Entrika, espiyonaj ve edebiyat: The Pigeon Tunnel

Yazı: Meltem Demiraran

Akademi ödüllü The Fog of War ile tanınan Errol Morris, bu kez Soğuktan Gelen Casus romanının yazarı John le Carré’nin hayatını odağına alıyor. Apple TV+’ta yayımlanan The Pigeon Tunnel sıradan bir tünelden çok entrika, espiyonaj ve edebiyatın iç içe geçtiği; gölgelerin ajanları gizlediği ve sırların yer altına gömüldüğü bir kuytu.

Fasulyenin faydaları

*John le Carré’nin gerçek adı aslında David John Moore Cornwell. Soğuk Savaş sırasında İngiliz istihbarat subayı olarak çalıştığı için gizliliğini korumak adına “John le Carré” adını kullanmış.

*Le Carré, dalavereci bir baba ve kendisini terk etmiş bir annenin oğlu. Belgeselde bu karmaşık aile ilişkisine ve bu ilişkinin hem bir istihbarat subayı olarak hem de çoksatar bir gizem yazarı olarak kariyerine etkisini göreceğiz.

Zaman dilimi 

20. yüzyılın büyük bir bölümü ve 21. yüzyılın başlarına odaklanıyoruz.

İlk intiba?

Esrarengiz kurguların ustası ile savaş entrikalarının karanlık dünyasına adım atmak isteyenler için pasaport niteliğinde bir belgesel The Pigeon Tunnel. Güvercinler Akdeniz’in üstünde süzüledursun; Le Carré, kurtuluşu espiyonajda buluşunu anlatıyor. II. Dünya Savaşı öncesi çocukluğu ve bir istihbarat subayı olarak kişisel deneyimleri, doğu ile batının uçurumun eşiğinde olduğu çalkantılı dönemlere dair bu hikâyeye bir gerçeklik katmanı ekliyor şüphesiz. Dostu düşmanı bilemediğimiz, ahlaki dengenin şaşırttığı bir döneme götürüyor.

Belgesel nasıl yöntemler/malzemeler kullanıyor? 

Morris, karşısındaki kişinin röportaj sırasında kamerayla göz temasını sürdürmesine olanak tanıyan interrotron adında bir cihaz kullanıyor. Bu teknik sayesinde izleyiciye doğrudan hitap eden belgesel, eski arşiv röportajları ve filmlerden kesitlerin bir karışımıyla da ilgi çekici bir anlatı hâlini almış.

En çok neyi sevdin?

Daha ilk dakikadan Morris’in işçiliğini görüyoruz. Açılar, yakın planlar ve yansımalar sinematografisi doygun bir belgesel izleyeceğimizin sinyallerini veriyor. Le Carré de aile dinamiklerine ve espiyonaj kariyerine dair dürüst bir yaklaşım sergiliyor bence. Yani en azından interrotron işini yapmış diyebiliriz. 

En az neyi sevdin?

Aslında dengeli diyebilirim görsel kullanımları için. Öyle sadece kafalar konuşmuyor yani. Yalnızca tek bir kişinin öyküsüne odaklandığımız ve buna çok müsait bir anlatı olmasına rağmen hem de. Yine de Le Carré’nin kendisini daha az görmeyi dilerdim. 

Modunu nasıl etkiledi?

Romantik ve melankolik bir hâli var Le Carré’nin. Beni de öyle bir yere çekti diyebilirim, bir de diğer kitaplarını merak ettim. 

Bunu seven şunları da sever 

Le Carré’nin aynı adlı romanından uyarlanan Tinker, Tailor, Soldier, Spy (2011) ilginizi çekebilir. Bu film, yazarın ikonik karakteri George Smiley’nin Soğuk Savaş döneminde başından geçenleri konu alıyor. Ayrıca Endonezya’da yaşanan toplu katliamların sorumlularının ve bu sorumluların önceki suçlarına ilişkin çarpık yaklaşımlarının şaşırtıcı bir incelemesini yapan belgesel The Act of Killing (2012) ve The New York Times’ın haber odasına içeriden bir bakış sunan bir diğer belgesel Page One (2011) ilginizi çekebilir.