İklim mültecisi bir çocuğun gözünden: Orman Kitabı üzerine

Küratörlüğünü Işıl Kasapoğlu’nun üstlendiği 26. İstanbul Tiyatro Festivali bu yıl “Tiyatro Yerli Yerinde” sloganıyla hem Türkiye’den hem de yurt dışından 24 tiyatro, performans ve dans gösterisine ev sahipliği yapıyor. Festivalde öne çıkan yapımlardan biri de 28 Ekim’de Zorlu PSM’de sahnelenen Orman Kitabı’ydı. Akram Khan topluluğunun geçtiğimiz nisanda prömiyer yapan bu yeni koreografisi hem iklim krizini konu edinmesi hem eski hâlinin esamesi okunmayan dünyamıza bir çocuğun gözünden bakması hem de günümüzün görsel teknoloji imkânlarını heybesine katmasıyla fragmanında da buram buram hissedildiği üzere, içinden geçtiğimiz zamana dair ortaklaşacak çok şey sunma niyetinde. 

Fotoğraf: Ambra Vernuccio

Konu nedir?

İklim krizini, sonu yaklaşan gezegenimize kulak kesilmeyi dert edinen Orman Kitabı, iklim mültecisi bir kız çocuğu olan Mowgli’nin yolculuğunu merkezine alıyor. Suların yükseldiği, tehlike çanlarının çaldığı gezegende bir zamanlar annesinin ona “doğa yasası” diye öğrettiği avlanma eylemine, “Ben başka yasalar istiyorum” diye itiraz eden Mowgli’nin peşine takılıyoruz. Kaybolmalarıyla, kendi yolunu bulmalarıyla ve karşılaştığı hayvanlarla kurduğu diyaloglarla Mowgli; gezegenimizi harap etmekten başka türlü bir ihtimali hatırımıza düşürüyor.

İzlemeden önce bilmemiz gerekenler

İngiliz Yazar Rudyard Kipling’in öykülerini bir araya getiren 1894 tarihli The Jungle Book (Orman Kitabı), bugüne dek çizgi romandan sinemaya uzanan geniş bir yelpazede pek çok yaratıcıya ilham verdi. 1967 ve 2016 tarihli, aynı adlı Disney uyarlamaları ve 2018’de Netflix’te yayımlanan, seslendirme kadrosunda Cate Blanchett, Chriastian Bale, Benedict Cumberbatch gibilerini duyduğumuz Mowgli (Mogli: Orman Çocuğu) akla ilk gelenler.

Akram Khan 1984’te, henüz on yaşındayken Mowgli rolünü oynadığı, o dönem bir Hint dans performansı olarak uyarlanan Orman Kitabı’nı bu kez yönetiyor. Rudyard Kipling’in kitabını tam 38 yıl sonra Tariq Jordan adaptasyonuyla dans tiyatrosu formunda sahneye koyarak ömürlük tutkusunu perçinleyen Khan, iklim krizini konu edinmek için metni yeniden yorumlarken, Mowgli’yi karşımıza iklim mültecisi bir kız çocuğu olarak çıkarıyor.

Bu görsel şölenin müziklerine gelince ise Stanley Kubrick ve Peter Gabriel gibi isimlerle çalışmış ödüllü besteci Jocelyn Pook ile karşılaşıyoruz.

Fotoğraf: Ambra Vernuccio

En çok neyi sevdin?

Sahnede bugünün görsel teknolojisiyle yaratılan büyülü dünya, Orman Kitabı hakkında en sevdiğim unsur oldu. Sahneyi dolduran, gözlerimi alamadığım animasyonları ve sahnedeki performanslarla animasyonlar arasındaki geçişleri bir süre daha hatırımda tutacağım gibi görünüyor.

En az neyi sevdin?

Mowgli’nin yolculuğunda uzunca bir süre boyunca gördüğümüz hayvan topluluklarının sahnelerini yer yer yorucu bulduğumu söyleyebilirim. Hayvan formunu alan performansçıların sahnede kalabalık olarak yer aldığı bu kısımlar kimi zaman uzun geldi; kimi zaman ise koreografisi sebebiyle yordu diyebilirim.

En çok hangi âna yükseldin? 

Sahnedeki performansçının animasyonda bir karakter olarak yer alması ve bu iki uzam arasındaki geçişler epey kuvvetliydi. Bunun yanında ritmi ve diyalogları sebebiyle yer yer yorucu olan sahnelerden sonra gelen dingin ve senkronize dans performanslarından da gözümü alamadığım oldu.

Fotoğraf: Ambra Vernuccio

Ambiyans / ortam / mekân / kurgu / dekor için neler söyleyebilirsin?

Performansın ambiyansı bence en kuvvetli yanıydı. Bunu da çok büyük ölçüde animasyonun dâhil edildiği anlara ve dâhil edilme biçimine borçlu olduğunu söylemek gerek. Dansçıların performanslarına eklemlenen animasyonlar ya da performanslardan animasyona geçişler, anlatının dünyasını hayli kuvvetlendiren dinamiklerdi.

Onun dışında karton kutulardan kurulan dekor ya da büyükçe bir kumaştan yaratılan dalga, epey aşina olduğumuz fikirler fakat Piton karakterini dansçıların taşıdığı kutulardan ve hareket hâlinde yaratma fikri de beğendiğim bir başka detay oldu.   

Soru işaretleri / varsa açtığı tartışmalar

Özellikle animasyonlarla kurduğu görsel dünyaya bizi kolaylıkla alabilen, bu açıdan sahnelemeye dair elinde epey malzemesi olan bir yapımda hayvan topluluklarının temsiline dair biraz düşünmek nasıl olurdu sorusu belirdi izlerken. Dış sesle gündelik insan diyaloglarını / kelimelerini yığınla işitmeden de bir maymunu, bir kurdu başka türlü bir dil,  başka türlü bir form içinde seyretmek hem mümkün hem de daha az yorucu olabilirmiş diye düşünüyorum.

Formu dolduran: Yağmur Ruken Kahraman
Giriş görseli: Ambra Vernuccio