Stephen King, tartışılan tweetleri üzerine bir yazı kaleme aldı

Stephen King’in iki hafta önce Twitter’da yaptığı paylaşımlar dikkat çekmiş, tartışmalara neden olmuştu. Tweetlerinde, “Bir yazar olarak, sadece üç kategoride aday gösterilme iznim var: En İyi Görüntü, En İyi Uyarlanmış Senaryo ve En İyi Orijinal Senaryo. Benim için, çeşitlilik konusu – tek tek oyuncular ve yönetmenler için de geçerli olduğu gibi – öncelikli değil” demiş ve eklemişti: “Sanat söz konusu olduğunda çeşitliliği asla düşünmem. Sadece nitelik. Bana öyle geliyor ki aksini yapmak yanlış olur.”

Selma’nın yönetmeni Ava DuVernay, King’in düşüncelerini “çağdışı” ve “cahilce” bulduğunu dile getirmiş, Bad Feminist kitabıyla tanınan yazarı Roxanne Gay ise “Bir hayranınız olarak sizden bunu okumak acı verici. Bu yorum çeşitlilik ve niteliğin birlikte var olamayacağı imasını içeriyor. Oysa bunlar birbirinden bağımsız şeyler değil. Nitelik her yerde mevcut ancak çoğu sektörde bu konuya nüfusun belirli bir kesimi açısından bakılıyor” demişti.

Tepkilerin üstüne King, “Sanatçılar ve yaratıcı insanlar olarak yapabileceğimiz en önemli şey, cinsiyet, renk veya cinsel yönelimden bağımsız olarak herkesin aynı eşitliğe sahip olduğundan emin olmaktır. Şu anda bu insanlar yetersiz temsil ediliyor ve bu sadece sanatta değil” açıklamasıyla geri adım atmıştı.

Şu sıralar bir sürü romanı sinemaya uyarlanan yazar, konuyla ilgili Washington Post’ta yayımlanan yazısını Twitter üzerinden de paylaştı.

“Sanat ve kültür tartışmaları, siyaset tartışmaları gibi, son yıllarda giderek daha acımasız ve kutuplaşmış hale geldi” diyerek başladığı yazısında yaratıcı mükemmelliğin bireyin geçmişiyle sınırlı olmadığını ve çeşitliliğin sanatı daha zengin ve daha cesur hale getirdiğini vurguladı. Tweetlerinin “çeşitliliğe ve / veya eşitsizliğe odaklanan filmlerin, romanların, oyunların ve müziğin, yaratıcı dehaların eserleri olamayacağını” ima etmediğini belirtti.

King, Oscar’ın hâlâ beyazları öncelediğini belirttiği açıklamasında “Film topluluğunda ilerleme oldu mu? Evet, biraz. Sadece bir avuç Afro-Amerikalı yönetmen olduğunda,  1950’lerde Hollywood’daki tek kadın yönetmenin keskin kenarlı B noir filmler çeken ve daha sonra televizyonda çalışan Ida Lupino olduğunu hatırlayacak kadar yaşlıyım” dedi. Film endüstrisinin onlarca yıl boyunca çeşitlilikte ilerlemeler kaydettiğini belirtmesine rağmen, özellikle Oscar gibi yüksek profilli törenlerde ilerlemenin olması gerekenin çok uzağında olduğunu savundu.

Bakış açısının tartışmasız bir şekilde “beyaz, erkek, yaşlı ve zengin” olduğunu kabul eden yazar, yazısını “Beyaz insanlar lehine donatılmamış o mükemmel dünyada yaşamıyoruz ve bu yıl Oscar adaylıkları bunu bir kez daha kanıtlıyor. Belki bir gün yapacağız. Hayal edebilirim, değil mi? Sonuçta, yaşamak için bir şeyler hayal ediyorum.” sözleriyle noktaladı.

Yazı: Mine Metin