Pink Floyd’un yeni albümü “The Endless River” üzerine: Söylenmemiş şeyler kalmış mıydı?

20 yıl sonra gelen Pink Floyd albümü The Endless River’ı masaya yatırıyoruz.

Pink Floyd – The Endless River (Columbia/Parlophone)

İlk Pink Floyd albümüm The Wall’u (1979) aldığımda Ankara’da, henüz lise birdeydim. The Wall’u dinlemeden ve Pink Floyd’un müziğini keşfetmeden önce müziğin boyut atlamış, notalardan da öteye geçmiş halinden haberim yoktu. 10 yıl sonra masamda oturup yeni çıkmış Pink Floyd albümüne yorum yazacağım aklıma gelir miydi o zaman? Pink Floyd’un müziği evrilirken grubun görüp geçirdiği siyasi dönemlerde yaşamadım, dünyayı ve grubun müziğini etkileyen büyük olayları göremedim ben. Fakat Pink Floyd benim gibi yeni nesilden birinin bile içine işledi, siyasi duruşunu şekillendirdi, dünyayı anlamasını, müziği keşfetmesini sağladı.

Bundan 20 yıl önce David Gilmour, Richard Wright ve Nick Mason bir stüdyoda bir araya geldi ve daha sonra the Division Bell (1994) albümünü oluşturacak olan doğaçlamalara başladı. “What Do You Want From Me”, “A Great Day for Freedom”, “High Hopes” ve diğerleri yazıldı. Geriye kalansa 20 saatlik bir doğaçlama kaydıydı. The Division Bell’in hemen ardından bu enstrümental müziğin yer aldığı tamamlayıcı bir albüm yayınlanması konuşuldu önce, ama bu projeden kısa bir sürede vazgeçildi. Richard Wright’in 2008’de gelen ölümünden bir kaç yıl sonra Gilmour ve Mason kaydın üzerindeki tozları üfledi; kayıtların üstüne eklenen yeni gitarlar ve davullarla birlikte Wright’ın anısına* yapılan Pink Floyd’un 15. albümüyle çıkageldi: The Endless River.

Albüme “Things Left Unsaid” (söylenmemiş şeyler) şarkısıyla başlayan Pink Floyd söylecek bir kaç sözünün kaldığını bildiriyor. The Endless River’ı dinlerken sık sık eski şarkılara geri dönüş yapıyorsunuz, özellikle Meddle, Echoes, Dark Side of The Moon, kaçınılmaz olarak the Division Bell ve belki biraz da Wish You Were Here albümlerinden şarkıları andırıyor. Pink Floyd’un geçmiş şarkılarından hatıralar barındırması aslında onu daha da anlamlı bir elveda albümü yapıyor. Ölüm döşeğindeki dedenizin hayatını size kısık sesle şöyle bir özet geçip, son sözleriyle hikaye gibi anlatmasına benziyor. Bu yüzden The Endless River’ı yepyeni bir albüm gibi değil de bir kapanış olarak değerlendirmek belki de en mantıklısı. Şimdi dürüst olalım, The Endless River yeni bir albüm tadı hiç vermiyor. Pink Floyd’un her zamanki karşı duruşunun ve çığlıklarının aksine kısık sesli kalıyor. Sürekli evrilen Pink Floyd müziğinin evrimini çoktan tamamladığını hatırlatıyor sadece. Ve ister istemez şu soru geliyor akıllara: Ne kadar etkileliyici bir kapanış oldu?

Albümün sözlü-vokalli tek şarkısı olan kapanış şarkısı “Louder Than Words” Pink Floyd’un parçalarının toplamının, kalp atışlarının kelimelerden daha yüksek sesli olduğunu söylüyor. Enstrümanlar Pink Floyd müziğinde her zaman ön planda olsa da aslında sözler de çok önemli ve anlamlıydı. Bu kısım bu albümde de olduğu gibi Roger Waters’tan sonra hep eksik kaldı. Pink Floyd’un gerçekten de söylenmemiş sözleri kalmıştı belki de fakat Waters olmadan onları tam da dillendiremedi.

The Endless River, büyük ses getirip akıllara takılamayacak bir albüm olabilir ama her dinlediğinizde sizlere huzur verecek. The Endless River dünyayı şekillendirmeye çalışmaktansa bir kayık üzerinde kendini akışa bırakıp ilerliyor: “Let’s go with the flow, whereever it goes. We are more than alive.” Daha da önemlisi; Gilmour’un size bir şeyler söylemeye, karmaşık duyguları tarif etmeye çalışan gitarları, Wright’ın resmin boşluklarını kendi rengiyle dolduran klavyeleri ve Mason’ın rüyadan uyanmanızı sağlayıp içinize korku düşüren davullarıyla The Endless River kesinlikle ve kesinlikle bir Pink Floyd albümü.

*Albümdeki 7. şarkı Doğu müziğinden ögeler içeriyor ve Gilmour bu şarkıya Rick Wright’a ithaf edilmesi nedeniyle Türkçe olan “Anisina” adını vermiş.

endless river

+40 yıl düşünsek aklımıza gelmeyecek bir şey gerçekleşti ve yüce Pink Floyd yeni kaydedilmiş bir albüm olmasa da veda niteliğinde yeni bir albüm yayınladı. Gilmour’un kişilikli gitarları, Wright’ın resmin genelini dolduran klavyeleri ve Mason’un tam zamanında giren davullarıyla The Endless River tüm varlığıyla bir Pink Floyd albümü.

-Endless River’ı eski Pink Floyd albümlerinden bağımsız ve eşsiz bir albüm olarak dinlemek oldukça zor. Pink Floyd’un her zamanki karşı duruşunun ve çığlıklarının aksine kısık sesli kalıyor.

Yazı: Aycan Taşyürek – İllüstrasyon: Hilal Can