Sanatsal deneyler yapan bir laboratuvar: TOZ Artist Run Space

Özgün perspektifleri bir arada toplayan dört görsel sanatçının Kadıköy Yel değirmeni’nde kurduğu Toz Artist Run Space, eylemlerini konuşarak ve soru sorarak yürütüyor; galeri olmanın ötesinde, sanatçıları da sergi sürecine dahil ederek kolektif bir oluşum ortaya çıkarıyor. Toz Artist Run Space’in vizyonu, işleyişi ve geleceği hakkında Toz ekibinden Elvan Ekren ile sohbet ettik.

Röp: İklim Arsiya

Farklı sanat dallarıyla ilgilenen bir ekip olarak, fotoğraf ve video odaklı, kâr amacı gütmeyen bu sanat mekânını oluşturma fikrini geliştirmenize nasıl deneyimler vesile oldu?

Hepimiz farklı disiplinlerden geliyoruz. Elvan Ekren; ressam, Volkan Kızıltunç; fotoğraf ve video sanatçısı, Ece Eldek; grafik tasarımcı, şair ve görsel sanatçı, Sinem Dişli; New York ve Türkiye’de hayatını sürdüren, fotoğraf, video ve enstelasyon işleri yapan bir sanatçı. Aslında, fotoğraf ve video dördümüzün de sanatsal üretimi içerisinde yer alıyor. Ancak daha önemlisi, etkileşim içinde kalarak yakından izleyip gözlemledik ve İstanbul’da bu alanlarda iş göstermek için bir mekâna ihtiyaç olduğunu düşündük. Sanatçılar tarafından yürütülen bağımsız sanat mekânları batıda oldukça yaygın, ancak ülkemizde çok az sayıda örneği bulunuyor.

Bizler içinse süreç, yıllardır hepimizin böyle bir oluşum yaratma hayalinin olduğunu fark etmemizle kendiliğinden başladı. Volkan’ın ve benim Yeldeğirmeni’nde bulunan atölyemizin bir bölümünü Toz’un mekânı olarak ayırmaya karar vermemizin ardından kolektif olmaya, birlikte hareket etmeye olan inancımızla birlikte Toz büyüdü.

Elçin Acun sergisinin ardından, Şubat ve Mart aylarında Toz’da takip edebileceğimiz sergi ve etkinliklerden bahsedebilir misiniz?

Şubat başında Elçin Acun’un sergisiyle ilgili bir sanatçı konuşması ve Şubat sonunda küratörlüğünü benim yapacağım ve sanatçıların göçü/göçmenlik ve yerellik kavramları üzerine bakış açılarını yansıtan yeni sergimiz olacak. Mart ayında ise kurucularımızdan Sinem Dişli; Twoweekends kapsamında, atölye ziyaretine açık, süreç odaklı bir iş üretecek.

toz1
toz2

Farklı perspektiflerin bir araya gelerek sunum aşamasına kadar olan tüm işleyişte projeleri beslemesi çok ilgi çekici. Tamamı sanatçılar tarafından yürütülen bir mekân olmak sizin için neden önemli?

Kişisel üretimimizi de besleyen, soru soran, cevapları birlikte aradığımız bir alan yaratmak istedik. Farklı sanatsal perspektiflere sahip dört sanatçının bir araya gelerek kendi birikimlerini ortaya koyması, paylaşması ve böylelikle her adımında sanatçıların inisiyatifiyle belirlenmiş bir yapı ortaya çıktı.

Toz’u alışılmış kalıpları ve kanıları aşma amacında sanatsal deneylerin yapıldığı bir laboratuvar olarak tanımlıyorsunuz. Hazırlık aşamasından itibaren gözlem ve tartışmaya açık işlerin sunuma kadar geçirdiği süreçten kısaca bahseder misiniz?

Toz’u kurarken hayalimiz organik, hiyerarşik olmayan ve açık bir yapı oluşturmaktı. Toz’da düzenlediğimiz etkinlik ve sergilerin hemen hemen her aşamasını konuşarak, tartışarak ilerliyoruz. Serginin konseptine, sanatçılara birlikte karar veriyoruz. Sergiye katılan sanatçılarla birlikte de geliştirmeye devam ediyoruz. Klasik bir anlayışta olduğu gibi sanatçının eserini tam olarak sergilemeye hazır hale getirmesi gibi bir beklentimiz de yok. Eserin süreci kimi zaman Toz’da devam ederek son halini alıyor. Ayrıca kişisel üretimlerimiz dışında, başka sanatçıların üretimlerine farklı biçimlerde destek olma ve deneyimlerimizi paylaşma şansını yakalamış oluyoruz.

Röportajın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:55’e ulaşabilirsiniz.