Perdenin Ardındakiler’den “Sanrılar” için mini bir öykü

Kontrtenor vokali ve melankolik şarkılarıyla Perdenin Ardındakiler ikilisi, bir süredir etki alanını genişletiyor. Mark Eliyahu ortaklığı “Uzaklara Savrulalım” şarkısıyla büyük liste başarısı yakalayan grup, ilk albümü Sanrılar’ı 26 Mart’ta yayımladı. Şarkılarını “notalara bürünmüş kötü sonlu hikâyeler” olarak tanımlayan Direnç ve Doruk Ereşter ikilisinden bize albümün nasıl ilhamlarla ortaya çıktığını şarkı şarkı anlatmalarını istedik. Bir anlamda Sanrılar’ın yaratıcılarının hazırladığı bir rehberdi niyetimiz. Onlar da şarkılarını öyküleştirdikleri mini bir anlatı kaleme aldılar.

“İnsan olmak her döneme özgü bir cezadır.”
Sanrılar

“O, bir şey fark etti. Hafızasından silinmeye başlayan anıları hayal gücüyle dolduruyordu. Bunu yapmak zorundaydı ancak kendi bile anılarının gerçekliğinden şüphe eder olmuştu. Her şey sanrılaşmaya başladı ve bu onu deliliğe sürükledi. Doğruyu ve yanlışı ayırt edememek birinin başına gelebilecek belki de en zor şeydi. Ne güveni kaldı ne huzuru. Belirsizlik, tüm yollarını tıkamıştı.”

Yarınlar Var

“O, uyandığında aslında dündeydi. Aynasıyla yüzleşmesi ve ikna edilmesi gerekiyordu. Her şey dünden ibaret değildi çünkü. İnanmak güç olsa da yarınlar vardı. Dünlerin de bir zamanların yarını olduğunu kabullenmekte zorlanıyordu. Çünkü asırlardır kozasından çıkmamıştı ve yaşama dair fikirleri yok denecek kadar azdı.”

Kalbinde Birileri Var

“O, kabullenmenin yaşamın önemli bir parçası olduğu anlamakta zorlanıyordu. Nihayetinde kaçınılmaz olanla barışmaya çalıştı. Kalp denilen yer küçüktü ve içinde yalnızca bir kişi sığardı.”

Dudaklarıma

“Bu gece aklında tek bir şey vardı. Günahsız yaşama dair tüm çabalarını, düşünmeksizin bir kenara bırakmak ve kalbindekinin günahına ortak olmak istedi. Bazen tüm çabalar yetersizdir. Günün sonunda feda etmeye razı oldukları bile arzularını gerçekleştirmeye yetmedi.”

Bu Kez

“O, tüm geceler önümüze diz çökse ve kendimizi ay sansak bile, asla aydınlık olamayacağımızın farkındaydı ama kimse ona inanmadı. Olduğumuzu sandıklarımız, olmaktan korktuklarımızdan kötüdür belki de. O bunun farkındaydı.”

Uzaklara Savrulalım

“O, rüzgârların, yapraklara âşık olabileceğine kendini inandırmıştı. Ancak rüzgâr yaprağa her yaklaştığında yaprak uçacaktı. O, belki de henüz bunu bilmiyordu. Bir araya gelebilmek için tek yol bir duvara çarpmaktı.”

Gizli Gizli

“O, şehre olması gerektiğinden fazla anlam yüklemişti. Kaldırımlar anılarla dolup taştığında, anıların koca bir şehirden daha büyük olduğunu anladı. Şehri terk etmek istedi. Yürüdü, yürüdü ancak yol almadı. Belki de aslında şehri asla terk etmek istememişti. Bunu kimse bilmiyor.”

Ben Yokum Artık

“O, çok benzermiş Gregor’a. Zamanın onu dönüştürdüğü şeyi umursamamış. Çünkü yapması gereken başka şeyler varmış. Bazı şeyler için savaşmamak en iyisi olsa da o bunu anlamamış. Her çabası onda derin yaralar açmış, kalbini kırmış. Bazen hatırlamamak daha iyiymiş.”

Bu Şehir Bugün Sensiz

“Onun sevgisi uçsuz bucaksız bir nefretle karşılık bulmuştu. Kırmamak için çok fazla kırılmıştı. Onu anlamadılar. Yaptığı her hareketin arkasında kendince haklı sebepleri vardı. Ancak onu yargıladılar ve sevgisini kalbinden söküp aldılar.”

Zaman Bir Muamma

“O, muhtemelen hangi yılda yaşadığını bile bilmiyordu. 1800’lerin başı ya da 2000’lerin sonunda olabilirdi. Bir önemi de yoktu çünkü insan olmak her döneme özgü bir cezadır. Yarasıyla alay etti yaralanmamış olanlar, bıçaktan bir ipin üzerinde yürüdü daima. Kaçmak geldi içinden mavisi az olan bir gezegene.”