Duygudurum: SZA - SOS

Yazı: Seray Soylu

Kendisiyle yüzleştiği aynaların kırıklarıyla canlar yakarken bir yandan da motivasyon ateşleyen güç timsali, tam bir mücadele partneri olan ABD’li müzisyen Solána Imani Rowe, sahne adıyla SZA, ikinci stüdyo albümü SOS’i yayımladı. 

Solo kariyerinden önce Beyoncé, Nicki Minaj, Rihanna gibi dev isimlerle çalışıp, ortak olduğu her işe kendi ışıltısını serpiştirmişti SZA. Ardından 2017’de yayımladığı ilk albümü Ctrl ile Grammy’de En İyi Yeni Sanatçı dâhil olmak üzere dört kategoride adaylık kazandı ve o günden beri kendi hikâyesiyle duygu şelalemizin suyunu bulandırmakta. 

Ctrl, SZA’nın sadece müzik kariyeri için ilk olmakla kalmadı, aynı zamanda duygusal bir dönüm noktasıydı: Plak şirketiyle çetrefilli mücadelesi ve büyükannesinin ölümüyle tetiklenen anksiyete dolu bir dönemin kapısını araladı. “Kiss Me More” şarkısı, bu dibe vurmuşluğun kurtuluşuna giden bir filizlenmeydi. O sıralarda bir röportajında “Kendim hakkında konuşmaktan yoruldum. Müzik hem konuşabildiğim hem konuşamadığım bir yer” deyince hepimiz merakla bir sonraki albümünde “ne konuşacağını” beklemiştik. Sonunda SZA, 33. doğum gününde yayımlanan “PSA”in tanıtım videosunun finalinde, Mors alfabesiyle yeni albümünü müjdeledi: SOS

Aslında ilk haberler iki yıl öncesine dayanıyor. 2020’nin son aylarında “Good Days”i duyunca SZA’nın R&B’den trap sound’larına meylettiğini sezmiştik; 2021’de “I Hate U” ile tahminlerimizin yanına tikler attık. Albümün son habercisi, 2022’de çıkan “Shirt” ise bir SZA devrimi niteliğinde. Güçlü finallerden ziyade iz bırakan hikâyelerin altını çizen yeni SZA albümünün his haritasını çıkardık.

Ctrl, kontrole dair bir anlatıydı: Kontrol kaybı, saplantısı, eleştirisi, yüzleşmesi, patlaması… SOS ise SZA’nın tabiriyle “lo-fi ritimlerinden grunge ve soft rock’a bulaşan çeşitli bir palet”, Hatta pop punk, indie, trap ve tabii ki soul da var. Bu “tür çorbası”nın hakkından gelen prodüktörler ise Pharrell, Benny Blanco ve Jeff Bhasker. Bhasker aynı zamanda Kanye West ve Harry Styles’ın prodüktörü olduğundan SZA için riskli bir seçim olsa da SOS, müzisyenin imza hareketlerinden kopamıyor. SOS, prodüktörlerinin yanı sıra eşlik edenler açısından da oldukça iddialı: Don Toliver, Phoebe Bridgers, Travis Scott ve Ol’ Dirty Bastard. 

Albüm, SZA’nın sevdiği ve sevmediği her şeyin bir araya gelmiş hâli. Süresi 68 dakika fakat 23 şarkıdan oluşuyor. Daha dinamik ve değişken. Ctrl’in ilham veren tüm noktalarını yepyeni bir bakışla bütünleştirip kariyerinin en besleyici işini yapmış müzisyen. Mesela “Kill Bill” parçasında, kendisini filmdeki Bill karakterine benzetiyor; öfkeli bir kadının toksik aşkını, canını yakmanın bedelleri olduğunu, cehennemi yalnız kalmaya tercih ettiğini vurguluyor. “Love Language”da sona doğru soul akışına beklenmedik, kusursuz bir yaylı partisyonu ekleniyor ve “Blind”da da devam ediyor; vokal efektleriyle bütünleşiyor. Albümün tartışmalı bir anlatısı da var üstelik. SZA, konusu kapanmış ve sevmeyeceği ama onu şımartacak başlıkları masaya yatırıyor. “F2F”, pop punk’a çalan üslubu sebebiyle SOS’in oyun alanının en dışında kalan şarkısı; biraz da dikkat dağıtıyor gibi. Yer yer trap soundları kısır bir altyapıya doğru sürüklenirken, “Open Arms” gibi katmanlı şarkılar SZA’nın sarıldığımız duygularına bizi geri döndürüyor. “Good Days”, astral klavye seslerinin gitarla bütünleşmesinden oluşan bir hit.

Diana’nın yalnızlığından ilham alıyor

SOS, akıllara doğrudan Prenses Diana’yı getiren kapağıyla dikkat çekiyor. SZA, Diana’nın ne kadar yalnız hissettiğini anladığını ve en çok bunu yansıtmak istediğini söylüyor. Bradley J. Calder imzalı “Nobody Gets Me” klibi de bu hissi anımsatan bir diğer görsel unsur. Şehirde gittikçe küçülen bir SZA görüyoruz. Solana ise çok daha farklı bir yerden yorumluyor albümü ve yönetmenliğini üstlendiği “Good Days” klibinde çoğunlukla Alice Harikalar Diyarında’ya benzer bir atmosferle karşılaşıyoruz. Dave Mayers ise SOS’in daha kanlı bıçaklı tarafında. “Shirt”; cinayetler, olağan dışı bir kilise, NO CTRL plakası, Kill Bill’i andıran ihanetler ve intikamlar, denize doğru sürülen bir araba etrafında, bile isteye batırdığımız bir hayattan bahsediyor.