında çocuklarını doyurmak için umuda ihtiyaçları var.”
High Times – 2007

“Nereye gidersen git, özellikle Üçüncü Dünya ülkelerinde, dünyanın ne kadar korkunç bir yer olduğunu deneyimliyorsun. Kendini saklayabileceğin bir yer yok. Kendimden alıntılamam gerekirse: ‘Boyun eğmek kalıcı bir intihardır.’ Dünyada kolaylıkla durdurulabilecek çok fazla ıstırap var ve durdurulmuyor. Gittiğin her yerde toplumsal bir sorunla karşılaşıyorsun. Umut verici olan kısım ise insanların artık politikacılara inanmıyor olması.”
Socialist Worker – 2002

“[2001 G8 Zirvesi öncesince protestocular için neden konser verdiği sorulduğunda] Çünkü daha iyi bir dünya istiyorum. Birbirinden farklı düşünen pek çok insanla bir araya geldim, ama hepimiz işlerin bu şekilde devam edemeyeceği konusunda hemfikiriz. Bir demokrasi içinde yaşamıyoruz. Paranın diktatörlüğü altında yaşıyoruz. Çocuğum için daha iyi bir gelecek istiyorum. […] Eğer onların istediklerini yapmalarına izin verirsek, bu kolektif bir intihardan farksız.”
Socialist Worker – 2002

Anti-kapitalist hareket, değişim ve devrim üzerine:

[Politik] aktivizim üzerine konuşmadan önce, dünyada herkes dürüst davransaydı, bunun iyi bir başlangıç olacağına inanıyorum. Dürüstlük, benim dedemden öğrendiğim bir şey. Bu nedenle ona müteşekkirim. Fakat dürüstlük sizi sadece bir yere kadar götürebilir. Günümüzdeki durum o kadar problemli ki dürüstlük yeterli değil. İnsanlar daha fazlasını da yapmalı. […] Buradaki büyük problem para. Ekonomik güç politik güçten daha etkili. Tamam oy veriyoruz, ancak politikacılar bir kukladan başka bir şey değil. Bizim yaşadığımız gerçek bir demokrasi değil.”
The Independent – 2007

“Gitgide daha fazla insan demokrasiye inanmamaya başlıyor ve bu çok tehlikeli. Ben kendimi bir demokrat olarak tanımlıyorum, beraber yaşamak için bulduğumuz yollar arasında en az kötüsü demokrasi. Ancak günümüzün politikacıları bu kavramı ve anlamını tamamen çarpıtmış durumdalar.”
Red Pepper – 2008

“Gitgide daha fazla insan, özellikle gençler, çarenin şiddette yattığını düşünüyorlar. Başkaları ise başka yollar üzerine konuşmak istiyor. Kimse herkesin beraber yürüyebileceği bir yön çizmiyor. Aslında aciliyetle olan bitene dur demeliyiz, bu nedenle hepimiz bir arada olmalıyız. Bu benim politik duruşum.”
Socialist Worker – 2002

“Barcelona’da benzer bir sorun vardı; farklı gruplar farklı şeyleri protesto etmek istiyorlar. Hepimiz aynı flamanın veya bayrağın arkasında durmak zorunda değiliz. Ancak bütün flamalar aynı yöne doğru yürümeli, çünkü beraberken oluşturdukları güç muazzam. Gerçekten en iyi silah kitlelerin kendisi. Gerçekten tek lider kitlenin kendisi. Onların yenemeyeceği tek lider kitle.”
Socialist Worker – 2002

“Benim inandığım tek devrim mahallede gerçekleşen devrim. Mahalle bir şeyleri değiştirebileceğimiz tek yer. Devlet düzleminde istediğimiz kadar protesto yapın, çok büyük ölçeklere ulaşmadığı sürece bir şeyleri değiştirme şansımız yok. Ancak mahallelerde insanların düşüncelerini değiştirebilir, farklı kültürleri bir araya getirebiliriz. Ben buna inanıyorum.”
Socialist Worker – 2002

“Liderlere inanmıyorum. Onlar artık tekerlekleri hareket ettirecek veya frene basacak güce sahip değiller. Kapitalist sistem kontrolden çıkmış durumda. Bence herkes kendi lideri olmalı. Kendi hayatlarımızda, ailelerimizle ve mahallemizde, beraber daha ruhanî ve düzgün bir yaşam için çözümler üretebiliriz. Bunu herkes yapabilir. Ben bunu kendi mahallemde yapmaya çalışıyorum.”
The Independent – 2007

“Sen dünyayı değiştiremezsin, ben dünyayı değiştiremem. Ben kendi ülkemi değiştiremiyor olabilirim (eğer kendi ülkemin hangisi olduğunu bilebilirsem) fakat herkes kendi mahallesini değiştirebilir. Ben deniyorum. Bu herkesin sorumluluğu. Ve umuyorum ki çözüm de orada yatıyor. Ben artık her şeyi değiştirecek tek ve büyük bir devrime inanmıyorum. Binlerce ve binlerce mahalle devrimine inanıyorum. Benim umudum bu.”
Red Pepper – 2008

Bant Mag. No:31 (Haziran 2014)