Müzisyenlerden mektuplar: Barkın Engin

Bant Mag. No:74’te müzisyenlerin farklılaşan hisleri, gerçeklikleri ve deneyimlerine kulak verelim istedik. Pandemi ve yaşanan türlü gelişmeler müziğe olan yaklaşımlarını nasıl değiştirip dönüştürüyor? Yeni üretimlerinde nasıl izler sürülebiliyor? Neler onları motive ediyor? Neler öğreniliyor? Neler çok can sıkıcı? Neler “devam” dedirtiyor? Sorularımızı Türkiye ve dışarıdan pek çok müzisyene, DJ’e yolladık. Yanıt alabildiklerimizden size mektuplar topladık.  

Replikas, Reverie Falls On All, Yerçekimi ve Pitohui gibi gruplarıyla tanınan müzisyen ve akademisyen Barkın Engin yanıtlıyor.

“Dileğim tüm bu gelişmeler ışığında bir aydınlanma sürecine girebilmemiz, eşit, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir dünya için sesimizi daha fazla yükseltebilmemizdir.”

“Pandemi, müzik ile ilişkimi sorgulamaya başladığım, son 30 yıl içinde nelerin değiştiğini analiz etmeye çalıştığım bir dönemde hayatımıza girdi. Bir seneye yaklaşan bu zorlu ve değişken süreçte, müziğin ve genel olarak sanatın hayatlarımızdaki temel rolüne dair sadece kişisel değil, toplumsal bazı cevaplara da ulaştığımızı düşünüyorum. Christopher Small’un ‘musicking’ kavramından yola çıkarak, tüm müzikal faaliyetlerin özünde bir komünite eylemi olduğunu ve bu eylemin eşsizliğinin en önemli faktörlerinden birinin de katılımcılar arasındaki iletişimin fizikselliği olduğunu bir kez daha anladık.  Şüphesiz dijital teknoloji çeşitli alternatif iletişim kanalları sağlıyor. Fakat bu kanalların tatmin edici bir etkileşim oluşturmadığını ve henüz ekonomik olarak sürdürülebilir olmadığını düşünüyorum.”

“Dijital teknolojilerinin sağladığı yeni üretim ve paylaşım imkânlarını hep birlikte keşfediyoruz.  Bireysel deneyimlerimden bahsetmek gerekirse; aynı fiziksel mekânı paylaşmadan demokratik, kolektif bir müzik üretebilmek ve çevrimiçi konser performansları yaşadığım ilklerdendi. Bu tecrübelerin bir kısmının kalıcı olacağına ve gelecekte geleneksel iletişim kanalları ile birlikte farklı kültürel açılımlar sağlayacaklarına inanıyorum.  Pandemiyi izole bir sağlık sorunu olarak düşünmek elbette mümkün değil. Kısaca mevcut sistemin ve irrasyonel önceliklerin sonuçlarından sadece birisi diyebiliriz. Bu çok katmanlı problemlerin, sanatsal üretimlerin üzerinde hiç kuşkusuz farklı yansımaları olacaktır. Dileğim tüm bu gelişmeler ışığında bir aydınlanma sürecine girebilmemiz, eşit, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir dünya için sesimizi daha fazla yükseltebilmemizdir.”

“Nasıl günler bu günler: Müzisyenlerden mektuplar” dosyasının tamamını okumak için buradan Bant Mag. No: 74’e ulaşabilirsiniz.